Basketbol Transfer Dosyası

[Oğuz ZEYTİN]

İvanov faydalı olacak ama 5 numarada değil 4 numarada dün Stipanoviç'le bağları kurmaya başlayıp çok güzel ikili oyunlar paslaşmalar yaptılar...

şimdi Veliçkoviç gönderilip saf bir 5 numara almak lazım İvanov ve Stipanoviç'in oyun tarzlarına uygun onları tamamlayacak

klasik sorunumuz Bost ve Marshall hakkında konuşmuyoruz zaten onlardan çok memnunlarmış!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Taner Agabey, iki yabancı hakkimiz kaldi. Eger ki gard degisimi olursa son hak, olasi sakatlik icin korunur diye dusunuyorum.

[axelman]

....

[axelman]

Tecrübeli oyuncu Uzak Doğudan olabilir mi?

[Taner Uykuçeken]

Taner Agabey, iki yabancı hakkimiz kaldi. Eger ki gard degisimi olursa son hak, olasi sakatlik icin korunur diye dusunuyorum.

Lig bitti be Oğuz, 12 maç kaldı, bu ssatten sonra sakatlık olsa ne olur avrupa içinde düşünülüyorsa bir şey diyemem de ligde playoff oynamak istiyorlarsa gerekiyor Fbülker maçında gördük pota altında eziliyoruz

Tutku dönüyordu hani 3 yada 4. hafta Bost'tanda memnunlardı ne oldu da guard aramaya başlamışlar

[Oğuz ZEYTİN]

Lig bitti be Oğuz, 12 maç kaldı, bu ssatten sonra sakatlık olsa ne olur avrupa içinde düşünülüyorsa bir şey diyemem de ligde playoff oynamak istiyorlarsa gerekiyor Fbülker maçında gördük pota altında eziliyoruz

Tutku dönüyordu hani 3 yada 4. hafta Bost'tanda memnunlardı ne oldu da guard aramaya başlamışlar

Aynen, Tutku için "ikinci yarının üç veya dördüncü haftası bizimle olacak" demişlerdi Pota Arkası'nda. Twitter'dan soruyorum, cevap yok. Caner Şentürk için de sormasak açıklama yapacakları yoktu.

Efes ve Ülker maçlarının en çok süre alan oyuncusu Bost. İşi kolay değildi. Son maçlarda frene basması gereken yerlerde sakin kalabilseydi çok da sırıtmazdı. Hala karar mekanizmasının ortalama bir gardın altında olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen son dört maçta 10/18 üçlük attı, en çok eleştirilen yönlerinden biriydi... Çalışarak geliştirdiyse saygı duymak lazım.

Diğer meseleye gelirsek... Yine Pota Arkası'nda Hasan Aktaş, "bir oyuncuyla anlaşıldığını fakat beklettiklerini" söylemişti. O Ivanov değildi bence. Belki de Bost'u tutup sizin dediğiniz gibi 3 ve 4 numaralarda değişikliğe giderler.

Yalnız Velickovic'in ücretinde indirime gidildiği haberi çıkmıştı, bence o haberin mesajı "Velickovic'le sezonu bitireceğiz" idi.

Marshall değişir mi? Öncelik o değil bence.

[Oğuz ZEYTİN]

İspanya
Almanya
Fransa
İtalya
Yunanistan
VTB (Rusya, Estonya, Finlandiya, Kazakistan, Beyaz Rusya, Letonya) - (Ukrayna ve Litvanya bu sene yok)
Adriyatik (Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, Macaristan, Makedonya, Bosna-Hersek, Slovenya, Bulgaristan)
Litvanya
İsrail
Çek Cumhuriyeti
Britanya
Hollanda
İsviçre
Belçika
Polonya
Avusturya


ULEB'e üye ligler. Sadece Türkiye yok. Ne diyorsunuz bu duruma?

[UğurB]

Oğuzcum,

Benim bildiğim ve hatırladığım ULEB'in kurulma aşamasında Turgay Demirel FIBA'dan yana kalmıştı, kendi gelecek hedefleri doğrultusunda. Avrupa'da 1 sene Suproleague ve Euroleague beraber oynanmıştı. Sonrasında Euroleague olarak bir çatıda birleştiler. Bir diğer konuda diğer ülkelerde Kulüpler Birliği olabilir ve liglerin yönetimi sadece Federasyonda olmaz. Bizde ise ligin yönetimi sadece federasyonda. Bundan dolayı da olabilir. En kısa zamanda ligimizin özellikle finansal anlamda daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasını diliyorum...

