olaylar şöyle gelişir .
uzun adam önce uçakla gelirken tepeden stada bakar .
yukarıdan sağa sola bakarken ,
stadın batı istikametindeki moloz dökülmüş devasa arazi gözünü cırmalar ve
yanında bulunanlara 'hastane inşaatı hemen başlasın' talimatı verir .
şehre inince hemen bordo mavi bir kaşkol , reisin boynuna bırakılır .
reis de meydanda bekleyen partililere günün anlam ve önemini belirten kısa bir konuşma yapar ve
mevcut dünya ve ülke meseleleri hakkında aydınlatıcı bilgi verir.
akabinde stk lar , kulübümüzün yöneticileri ve basının ileri gelenleri ile
yapılan ayak üstü sohbetten sonra konvoy halinde akyazı'ya geçilir.
toki başkanı nerde ne nane yendiğini bildiği için ,
önceden statın gezilmesi ile ilgili bir güzergah çalışması illaki yapmıştır.
zaten koca reisi cumhur'u zemin kata indirecek hali yok ya.
neyse efendim,
makam aracı stadın protokol kapısına yanaşır ve devlet erkanı stada girer.
bu arada mihmandarlığı toki başkanı veya evsahibi olaraktan muharrem usta başkan yapmaktadır.
protokol tribününe geçerken , locaların özellikleri , skorbordun işlevselliği,
hibrit çim ekilme safhaları , kendini temizleyen membranlar ve fore kazık olayları
bir bir , tane tane uzun adama anlatılır ve başıyla onay vermesi beklenir.
bu arada hava soğuk olacağından , ekinazi çayı ne olur olmaz diye her daim hazırda bekletilir.
kadıköydeki ve telekomdaki protestolar trabzonda olmayacağı için kafalar rahattır ve herkes mutludur.
ve açılış bir şekilde yapılır ve devlet büyüğümüz stattan ve şehirden uğurlanır.
peki ya reis gittikten SONRA ?
ona da biraz bakalım.
herkes evine gider , köylü de köyüne döner.
reis görmesin diye saklanan yarım yamalak işler armut gibi öyle kalır.
hafif raylı sistem denilen kelime bu olay hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği için anlamını yitirir.
bağlantı yollarının asfaltı dökülür ama yolları birbirine bağlayacak bağlantılar bir türlü yapılmaz.
stattan çıkan taraftar vıcık vıcık çamur içinde bulduğu bir vasıtayla evine ulaşmaya çalışır.
gündelik çalışan işçiler yavaş yavaş ipe un sermeye başlar , ince işçilik sıfıra iner.
taşeron firmaya düzenli ödenen hak edişler aksamaya başlayınca ,
yapılması gereken işler yapılmamaya başlar.
stat içindeki boş alanlar öyle kalır. ne gelen bir çivi çakar , ne de giden.
localar onbeşgünde sadece 2 saat kullanılacağı için ,
geri kalan zamanlarda mobilyalar kendi kendini bekler .
statı bekleyen güvenlik , iş yoğunluğu bittiği için ,
kabininde ısıtıcı karşısında fosur fosur uyur , arada uyanır su dökmeye gider ,
sonra gelir , çay keyfiyle beraber telefonda kırığıyla chatleşir .
kapılar açılmadan akyazı etrafına toplanan heyecanlı ve mutlu taraftar ,
hacet gidermek için koca alanda seyyar tuvalet bulamaz ,
stat etrafında işini görmeye çalışır.
bu arada kendini temizleyebilen membranlar da
yavaş yavaş yırtılmaya , güneş ve yağmur ikilisinin tahribatıyla renk değiştirmeye başlamıştır bile.
yağan yağmurdan paslanan çatı aksamı yetmezmiş gibi ,
bir de hibrit denilen canlı da yeterince güneş görmemektedir .
hibriti beslesin diye aldığın ışıklandırma sistemi de
kulübün kasasından yüklü bir miktar para çıkartmakta ,
takımın aldığı yenilgilerde bu işin bonusu olmaktadır.
artık kız oğlan kız stat ilgisizlikten , masraf çıkartmaya başlamıştır.
yumurta dayanıncaya kadar sabredilir ,
ancak önce hibrit çim , sonra membran , arkasından taraftar
çoktan su kaynatmaya başlamıştır.
hatta maç esnasında sahaya atlayan canlılara bir türlü çözüm bulunamamış,
zırt pırt kapatılan akyazı stadı artık kendi kendini tasfiye eder duruma gelmiştir.
ya işte böyle sevgili forum !
çilemiz daha yeni başlıyor.
ve bu yazdıklarım daha başlangıç.
Bu yazdığım kesinlikle bir eleştiri değil. Bir roman yazın da okuyalım hocam, bu yazının içeriği olmasa da kurgu ve tasvirler çok hoşuma gitti. Kanımca gayet büyük gayet büyük bir yazar olma potansiyeliniz var...
