Nevzat Aydin in kose yazisi
Trabzonspor siyasi parti mi oluyor?
Şu 2006 yılı bitsin de öyle yazayım diyordum. Olmadı; lig bitti yönetim hala saçmalamaya devam ediyor. NTV Spor haberlerini seyrediyordum, rahat bırakmadılar, dayanamadım ‘Artık içimi dökmem lazım.’ dedim. İki arkadaşımı aradım, bağırdım çağırdım yetmedi, oturdum mecburen klavyenin başına.
NTVSPOR
Haftalardır her maç sırasında notlar alıyorum, tam oturup yazımı yazacağım sırada bütün hevesim kaçıyor. Takımı yenilen teknik direktör basın toplantısına çıkmaz ya, benimki de o hesap. Ne yapayım ben takım tutmayan bir köşe yazarı değilim ki. Trabzonsporluyum…
Ntv Spor Haberleri. İlk haber: Trabzonspor Asbaşkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yine mangalda kül bırakmıyor. Önce Canaydın nasibini alıyor. Özhan Canaydın’ı yalancılıkla ve ihanetle suçluyor Hacıosmanoğlu. Toplantıdan önce Hacıosmanoğlu, Özhan Canaydın’a gidip gündemde 1.5 ay önce çözümledikleri konunun olup olmadığını, eğer varsa bu toplantıya girmelerinin gerekmediğini söylüyor. Canaydın da ‘Hayır. Böyle bir konu konuşulmayacak’ diyor. Ardından toplantı sırasında Haluk Ulusoy konusu açılıyor ve Özhan Canaydın duruma müdahele edip, konunun açılmasını engellemiyor. Kendi çıkarları için Türk Futbolu’na ihanet ediyor ve Hacıosmanoğlu’na toplantı öncesinde yalan söylediği için yalancı oluyor. Hacıosmanoğlu sonra başlıyor bakan Mehmet Ali Şahin’e yüklenmeye. Türk Futbolu’nun içine düştüğü kaostan bakanı sorumlu tutup hemen istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Arada başarı ile sürdürdüğü başbakan yardımcılığı görevinden de bahsedip bir yandan da gönlünü alıyor. Ardından zaten her zaman belirttiği Aziz Yıldırım sempatisini tekrar vurgulayarak Aziz Yıldırım’ın duruşunu beğendiğini bildiriyor. Tüm konuşma ilkokul müsameresi gibi.‘O bana bunu dedi ama bak sonra bunu yaptı, yalancı Canaydın.’
İkinci haber: Syzmek Trabzonspor’a futbolu bıraktığını ve kesinlikle Trabzon’a dönmeyeceğini bildiren bir mektup yollamış; telefonun öbür tarafında çiçeği burnunda kulüpte futboldan sorumlu olan Haşim Sayidoğlu var. Syzmek’e ulaşamadığını, psikolojik sorunları olan Syzmek’in menejerine ulaştığını ve mektubun Szmek tarafından yazıldığını doğrulattığını söylüyor. Futbolu bırakmasının tek taraflı bir karar olduğunu yapacak bir şey olmadığını söylüyor. Syzmek Trabzonspor kulübünün en basit anlamıyla malvarlığı. Bu adamın ne kadar sıkıntılı bir zaman yaşadığı ortadayken kulübün tavrı bu mu olmalıdır?
Yönetimdeki arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz? Trabzonspor’un spor bakanı ile ilgili ‘İstifa etsin. Türk Futbolu’ndaki kaosun sorumlusu kendisidir.’ şeklinde yapacağı açıklama Hacıosmanoğlu tarafından mı yoksa kulübün başkanı tarafından mı yapılmalı. Ama başkan böylesine sert bir açıklamayı yapamaz ki. Çünkü Trabzonspor siyasetin içine boğazına kadar batmış durumda. Nuri Albayrak başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yakın aile dostu. Başbakan yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e bu kadar net bir mesaj vermesi yakışık kaçmayabilir. Kaldı ki zaten Trabzonspor’un devletin spor bakanı ile ilgili bu kadar fütursuz açıklamalarda bulunmasının ne kadar kulübün yararına olduğunu size bırakıyorum. Öbür taraftan Haluk Ulusoy ise Trabzonlu ve yargılandığı konular arasında Trabzon’da yapılan birtakım usülsüz harcamalar var. Durum böyle iken bir de işin içine Ankaraspor onursal başkanı olan ve adı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olduğu takdirde AKP’nin başkanlığı için de geçen Melih Gökçek giriyor. Ankaraspor maçından 2 gün önce Trabzon’a gelen Gökçek, Trabzon’dan çok olumlu dayanışma mesajları verdi. Haluk Ulusoy gittiği takdirde federasyon başkanlığı adaylığı için ortada dolaşan isimlerden biri de Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’ti zaten.
