Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Uzay, Bilim, Komplo Teorileri Ve Diğer İddialar

Daraltma
X
  •  
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Bu kadar uzakta olması büyük şanssızlık.
    Okuyunca heyecan yapmıştım. Işık hızıyla gitsek binden fazla nesil geçiyor ömrümüzden.
    Daha Aya gidemiyoruz. Işınlanma bulununca kapılarını açar belki insanoğluna.
    Yine de varlığını bilmek güzel sevgili Kepler452

    Yorum


    • İçine edilecek bir dünya daha mı yani?
      Üzülme evlat, kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.
      Бургундия синий
      61

      Yorum


      • İlk olarak Sibel tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
        Bu kadar uzakta olması büyük şanssızlık.
        Okuyunca heyecan yapmıştım. Işık hızıyla gitsek binden fazla nesil geçiyor ömrümüzden.
        Daha Aya gidemiyoruz. Işınlanma bulununca kapılarını açar belki insanoğluna.
        Yine de varlığını bilmek güzel sevgili Kepler452
        Einstein'in görelilk kanununa göre kütlesi olan bir cismi hızlandırdıkça kütlesi ve daha fazla hızlandırmak için gereken enerji artar ve ışık hızına ulaşınca kütle sonsuz olur ve bunun için de sonsuz enerji gerekir. Fakat eğer ışık hızına ulaşabildiğimizi varsayarsak uzay gemisindeki kişi için bu gezegene varmak hiç zaman almayacaktı. Çünkü zaman hızlandıkça, hızlı hareket eden kişi için genişler ve ışık hızına ulaştığımız zaman durur. Dünyadaki gözlemci, uzay gemisindekine göre sabit veya çok düşük hızda hareket ettiği için uzay gemisindeki kişinin varmasını 1400 sene sonra görecekti fakat ışık hızında hareket eden için varmak anında olacaktı. Zaman genişlemesi kütleçekimi etkisiyle (Dünya'da deniz seviyesinde zaman dağ basindakine göre, deniz seviyesindeki kütle çekimi daha çok olduğu için çok çok düşük miktarda daha yavaş akar) ya da hızlandıkça gözlemlenir. Unutulmamasi gereken ise, zaman genişlemesini ölçmek için iki gözlemci gerekir. Birisinin diğerine göre hareketsiz veya çok daha düşük hızda hareket ediyor olması gerekiyor. Bu yüzden görelilik kuramı deniyor bu kurama. Çünkü iki kişi için geçen zaman kişilerin hızına göre değişiyor.

        Hız ile alakali zaman genişlemesi de dünyanın etrafinda hızla dönen GPS uyduları sayesinde gözlemleniyor. Bu uydular bize göre hızlı hareket etitkleri için saatleri hep geri kalıyor ve sıklıkla düzeltiliyor.

        Işık hızına yakın hızda hareket eden birisi için 2,54 milyon ışık yılı uzaktaki Andromeda galaksisine ulaşmak 40 sene civarı sürecektir. Gidip dönmeleri ise dünyadaki birisi için 5 milyon sene sürecektir. Yani döndüklerinde dünyadaki tüm yaşam yok olmuş bile olabilir. Buna rağmen kendileri için gidiş dönüş 90 yıl sürecektir.
        "Hoy, mañana y siempre con el Barça en el corazon"
        "Bütün kış işedikleri denizlere/Yazın yüzmeye gidenlere yuh...
        Sana da yuh, bana da yuh..."

        Yorum


        • Mavi Ay Heyecanı: Ay Gerçekten Mavi Mi Olacak ?

          Bugün, yani 31 Temmuz gecesi ‘Mavi Ay’ olacağını duymuş olabilirsiniz. Ay gerçekten mavi mi görülecek? Eğer öyleyse bu olaya neden olan etkenler neler? Ay’ı ne sıklıkla mavi görüyoruz gibi soruların aklınıza gelmiş olması mümkün.

          Öncelikle hayal kırıklığına uğrayacaksınız belki ama Mavi Ay’ların çoğu mavi görülmemektedir. Geçmiş yıllarda bu terim bir ay içinde gerçekleşen ikinci dolunayı belirtmek için kullanılmaya başlanmıştır. Terimin daha eski bir kullanımı ise bir sezon içinde görülen üçüncü veya dördüncü dolunayı ifade etmek içindir.

          Ama bu, Ay’ın hiçbir zaman mavi görünmediği anlamına gelmiyor. Belki bir gün siz de uydumuzu mavi renkte görebilirsiniz fakat bu çok nadir rastlanan bir durum.

          Ay Mavi Görünebilir Mi?

