Bir bardak suda fıtrına kopardık diye mi şampiyon olduk, yoksa o yüzden mi yıllardır şampiyon olamıyoruz bilemiyorum; ama emin olduğumj bir şey var. O da Türkiye'de, sadece Trabzonspor'da değil, tüm ülkede, futbolu bir çeşit acılı arabesk olarak kullanmayı sevmemiz. Mutlu olmak için değil de, mutsuz olmak için kullanmamız. Neden mi?
Sezon başında oynanan hazırlık maçlarını düşünün. Ne kadar tatsız, yavan öyle değil mi? Tüm takımlar için hem de. Daha sonra genelde lig başlar ve ilk 4-5 haftanın sonunda kim şampiyonlukta yarışır, kim yarışamaz, kim kümeye gider üç aşağı, beş yukarı belli olur.
Trabzonspor standart bir hazırlık kampının ardından maçlara başladı; hem de nasıl?
Süper Kupa Finali, ilk deplasman lig maçı - Ankaragücü (görün bakın bu sene çok takımın başını yakacaklar), ardından Liverpool maçı, ardından Fenerbahçe maçı, ardından Liverpool ikinci maçı, ardından da 4 gün sonra Antalya deplasmanı. Hem de ne deplasman?
Maç başlar 30 derecede. Nem de cabası. Ardından su molaları, yarım saat elektrik kesintisi, devre arası, ikinci yarı, su molası...
Zaten haşat olmuş takımda hem konsantrasyon, hem de motivasyon kayıpları. Ana sebep de motivasyonu bozacak türlü türlü sebepler ve delicesine yorgunluk.
Şenol Hoca öyle demiyor... Demez. Demeyecek de. Demediği, böyle bahanelere sığınmadığı için bir büyük adamdır o!
Ama o söylemese de, bizim bilmemiz, görmemiz gerekmez mi? Kaldı ki, dünkü maçta takım bir ara vites yükseltti ve o 10-12 dakika bile yetti aslında.
Takımın performansından ziyadesiyle memnunum. Mutlu ve umutlu olmak için geçerli sebepler, mutsuz ve sinirli olmak için gerekenlerden ziyadesiyle fazla.
Mutlu olun yahu...
İyiyiz, gayet iyi. Lig bu, böyle maçlar da olacak.
Ama böyle maçların ardından Umut - Teo- Jaja - Alan - Colman - Yattara - vs.. gibi, kişileri hedef alan tartışmalara girmek takıma da bana da, bunları okuyanlara da zarar veriyor.
Lige gayet iyi başladık. En zor rakibi çektik ve elenmemek için elimizden geleni yaptık. Havaların en sıcak, nemin en yüksek olduğu dönemde müthiş bir performans ortaya koyduk ve şimdi, milli maç arası ilaç gibi geldi bize. Bu bile bu sene şansın da yanımızda olacağını gösteriyor.
Mutlu olmak için sebep aramaya bile gerek yok. Her şey önümüzde duruyor. Yeter ki sakin olalım, sakin kalalım. Bu sene çok puan kayıpları olacak. Spor-Toto Süper lig bu sene her zamankinden daha fazla virajlı ama biz pole pozisyonunda başladık yarışa.
Bu Onur'un yanına her kornerde adam dikmeyi diğer takımlar da öğrenirse işimiz var demektir. Sinirden kudurdum resmen akşam
Buna hakem izin vermeli mi ? Açıkca taciz ediliyor kaleci kurallar böyle mi ?
Onur´a tek tavsiyem Oliver Kahn´in maclarini izlesin. Bakalim Onur´un yanina kimse yaklasabiliyor mu? Altipas bölgesi kalecinin hakimiyetindedir!
“Bugün ki Dünya, Elit Kesimin, kendini akilli zannedenleri kullanarak olusturdugu bir Düzen maalesef "
Eger bu ülkede hakem olmak istiyorsan havalı olacaksın birilerinin biyerlerini yalıcaksın kaprisli olacaksın mhkda adamın olacak karizman olacak vs... say say bitmez burası Türkiye burda yetenek yetmez burdahersey farklı.
Antalyadan 1 puan alarak döndük yenemedik ama bana göre 1 puan kötü degil.
Bursa maci yüksek tempode sicak hava, ankara deplasmani seyircisiz ve sicak havada, liverpool deplasmani cok yüksek tempoda ve agir sahada, fb maci agir zemin ve yüksek tempo, liverpool maci INANILMAZ agir sartlar altinda ve yüksek tempoda gecti...Toplarsak zor dönemden gectik ve bana göre iyi iyi gectik antalya macinda oyuncular cok yorgundu bu belliydi 10 dakika oynandikdan sonra. 1 puan icin kötü dememek lazim ama cok kötü oynadik bukadar bekliyormuydum hayir ama vasat futboldan fazlasini beklemiyordum.
