Yepyeni bir Efes Pilsen
15.07.2009 Geçen sene Euroleague’de gruplarda ilk aşamayı geçemeyerek, tarihinde bir ilke imza atan Efes Pilsen, TBL final serisinde Fenerbahçe Ülker karşısında seriyi 2-0’dan çevirip 4-2 kazanınca hedefi büyüttü. Aslında, Tuncay Özilhan geçen sene yaptığı yatırımla dahi bir şeyleri değiştirmek, eski günlere dönmek istediğini belli etmişti. Loren Woods, Andre Hutson, Scoonie Penn gibi vasat Amerikalı oyuncu transferleriyle 2 sezon üst üste Fenerbahçe Ülker serilerinde yaşanan hayal kırıklığı, hırsa dönüşüverdi. Sezon öncesinde yapılan Bootsy Thornton, Mario Kasun, Preston Shumpert gibi transferler, her ne kadar Euroleague’de uç hedefler koymak için yeterli seviyede olmasalar da, değişimin başladığının sinyalleriydi.
Geçen sezonda kadro yapısı
Geçtiğimiz sene coach Ergin Ataman, belki de kadronun biraz fazla geniş olması sebebiyle rotasyonu ve oyuncularına vereceği süreleri oturtmakta bir süre zorlandı. Sezon boyunca ligde kadroda kendine yer bulmuş oyuncu sayısı 16. Bu 16 oyuncudan 14’ü sezon başından beri kadrodaydı, 2 tanesi sonradan gelme. Ucundan da olsa ligi takip eden birinin bildiği hamle olan Kerem Tunçeri dışında, Bora Hun Paçun kadroya eklenmişti sezon ortalarında. Bora’nın oynadığı maç sayısı 2 ve ürettiği toplam skor 2. Biliyorsunuz, Bora’nın transferindeki en önemli unsur, kendisinin Darüşşafaka’da oynaması ve Darüşşafaka’nın Efes Pilsen’in pilot kulübü olması. Yani, Efes Pilsen istediği gibi Darüşşafaka’dan (aynı şekilde bir diğer pilot kulübü olan Pertevniyal’dan de) oyuncu getirebiliyor. Bahsettiğim 16 rakamı, lig için geçerliydi. Bunun dışında, Euroleague’de takımın sakatlıklar nedeniyle sıkıntı yaşaması ve gruptan çıkamama olasılığının artması üzerine gerçekleştirilen anlamsız hamleler var bir de. Cliff Hammonds, Predrag Drobnjak ve Dwayne Jones. Takıma o kadar fazla yabancı yığılmıştı ki, kimin gelip gittiğini muhtemelen sorumlu kişiler dahi bilmiyordu. Bu üç ismin oynadığı maç sayısı, toplasak 5’i geçmeyecektir muhtemelen. Jones ve Hammonds’un ikişer maçta görev aldıklarını hatırlıyorum, Drobnjak da hiç oynamadan geri gitti diye aklımda kalmış. O dönem öylesine bir curcuna vardı ki, Drobnjak’ın oynayıp oynamadığı konusunda bile ciddi şüphelerim var, gerisini siz hesap edin artık.
