Kulaktan dolma bilgileri farklı forum sayfalarından ''GERÇEKMİŞ'' gibi burada sunarak eleştiri yönelten arkadaşları daha bilimsel ve gerçeksel veriler üzerinden konuşmaya davet ediyorum...
Hiç bir resmi ve gayri resmi bağlayıcılığı olmayan forum sayfalarından elde ettiğiniz gerçek dışı bilgileri gerçekmiş gibi sunmayın.
Öğrendiğiniz şeyi önce adam akıllı bir değerlendirin, akıl/mantık süzgecinden geçirip teyit ettirin, sonra gelip bilgi verin.
Yok Bjk'nın ki böyle olacakmış falan filan...
Başka stadyumlara ilişkin safsata bilgileri öğrendiğiniz forumlarda öyle ahmak, fanatik ve akılsız insanlar var ki sallamakta üzerilerine yok.
Adamlar çocuk gibi hülyalara dalıyor, her şeyi hayallerindeki gibi anlatıyorlar.
Bu adamları kaynak alarak, yok öyle olacakmış yok böyle yapacaklarmış gibi komik şeyler yazmayın rica ederim.
Vodafone Arena'nın bir tarafı yamuk / kısa kale arkası ve çıkış kapısına boğulmuş stadyumunu beğenmiyorum!
Beğenen varsa da o stadyumun da ciddi eksiklikleri olduğunu bir zahmet görsün.
Benim nazarımda Akyazı Arena'dan üstün bir stadyum değildir!
Akyazı Arena'nın ilk katı dik yapılsaydı bu stadyumun heybetini daha iyi anlardınız.
Kulaktan dolma bilgileri farklı forum sayfalarından ''GERÇEKMİŞ'' gibi burada sunarak eleştiri yönelten arkadaşları daha bilimsel ve gerçeksel veriler üzerinden konuşmaya davet ediyorum...
Hiç bir resmi ve gayri resmi bağlayıcılığı olmayan forum sayfalarından elde ettiğiniz gerçek dışı bilgileri gerçekmiş gibi sunmayın.
Öğrendiğiniz şeyi önce adam akıllı bir değerlendirin, akıl/mantık süzgecinden geçirip teyit ettirin, sonra gelip bilgi verin.
Yok Bjk'nın ki böyle olacakmış falan filan...
Başka stadyumlara ilişkin safsata bilgileri öğrendiğiniz forumlarda öyle ahmak, fanatik ve akılsız insanlar var ki sallamakta üzerilerine yok.
Adamlar çocuk gibi hülyalara dalıyor, her şeyi hayallerindeki gibi anlatıyorlar.
Bu adamları kaynak alarak, yok öyle olacakmış yok böyle yapacaklarmış gibi komik şeyler yazmayın rica ederim.
Vodafone Arena'nın bir tarafı yamuk / kısa kale arkası ve çıkış kapısına boğulmuş stadyumunu beğenmiyorum!
Beğenen varsa da o stadyumun da ciddi eksiklikleri olduğunu bir zahmet görsün.
Benim nazarımda Akyazı Arena'dan üstün bir stadyum değildir!
Akyazı Arena'nın ilk katı dik yapılsaydı bu stadyumun heybetini daha iyi anlardınız.
Gerçi anlamak istemeyene her yol aynı...
o ilk katı dik yapsaydk bende bu kadar çok eleştiri yapmazdım valla .26 sıra ilk katımız ama 10 sıra gibi gözüküyor 30 bin stadlarda 17-18 basamak ilk sıra bizim ilksıranın iki katı büyük ve heybetli gözüküyor acaba ne düşündülerde hangi akla hizmet o ilk kat o kadar yatay yapıldı ve baskı kurma etkileyicilik görsellik olarak ne bir artı etkisi var kimileride demiyormu ingilterede öyleymiş en çokta onlara gülüyorum
aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkürler yalnız bir kaç soru sorabilirmiyim
1-çatı yüksekliğimiz ortalama diyelim sesin yankılanması yada desibel olarak daha yüksek çıkması için çatının düz olmasımı daha iyi yoksa bizdeki gibi geometrik üçgenler olmasının bir negatif etkisi varmı
2-ben localı trübüne takanlar safhında olan bir kişi olarak bazları dediki ses dalgaları localı trübüne çarpıcak ve daha yüksek bir ses ambiansı olucak dediler bu ne kadar doğrudur
3-çatı mebran değilde metal olsaydı ses yüksekliği daha fazla olurmuydu
4-en üst katlarla çatı membranı arasında boşluklar var bu sesin dışarı kaçması yüzünden olumsuz bir özellik değilmi
1- Her kapalı alanın akustik arızaları vardır. Akustikten sorumlu mimarın( yahut ses mühendisinin) görevi bu arızaları çeşitli tuzaklar kullanarak gidermesidir. İkincil görevi ise mekanın kullanın amacına göre var olan uluslararsı standartlardaki reverb(yankı) zamanlarını rt130 gibi teknikler kullanarak çözümlemesi . Teknik detayı fazlasıyla karışık bir konu bu ve anlaşılır biçimde izah etmesi zor. Fakat geometrinin bizim lehimizde olduğunu söyleyebilirim.
