Çok değil 30 sene önce insanları "ideolojileri" için çatıştırıyorlardı. Bir sağcının solcuyla konuşması, evlenmesi, ortak düşüncelerini dile getirmesi hayal bile edilemezdi. Sonra 12 Eylül silindir gibi ezince, sonrasında Özal dönemiyle farklı kutuplardaki insanlar önce "ihaleler" ile, "köşe dönmeler, hırsızlık, enflasyon ortamında stokçuluk" gibi paydalar altında birleşti. Bunların namuslu olanları da vatan için ortak düşüncelerini dile getirdiler, özgür ortamda tartışmayı da bir nebze olsun öğrenmeye başladılar. Sonra dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de ideolojik kutuplaşmalar neredeyse tamamen sona erdi. Örneğin vaktiyle Trabzon'da tüm sosyalistlerin "kutbu, fikir önderi" diyeceğimiz bir şahıs bugün Rekabet Kurulu'nda başkan yardımcısı...
İdeolojik tartışmalar sona erince insanları kutuplaştırmak için daha basit, daha aşağılayıcı bir zemin bulundu: ETNİSİTE
Ancak bu kutuplaşma dünyanın her yerinde yapılmıyor. Yugoslavya ile başlayan "etnik sidik yarışı" nın merkezi bugün Irak, Afganistan ve Türkiye'ye kaymış durumda. Hadi ideolojilerin bir altyapısı vardı, bu etnik tartışmanın ise tutar tarafı bile yok. Yani dağdaki 5-6 bin kişi, yüzbinlerce kişiden oluşan Türk Ordusu, geçen haftaki şaklabanlıkları yapan parti ve bunun karşısında olanlar; sadece bir dilin yaşatılması, bir etnik gruba verilecek otonomi üzerine mi çatışıyor zannediyorsunuz ? Zaten dünyada bütün diller İngilizce'nin karşısında ağır bir yenilgiye uğramış, hatta çoğu da yokolma sürecine girmiş durumda. Şimdi de birilerinin koltuk çıkmasıyla şımaranlar, koskoca bir devletle dalga geçiyor. Ancak dalga geçilen o "koskoca devlet" ise vaktiyle bu insanlara az çektirmemiş. Yani önce "taraflar" oluşturulmuş, sonra da bu taraflara anlatılacak, hırslandıracak hikayeler sunulmuş. Maalesef bu hikayelerin hepsi gerçek. Kimi Diyarbakır'da işkence görmüş, kimi Haznedar'daki Karadenizliler Derneği'nin önündeki bombalı saldırıda çocuğunu kaybetmiş...
Ancak 30 yıl önce sorulan soruyu yine sormak gerekiyor. Ne için, yani gerçekte ne için ? Hani insanlar uyanmıştı, bilinçlenmişti, eski ideolojik numaralar tutmuyordu ? Şimdi çok daha gerici, çok daha anlamsız bir "etnik siyaset" saçmalığı içine düşmüşüz. Olan yine gariban Mehmet'e oluyor tabi, "öz vatanında garip, öz vatanında parya"
İdeolojik tartışmalar sona erince insanları kutuplaştırmak için daha basit, daha aşağılayıcı bir zemin bulundu: ETNİSİTE
Ancak bu kutuplaşma dünyanın her yerinde yapılmıyor. Yugoslavya ile başlayan "etnik sidik yarışı" nın merkezi bugün Irak, Afganistan ve Türkiye'ye kaymış durumda. Hadi ideolojilerin bir altyapısı vardı, bu etnik tartışmanın ise tutar tarafı bile yok. Yani dağdaki 5-6 bin kişi, yüzbinlerce kişiden oluşan Türk Ordusu, geçen haftaki şaklabanlıkları yapan parti ve bunun karşısında olanlar; sadece bir dilin yaşatılması, bir etnik gruba verilecek otonomi üzerine mi çatışıyor zannediyorsunuz ? Zaten dünyada bütün diller İngilizce'nin karşısında ağır bir yenilgiye uğramış, hatta çoğu da yokolma sürecine girmiş durumda. Şimdi de birilerinin koltuk çıkmasıyla şımaranlar, koskoca bir devletle dalga geçiyor. Ancak dalga geçilen o "koskoca devlet" ise vaktiyle bu insanlara az çektirmemiş. Yani önce "taraflar" oluşturulmuş, sonra da bu taraflara anlatılacak, hırslandıracak hikayeler sunulmuş. Maalesef bu hikayelerin hepsi gerçek. Kimi Diyarbakır'da işkence görmüş, kimi Haznedar'daki Karadenizliler Derneği'nin önündeki bombalı saldırıda çocuğunu kaybetmiş...
Ancak 30 yıl önce sorulan soruyu yine sormak gerekiyor. Ne için, yani gerçekte ne için ? Hani insanlar uyanmıştı, bilinçlenmişti, eski ideolojik numaralar tutmuyordu ? Şimdi çok daha gerici, çok daha anlamsız bir "etnik siyaset" saçmalığı içine düşmüşüz. Olan yine gariban Mehmet'e oluyor tabi, "öz vatanında garip, öz vatanında parya"
Yorum