          Yukarıda belirtildiği gibi, Ay’ın mavi görülmesi, sıkça karşılaşılması beklenen bir durum değildir. Hatta İngilizce’de beklenmedik veya seyrek anlamı içeren ‘ Mavi Ay’da bir’ diye bir deyiş vardır. Fakat nadiren, volkanik patlamalardan veya büyük yangınlardan sonra, bu olaylar nedeniyle havaya saçılan toz ve kül parçacıklarının etkisi ile Ay’ı mavi renkte görmek mümkündür.

          Bu durumun nadir görülmesine sebebiyet veren bir başka nedense, havadaki parçaçıkların filtre görevi görebilmesi için doğru boyutta, yani 1 micron (bir metrenin milyonda biri) boyutunda olması gerekliliğidir. Yağmur taşıyan bulutlar, buz kristalleri veya uygun boyutta tanelere sahip kum da filtre görevi görebilir.

          Mavi Ay adı altında çekilen ve sergilenen fotoğrafların çoğunda filtre kullanımı nedeniyle mavi rengin oluştuğu da belirtilmesi gereken bir detay.

          31 Temmuz Akşamı Görülecek Olan Mavi Ay

          Bu akşam göreceğimiz Ay’ın Mavi Ay olarak anılmasının nedeni, 2 Temmuz’da gözlemlenen ilk dolunayın ardından görülecek olan ikinci dolunay olmasıdır. İki dolunay arasındaki zaman yaklaşık olarak bir aydır. Bu nedenle ayın ilk birkaç günü dolunay varsa, o ay ikinci bir dolunay görülmesi muhtemeldir ve bu nadir gerçekleşen bir olay değildir, 2-3 yılda bir tekrarlanır.

          Bir ay içinde iki dolunay görüldüğü en son tarih ise 31 Ağustos 2012’dir.
          Seni ölüme de götürse doğruluktan sakın ayrılma.
          Hz. Ömer.

          Yorum


          • Hava durumu tahminlerinde hata payı yüzde 10'a düşecek

            Yorum


            • BIG BANG BASİT ANLATIMIYLA NEDİR?

              Big Bang, yani “Büyük Patlama”… Sonuçta biz de dahil bu Evren’i oluşturan ve yaratılmış her şeyi ortaya çıkaran olay… İnsan aklının alamayacağı ölçek ve nitelikte bir patlama…
              “Büyük Patlama, uzayın bir noktasında meydana gelen bir patlama değil, uzayın bir bütün olarak kendisinin patlamasıdır. Patlama, aynı anda uzayın her konumunda meydana gelmiştir. (Einstein denklemlerine göre uzayı enerji belirler).” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 144)

              “Büyük Patlama’nın nerede gerçekleştiğini bulmak için çok uzaklara gitmenize gerek yoktur çünkü bu olay başka yerlerde olduğu kadar şimdi bulunduğunuz yerde de gerçekleşti. Başlangıçta, bugün birbirinden ayrı gördüğünüz bütün yerler, aynı yerdi.” (BrianGreene, Evrenin Zerafeti, 419)
              “Bir patlama, başlangıçta bir patlayıcının varlığını gerektirir. Örneğin belli bir hacimde ve bir yayılma alanı olan bir bomba. Patlama anında yüksek sıcaklıktaki patlayıcı maddeler, içinde bulundukları hacimden uzaklaşıp, belli bir şiddetle çevredeki boşluğa yayılır ki, bu boşlukta öncesinde hiçbir şey yoktur.

              Ama bombanın tersine Evren’in belli bir yayılma alanı yoktur, o her yerdedir yani biri patlayıcı dolu, öteki boş olan iki alandan söz edilemez. Tek bir alan vardır ve onda da kozmik madde tek biçimli olarak her yerde aynı anda yayılmaktadır. Patlama benzetmesini ancak Büyük Patlama anında uzayın her noktasının patlamaya girdiğini düşünürsek kabul edebiliriz.” (Hubert Reeves, Atomlara ve Galaksilere İlişkin Yazılar, 25)

              “Büyük Patlama, parçalarının uzaya saçıldığı bir bomba infilakına benzer bir patlamayla karıştırılmamalıdır. Büyük Patlama, uzayın kendisinin patlamasıdır.” (Dean L. Overman, Düzen, 135)

              BU OLAYI İLK OLARAK KİM TESPİT ETTİ? BIG BANG ADI NASIL KONDU?

