İddianameyi, mahkeme kararını ve Yargıtay'ın kısmen bozma ilamını baştan sona kadar okudum. Son hafta oynanan Sivas-fener maçı özelinde Korcan'ın şike yaptığı KESİN. Gelen para belli, tapeler belli, paranın gidiş şekli ve konuşulanlar ayan beyan ortada. Korcan'a parayı veren de, eski fb yöneticisi Hakan Bilal Kutlualp'i tehditten, Rüştü'nün dövülmesi olayına kadar aziz abisinin pek çok işine bakan Abdullah Başak.
Sivas -fener yönetimi özelinde de Mecnun'un cezası Yargıtay tarafından bozuldu, belli eksikler giderilecek ve yeniden yargılanacak. Sivas ve yönetiminin ise aziz'in uydusu olduğu bilinen bir gerçek. Adamlar 2.ligde oynarken eşortmanları bile feneriumdan geliyordu. Ayrıca fenerin İbrahim Akın'a gönderdiği parayı İlhan Ekşioğlu vasıtasıyla Yusuf Turanlı'ya taşıyan da, Sivasspor eski 2.başkanı Ahmet Çelebi'den başkası değil. Adam Sivas yöneticisi ama Diyarbakır-Ergani'li, yani azizin hemşehrisi...
Peki Sivas yönetimi fener maçında şike yaptı mı derseniz, belli tapeler ve maç bileti olduğu iddia edilen paket mevzuu var ama, şike yapıldığına dair olayda Ceza Hukuku bakımından -bence- net ve kesin bir delil YOK. Zaten Mecnun da bu işin başından itibaren "maç satan karısını satar" diyor, Mecnun'un karısı da Sedat Peker'in özbeöz kızkardeşi. Bu nedenle ben de doğrudan yönetim ve takım bazında şike yapıldığına ihtimal vermiyorum. Ayrıca hocalığını hiç beğenmesem de, dönemin Sivasspor hocası Rıza Çalımbay böyle işlere hiç girmez, müsaade de etmez.
Benim komplo teorim (paragrafın bundan sonrası bilgiye dayalı değil, tamamen sallamasyondur) şu yönde; fenerliler son maç Sivasspor'u tamamen satın alma riskine girmeyip, "zayıf halka" olarak kaleci Korcan'ı seçtiler. Korcan'a Sivasspor yöneticilerinden de baskı yapıldı , Abdullah Başak ile görüşmesi sağlandı. Zaten Korcan'ın maça nasıl çıktığı, fenerin Santos'la bulduğu ilk golde uzattığı eli çekmesinden belli...
Peki "bayram değil seyran değil, Mecnun bunları niye söyledi" derseniz, aziz ve avanesi için sona yaklaşılıyor. Her türlü baskıyı, hokkabazlığı, zihin yönlendirmeyi yaptılar. Şimdi de Mecnun'un açıklamalarıyla suyu yeniden bulandırmaya, işi sulandırmaya çalışıyorlar. Anayasa Mahkemesi başvurusunun da tutacağına ihtimal vermiyorum. İstanbul spor basınının satılık kalemleri emirlerine amade olduğundan, amaçları bu açıklamalarla işi uzatmaya, son aşamada ise yeniden yargılamaya yol açmaktır.
Sivas -fener yönetimi özelinde de Mecnun'un cezası Yargıtay tarafından bozuldu, belli eksikler giderilecek ve yeniden yargılanacak. Sivas ve yönetiminin ise aziz'in uydusu olduğu bilinen bir gerçek. Adamlar 2.ligde oynarken eşortmanları bile feneriumdan geliyordu. Ayrıca fenerin İbrahim Akın'a gönderdiği parayı İlhan Ekşioğlu vasıtasıyla Yusuf Turanlı'ya taşıyan da, Sivasspor eski 2.başkanı Ahmet Çelebi'den başkası değil. Adam Sivas yöneticisi ama Diyarbakır-Ergani'li, yani azizin hemşehrisi...
Peki Sivas yönetimi fener maçında şike yaptı mı derseniz, belli tapeler ve maç bileti olduğu iddia edilen paket mevzuu var ama, şike yapıldığına dair olayda Ceza Hukuku bakımından -bence- net ve kesin bir delil YOK. Zaten Mecnun da bu işin başından itibaren "maç satan karısını satar" diyor, Mecnun'un karısı da Sedat Peker'in özbeöz kızkardeşi. Bu nedenle ben de doğrudan yönetim ve takım bazında şike yapıldığına ihtimal vermiyorum. Ayrıca hocalığını hiç beğenmesem de, dönemin Sivasspor hocası Rıza Çalımbay böyle işlere hiç girmez, müsaade de etmez.
Benim komplo teorim (paragrafın bundan sonrası bilgiye dayalı değil, tamamen sallamasyondur) şu yönde; fenerliler son maç Sivasspor'u tamamen satın alma riskine girmeyip, "zayıf halka" olarak kaleci Korcan'ı seçtiler. Korcan'a Sivasspor yöneticilerinden de baskı yapıldı , Abdullah Başak ile görüşmesi sağlandı. Zaten Korcan'ın maça nasıl çıktığı, fenerin Santos'la bulduğu ilk golde uzattığı eli çekmesinden belli...
Peki "bayram değil seyran değil, Mecnun bunları niye söyledi" derseniz, aziz ve avanesi için sona yaklaşılıyor. Her türlü baskıyı, hokkabazlığı, zihin yönlendirmeyi yaptılar. Şimdi de Mecnun'un açıklamalarıyla suyu yeniden bulandırmaya, işi sulandırmaya çalışıyorlar. Anayasa Mahkemesi başvurusunun da tutacağına ihtimal vermiyorum. İstanbul spor basınının satılık kalemleri emirlerine amade olduğundan, amaçları bu açıklamalarla işi uzatmaya, son aşamada ise yeniden yargılamaya yol açmaktır.
Yorum