2- doğadaki en iyi ses soğurucularından biri insan vücudu. Yani ürettiğimiz dbspl'in bir kısmını daha sahaya inmeden yine ses kaynağı soğuruyor. Bahsedilen blok tribün cam ve beton türevlerinin ağırlıkta olacağı kısım ki , her iki meteryal türevinin de insan sesinin frekans aralığında reflection(yansıtma) değerleri yüksektir. Teorik olarak durum bu olsada bunun pratikte faydası olup olmayacağı için oturup hesaplamak gerekir. Bana sorarsanı dramatik bir etki yapmaz.
3- Sesin amplifiye edilmesi noktasında sadece ana ses kaynağından çıkarak saçılan ve yansıyan ses tek başına kriter değildir. Ses amplifiyesinin en ilkel yöntemi ile basitçe anlatmaya çalışırsak reverb zamanı çok düşük(insan kulağının yankı algılama sınırının altında) ardıl yansımalar üretilmesidir. İnsan sesi frekansı skalasında ( her meteryalin farklı frekanslarda farklı reaksiyonları vardır) yansıtma değeri yüksek meteryaller elbette sesin içeride dönmesi noktasında daha fazla iş görür ancak oluşturulacak toplam dbsplin bir uğultudan ibaret mi yoksa anlaşılır etkide mi olacağı noktasında daha komplike matematik hesaplarına ihtiyaç vardır.
4-Ses , oluştuğu kaynaktan 10 metreye öteye giderken dahi enerjisini kaybedecektir . Burada şunu unutmamak gerekir ses doğrusal yayılmaz. yani enerji doğrusal bir düzlemde ok gibi bir yüzeye oradan bir yüzeye derken çarpa çarpa bir yere gitmez... Ses , özellikle dalga boyları kısaldıkça(frekans arttıkça) dairesel yayılan bir enerji türüdür. Yani söylediğiniz şeyin pratikte ; insan kulağı ile farkedebileceği bir fark üretmesi imkansızdır.
***
Son olarak ; ses şiddetini ölçtüğümüz matematiksel birimlerin logaritmik olduğunu da bilelim.
Örnekle ; 100 Dbspl ile 110 Dbspl arasında %10 ses farkı yoktur. 2 kat fark vardır. Ses şiddetinin insan duyum aralıklarında kıyasında ise en uç nokta yani "Threshold of pain" 130 dbpsl sınırıdır. bu şiddette bir sese maruz kalırsanız kulaklarınızı kalıcı olarak elinize almışsınızdır. Çıplak kulakla bir ramjet motorunun artyakıcısını dinlemeye çalışmak bir örnek olabilir. Bu bilgiyi peşin peşin neden veriyorum ; çarşı pazar takımlarının dandik spl metrelerle ses kaynağı içinden ölçüm yaparak yaptığı ego mastürbasyonu faaliyetlerine balık gibi oltaya atlamayın...
En son Serdar A tarafından düzenlendi; 12.03.2015, 02:16.
o ilk katı dik yapsaydk bende bu kadar çok eleştiri yapmazdım valla .26 sıra ilk katımız ama 10 sıra gibi gözüküyor 30 bin stadlarda 17-18 basamak ilk sıra bizim ilksıranın iki katı büyük ve heybetli gözüküyor acaba ne düşündülerde hangi akla hizmet o ilk kat o kadar yatay yapıldı ve baskı kurma etkileyicilik görsellik olarak ne bir artı etkisi var kimileride demiyormu ingilterede öyleymiş en çokta onlara gülüyorum
sen gül
gül bakalim gül
"Şairin dediği gibi, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum."