              “1929’da Amerikalı astronom Edwin Hubble’ın uzayın genişlemekte olduğu keşfinden yaklaşık on yıl önce Einstein’in hesaplamaları genişleyen bir Evren’den söz ediyordu. Denklemlerinden şüphelendiği ve genişleme kavramından gözü korktuğu için Einstein, kendi kozmolojik keyfi unsurunu ilave etti. Yoksa genişleyen Evren buluşu, Einstein’ın hayranlık uyandıran başarı listesine eklenmiş olacaktı. Onun yerine buluştan ötürü gelen övgülerin çoğunu Edwin Hubble aldı. Einstein’ın yanı sıra diğer bir takım fizikçiler de genişleyen Evren fikrini kabullenmekte zorlandılar çünkü bu teori, Evren’in belirli bir zamanda, muazzam derecede sıkışık bir halden sonra başladığı imasını içermektedir. Fred Hoyle, buna “Büyük Patlama” diyerek teoriyle alay etti. Teoriye hem karşı çıkanlar hem de onu savunanlar bu adı sevdiler ve bu adın kullanımı o zamandan beri genişleyen bir Evren başlangıcı kavramına egemen oldu.” (Dean L. Overman, Düzen, 135)

              EVREN’İN YOKTAN YARATILDIĞI OLGUSAL OLARAK TA DOĞRULANDI MI?

              “Astrofizikçiler, yaptıkları hesaplamalarla, kainatın toplam enerjisinin yaklaşık olarak sıfır olduğunu gösterirler.
              Gerçekten de kütle ve hareket enerjilerinden meydana gelen pozitif enerji, çekim gücünün oluşturduğu negatif enerji ile hemen hemen aynı büyüklüğü gösterir. Bu ilginç keşif, muazzam genişlikteki kainatın ‘yoktan’ var edildiğini gözler önüne serer.” (Osman Çakmak, Kainat Kitap Atomlar Harf, 130)
              “Büyük Patlama’, teorisinin özü yaratılıştır.” (Joseph Silk, Evren’in Kısa Tarihi, 100)

              BIG BANG NE ZAMAN OLDU YA DA EVREN KAÇ YAŞINDA?

              “Gökbilim gözlemlerinin son yorumlarına göre Evren’imiz 13.75 milyar yaşındadır.”

              BIG BANG ZAMANIN İÇİNDE Mİ DIŞINDA MI?

              “Büyük Patlama sık sık uzay-zamanda bir tekillik (singularity) olarak düşünülür. Bu da onun uzay-zamanın bir noktası olmadığı gerçeğini gözden kaçırmaya neden olur fakat Büyük Patlama uzay-zamanın bütün noktaları için gönderme yapılabilecek, dışarda ve sabit bir noktadır.
              20. yy. Evrenbilimi, Evren’in biçimini belirlemeye çalışırken genellikle uzayın, Büyük Patlama’dan başlayarak zaman içinde evrilmesi fikrine dayalı, dört boyutlu uzay-zamanlar şeklinde Evren modelleri kurmaya ağırlık verdi. Bu modellerde ‘zaman’ iyi tanımlanmıştır: Büyük Patlama’dan başlayan zaman. Burada yine Büyük Patlama, uzay-zamanın bir noktası değil, sadece zaman bir sıfır (başlangıç) noktası sağlayan dışarda bir noktadır.” (Robert Osserman, Evren’in Şiiri, 233)

              EVREN ÖNCE ENERJİYDİ SONRA MADDEYE DÖNÜŞTÜ

              “Hızlandırıcı deneyleri Big Bang’ın ısısına yakın ısılarda sadece enerjinin var olabileceğini akla getirmektedir. O enerji soğumaya başlayınca içinden parçacıklar ve anti-parçacıklar çıkmaktadır. Bu maddenin ve anti-maddenin yaratılışının basit reçetesidir. Dahası, bu Big Bang’ın varlığının bilinen bütün kanıtlarıyla tümüyle uyumlu bir reçetedir.” (David Filkin, Stephen Hawking’in Evreni, 151)

              “Evren’in ilk dönemleri de enerji yoğun, maddesel olmayan bir süreçtir. Evren, genişledikçe soğumuş, enerji maddesel formlara dönüşerek Evren’i oluşturmuştur.” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 141)

              “Büyük Patlama’yı takip eden akıl almaz süper genleşmenin hemen ardından, Evren maddesel oluşum sürecine girmiştir. Bu süreçlerin her biri için ikna edici açıklamalar yapılmıştır. Ancak zamanda geriye gidildikçe bilinmeyenler çoğalır. Bir yanardağ püskürür kızgın küller ve lavlar zamanla soğuyup katılaşarak granite, taşa dönüşür. Büyük Patlama’nın ardından ortaya çıkan enerji de zamanla soğuyup katılaşarak yani cisim haline gelerek kozmik granitleri, yani galaksileri ve kozmik taşları, yani yıldızları meydana getirmiştir. Problem, yanardağdan fışkıran lav ve küllerin karşılığı olan kozmik magmanın nasıl bir şey olduğudur. Jeofizikçiler, yanardağlardan fışkıran ve zamanla kristalleşen nesneleri fiziksel, kimyasal yöntemler ile inceleyerek magmanın nasıl bir şey olduğunu bulurlar. Kozmolojistler ise uzayın derinliklerinde patlamadan arta kalan dumanları inceleyerek kozmik magmanın nasıl bir şey olduğunu bulmaya çalışırlar.” (Cengiz Yalçın, Evren ve Yaratılış, 131)

