Yanlış Felsefe!"
Vestel Manisaspor maçının 18 kişilik kadrosunu gördüğümde, ‘yazık’ dedim kendi kendime… ‘Trabzonspor’u yine kendine ‘yabancı’laştıracak bir teknik direktörle yola çıkmış’ diye hayıflandım ve Lazaroni’yi göreve getirenler, O’nu ‘büyük deha’ diye bize yutturmaya kalkanlara üzüldüm. Çünkü onların Trabzonspor’u tanımadıklarını biliyordum ama bu kadar da ‘kendi kültürüne’ yabancılaşabileceklerine ihtimal vermemiştim. Ama onlar yazık ki yabancının da yabancısıydı bu kulübe demek ki…
Lazaroni sadece çalıştırdığı kulüplerdeki ömrü 6 ayı geçmeyen bir isim değilmiş anlaşılan! O yaşı 30’a merdiven dayamışlarla yoluna devam etmeyi planlayan, korku yüreğine saplanmış bir insandı. Çünkü daha bir maç önce ‘kurtarıcı’ diye sahaya sürülen Cem’den eser yoktu. Kayserispor maçında 11’de oynayan Ufukhan da kulübedeydi. Feridun, Ergin, Enis, Ufuk Bayraktar gibi gençlerin esamesi okunmuyordu bile…
Lazaroni bilmeyebilir ama Trabzonspor’u yönetenlerin hatırlaması gerekir. Çünkü her birinin yaşı bana yakın. Bu kulüp dışardan gelen, ‘yıldız’ diye topluma sunulan ve en küçük bir tepkide tası tarağı toplayıp kaçan oyuncularla bugüne ulaşmadı. Dinamik ruhlarıyla, akıl ve yüreklerini birleştiren başarıya ve paraya aç, kalbi Trabzonspor sevgisiyle dolu gençler Lazaroni’ye gururla gezdirdiğiniz müzeyi kupalarla doldurmuştu.
Ancak bu yönetimin asbaşkanı olan ve en kıdemli isim olarak kabul edilen Haşim Sayitoğlu, Trabzonspor borç batağının içine sürüklendiği politikaların üretildiği dönemde yöneticiyken sessizdi. Şimdi Asbaşkan! Ne bekliyoruz ki? Onun itirazının olmadığı yerde, kulüple yeni bağ kuranların tavır almasını mı? Yazık engebeli bir yolda yürüyoruz. Yolun sonu uçurum da olabilir… Belki gerçeği görür birileri de, ‘flu’ bir havanın estiği Trabzonspor’u karanlık dehlizlere girmeden çıkarır kuyunun dibine inmeden. Yoksa birkaç yıl sonra yeni kurtarıcı aramamız gerekebilir!
Unutulmasın! Trabzonspor kendiyle barışık olduğunda zirveye tırmanmış, yabancılaştığında ise hayal kırıklığına uğramış… Trabzon’lu futbolcusunun sayısı ne zaman fazlaysa, o kadar başarılı olmuş bu kulüp… Ne yazık ki yönetim bu gerçeği bildiği halde toplumsal baskının yarattığı etkiyle her geçen gün biraz daha kayboluyor sorunların içinde…
Yazıya Lazaroni’nin kurduğu takımla ve bunun getirebileceği olumsuzluklarla başladık. İsterseniz bir kez daha sözü Brezilyalıya getirelim.
Trabzonspor kendi sahasında oynuyor ve rakibi Vestel Manisaspor. Bu takıma sayısız fırsat veriyor. Takım kurgusu yok. Yardımlaşma, dayanışma, kolektif anlayışı ara ki bulasın… Skor 1-1 ve Lazaroni Yattara ile Umut’u çıkarıyor. Sanki beraberliği başarı görüyor. Sahada bir şey üretmeyen Gökdeniz, Marcelinho duruyor. 18 kurarken gençleri harcamakla ve oyuncu değiştirirken, dişlerinin geçmeyecekleri sahada tutarsan bu takıma yazık edersin Hocam!
Ve gelelim asıl soruna… Trabzonspor bir yandan kaleci arıyor, diğer yandan sol dış için dünyayı dolaşıyor. Bırakın kaleciyi, sol dışı… Trabzonspor’a orta sahayı çekip çevirecek ve aynı zamanda top kazanma becerisi yüksek bir oyuncunun yanında, Fatih Tekke’den çok daha iyi son vuruşları olan bir forvet yerleştirin bu takıma… Yoksa bu sezon başlamadan bitmiş demektir. Sezon bu kadar erken biterse ve tribün tepkisi daha ilk günden başlarsa fırtına büyük demektir. Bunun önünde hiç kimse duramaz. Haberiniz ola…!