Kimin haklı, kimin haksız olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. Takım tutar gibi Ulusoy’cu olmayı da anlayamıyorum. Bunlar ne biçim işler, Trabzonspor’u bu kadar siyasetin ve pazarlıkların içine sokmanın kime ne faydası var? AKP’nin futbolla yakından ilgilenme politikasının sonucu Ankaraspor ve Trabzonspor’un iktidar partisiyle olan yakınlığı su götürmez. Futbol federasyonu kılpayı kurtuldu, şimdi yeni seçimde ne olacağı belli değil. Belediye destekli klüp yönetimlerini ise hiç karıştırmıyorum. Ancak gerçek futbolseverler politik futboldan her ne kadar nefret ediyor olsalar da, Haluk Ulusoy da o kadar sıkıntılı bir futbol federasyonu başkanı ki futbol camiası tarafından istenmiyor. Yani memlekette şöyle doğrudüzgün siyasetle ilgisi olmayan ve bu futbol federasyonunu yönetebilecek bir kişi yok benim gördüğüm kadarıyla.
Trabzonspor’a çok yazık oluyor. Bu kadar büyük bir kulüp ve camia saçmasapan ve kısır çekişmelerin içinde sürüklenip gidiyor. Taraftarın nefret ettiği Fatih Akyel’i kurtarıcı olarak transfer ediyor, oyuncusu futbolu bırakıyor, teknik direktörü dedektif gibi kim hangi uçakla nereye gitti geldinin peşinden koşuyor, takım ilk devredeki 10 maçın 2 tanesini seyircisiz oynamak zorunda kalıyor. Takımın futbol çaresizliğini ise Gökdeniz’in Bursaspor maçında kendisine ‘Topu bana neden vermedin?’ diyen Umut’a bakışı ortaya koyuyor.
Şu takımı siyasetin içine bu kadar soktunuz ya sırf bunun için ‘Bırakın, gidin be kardeşim. Şu ana kadar okuduğunuz yazının ne kadarı futbol yorumu size bırakıyorum. Bu takım çok kötü yönetimler ve teknik adamlar gördü ama ben kendimi hiç bu kadar takımdan ve futboldan uzak hissetmemiştim.
Trabzonspor siyasi parti mi oluyor?
Şu 2006 yılı bitsin de öyle yazayım diyordum. Olmadı; lig bitti yönetim hala saçmalamaya devam ediyor. NTV Spor haberlerini seyrediyordum, rahat bırakmadılar, dayanamadım ‘Artık içimi dökmem lazım.’ dedim. İki arkadaşımı aradım, bağırdım çağırdım yetmedi, oturdum mecburen klavyenin başına.
NTVSPOR
Haftalardır her maç sırasında notlar alıyorum, tam oturup yazımı yazacağım sırada bütün hevesim kaçıyor. Takımı yenilen teknik direktör basın toplantısına çıkmaz ya, benimki de o hesap. Ne yapayım ben takım tutmayan bir köşe yazarı değilim ki. Trabzonsporluyum…
Ntv Spor Haberleri. İlk haber: Trabzonspor Asbaşkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yine mangalda kül bırakmıyor. Önce Canaydın nasibini alıyor. Özhan Canaydın’ı yalancılıkla ve ihanetle suçluyor Hacıosmanoğlu. Toplantıdan önce Hacıosmanoğlu, Özhan Canaydın’a gidip gündemde 1.5 ay önce çözümledikleri konunun olup olmadığını, eğer varsa bu toplantıya girmelerinin gerekmediğini söylüyor. Canaydın da ‘Hayır. Böyle bir konu konuşulmayacak’ diyor. Ardından toplantı sırasında Haluk Ulusoy konusu açılıyor ve Özhan Canaydın duruma müdahele edip, konunun açılmasını engellemiyor. Kendi çıkarları için Türk Futbolu’na ihanet ediyor ve Hacıosmanoğlu’na toplantı öncesinde yalan söylediği için yalancı oluyor. Hacıosmanoğlu sonra başlıyor bakan Mehmet Ali Şahin’e yüklenmeye. Türk Futbolu’nun içine düştüğü kaostan bakanı sorumlu tutup hemen istifa etmesi gerektiğini söylüyor. Arada başarı ile sürdürdüğü başbakan yardımcılığı görevinden de bahsedip bir yandan da gönlünü alıyor. Ardından zaten her zaman belirttiği Aziz Yıldırım sempatisini tekrar vurgulayarak Aziz Yıldırım’ın duruşunu beğendiğini bildiriyor. Tüm konuşma ilkokul müsameresi gibi.‘O bana bunu dedi ama bak sonra bunu yaptı, yalancı Canaydın.’