Fotoğraflarımızın ulusal ve yerel medya tarafından uzun zamandır izinsiz olarak kullanıldığını biliyorsunuz. Buna bügün de ligtv eklendi malesef. Bundan sonra "akyazistadi.com" ismini istemeyerek de olsa fotoğrafların ortasına yerleştireceğimi belirtmek istiyorum. Bu işin önüne başka türlü geçilmeyecek.
Emeğe saygı yok, emeğimize biz sahip çıkalım bari...
1- Her kapalı alanın akustik arızaları vardır. Akustikten sorumlu mimarın( yahut ses mühendisinin) görevi bu arızaları çeşitli tuzaklar kullanarak gidermesidir. İkincil görevi ise mekanın kullanın amacına göre var olan uluslararsı standartlardaki reverb(yankı) zamanlarını rt130 gibi teknikler kullanarak çözümlemesi . Teknik detayı fazlasıyla karışık bir konu bu ve anlaşılır biçimde izah etmesi zor. Fakat geometrinin bizim lehimizde olduğunu söyleyebilirim.
2- doğadaki en iyi ses soğurucularından biri insan vücudu. Yani ürettiğimiz dbspl'in bir kısmını daha sahaya inmeden yine ses kaynağı soğuruyor. Bahsedilen blok tribün cam ve beton türevlerinin ağırlıkta olacağı kısım ki , her iki meteryal türevinin de insan sesinin frekans aralığında reflection(yansıtma) değerleri yüksektir. Teorik olarak durum bu olsada bunun pratikte faydası olup olmayacağı için oturup hesaplamak gerekir. Bana sorarsanı dramatik bir etki yapmaz.
3- Sesin amplifiye edilmesi noktasında sadece ana ses kaynağından çıkarak saçılan ve yansıyan ses tek başına kriter değildir. Ses amplifiyesinin en ilkel yöntemi ile basitçe anlatmaya çalışırsak reverb zamanı çok düşük(insan kulağının yankı algılama sınırının altında) ardıl yansımalar üretilmesidir. İnsan sesi frekansı skalasında ( her meteryalin farklı frekanslarda farklı reaksiyonları vardır) yansıtma değeri yüksek meteryaller elbette sesin içeride dönmesi noktasında daha fazla iş görür ancak oluşturulacak toplam dbsplin bir uğultudan ibaret mi yoksa anlaşılır etkide mi olacağı noktasında daha komplike matematik hesaplarına ihtiyaç vardır.
4-Ses , oluştuğu kaynaktan 10 metreye öteye giderken dahi enerjisini kaybedecektir . Burada şunu unutmamak gerekir ses doğrusal yayılmaz. yani enerji doğrusal bir düzlemde ok gibi bir yüzeye oradan bir yüzeye derken çarpa çarpa bir yere gitmez... Ses , özellikle dalga boyları kısaldıkça(frekans arttıkça) dairesel yayılan bir enerji türüdür. Yani söylediğiniz şeyin pratikte ; insan kulağı ile farkedebileceği bir fark üretmesi imkansızdır.
***
Son olarak ; ses şiddetini ölçtüğümüz matematiksel birimlerin logaritmik olduğunu da bilelim.
Örnekle ; 100 Dbspl ile 110 Dbspl arasında %10 ses farkı yoktur. 2 kat fark vardır. Ses şiddetinin insan duyum aralıklarında kıyasında ise en uç nokta yani "Threshold of pain" 130 dbpsl sınırıdır. bu şiddette bir sese maruz kalırsanız kulaklarınızı kalıcı olarak elinize almışsınızdır. Çıplak kulakla bir ramjet motorunun artyakıcısını dinlemeye çalışmak bir örnek olabilir. Bu bilgiyi peşin peşin neden veriyorum ; çarşı pazar takımlarının dandik spl metrelerle ses kaynağı içinden ölçüm yaparak yaptığı ego mastürbasyonu faaliyetlerine balık gibi oltaya atlamayın...
teşekürler demek :
1-çatının gemometrik üçgen olması ses akustiğine olumlu bir durum
2-localı trübünün ses akustiğinde bir etkisi yok
3-çatı metal olsaydı stadta ses daha yükek olurmuş
4-trübünle çatı arasındaki boşluğun ses kaybında hissedilicek bir etkisi yok
Fikir vermesi açısından 2 büyük takımın stad konseptine uygun bakış açısı şu şekildedir.... "Visca Barca, visca el Cataluna" (Barca kazanınca, Katalonya kazanır) neu camp da 97.000 barca taraftarı bu şekilde bağırır..
"Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombonera es mi iglesia" (Dinim Boca, Tanrım Maradona, Mabedim La Bombonera)
Boca Juniors'un stadyumu La Bombonera'nın giriş kapısında yazan cümledir...