              BIG BANG’IN ESRARENGİZ BOYUTLARI
              BIG BANG’IN İLK BİR SANİYESİNDE BİLDİĞİMİZ FİZİK KURALLARI GEÇERLİ DEĞİLDİ

              “İlk patlama belli bir noktada değil, aksine her yerde gerçekleşmiştir fakat ilk patlamanın hemen ardından, yaklaşık bir saniye sonra bilindik fizik kuralları geçerli olmuş ve Evren’in diğer davranışları sabit bir standart modelle tanımlanabilmiştir.” (Gerhard Börner, Kozmoloji, 12)

              BİLİM BIG BANG’IN NASIL BAŞLADIĞINI AÇIKLAYAMAMAKTADIR

              “Neticede Büyük Patlama kuramı evrim kuramıyla aynı soruna sahiptir. İkisi de Evren’in (ya da hayatın) ortaya çıktıktan sonra nasıl değiştiğini açıklarken mükemmele yakın bir iş çıkarır, ama ikisi de işin gerçekten nasıl başladığını açıklayamaz.” (DaveGoldberg-JeffBloMquist, Evren Kullanma Klavuzu, 245)

              STEPHEN HAWKING’E GÖRE BIG BANG’IN BİLİNMEYENLERİ

              “Çok sıcak başlayan ve genişledikçe soğuyan bu Evren tablosu bugün elimizdeki gözlemsel yanıtlara uyuyor. Yine de bir takım önemli sorular yanıtsız kalıyor.
              1. Evren başlangıcında niçin öylesine sıcaktı.
              2. Evren büyük ölçekte niye o kadar düzgün? Uzaydaki her noktadan ve her yönde niye aynı görünüyor? Özellikle değişik yönlere baktığımızda, zemindeki mikro dalga ışımasının sıcaklığı niçin yaklaşık aynı? Bu bir sınıftaki öğrencilerin sınav kağıtlarını değerlendirmeye benziyor. Hepsinin yanıtı tıpatıp aynı ise birbirlerinden kopya çektiklerinden emin olabilirsiniz rahatça ama yukarda betimlenen modelde Büyük Patlama’dan sonra ışığın bir yerden ötekine ulaşması için yeterince zaman olmayacaktır, Evren’in ilk evrelerinde bölgeler birbirlerinden çok uzakta değilse de. Görelilik kuramına göre bir bölgeden diğerine ışık gidemiyorsa başka hiçbir bilgi gidemez. Bundan dolayı Evren’in ilk evrelerinde başka başka bölgelerin aynı sıcaklıkta olmalarının, belirsiz herhangi bir nedenle aynı sıcaklıkta başlamaları dışında başka herhangi bir yolu olamaz.
              3. Evren, niçin çöken modellerle sonsuza dek genişleyen modelleri ayıran kritik hıza çok yakın bir hızla genişlemeye başladı? Öyle ki, şimdi on milyar yıl sonra bile, hala kritik hıza yakın bir hızla genişlemekte? Büyük Patlama’dan bir saniye sonraki genişleme hızı, yalnızca yüz bin milyarda bir oranında az olsaydı bile, Evren daha bugünkü büyüklüğüne erişmeden çökmüş olurdu.
              4. Evren’in büyük ölçekte çok düzgün ve tekdüze olduğu gerçeğine karşın, yıldızlar ve yıldız kümeleri gibi yerel düzensizlikler var. Bunların ilk zamanlarda bir bölgeden ötekine yoğunluğun biraz farklı oluşundan kaynaklandığı düşünülüyor. Peki, yoğunluğun bu düzensiz değişiminin kaynağı neydi?” (Stephen Hawkıng, Zamanın Kısa Tarihi, 158)

              EN ÜNLÜ KOZMOLOG BİLE “BÜYÜ” DİYOR

              “En ünlü astronomi uzmanlarından birisi olan Allan Sandage’a göre Büyük Patlama sırasında ve sonrasında yaşananlar öylesine büyüleyicidir ki, olup biten ancak ‘büyü’ şeklinde değerlendirildiğinde anlaşılabilir.” (Russell Stannard, Yeni Bin Yılda Tanrı, 41)

