İlk olarak Muhteva tarafından gönderildi
Gönderiyi görüntüle
Şimdi söylediğiniz olaya baş perspektiften bakarak bir açıklama getirecek olursak bilimin her yaptığı çalışma doğru sonuçlar vermeyebilir. Mesela bugün bilim tarafından doğru kabul edilen bir olgu yarın reddedilebilir ve ona zıt bir olgu kabul edilebilir. Ancak Kur'an-ı Kerim'de geçen ifadelerin hiç birisinin aksi ispat edilememektedir.
Söylediğiniz meni olayıyla ilgili kesin bir hüküm verebilmeniz için kelimelerin ne demek istediğine derinlemesine bakmalı yalnızca maddeye tapan insanların birkaç uydurma fotoğraf ve metin döşemeleriyle yazdığı kompozisyonlara ideolojiniz veyahutta inandığınız değerlere mantıklı geldiği için hemen okey deyip savunmaya geçmemelisiniz.
Basit bir örnekle betimleyecek olursam Kimya'da element tablosunda bulunan elementlerden yan yana duran 3-4 elementi gördüğümde işte budur diyemem öyle değil mi? Zira o elementlerin ne içerdiğine yan yana geldiklerinde neyi oluşturduklarına atom zerresine kadar derinlemesine bilmem gerekir. Kuran üzerine kafa yormakta böyle birşeydir. Futbol konusunda bile konuya vakıf olamayanların konuştukları ciddiye alınmazken dünyayı yaratan ve bu dengeyi kuran bir yaratıcının yazdığına inandığımız bir kitaba basit bir kahve muhabbeti mantığıyla yaklaşırsak elbette farklı sonuçlar çıkartabiliriz.
Ayetin mealine gelecek olursak; "Onun için insan neden yaratıldığına bir baksın. Atılan bir sudan yaratıldı. O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar."(Târık, 86/5-7)
Sırasıyla ayetler..
Hulika min main dafikın.
Yahrücü min beynissulbi vetteraibi.
İnnehu 'ala rec'ıhı lekadirün.
"Sulb" ve "teraib" üzerinde iki görüş vardır. Birincisine göre ikisi de erkektedir. Sulb, erkeğin bel kemiği, teribenin çoğulu olan teraib ise alttan dörder kaburga kemiğidir. İşte insanın cinsel cihazları, bedenin bu ana iskeleti arasında kalır. İnsan bu ana kemikler arasında bulunan cihazlardan tazyikle atılan suyun bir parçasından yaratılır.
İkinci görüşe göre ise "sulb" erkeğe, "teraib" kadına aittir. Yani insanın, erkeğin sülbü ile kadının teraibi arasından çıkan bir sudan, yahut her ikisinin sulb ve teraibi arasından çıkan bir sudan yaratıldığı anlaşılmıştır.
Birinci ihtimale göre insan erkekten atılan bir meniden yaratılmaktadır. Ki insanın cinisini belirleyen de, erkekten atılan meninin milyonlarca parçalarından biri olan meni parçacığıdır. İkinci takdirde de insanın, menideki sperm ile kadındaki yumurtanın birleşmesinden yaratıldığı anlatılmış olur. Özellikle "Hulike min main dafik" âyetinde bir incelik vardır ki o da insanın o tazyikle atılan suyun tamamından değil, bir parçasından yaratıldığı anlatılmaktadır ki gerçekte insan atılan meni içerisindeki milyonlarca spermden sadece birinin, yumurtayı aşılamasıyle yaratılmaya başlar.
Âyet atılgan suyun, sulb ile teraib arasından çıktığını söylüyor. Kur'an'ın söylediğini modern anatomide tasdik ediyor. Zira erkeğin temel üreme organı husye ile kadının temel üreme organı yumurtalık, henüz anne karnındaki ceninin sulb ile teraib arasındaki bölgede oluşur. Daha sonra bunlar aşağı iner. Kadında rahmin yanına yerleşir, erkekte vücud dışına çıkar.
Bunlar asıl yerlerinden aşağı inmekle beraber yine sulb il teraib arasından gelen sinir ve lenf damarlarıyle beslenir. Yani bunların faaliyeti, yine sulb ile teraib arasına bağlıdır.
İşte bu âyetlerde, gözönünde her zaman görülen bu gerçeğe işaret edilerek Allah'ın yaratma kudreti anlatılıyor. Erkekte sperm, kadında yumurta gibi gözle görülmeyen hücreleri yaratıp bunların birleşmesinden yürüyen, gören, düşünen, yapan insan yaratan Allah, onu yeniden yaratamaz mı? Elbette yaratır.
Yorum