Kale arkası olarak bence Türkiyenin en güzel 2. tribününe sahibiz, 1 de bursadır tabii.
vodafone arenanın kale arkaları pek de iyi değil tabii stad çok karizma o ayrı
v.a. kat dikliği mükemmel, bizimki de öyle olsaydı bambaşka olurdu bir de oval ..
1. resim :chaelse nin stad kaç kişilik kaç kat ilk sıra kaç basamak bizle alakası yok geçiyorum.
2.resim: değerlendirmeye grek yok m utd stadını koymuşsun baksana kaç kat kaç kişilik bizim stadla alakası yok
3.değerlendirme dışı greksiz bir resim
4.resim :dğerlendirmeye alınmaz ama yinede yazıyım gördüğün gibi üç katlı bir trübünü var ve bizdeki gibi bir loca saçmalığıda yok ve kapasiteside heralde 55 bin filandır biz 40 bin değerlendirme dışı
5.resim:80 bin kişilik kaç katlı stadı koymuşsun bunun neyini değerlendiriyim tabi göze batmaz ilk yatay sıra hem kaç kat hemde kaç kişilik bir satd bizim stadla alakası yok değerlendirme dışı
6.resim:güzelmi bu stad şimdi türkiyede yeni yapılan stadlara bakmanı tavsiye ediyorum mesela bursa konya eskişehir bjk gaziantep hatta antalya stadlarına bir bak
7.resim:bizden dik trübünler değerlendirme dışı
En son Misafir tarafından düzenlendi; 12.03.2015, 02:47.
Fikir vermesi açısından 2 büyük takımın stad konseptine uygun bakış açısı şu şekildedir.... "Visca Barca, visca el Cataluna" (Barca kazanınca, Katalonya kazanır) neu camp da 97.000 barca taraftarı bu şekilde bağırır..
"Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombonera es mi iglesia" (Dinim Boca, Tanrım Maradona, Mabedim La Bombonera)
Boca Juniors'un stadyumu La Bombonera'nın giriş kapısında yazan cümledir...
sıra bizde millet....siz olsanız ne derdiniz...
paraya karsi emegin savasi
fırtına ihtilal efsane
amerikayi yeniden kefsetmeye gerek yok, kim ve ne oldugumuz belli
"Şairin dediği gibi, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum."
1. resim :chaelse nin stad kaç kişilik kaç kat ilk sıra kaç basamak bizle alakası yok geçiyorum.
2.resim: değerlendirmeye grek yok bizim stadla alakası yok
3.resim :dğerlendirmeye alınmaz ama yinede yazıyım gördüğün gibi üç katlı bir trübünü var ve bizdeki gibi bir loca saçmalığıda yok ve kapasiteside heralde 55 bin filandır biz 40 bin değerlendirme dışı
4.resim:80 bin kişilik kaç katlı stadı koymuşsun bununneyini değerlendiriyim tabi göze batmaz ilk yatay sıra hem kaç kat hemde kaç kişilik bir satd bizim stadla alakası yok değerlendirme dışı
5.resim:güzelmi bu stad şimdi türkiyede yeni yapılan stadlara bakmanı tavsiye ediyorum mesela bursa konya eskişehir bjk gaziantep hatta antalya stadlarına bir bak
6.resim:bizden dik trübünler değerlendirme dışı
simdi kim kime gülüyor
"Şairin dediği gibi, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum."
1-Oturup hesaplamak gerek. Düz bir (yahut eşkenar dikdörtgen formlarındansa) yüzeydense bu geometrik derinlik bazı kolaylıklar sağlıyor.
2-Hesaplanmayan hiç bir şeyin akustiğe faydası zararı konuşulamaz. Ses şiddetinin yapay olarak(kaynağı dışında) hissedilir etkisinin arttırılması bir ses bilimi alanı olduğu gibi ; akustiğin asıl önemli çalışma alanı ses kaynaklarından çıkan kaynak sesin , uygulama alanında anlaşılamaz gürültüye dönüşmesini azaltmaktır. Yani bir şeyin akustiğe faydasının olmuyor oluşunun her koşulda ve rasyonel biçimde oluşturulan sesin şiddeti ile ilişkilendirmek hatalı bir sonuçtur.
3-Bu farkı tribünün içinden hissedebilirdin ama sahanın orta noktasında hissedemeyebilirsin.
4-Hayır , etkisi var ancak bu tek başına yeter kriter değil.
Yorum