              YARATILIŞ HER DAİM DEVAM ETMEKTEDİR

              “Küçücük bir ışık kaynağını karanlık bir odada hızla çevirsek ışıktan bir çember oluştururuz. Bu ışık kaynağına İkincisini, üçüncüsünü hatta bir dördüncüsünü ilave edip, bunları ışıktan küreler oluşturacak şekilde hareket ettirsek uzaktan bakan birisi karanlık içinde ışıktan bir çember değil, bir küre görecektir. Bu kürelerin sayısını artıracak olduğumuzda üç boyutlu bir madde modeli oluşturmuş oluruz, işte kuantum fiziğine göre yaşadığımız kâinattaki madde, kabaca bu örnekteki gibidir. Kısaca madde, bilardo a3topları gibi katı taneciklerin bir araya gelmesinden oluşmamakta- dır. Bizim temel yapı taşımızın televizyondaki bir insan imajından pek farkı yoktur aslında ve denebilir ki elektrikler kesilince nasıl bir televizyon yayını yok oluveriyorsa, bize çok sağlam görünen bu evrenin de bir anda yok oluvermesi gayet mümkündür.
              Bu televizyon benzetmesi şu soruyu da akla getirir: Televizyon yayını ve evrenin temel yapı taşları aynı olduğuna ve televizyon âlemi her an yeni yayınla tazelendiğine göre, acaba evren de daimi olarak her an yenileniyor mu? Evet, ışık hızındaki fotonlardan örülen tanecik yavaşlar; onlardan örülen atom daha da yavaşlar. Böylece örgü, elementlere, kayalara, kıtalara, yıldız ve gezegenlere, galaksilere ulaşır. Yerinde duruyor gibi görünen her madde, bedeninin derinlerinde baş döndürücü titreşimleri, kaynama ve köpürmeden, dalgalanmaları gizler.
              Gözlerimizin gördüğü her şey, ağaçlar, kuşlar, bulutlar, çiçekler, başka insanlar; varlıklarını, maddenin -bizim muhatap olduğumuz- katı gerçekliğinden almadığına göre, onları “yok”tan var edenin ve her an hareket halinde tutan Yaratıcı’nın kudretinden ve isimlerinden alır. Görünenler, varlıkların kendileri değil, Kudret ve İlâhi isimlerin somutlaşmış şeklidir. Görünen her şey O değildir; O’ndandır ve her an yaratılmakta ve yenilenmektedir; görünen aslında varlıkların kendileri değil, Yaratan’ın Kayyumiyetidir. Tıpkı yüksek watt ve voltajlı bir ampulü olan lamba gözümüze tutulduğunda, lambayı değil, sadece ışığı görmemiz gibi.
              Kısaca varlık, yoktan var edilmiş olmakla birlikte, her an var edilmeye devam etmektedir. Kâinatta, her an devam ede gelen mucizevî bir yaratılış söz konusudur.”(Osman Çakmak, Kâinat, Kitap, Atomlar Harf, 64)
              Seni ölüme de götürse doğruluktan sakın ayrılma.
              Hz. Ömer.

              Yorum




              • 12-13 Ağustos'ta meteor yağmuru var.

                12 ağustos akşamı başlayacak olan perseid adı verilen göktaşı yağmuru, 13 ağustos'un ilk saatlerinde en iyi görünüme sahip olacağı söyleniyor.

                Bu yağmurun nedeni swift-tuttle kuyrukluyıldızı'nın güneşe doğru dalış yaparken geride bıraktığı parçacıklardır. Kuzey yarım küre'de bizim bulunduğumuz enlemlerden (yağmurun en fazla olması beklendiği günler 12-13 ağustos'ta) saat başına en fazla yaklaşık 100 adet yanarak atmosferimize giren meteor seyredilebilir.

                Şehrin sahte ışıklarından kurtulup gökyüzünün gerçek ışıklarında evrenin güzelliğine şahit olmak isteyenler ışık kirliliği haritasından faydalanıp izlenebilecek en güzel yerleri seçebilirler http://www.lightpollutionmap.info/#z...yers=B0TFFFFTT

                Konuyla ilgili stellarium adında bir program var. Çok yararlı. http://i.snag.gy/cpQb0.jpg - http://www.stellarium.org/

                Meteor yağmurlarının listesi : https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_meteor_showers

                Yabancı bir kaynak, aynı zamanda bulunduğunuz yeri seçip (set your location) çeşitli bilgilere ulaşabiliyorsunuz : http://www.timeanddate.com/astronomy...r/perseid.html

                Oluşturacağı görüntü : http://c.tadst.com/gfx/750x500/perseid-map.jpg?1

                - ekşi ve çeşitli kaynaklardaki bilgilerden derlenmiştir.
                ● Koyu Bordo - Açık Mavi ●
                ____________________
                "This is the club"

                Yorum


                • 12-13 özel bir anlama sahiptir.simyacılar için de anlamı büyüktür.Anlam derinliğine ve gizli derin bilgilere girmiyorum açan bakan öğrenir. Annunakiler için de öyledir.O akşam çinde büyük patlama oluyor ve akabinde ve 13 istanbul depremi.