Çürük Elma Charles Smith
Önüne Final-Four gibi bir hedef koymuş olan Efes Pilsen’in, bu sezon geçtiğimiz sezonki gibi fırtınalı dönemler yaşamayacağını veya yaşasa da, bu fırtınaların geçen sezonki kadar şiddetli olmayacağını öngörebiliriz. Geçen sezon kadroda bir yapılanmaya gidilmesi sebebiyle, arada bazı çürük elmalar da oldu haliyle. O çürük elmalar ayıklandı şimdi belli bir ölçüde, ama bu çürük elmaların bana göre başında gelen Charles Smith, hala kasanın içinde öylece duruyor. Smith’i, “küçük maçların büyük oyuncusu” olarak yaftalamak pek de yanlış olmayacaktır. Ligdeki antrenman kıvamındaki maçlarda rahatlıkla çift haneli skorlar üreten, hatta 20’li sayıları bulan Smith, büyük maçlara gelince birden pasifleşiveriyor. Şöyle bir örnek verelim. Galatasaray Cafe Crown’la oynanan yarı final serisinde, ki geçen seneki Galatasaray Cafe Crown’un pek de zor bir rakip olduğu söylenemez, oynanan 2 maçta 28 ve 18 sayı üretmiş Smith, toplamda 46. 6 maçlık Fenerbahçe Ülker serisinde ise, yalnızca 2 kez çift haneleri görebilmiş, onlar da 10 ve 11’er sayıyla. Serideki maçlarda sırayla ürettiği skorlar 3, 5, 3, 10, 11 ve 6. Yani, Charles Smith’in 6 maçlık Fenerbahçe Ülker serisinde attığı toplam sayı (38), 2 maçlık Galatasaray Cafe Crown serisinde attığı toplam sayıdan (48) daha az. Final serisinde bahsedildiği gibi çok yüksek kalitede basketbol oynanıldığı fikrine çok fazla katılmasam da, gerçekten lig ortalamasının çok üstünde savunmaların ve fazlasıyla gergin bir atmosferin bulunduğunu söylemek gerek. Böyle bir ortamda, takımın sezon boyunca en önemli taşıyıcılarından biri olan Smith, kabuğuna çekilip beklemeyi tercih etti. Asıl sorumluluğu, Smith’ten çok daha soğukkanlı olan Thornton ile Shumpert almayı denedi.
Kadro analizi
Yeni sezon öncesinde, Efes Pilsen’in 12 kişilik kadrosu kesin gibi. Kerem Tunçeri, Ender Arslan, Igor Rakocevic, Sinan Güler, Charles Smith, Preston Shumpert, Bootsy Thornton, Kerem Gönlüm, Bostjan Nachbar, Kaya Peker, Mario Kasun ve Dusan Cantekin. 1 numarada Kerem Tunçeri’nin, Ender Arslan’dan çok daha tecrübeli ve çok daha iyi bir pasör oyuncu olduğu kesin. Ender’in delici ve skorer özellikleri Kerem’e göre biraz daha üstün olabilir ama o özelliklerini de belli bir istikrar içerisine oturtmayı becerememiş durumda Ender. Bu da büyük bir olasılıkla rotasyonda Kerem’i, Ender’in üstüne koyacaktır. Kerem’in 30 yaşını geçkin bir oyuncu olduğunu düşünürsek, ligdeki düşük kalibreli maçlarda mümkün olduğunca az süre alacağını, aslen Euroleague maçlarında enerjisini ortaya koyacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, gerekirse Rakocevic de çok kısa süreler olması şartıyla bu bölgede görev alabilir. 2 numarada Rakocevic sürenin çok büyük bir bölümünü alacaktır, benim burada kafaya taktığım Rakocevic’ten artacak olan 5-10 dakikalık süre. 2 numaralı pozisyonda iki alternatif bulunuyor; Charles Smith ve Sinan Güler. Yukarıda Smith hakkında ne düşündüğümden bahsettim az çok, Sinan Güler’in de bu takım için Smith’ten çok daha önemli bir parça olduğunu düşünüyorum ve üst seviye maçlarda “kenardan gelen oyuncu” rolünü çok güzel bir şekilde üstlenebileceğine inancım tam. Ama, Smith’in takımda kalması halinde, öyle görünüyor ki, Sinan yine kadrodaki son opsiyonlardan biri olacak. 3 numaralı bölgede ise, herhangi bir sorun gözükmüyor; Thornton ve Shumpert, üst seviye için gayet yeterli ve tecrübeli isimler.