Vestel Manisaspor maçının 18 kişilik kadrosunu gördüğümde, ‘yazık’ dedim kendi kendime… ‘Trabzonspor’u yine kendine ‘yabancı’laştıracak bir teknik direktörle yola çıkmış’ diye hayıflandım ve Lazaroni’yi göreve getirenler, O’nu ‘büyük deha’ diye bize yutturmaya kalkanlara üzüldüm. Çünkü onların Trabzonspor’u tanımadıklarını biliyordum ama bu kadar da ‘kendi kültürüne’ yabancılaşabileceklerine ihtimal vermemiştim. Ama onlar yazık ki yabancının da yabancısıydı bu kulübe demek ki…
Lazaroni sadece çalıştırdığı kulüplerdeki ömrü 6 ayı geçmeyen bir isim değilmiş anlaşılan! O yaşı 30’a merdiven dayamışlarla yoluna devam etmeyi planlayan, korku yüreğine saplanmış bir insandı. Çünkü daha bir maç önce ‘kurtarıcı’ diye sahaya sürülen Cem’den eser yoktu. Kayserispor maçında 11’de oynayan Ufukhan da kulübedeydi. Feridun, Ergin, Enis, Ufuk Bayraktar gibi gençlerin esamesi okunmuyordu bile…
Lazaroni bilmeyebilir ama Trabzonspor’u yönetenlerin hatırlaması gerekir. Çünkü her birinin yaşı bana yakın. Bu kulüp dışardan gelen, ‘yıldız’ diye topluma sunulan ve en küçük bir tepkide tası tarağı toplayıp kaçan oyuncularla bugüne ulaşmadı. Dinamik ruhlarıyla, akıl ve yüreklerini birleştiren başarıya ve paraya aç, kalbi Trabzonspor sevgisiyle dolu gençler Lazaroni’ye gururla gezdirdiğiniz müzeyi kupalarla doldurmuştu.
Ancak bu yönetimin asbaşkanı olan ve en kıdemli isim olarak kabul edilen Haşim Sayitoğlu, Trabzonspor borç batağının içine sürüklendiği politikaların üretildiği dönemde yöneticiyken sessizdi. Şimdi Asbaşkan! Ne bekliyoruz ki? Onun itirazının olmadığı yerde, kulüple yeni bağ kuranların tavır almasını mı? Yazık engebeli bir yolda yürüyoruz. Yolun sonu uçurum da olabilir… Belki gerçeği görür birileri de, ‘flu’ bir havanın estiği Trabzonspor’u karanlık dehlizlere girmeden çıkarır kuyunun dibine inmeden. Yoksa birkaç yıl sonra yeni kurtarıcı aramamız gerekebilir!
Unutulmasın! Trabzonspor kendiyle barışık olduğunda zirveye tırmanmış, yabancılaştığında ise hayal kırıklığına uğramış… Trabzon’lu futbolcusunun sayısı ne zaman fazlaysa, o kadar başarılı olmuş bu kulüp… Ne yazık ki yönetim bu gerçeği bildiği halde toplumsal baskının yarattığı etkiyle her geçen gün biraz daha kayboluyor sorunların içinde…
Yazıya Lazaroni’nin kurduğu takımla ve bunun getirebileceği olumsuzluklarla başladık. İsterseniz bir kez daha sözü Brezilyalıya getirelim.
Trabzonspor kendi sahasında oynuyor ve rakibi Vestel Manisaspor. Bu takıma sayısız fırsat veriyor. Takım kurgusu yok. Yardımlaşma, dayanışma, kolektif anlayışı ara ki bulasın… Skor 1-1 ve Lazaroni Yattara ile Umut’u çıkarıyor. Sanki beraberliği başarı görüyor. Sahada bir şey üretmeyen Gökdeniz, Marcelinho duruyor. 18 kurarken gençleri harcamakla ve oyuncu değiştirirken, dişlerinin geçmeyecekleri sahada tutarsan bu takıma yazık edersin Hocam!
Ve gelelim asıl soruna… Trabzonspor bir yandan kaleci arıyor, diğer yandan sol dış için dünyayı dolaşıyor. Bırakın kaleciyi, sol dışı… Trabzonspor’a orta sahayı çekip çevirecek ve aynı zamanda top kazanma becerisi yüksek bir oyuncunun yanında, Fatih Tekke’den çok daha iyi son vuruşları olan bir forvet yerleştirin bu takıma… Yoksa bu sezon başlamadan bitmiş demektir. Sezon bu kadar erken biterse ve tribün tepkisi daha ilk günden başlarsa fırtına büyük demektir. Bunun önünde hiç kimse duramaz. Haberiniz ola…!


Kulübümüzün divan kurulu üyelerinden, çeşitli kurullarda görev yapan ve 3 yıl önce aramızdan ayrılan gazeteci Mehmet Tan bugün (16.05.2006 çarşamba) mezarı başında anılacak. Tan için, saat 11.00’de Beşikdüzü’nün Akkese köyündeki mezarı başında bir tören düzenlenecek. 

Yorum