                  "Yukarısı aşağısı gibi aşağısı yukarısı gibidir." anlayan anlar.Plutonda gezegen değildir.ama neden tekrar gündeme geldi ve eylülde neler olucak? ) gezegen olmaya çalışan bu aycığı hareket etttiren yörüngeye sokan özel yapay gezegenin adı ne? ))


                  çok derine inmiyorum anahtar kelimeleri yeterince verdim gerisi araştırmanıza kalır meraklısına...
                  En son erenslash tarafından düzenlendi; 17.08.2015, 22:55.
                  "Annuit cœptis"

                  Yorum


                  • İlk olarak erenslash tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                    12-13 özel bir anlama sahiptir.simyacılar için de anlamı büyüktür.Anlam derinliğine ve gizli derin bilgilere girmiyorum açan bakan öğrenir. Annunakiler için de öyledir.O akşam çinde büyük patlama oluyor ve akabinde ve 13 istanbul depremi.



                    "Yukarısı aşağısı gibi aşağısı yukarısı gibidir." anlayan anlar.Plutonda gezegen değildir.ama neden tekrar gündeme geldi ve eylülde neler olucak? ) gezegen olmaya çalışan bu aycığı hareket etttiren yörüngeye sokan özel yapay gezegenin adı ne? ))


                    çok derine inmiyorum anahtar kelimeleri yeterince verdim gerisi araştırmanıza kalır meraklısına...
                    Annunakiler Sümer ve Akad Tanrılarına verilen isimdir.
                    Sümer dilinde gökyüzünden yere inenler anlamına gelir.
                    Eski Ahit'te ki Nefilim kelimesi ile ilişkilendirilir.
                    Aynı zaman da Annunakiler Marduk gezegenin den Dünya ya inip koloni kuran bir grup yabancıya verilen isimdir.
                    Annunaki'nin kelime anlamı hükümdarın dölü'dür.

                    Baya derinmis harbiden ama asıl derinlik Cin de ki patlama ile ilişkisin de sanırım beyin yakan teorilere hoşgeldiniz
                    Adalet,Eşitlik,Özgürlük..
                    Komünar..

                    Yorum


                    • İlk olarak Muhteva tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                      Annunakiler Sümer ve Akad Tanrılarına verilen isimdir.
                      Sümer dilinde gökyüzünden yere inenler anlamına gelir.
                      Eski Ahit'te ki Nefilim kelimesi ile ilişkilendirilir.
                      Aynı zaman da Annunakiler Marduk gezegenin den Dünya ya inip koloni kuran bir grup yabancıya verilen isimdir.
                      Annunaki'nin kelime anlamı hükümdarın dölü'dür.

                      Baya derinmis harbiden ama asıl derinlik Cin de ki patlama ile ilişkisin de sanırım beyin yakan teorilere hoşgeldiniz
                      Öncelikli cevabın için teşekkürler hocam )Hoşbulduk

                      Sümer kaynaklarında olduğu gibi Tarihsel anlamda da delil olarak da.An-en en üst mevkide ,En büyük güç demek gibi.Anunaki bir ırktır aslında.İnsan değildir.Evet uzaydan gelen üstün varlıklar diyelim.Öylelerdir çünkü.Akadlarda öyle geçer ama Tanrı değillerdir.Öyle kendilerini mit yaıp bir sürü destana sokmuşlardır o tamamen onların kendilerini destanlar vasıtasıyla yayma isteğinden kaynaklı.Yılan sembolleri onlarla ilgilidir yılan eşittir dna gerisini anlayan anlamıştır ) çok girmeyeceğim gerisine

                      Misal benim dikkat ettiğim başka bir detay: AnKa-ra-enki-ra ))

                      12-13 rakamı bahsettiğin durumlarda da mevcut.Bahsettiğin durumlardan kastım:Anu-ki *AN-ki En-ki-annunaki gerisini yazmıyorum.bu ırkla ilgili bu rakamlar

                      Onlarda o anlam gizli.7-12-13 rakamlarının temsili olan şeyleri var.neden bu rakamlar onları yazmak yerine ingilizce kaynak olarak bakarsanız çok keyif alacağınız can alıcı bilgiler var.

                      3600 rakamı ve 360lık sayı sisteminin -geomatrinin geliş noktasına kadar.60 lık sayı sistemi...Bizdeki 10 lukken onlarda 60lıktır.

                      Çok tesadüfü zaman oldu hocam,o üçleme.O bahsettiğim benim teorim Hatta daha çok varda onlar söylenmez )) burada söylenmesi doğru olmaz. teori de değil aslında bana göre olacak.Marduk/Ra aynıdır.Bazen gezegen/yapay gezegen,bazen göktaşı bazen gezegen tam kaynak olarak emin değiller plutonu yörüngeye sokan o gezegen aslında.Planet x ve dikkat edersek dünyada özellikle son bir senede extreme değişiklikler oluyor,enerjisel olarak ülkelerin bundan etkilenmesi sadee doğa değil dünyadaki genel değişiklikler de buna dahil.2016 ve 2017 yılında daha da net olacaktır.