[Oğuz ZEYTİN]

Oğuzcum,

Benim bildiğim ve hatırladığım ULEB'in kurulma aşamasında Turgay Demirel FIBA'dan yana kalmıştı, kendi gelecek hedefleri doğrultusunda. Avrupa'da 1 sene Suproleague ve Euroleague beraber oynanmıştı. Sonrasında Euroleague olarak bir çatıda birleştiler. Bir diğer konuda diğer ülkelerde Kulüpler Birliği olabilir ve liglerin yönetimi sadece Federasyonda olmaz. Bizde ise ligin yönetimi sadece federasyonda. Bundan dolayı da olabilir. En kısa zamanda ligimizin özellikle finansal anlamda daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasını diliyorum...

Evet Uğur Ağabey, bunu gündeme getirmek istemiştim.

Şu haberi okur musunuz?

http://www.basketfaul.com/makale/39727/tbf-uyuma-kuluplere-sahip-cik-necip-kapanli.html

Hani yıldızlar ligimize geldi diyoruz ya... Marka değeri diyoruz... Final Four'dan bahsediyoruz... İyi de ULEB'e "resmen" üye olmayan bir ligi oynuyoruz. Resmen diyorum, çünkü ULEB organizasyonlarına takım ve hakem gönderiyoruz ancak ULEB ligimizi tanımıyor.

Ligin sponsoru Almanya, İtalya ve Litvanya'da sponsorluğa devam ederken Türkiye'den çekiliyor.

Ligler direktörlüğü var, son dönemde oldukça faal. Devamlı açıklama yapıyorlar ancak somut plan proje yok.

Yayın ihalesi yenilendi. Yabancı sayısı çoğunluğun beklediği kriterlere çekildi. Hazır bunlar yapılmışken bütçe denetimi konusunda ciddi adımlar atılması gerekiyor.

Bence TBL'de rekabetin korunması için takım sayısı 18 (Hatta 20) olmalı. Hem böylece potansiyel yerli oyuncu (Belki yerli koç) dengesi bir nebze sağlanır. Tabii yayın anlaşmasından sonra bu kararı değiştirmeleri artık çok zor.

[Oğuz ZEYTİN]

Biz kendi içimizde eksiklikleri, hataları veya yapılması gerekenleri sorguluyoruz. Fakat basketbol camiası ve basınından yeteri kadar ilgi görmediğimizi düşünüyorum.

1) Son üç yılda Bjk (Şampiyon), KSK (Finalist) ve RH Gaziantep (Final Four)'e sezon içinde yapılan övgüleri hatırladıkça Eurochallenge'da 9-0 giden takımımıza dair hiçbir analize denk gelmeyişimiz, oldukça ilginç.

2) Türkiye'de futbol ve diğer spor dallarında seyirci niteliğinden çok nicelik tartışmasının yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Buna karşın A. Efes maçında tahmini 6000 seyircinin tribünlerde olduğu belirtildi. Eminim o seyircinin yarısı başka bir salonda olsaydı ne methiyeler yazılırdı anlı şanlı sitelerde...

3) Kimilerince tesadüf olarak görülse de 17 maçta 13 galibiyet almış takımız. Bunda koçun etkisi tartışılmaz. Fakat "yabancı koç karşıtı" bir kesim ısrarla bunu görmüyor, görmeyecek.

Sadece biz değil, İBB'de de benzer çıkış var (Menajer olayları işin farklı boyutu, parkeden bahsediyorum).

Fakat gelin görün ki Trabzonspor'dan, İBB'den, hatta bu hafta Gs'yi yenen Eskişehir'den esirgenen övgüler Telekom'a fazlasıyla gönderiliyor. ACABA NEDEN???