4 ve 5 numaralı pozisyonlar, Efes Pilsen’in geçen sezon en çok sıkıntı çektiği bölgeydi. Kasun, sezonun önemli bir bölümünü sakatlığından dolayı kaçırdı ama geri döndükten sonra da beklentilerin aşağısında kaldığını belirtmek lazım. Yeni sezonla, yeni hedeflerle birlikte geçen sezonkinden daha iyi bir Kasun görmeyi umuyorum ben kendi adıma. Onu yedekleyecek olan Kaya, 4’ten 5’e evrilmiş bir oyuncu görünümü vermesine rağmen, Fenerbahçe Ülker’e karşı oynanan final serisinde gayet iyi verim verdi. Konsantre olduğunda ve maçı gerçekten istediğinde, gereken sertliği de belli bir ölçüde koyabilen bir uzun Kaya, bunun ne kadarını reele dökecek, önemli olan nokta orası. 4 numarada süreleri paylaşacak gibi gözüken Kerem Gönlüm ve Bostjan Nachbar, birbirlerinden farklı özellikteki oyuncular, ki bunun bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Nachbar, fizik temasını sevmeyen, pota altında fazla silahı olmayan ama orta mesafe ve üç sayılık atışlarda bir uzuna göre çok çok başarılı ve belli bir markası olan uzun. Kerem Gönlüm, tam tersine şut tehdidi hiç olmayan, fizik yapısı ince olsa da, temastan kaçınmayan ve mücadeleci basketbolu seven, iyi ribaunt alabilen ve sayılarının da hemen hemen hepsini aldığı hücum ribauntlarıyla üreten bir oyuncu. Ana rotasyonda yer bulacak olan bu 4 oyuncunun yanısıra, ayakları hızlı, atletik, fizikli ve az çok post oyununu bünyesinde barındıran - mesela Partizan’da oynayan Stephane Lasme gibi – bir uzun oyuncu güzel bir tamamlayıcı olabilirdi ama yönetim cephesinde transferin kapandığı söyleniyor.
Şimdiden bir tahmin yapmak, pek sağlıklı ve akılcı gözükmüyor. Varolan kadronun nasıl işleneceği ve ilerleyen dönemlerde neler yaşanacağı, çok önemli faktörler. Bu umut veren kadroyu bir de belli bir süre saha içinde görmek ve ortaya çıkan sonuçları değerlendirmek gerekecek, “bu takım Euroleague’de Final-Four oynayabilir-oynayamaz” diyebilmek için…
15.07.2009 Geçen sene Euroleague’de gruplarda ilk aşamayı geçemeyerek, tarihinde bir ilke imza atan Efes Pilsen, TBL final serisinde Fenerbahçe Ülker karşısında seriyi 2-0’dan çevirip 4-2 kazanınca hedefi büyüttü. Aslında, Tuncay Özilhan geçen sene yaptığı yatırımla dahi bir şeyleri değiştirmek, eski günlere dönmek istediğini belli etmişti. Loren Woods, Andre Hutson, Scoonie Penn gibi vasat Amerikalı oyuncu transferleriyle 2 sezon üst üste Fenerbahçe Ülker serilerinde yaşanan hayal kırıklığı, hırsa dönüşüverdi. Sezon öncesinde yapılan Bootsy Thornton, Mario Kasun, Preston Shumpert gibi transferler, her ne kadar Euroleague’de uç hedefler koymak için yeterli seviyede olmasalar da, değişimin başladığının sinyalleriydi.