                      Falling angels kanatlı işaret-yuvarlak dairesel sembole olan kanat işaretleri anlamı onun günümüzde ufo deniliyor.Gökyüzünden gelenler.Piramid ve shuman frekansı bağlantısı gelme noktalarıydı ne zaman? 20000 sene önce m.ö fakat 400.000 ve 500.000 sen eönce geldiler. gökdelenler de göğe olan saygıdır.Göktürklerin de TENGRİ uzay ırkından geldiği söylenir.


                      Gokturklerin Çinlilerin sakladığı piramitleri vardır.Dünya üzerindeki anuların bıraktığı piramit sayısı çoktur .
                      En son erenslash tarafından düzenlendi; 20.08.2015, 22:44.
                      "Annuit cœptis"

                      Yorum


                      • Stalin’in son yılları.

                        Yıl 1952, Sovyet uçakları Abakan’ın üzerinden geçerken manyetik fırtınaya maruz kaldıklarını, radarlarının bozulduğunu rapor ediyorlar. 2 uçak düşüyor, araştırmalar o günün teknolojisiyle sonuç vermiyor.

                        Nikolay Şvernik dönemi.

                        Yıl 1959 Abakan’ın üstünde 2 uçak daha düşüyor. Bazı koordinatlarda uçuş yasağı geliyor. Araştırma sonuçları bilinmiyor. Brejnev dönemine kadar yasağın sürdüğü sanılıyor. Bu dönemde de yine uçaklar düşüyor. Bu sefer 3 askeri uçak ve bir de küçük sivil uçak aynı bölge üzerinde düşüyor. Araştırma sonuçları bilinmiyor…

                        Soğuk Savaş döneminde, bir demir perde ülkesi olan SSCB oldukça ketum davranıyordu.

                        Devamı:

                        En son Selim Turan tarafından düzenlendi; 21.08.2015, 00:31.
                        t @Selim_Turan

                        Yorum


                        • Afyon'daki Frig Vadisi'nde, bundan yaklaşık 14 milyon yıl öncesine dayanan araç izlerine rastlandı

                          Bulunan izlerin, bilimde tanınan klasik insanoğlundan farklı bir ırka ait olduğunu ve milyonlarca yıl önce keşfedilen arazi aracının da üstün ırka işaret ettiğini belirtti.



                          ● Koyu Bordo - Açık Mavi ●
                          ____________________
                          "This is the club"

                          Yorum


                          • Ne zamandır buralara uğramıyorduk...

                            "When you start supporting a football club, you don't support it because of the trophies, or a player, or history, you support it because you found yourself somewhere there; found a place where you belong.”

                            Yorum


                            • Stephen Hawking : "Kara Delikten Başka Bir Evrene Geçiş Mümkün!"

                              Hawking'in yeni teorisine göre, kara deliğe giriş yapan cisimlerin bir çıkış yolu var. "Kara deliğe düşen bilgi bir yerde belirmeli," diyen Hawking, bunun için iki yol olduğunu söyledi. "Kara deliğe giriş yapan şey, ya kara deliğin ucunda bir tür holograma dönüşüyor ya da alternatif evrende ortaya çıkıyor."

                              Kara deliğin insanların düşündüğü kadar karanlık olmadığını söyleyen Hawking, alternatif evrenlere geçişin nasıl mümkün olduğunu anlattı. Ancak kara deliğe kapılan bedenlerin, aynı evrene dönüşünün mümkün olmadığını, farklı bir evrene geçiş yapabildiklerini söyledi. Yeterince büyük ve hareket eden bir kara deliğe kapılan cisimlerin, kaybolmadığını, yalnızca başka bir evrene geçiş yapıyor olabileceğini söyledi.

                              Teoriye göre kara deliklerin çekim gücüne kapılıp içine doğru hareket eden cisimler, kara deliğin dış kısmında bulunan bir alanda emiliyor. Cisimlerin benliklerinin ve sahip olduğu bilgilerin bir kısmı bu kısımda kalıyor. Kara deliğin içine giren cisim, deliğin içinden çıktığı takdirde kara delikten aldığı bilgilerin bir kısmına sahip oluyor.

                              Stephen Hawking, bilim dünyasını sarsacak yepyeni bir açıklamada bulunarak, kara deliğe giriş yapan cisimlere ne olduğunu açıklayabilecek bir teori geliştird...


                              Ayrıca sitede alttaki yorumlardan 2 alıntı da yapayım.