İkinci haber: Syzmek Trabzonspor’a futbolu bıraktığını ve kesinlikle Trabzon’a dönmeyeceğini bildiren bir mektup yollamış; telefonun öbür tarafında çiçeği burnunda kulüpte futboldan sorumlu olan Haşim Sayidoğlu var. Syzmek’e ulaşamadığını, psikolojik sorunları olan Syzmek’in menejerine ulaştığını ve mektubun Szmek tarafından yazıldığını doğrulattığını söylüyor. Futbolu bırakmasının tek taraflı bir karar olduğunu yapacak bir şey olmadığını söylüyor. Syzmek Trabzonspor kulübünün en basit anlamıyla malvarlığı. Bu adamın ne kadar sıkıntılı bir zaman yaşadığı ortadayken kulübün tavrı bu mu olmalıdır?
Yönetimdeki arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz? Trabzonspor’un spor bakanı ile ilgili ‘İstifa etsin. Türk Futbolu’ndaki kaosun sorumlusu kendisidir.’ şeklinde yapacağı açıklama Hacıosmanoğlu tarafından mı yoksa kulübün başkanı tarafından mı yapılmalı. Ama başkan böylesine sert bir açıklamayı yapamaz ki. Çünkü Trabzonspor siyasetin içine boğazına kadar batmış durumda. Nuri Albayrak başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yakın aile dostu. Başbakan yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e bu kadar net bir mesaj vermesi yakışık kaçmayabilir. Kaldı ki zaten Trabzonspor’un devletin spor bakanı ile ilgili bu kadar fütursuz açıklamalarda bulunmasının ne kadar kulübün yararına olduğunu size bırakıyorum. Öbür taraftan Haluk Ulusoy ise Trabzonlu ve yargılandığı konular arasında Trabzon’da yapılan birtakım usülsüz harcamalar var. Durum böyle iken bir de işin içine Ankaraspor onursal başkanı olan ve adı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olduğu takdirde AKP’nin başkanlığı için de geçen Melih Gökçek giriyor. Ankaraspor maçından 2 gün önce Trabzon’a gelen Gökçek, Trabzon’dan çok olumlu dayanışma mesajları verdi. Haluk Ulusoy gittiği takdirde federasyon başkanlığı adaylığı için ortada dolaşan isimlerden biri de Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’ti zaten.
Kimin haklı, kimin haksız olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. Takım tutar gibi Ulusoy’cu olmayı da anlayamıyorum. Bunlar ne biçim işler, Trabzonspor’u bu kadar siyasetin ve pazarlıkların içine sokmanın kime ne faydası var? AKP’nin futbolla yakından ilgilenme politikasının sonucu Ankaraspor ve Trabzonspor’un iktidar partisiyle olan yakınlığı su götürmez. Futbol federasyonu kılpayı kurtuldu, şimdi yeni seçimde ne olacağı belli değil. Belediye destekli klüp yönetimlerini ise hiç karıştırmıyorum. Ancak gerçek futbolseverler politik futboldan her ne kadar nefret ediyor olsalar da, Haluk Ulusoy da o kadar sıkıntılı bir futbol federasyonu başkanı ki futbol camiası tarafından istenmiyor. Yani memlekette şöyle doğrudüzgün siyasetle ilgisi olmayan ve bu futbol federasyonunu yönetebilecek bir kişi yok benim gördüğüm kadarıyla.
Trabzonspor’a çok yazık oluyor. Bu kadar büyük bir kulüp ve camia saçmasapan ve kısır çekişmelerin içinde sürüklenip gidiyor. Taraftarın nefret ettiği Fatih Akyel’i kurtarıcı olarak transfer ediyor, oyuncusu futbolu bırakıyor, teknik direktörü dedektif gibi kim hangi uçakla nereye gitti geldinin peşinden koşuyor, takım ilk devredeki 10 maçın 2 tanesini seyircisiz oynamak zorunda kalıyor. Takımın futbol çaresizliğini ise Gökdeniz’in Bursaspor maçında kendisine ‘Topu bana neden vermedin?’ diyen Umut’a bakışı ortaya koyuyor.
Şu takımı siyasetin içine bu kadar soktunuz ya sırf bunun için ‘Bırakın, gidin be kardeşim. Şu ana kadar okuduğunuz yazının ne kadarı futbol yorumu size bırakıyorum. Bu takım çok kötü yönetimler ve teknik adamlar gördü ama ben kendimi hiç bu kadar takımdan ve futboldan uzak hissetmemiştim.


Yorum