Takımların şekillenmeleri açısından en önemli dönemlerden birisi transfer sezonları. Şampiyon takımlar bile ellerindeki kadrolarla yetinmek yerine daha güçlü oyuncularla takviyeler yapmayı, güçlerine güç katmayı tercih ediyor bu dönemde. Geçmiş sezonu daha gerilerde bitiren takımların da önündeki rakipleri geçebilmeleri için daha iyi oyuncularla, daha kuvvetli kadrolar kurmaları gerekiyor. Buraya kadar yazdıklarım basit mantık gerçekleri.
Şimdi sezonu Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ın arkasında dördüncü sırada bitiren, yirmi küsur yıldır olduğu gibi yeni sezona da şampiyonluk hevesiyle başlayacak olan Trabzonspor’un transferdeki hâl-i pür melaline bir göz atalım. Bütün Trabzonsporlu taraftarların kafasında, geçtiğimiz sezon 18 puan gerisinde kaldığı Fenerbahçe’yi geçebilecek bir kadro oluşturmanın hayalleri kuruluyor. Peki, ortaya çıkan ilk isimler hangileri? Yakından bir göz atalım isterseniz.
Birincisi Kayseri Erciyesspor’un sağ kanat oyuncusu Jabi. "Küme düşen takımdan da oyuncu mu alınır?" ucuzculuğuna hiç girmeyeceğim. Çünkü mesela lige veda eden Antalyaspor’da bugünkü Trabzonspor kadrosundan çok rahatlıkla oynayacak en az 4-5 oyuncu ismini bir çırpıda sıralayabilirim. Ancak Jabi, küme düşen bir takımın oyuncusu olduğu için değil, geçtiğimiz sezon takımına katkı sağlayamadığı için soğuk baktığım bir isim. Kayseri Erciyesspor’un devre arasında transfer ettiği Jabi, 17 maçlık lig periyodunda sadece 10 maçta forma giyebilmiş bir futbolcu. Toplam 900 dakika tutan bu 10 maçta da 645 dakika yer alabilmiş. Üstelik hiç cezalı duruma düşmemesine ve sakatlanmamasına rağmen. Yani Bülent Korkmaz, Jabi’ye öyle aman aman bel bağlamamış. Hatta onun yerinde Trabzonspor’da bir dönem "forma giyemeyen" Özgür Bayer’i oynatmayı bile tercih etmiş. İşte Trabzonspor’un transferin gözdesi diye baktığı Jabi, küme düşen Kayseri Erciyesspor’da bile banko oynayamamış bir futbolcu.
Üstelik Jabi’nin oynadı maçlarda hücuma katkısı da son derecede sınırlı. Ancak galiba tam da bu özelliği onu Trabzonspor’un gözdesi kılıyor. Ziya Hocanın "stoper kafalı bek" mantalitesine Jabi "cuk" oturuyor. Rakip yarı sahaya geçmeyecek, sadece karşısındaki oyuncuyu karşılayacak, ters kademe yapabilecek, fizik gücü yüksek bir oyuncu. Daha ne olsun değil mi?
Transferdeki gözdelerden biri de Serkan Balcı. O da Fenerbahçe’deki son sezonunda 34 maçın sadece 12’sinde forma şansı bulabilmiş. Sahada toplam 972 dakika kalabilmiş. Ben "Trabzonspor iki sağ beki ne yapacak?" diye düşünürken, sağ olsun Ziya Hocamdan aydınlatıcı bilgi geldi. Serkan’ı orta sahada oynatacakmış! Onun en son oynayacağı yer sağ bekmiş. "Eh yüreğime soğuk sular serpildi" diyemeyeceğim vallahi. Tam tersine sadece bu açıklama bile Trabzonspor’un gelecek sezonundan da umudumu kesmeme yol açtı.
Düşünsenize, Serkan Balcı Fenerbahçe’nin elinde ve siz de bu takımı geçmek için çalışıyorsunuz. Ancak Serkan, o takımın daha önceki hocası Daum tarafından da daha sonra göreve gelen Zico tarafından da orta sahada hiç düşünülmüyor. Daum, sadece birkaç maçta Serkan’a orta sahada ön libero olarak görev veriyor. Zico ise Deniz’e bile sarıldığı bu bölgede Serkan’ı aklının ucundan geçirmiyor. Fenerbahçe’nin Aurelio ve Appiah gibi oyunun iki yönünü de oynayabilen oyuncuları kullandığı bu mevkide siz Serkan’ı oynatacak ve şampiyonluk düşleri kuracaksınız. Ne diyelim? Mutlu rüyalar!
Kötü ipuçları
Ziya Doğan’ın Jabi ve Serkan gibi oyuncuları düşünmesi, bu oyuncuların kişisel yeterliliklerinin yanı sıra Trabzonspor’un gelecek sezondaki oyun anlayışı açısından da endişe verici.
Diyorum ki, iyi futbol oynayacaksanız oyunun boyunu kısaltmak, defans bloğunu öne çıkartarak oynatmak zorundasınız. Böyle bir oyun tarzında hücum yönü gelişmiş, topu iyi kullanabilen, dripling özelliği yüksek, çabuk, süratli ve iyi orta yapabilen beklere ihtiyacınız var. Peki, Jabi bu tarife uyuyor mu? Bin kere hayır. Jabi’yi transfer etmek demek, dörtlü defansınızı stoper özellikli oyunculardan kurup sadece savunma işlevini düşündüğünüz anlamına geliyor.
Diyorum ki, iyi futbol oynayacaksanız, orta sahada ön libero olarak görev yapan oyuncularınızın sayısı ikiyi geçmemeli. Bunlardan en az bir tanesi mücadele gücünün yanı sıra yüksek tekniği, oyunu okuma zekâsı ve şut atabilme özellikleri taşımalı, oyun kurabilmeli.
Peki, Serkan bu tarife uyuyor mu? Bin kere hayır. Serkan sadece mücadele gücü ve fizik kapasitesi yüksek bir oyuncu. Sadece markaj yapmaya, oyun bozmaya yarar. Böyle bir oyuncuyu Hüseyin ve Ayman’ın bulunduğu bir orta sahada düşünmeniz de dörtlü savunmanın önüne bir üçlü savunma bloğu daha koyacağınız anlamına geliyor. Üçü de birbirine benzeyen, oyunun savunma yönünü oynayan ama hücum bölümünde ciddi eksikleri olan oyuncular.
Geriye sadece üç hücum oyuncusu kalıyor ki, bu da tıpkı geçen sezon olduğu gibi mevcut kadrodan Ceyhun, Gökdeniz, Yattara, Umut, Ersen beşlisinden sadece üçünü tercih edeceğiniz anlamına gelir. Tabii forvete başka takviye yapmayacağınız hesabıyla.
Biz, Hüseyin’in stoper oynatılıp Ayman’ın yanına oyunun hücum yönünü de ifa edebilen bir ön libero – Aurelio, Appiah gibi – alınacağını düşünürken, Ziya Hoca’nın kafasında üçü de birbirine benzeyen bir orta saha üçlüsü yatıyor demek ki.
24 yıldır işkence çekenler için bir yıl daha dayanmaktan başka çare yok galiba.
Dilerim ben öngörülerimde yanılırım ve dilerim Ziya Hoca’nın bu transfer hamlelerini yanlış yorumlamış olurum.





Erhan Küçük bitmek üzere

Yorum