Jaja ilk macina ragmen cok begendim arkasi dönük oynayabiliyor veriyor gidiyor atiyor felan baya iyi...Sanki Jaja-Teofilo ideal ikili gibi...
dün maça fener ve bjk lı arkadaşlarımla gittim..gittiğim en berbat deplasmandı..mardan stad olarak tam bir rezalet..gerek mesafe gerekse misafir takıma ayırılan tribün berbattı,üzerimize çekilen ağdan maç izliyemedik..özellikle devre arasında antalyasporlu taraftarların organize ağıza alınmayacak küfürleride cabası ve buna sessiz kalan stat yetkilileri...en azından maç öncesi,devre arası ve maç sonu insan stat hopörlerine müzik verir de küfürlü tezahuratın önüne geçer...maç yolu çileliydi anlıyacağınız...maça gelince sahada yorgun bir Trabzon ve kaybedilen demiyorum,kazanılan 1 puan...
dün maça fener ve bjk lı arkadaşlarımla gittim..gittiğim en berbat deplasmandı..mardan stad olarak tam bir rezalet..gerek mesafe gerekse misafir takıma ayırılan tribün berbattı,üzerimize çekilen ağdan maç izliyemedik..özellikle devre arasında antalyasporlu taraftarların organize ağıza alınmayacak küfürleride cabası ve buna sessiz kalan stat yetkilileri...en azından maç öncesi,devre arası ve maç sonu insan stat hopörlerine müzik verir de küfürlü tezahuratın önüne geçer...maç yolu çileliydi anlıyacağınız...maça gelince sahada yorgun bir Trabzon ve kaybedilen demiyorum,kazanılan 1 puan...
Ayaklarınıza sağlık helal olsun..O antalyalıları görücez bakalım hele bi ateş hattına yaklaşsınlar o zaman bi taraflarımızla gülücez o zibidilere..göstericez o zaman hamsi mi başka bi şey mi
Birde şunu belirtmeliyim..deplasmanlarda yeterli sayıda taraftarımız var fakat çoğunluğu aile,organize Trabzon tezahuratı bile yapamıyoruz..önceden antalya deplasmanına taraftar gurupları geliyordu özellikle gurbetçi gençleri Antalya deplasmanında çok görüyordum,artık unutulan deplasman oldu zannedersem antalya......
Bir bardak suda fıtrına kopardık diye mi şampiyon olduk, yoksa o yüzden mi yıllardır şampiyon olamıyoruz bilemiyorum; ama emin olduğumj bir şey var. O da Türkiye'de, sadece Trabzonspor'da değil, tüm ülkede, futbolu bir çeşit acılı arabesk olarak kullanmayı sevmemiz. Mutlu olmak için değil de, mutsuz olmak için kullanmamız. Neden mi?
Sezon başında oynanan hazırlık maçlarını düşünün. Ne kadar tatsız, yavan öyle değil mi? Tüm takımlar için hem de. Daha sonra genelde lig başlar ve ilk 4-5 haftanın sonunda kim şampiyonlukta yarışır, kim yarışamaz, kim kümeye gider üç aşağı, beş yukarı belli olur.
Trabzonspor standart bir hazırlık kampının ardından maçlara başladı; hem de nasıl?
Süper Kupa Finali, ilk deplasman lig maçı - Ankaragücü (görün bakın bu sene çok takımın başını yakacaklar), ardından Liverpool maçı, ardından Fenerbahçe maçı, ardından Liverpool ikinci maçı, ardından da 4 gün sonra Antalya deplasmanı. Hem de ne deplasman?
Maç başlar 30 derecede. Nem de cabası. Ardından su molaları, yarım saat elektrik kesintisi, devre arası, ikinci yarı, su molası...
Zaten haşat olmuş takımda hem konsantrasyon, hem de motivasyon kayıpları. Ana sebep de motivasyonu bozacak türlü türlü sebepler ve delicesine yorgunluk.
Şenol Hoca öyle demiyor... Demez. Demeyecek de. Demediği, böyle bahanelere sığınmadığı için bir büyük adamdır o!
Ama o söylemese de, bizim bilmemiz, görmemiz gerekmez mi? Kaldı ki, dünkü maçta takım bir ara vites yükseltti ve o 10-12 dakika bile yetti aslında.
Takımın performansından ziyadesiyle memnunum. Mutlu ve umutlu olmak için geçerli sebepler, mutsuz ve sinirli olmak için gerekenlerden ziyadesiyle fazla.
Mutlu olun yahu...
İyiyiz, gayet iyi. Lig bu, böyle maçlar da olacak.
Ama böyle maçların ardından Umut - Teo- Jaja - Alan - Colman - Yattara - vs.. gibi, kişileri hedef alan tartışmalara girmek takıma da bana da, bunları okuyanlara da zarar veriyor.
Lige gayet iyi başladık. En zor rakibi çektik ve elenmemek için elimizden geleni yaptık. Havaların en sıcak, nemin en yüksek olduğu dönemde müthiş bir performans ortaya koyduk ve şimdi, milli maç arası ilaç gibi geldi bize. Bu bile bu sene şansın da yanımızda olacağını gösteriyor.
Mutlu olmak için sebep aramaya bile gerek yok. Her şey önümüzde duruyor. Yeter ki sakin olalım, sakin kalalım. Bu sene çok puan kayıpları olacak. Spor-Toto Süper lig bu sene her zamankinden daha fazla virajlı ama biz pole pozisyonunda başladık yarışa.
işte taraftar işte analiz
Ne hasta bekler sabahı, ne de taze ölüyü mezar ne de şeytan bir günahı şampiyonluğu beklediğim kadar.
Yorum