***

Bunun önüne geçmek için, daha önce de paylaştığım bir önerimi yineleme ihtiyacı hissediyorum: Ulusal basında yazan basketbol yazarlarını, maç anlatıcıları, muhabirleri Trabzon'a davet edip takımın tanıtımını yapmalı yönetim. Tesisleri, altyapı projelerini, gelecek hedeflerini, oyuncuların şehirle sosyal bağlantısını vs. duyurmalı.

http://www.bordomavi.net/index.php?page=ayrinti&hid=3863

[winner]

İspanya
Almanya
Fransa
İtalya
Yunanistan
VTB (Rusya, Estonya, Finlandiya, Kazakistan, Beyaz Rusya, Letonya) - (Ukrayna ve Litvanya bu sene yok)
Adriyatik (Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, Macaristan, Makedonya, Bosna-Hersek, Slovenya, Bulgaristan)
Litvanya
İsrail
Çek Cumhuriyeti
Britanya
Hollanda
İsviçre
Belçika
Polonya
Avusturya


ULEB'e üye ligler. Sadece Türkiye yok. Ne diyorsunuz bu duruma?

Oğuz'cum üvey evlat muamelesinin bir sebebi de bu olabilir mi...Siz parayı verin şimdilik (Efes Pilsen,Türk Havayolları vs)sonra sıranızı bekleyin der gibiler bizim takımlara karşı...

Beko olayı da ilginç...Bir Türk firması ve ligin en değerli olduğu dönemde sponsorluktan çekiliyor ama pek yatırımın olmadığı ülkelerde sponsorluğa devam ediyor.

[winner]

Oğuzcum,

Benim bildiğim ve hatırladığım ULEB'in kurulma aşamasında Turgay Demirel FIBA'dan yana kalmıştı, kendi gelecek hedefleri doğrultusunda. Avrupa'da 1 sene Suproleague ve Euroleague beraber oynanmıştı. Sonrasında Euroleague olarak bir çatıda birleştiler. Bir diğer konuda diğer ülkelerde Kulüpler Birliği olabilir ve liglerin yönetimi sadece Federasyonda olmaz. Bizde ise ligin yönetimi sadece federasyonda. Bundan dolayı da olabilir. En kısa zamanda ligimizin özellikle finansal anlamda daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasını diliyorum...

Sevgili Uğur doğru.

Hatta tek sezon oynanan Suproligde Efes final 4 yapmıştı.Pao,Maccabi,Cska gibi takımlarda Fiba'dan sonra ayrıldılar.İlk gidenler İspanyol ve İtalyanlar...

Futbolda buna örnek İngiltere Ligi.Bu ligin yönetimi federasyonda değil Premiere Lig yönetiminde.Nba zaten bu işin başı.Bu yapılarda işler daha hızlı ve profesyonel yürüyor.Ama bizim gibi ahbap-çavuş ilişkisi üzerinden işlerin yürüdüğü ülkelerde bu düzeni kurmak zor.

[UğurB]

Oğuz'cum üvey evlat muamelesinin bir sebebi de bu olabilir mi...Siz parayı verin şimdilik (Efes Pilsen,Türk Havayolları vs)sonra sıranızı bekleyin der gibiler bizim takımlara karşı...

Erdogan sanirim ULEB belirli standardlar istiyordur lig organizasyonunda. Demirel'in ciftliginde boyle bir sey olabilir mi? Demirel Azize'den icazet almadan birsey yapabilir mi?
O yuzden buraya dahil olmamiz hic kolay degil.
Galatasaray bu liglerden herhangi birinde olsaydi (Eski Sovyetler haric) lige devam edebiliyor muydu acaba?
O nedenle bizim oraya varmamiz icin daha cok yapmamiz gereken sey var.

[Oğuz ZEYTİN]

Oğuz'cum üvey evlat muamelesinin bir sebebi de bu olabilir mi...Siz parayı verin şimdilik (Efes Pilsen,Türk Havayolları vs)sonra sıranızı bekleyin der gibiler bizim takımlara karşı...

Beko olayı da ilginç...Bir Türk firması ve ligin en değerli olduğu dönemde sponsorluktan çekiliyor ama pek yatırımın olmadığı ülkelerde sponsorluğa devam ediyor.

Organizasyonun amatörlüğü işte Erdoğan Ağabey. Futbolda FIFA Kriterleri dedikleri yaptırımlar bütünü, Avrupa'da iyi kötü uygulanıyor. Lakin ülkemize baktığımızda sık sık usulsüzlüklere rastlıyoruz.

Basketbol da popülerleştikçe (Daha doğrusu pasta büyüdükçe) denetimden uzaklaşılıyor. AB savunucuları der ya "Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük için AB", bizimki de o hesap: "Daha sıkı denetim için ULEB".