                              - "Bildiğim kadarıyla şimdiye kadar bir karadelik gözlemlenemedi, adam oturduğu yerden aklına birşey gelip facebooktan paylaşırcasına paylaşıyor ve hepsi de birer varsayımdan öte değil. Adamın zekasından şüphemiz yok dünyanın en zeki adamı ama söylediği şeyler belki de 1000-2000 yıl sonra yanlış veya doğru olduğu anlaşılacak ama neye dayanarak bu açıklamaları yapıyor o da tam bir muamma."

                              + "karadeklikler dogada gozlemlendi. hatta hemen her galaksinin merkezinde devasa bir karadelik oldugu biliniyor artik. isin esas dehasi karadeligin varliginin fiziksel kesfinden cok daha once matematik denklemleriyle kesfedilmis olmasi. keza stephen hawking bu soylemlerini kahvedeki adamin soylemi seklinde yapmiyor. hepsini matematik denklemiyle gostermesi gerek yoksa bilim cevresinde bir kredibilitesi olmaz. bu yuzden soylediginin dogru cikma ihtimali yuksek. zaten dogruda cikiyor. stephen hawking bundan cok seneler once karadeliklerin hawking radyasyonu denen bir mekanizma ile buharlastiklarini one surmustu. tabi bunu matemetik denklemleriyle destekliyek. yaklasik bir kac sene once karadeliklerin hawking radyasyonu ile disari nasil madde saldiklari gozlemlendi. bu yuzden ciddi bir bilim insaninin bilimsel yorumlarini kahvedeki huseyin efendinin iddia tahminleriyle bir tutmamak gerek."
                              ● Koyu Bordo - Açık Mavi ●
                              ____________________
                              "This is the club"

                              Yorum


                              • Stephan Hawking bu teorilerini klasik fizikle açıklaması mümkün değildir. Kendisi popüler fizik veya bilimkurgu meraklılara hitap etmeye başladı. Klasik fizik yeteri kadar kitap sattırmıyor belki de...

                                Paralel evren ve burdan yola çıkılarak sonsuz evren senaryolarına gidiliyor. Bu teorilerin esas amacı bir Yaratıcı'yı yok sayarak sonsuz tane evrene inanmak. Çünkü Natüralist ateist yaklaşımın özellikle bing bangten sonra girdiği bu açmazın tek çıkış yolu sonsuz tane evrene inanmak. Yani bir Yaratıcıyı reddetmek için sonsuz tane evrene iman etmek de diyebiliriz. Bing Bang bir Yaratıcı'yı işaret eder. Evrenin yoktan var olduğunu anlatır.

                                Eski Yunan'dan başlayan Aristo temelli klasik ateist görüş , evrenin ezelden beri var olduğu iddasına dayanıyordu. Bing bang ile evrenin ezeli olmadığı anlaşılınca Natüralist ateist anlayış yeni bir arayışa girdi. Bunu da paralel veya sonsuz evren senaryolarına sarılarak buldu. Bir tane evreni doğru dürüst açıklayamayan insanoğlu sonsuz evrenlerle kafaları kurcalayarak bu işi götürmeyi amaçlıyor.

                                Stephan Hawking, karadeliklerden girip ordan diğer evrenlere geçmek gibi şuan sadece bilimkurgu filmlerinde izlediğimiz senaryoları anlatıyor.

                                Sonsuz evrenler varsa, bu evrenlerden biri olan evrenimizdeki hassas ayarlara şaşırmamamız gerektiği, çünkü sonsuz evrenlerden birinde bu olasılığın gerçekleşmesinin muhtemel olduğu söylenmeye çalışılır.

                                Ateizmin müttefiki olan Natüralist felsefenin ve metodun amacı doğayı, doğa içinde kalarak açıklamak, metafizik varlıklara ve hipotezlere başvurmamaktır. Oysa bu evren dışında trilyonlarca veya sonsuz evren olduğu görüşü ne gözleme, ne deneye ne de sağlıklı bir akıl yürütmeye dayanır.

                                Aslında söylenmek istenen şudur:
                                "Bu evreni yaratan, tasarlayan bir Yaratıcı'yı kabul etmek istemiyorsanız, sonsuz evrenlerin varlığını kabul etmek zorundasınız, çünkü bu evrendeki hassas ayarlar ve canlılar dünyasındaki tasarımlar ancak sonsuzlukla kıyaslanırsa önemsizleştirilebilir ve böylece akıllı tasarım delilin götürdüğü sonuçlardan kaçılabilir."
                                En son signal tarafından düzenlendi; 26.08.2015, 23:19.
                                Seni ölüme de götürse doğruluktan sakın ayrılma.
                                Hz. Ömer.

                                Yorum

                                Üzgünüz, bu sayfayı görüntüleme yetkiniz yok
                                Yükleniyor...
                                X