Geçen sezonda kadro yapısı
Geçtiğimiz sene coach Ergin Ataman, belki de kadronun biraz fazla geniş olması sebebiyle rotasyonu ve oyuncularına vereceği süreleri oturtmakta bir süre zorlandı. Sezon boyunca ligde kadroda kendine yer bulmuş oyuncu sayısı 16. Bu 16 oyuncudan 14’ü sezon başından beri kadrodaydı, 2 tanesi sonradan gelme. Ucundan da olsa ligi takip eden birinin bildiği hamle olan Kerem Tunçeri dışında, Bora Hun Paçun kadroya eklenmişti sezon ortalarında. Bora’nın oynadığı maç sayısı 2 ve ürettiği toplam skor 2. Biliyorsunuz, Bora’nın transferindeki en önemli unsur, kendisinin Darüşşafaka’da oynaması ve Darüşşafaka’nın Efes Pilsen’in pilot kulübü olması. Yani, Efes Pilsen istediği gibi Darüşşafaka’dan (aynı şekilde bir diğer pilot kulübü olan Pertevniyal’dan de) oyuncu getirebiliyor. Bahsettiğim 16 rakamı, lig için geçerliydi. Bunun dışında, Euroleague’de takımın sakatlıklar nedeniyle sıkıntı yaşaması ve gruptan çıkamama olasılığının artması üzerine gerçekleştirilen anlamsız hamleler var bir de. Cliff Hammonds, Predrag Drobnjak ve Dwayne Jones. Takıma o kadar fazla yabancı yığılmıştı ki, kimin gelip gittiğini muhtemelen sorumlu kişiler dahi bilmiyordu. Bu üç ismin oynadığı maç sayısı, toplasak 5’i geçmeyecektir muhtemelen. Jones ve Hammonds’un ikişer maçta görev aldıklarını hatırlıyorum, Drobnjak da hiç oynamadan geri gitti diye aklımda kalmış. O dönem öylesine bir curcuna vardı ki, Drobnjak’ın oynayıp oynamadığı konusunda bile ciddi şüphelerim var, gerisini siz hesap edin artık.
Çürük Elma Charles Smith

Kadro analizi

4 ve 5 numaralı pozisyonlar, Efes Pilsen’in geçen sezon en çok sıkıntı çektiği bölgeydi. Kasun, sezonun önemli bir bölümünü sakatlığından dolayı kaçırdı ama geri döndükten sonra da beklentilerin aşağısında kaldığını belirtmek lazım. Yeni sezonla, yeni hedeflerle birlikte geçen sezonkinden daha iyi bir Kasun görmeyi umuyorum ben kendi adıma. Onu yedekleyecek olan Kaya, 4’ten 5’e evrilmiş bir oyuncu görünümü vermesine rağmen, Fenerbahçe Ülker’e karşı oynanan final serisinde gayet iyi verim verdi. Konsantre olduğunda ve maçı gerçekten istediğinde, gereken sertliği de belli bir ölçüde koyabilen bir uzun Kaya, bunun ne kadarını reele dökecek, önemli olan nokta orası. 4 numarada süreleri paylaşacak gibi gözüken Kerem Gönlüm ve Bostjan Nachbar, birbirlerinden farklı özellikteki oyuncular, ki bunun bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Nachbar, fizik temasını sevmeyen, pota altında fazla silahı olmayan ama orta mesafe ve üç sayılık atışlarda bir uzuna göre çok çok başarılı ve belli bir markası olan uzun. Kerem Gönlüm, tam tersine şut tehdidi hiç olmayan, fizik yapısı ince olsa da, temastan kaçınmayan ve mücadeleci basketbolu seven, iyi ribaunt alabilen ve sayılarının da hemen hemen hepsini aldığı hücum ribauntlarıyla üreten bir oyuncu. Ana rotasyonda yer bulacak olan bu 4 oyuncunun yanısıra, ayakları hızlı, atletik, fizikli ve az çok post oyununu bünyesinde barındıran - mesela Partizan’da oynayan Stephane Lasme gibi – bir uzun oyuncu güzel bir tamamlayıcı olabilirdi ama yönetim cephesinde transferin kapandığı söyleniyor.
Şimdiden bir tahmin yapmak, pek sağlıklı ve akılcı gözükmüyor. Varolan kadronun nasıl işleneceği ve ilerleyen dönemlerde neler yaşanacağı, çok önemli faktörler. Bu umut veren kadroyu bir de belli bir süre saha içinde görmek ve ortaya çıkan sonuçları değerlendirmek gerekecek, “bu takım Euroleague’de Final-Four oynayabilir-oynayamaz” diyebilmek için…
Yorum