Trabzonlu olmasak da sonuna kadar TRABZONSPORLU'yuz...
Biri çıkıyor "çadır" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "loca berbat" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "çim rezalet" diyor 1 ay o konuşuluyor, şimdi de "kafes gibi" ci biri çıktı, 1 ay da onu konuşuruz Yeter da
Trabzonspor'un yaptığı transferlerin kampa yetiştiği, tarihte ilk defa görüldü.
Biri çıkıyor "çadır" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "loca berbat" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "çim rezalet" diyor 1 ay o konuşuluyor, şimdi de "kafes gibi" ci biri çıktı, 1 ay da onu konuşuruz Yeter da
Sözde Trabzonspor taraftarları işte takıma en ufak bir katkı yapmadan takımla ilgili en çok eleştirenlerin de bu kişiler olduğunu bilmiyor değiliz .IQ , kapasite meselesi
yeni fotoğraflara bakacak olursak hafif bir Osmanlı & Selçuklu havası esmiş Başkan Locasından.
Danışmadaki motifler her yerde türedi son zamanlarda, onu daha özgün bir şey beklerdim.
Ufak detaylar (TS logosu, amblemli yönlendirme levhaları, Trabzonspor yazıları) hoş gözükmüş.
Genel olara ben tesisleri çok beğeniyorum. Nihayetinde denizin üzerine kurulmuş benzeri olmayan bir yapı.
Stadımız açıldıktan sonra sıra formalara gelecek. Önümüzdeki sezon bu stada yakışır forma setlerine sahip olmamız lazım. Bu hamle taraftarıda futbolcularıda havaya sokar.
Biri çıkıyor "çadır" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "loca berbat" diyor, 1 ay o konuşuluyor, biri çıkıyor "çim rezalet" diyor 1 ay o konuşuluyor, şimdi de "kafes gibi" ci biri çıktı, 1 ay da onu konuşuruz Yeter da
İsmail kardeşim Çimenin yeşilinden denizin dalgasına kadar her şeyi eleştiren bu arkadaşlar tabiki stadyumun çivilerini bile eleştirir,,,ancak onların ortak bir özelliği vardır buna bende dahilim. Evlerimizin duvarlarında sıva,odalarında boya,çatısında kiremit karışımı sac,kapı kilidi yerine uyduruk bir mandal vs vs..bulunurken ,yani kendi eksiğimizi söküğümüzü görmezken, dünyanın en güzel eserlerinden birini yerin dibine sokmayı da marifet sayarız..o yüzden çok görmeyelim..biz Trabzonluyuz
En son pascalli tarafından düzenlendi; 14.11.2016, 10:04.
O yazdıklarını herhalde imzanda bulunan aşağıdaki kafa ile yazdın.
Çünkü bu kadar manasız bir yazıyı başka türlü yazmak mümkün değil.
- CAMİYE DİKEY OLARAK GEL , NASIL OLSA YATAY OLARAK GELECEKSİN . - KÖRLER ÜLKESİNDE TEK GÖZÜ OLAN KRAL OLUR . -- ISLAK KEDİ SUDAN KORKMAZ . - ŞAKAYSA HİÇ KOMİK DEĞİL , CİDDİYSE ÇOK KOMİK . -- KAOS İYİDİR ,İNSANI DİNÇ TUTAR . - YERİN ÇEKTİĞİNİ KİM GÖRMÜŞ , BELKİ GÖK İTİYOR . -- KAFAM OLMASA ACAYİP YAKIŞIKLIYIM .
bu arada hiç bahsedildi mi bilmiyorum.. bu membran çatı için en büyük tehlike..."MARTI"
martılar yüzünden delinme ve ürettiği pisliğin membrana zarar verme riski büyük.
bu nedenle stadlarda çeşitli önlemler alınıyor, bizimkinde de alınacaktır eminim.
aşağıda periyodik yayınlanana tiz ses örneği;
▂▃▅▇█▓▒░NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! Gazi M.Kemal ATATÜRK░▒▓█▇▅▃▂
bu arada hiç bahsedildi mi bilmiyorum.. bu membran çatı için en büyük tehlike..."MARTI"
martılar yüzünden delinme ve ürettiği pisliğin membrana zarar verme riski büyük.
bu nedenle stadlarda çeşitli önlemler alınıyor, bizimkinde de alınacaktır eminim.
aşağıda periyodik yayınlanana tiz ses örneği;
Depolarda da bu sistem kullanılıyor. Depo içine yuvalama olmasın diye. "Çok çok çok" basit bir sistem gün boyu repeat eden bir ses. Frekansları kuşları rahatsız ediyor sanırım.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Yorum