Şaka bir yana, ULEB'e üye olmayan bizim dışımızda lig yok. Ama olsun, 12 Eylül'de (2010) "Çifte zafer" bekleyen TBF Başkanımız aynı zamanda FIBA Europe Başkanı oldu; basketbolumuzda hiç bir sorun yok şükürler olsun (!)

Gerçi suç onda değil ağabey, lafa gelince her şeyden şikayet edip, senelerdir bu düzenle bütünleşmiş kulüp idarecilerinde.

Sorumluluk almıyorlar, denetimden geçmiyorlar, hesap vermiyorlar, har vurup harman savuruyorlar... Hatta yeri geliyor, bazı sponsorlar profesyonellere kol kanat geriyor.

[winner]

Organizasyonun amatörlüğü işte Erdoğan Ağabey. Futbolda FIFA Kriterleri dedikleri yaptırımlar bütünü, Avrupa'da iyi kötü uygulanıyor. Lakin ülkemize baktığımızda sık sık usulsüzlüklere rastlıyoruz.

Basketbol da popülerleştikçe (Daha doğrusu pasta büyüdükçe) denetimden uzaklaşılıyor. AB savunucuları der ya "Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük için AB", bizimki de o hesap: "Daha sıkı denetim için ULEB".

Şaka bir yana, ULEB'e üye olmayan bizim dışımızda lig yok. Ama olsun, 12 Eylül'de (2010) "Çifte zafer" bekleyen TBF Başkanımız aynı zamanda FIBA Europe Başkanı oldu; basketbolumuzda hiç bir sorun yok şükürler olsun (!)

Gerçi suç onda değil ağabey, lafa gelince her şeyden şikayet edip, senelerdir bu düzenle bütünleşmiş kulüp idarecilerinde.

Sorumluluk almıyorlar, denetimden geçmiyorlar, hesap vermiyorlar, har vurup harman savuruyorlar... Hatta yeri geliyor, bazı sponsorlar profesyonellere kol kanat geriyor.

Sanırım 90'ların sonu 2000'lerin başını kapsayan 3-4 yıl yine böyle bol para harcandığı bir dönem vardı.O zaman bazı Avrupa'lı basketbol adamları "Türk'ler böyle Arap şeyhleri gibi para akıtıyor ama bu işin sonu kendileri için iyi değil" demişti.

Gerçekten öyle oldu. Basketbolumuz, harcanan aşırı para çekilince, 7-8 sene ciddi kalite sorunu yaşadı.Hedeflerden hep uzak kaldı.İspanyol ve Yunan basketbolu ortalığı domine etti.

Benzer plansız büyümeyi görebiliyoruz biraz.Bu işler önce yöneticiden başlar.Tıpkı gömleğin en alttaki düğmesini doğru iliklemek gibi.Eğer olmazsa boşa uğraşma. Efes ve fb ülker dışında mali problemi olmayan kulüp yok.Ama ödenen ücretler,gelen oyuncular dudak uçuklatıyor. Değirmenin suyu kesildiği zaman yine uçurumun kenarına gelinmiş olacak hadi bakalım 7-8 sene daha kaybet.

TD tipik Türk yöneticisi örneği.Siyasi iktidara yalakalık yap, yarı bürokrat-yarı esnaf kendi düzenini kur.O da aynen bunu yaptı.Son 20 yıldır bu kadar yüksek yatırımın yapıldığı basketbolda milli takım olarak elde olan şey iki ev sahibi olunan turnuvada final.Ev sahibi olmadığın zaman yarı final bile yok.Kulüpler bazında da Efes'le 2 final four...Rekabet ettiğin ülkelere bak hem milli takım hem de kulüpler düzeyinde birçok şampiyonluk.Kim var bu 20 yılda basketbolun başında:TD.

[Oğuz ZEYTİN]

Bost'un dünkü oyununu beğendim. Özellikle ilk yarı (gaza gelip trafiğe girip kaybettiği topu saymazsak) çok faydalıydı. Sayısında, şutunda, asistinde değilim; tempoyu iyi ayarladı. Bir oyun kurucudan beklediğimiz en önemli nitelik, karar mekanizmasını işletmesi. Dün Bost bu yönünü iyi çalıştırdı.

Bakalım geleceğini duyduğumuz gard askıya alınacak mı?