ATİLLA DİLAVER
13.ACM, Hukukçular ve hukukun üstünlüğüne inananlar tarafından "skandal, hukuk katliamı" olarak nitelendirilen hukuk dışı bir karar verdi. Bu karar kamuoyuna çok yanlış bir şekilde yargılanmanın yenilenmesi olarak yansıtıldı. 13.ACM'nin verdiği karar;YARGILAMANIN YENİLENMESİ TALEPLERİNİN İNCELEMEYE DEĞER BULUNMASIDIR.
Yansıtıldığı gibi yeniden yargılama değildir. Bu şekliyle bile kabul edilemez bir karardır.Ceza usul kaideleri hiçe sayılmış,yasa değişikliği "yeni olay" olarak değerlendirilmiştir. Kararı medyada değerlendiren akademisyen avukatlar,kendi kitaplarında yazdıkları,öğrettikleri ilkelerin çiğnenmesini görmezden gelmiştir. Doğruları söyleyecek hukukçulara medyada yer verilmeyerek kamuoyunda "sahte bir haklılık" algısı oluşturma çalışmaları sürmektedir. Bu şekilde kararı alanlar ve sahiplenenler de ;"bakın doğru bir şey yaptınız,çekinmenize gerek yok" algısını da yerleştirmek amacı vardır.
13.ACM Kararı kesinleşir ve yargılamanın yenilenmesi gerekçesi bir yargı kararı haline gelirse;BÜTÜN ÖRGÜT DAVALARINDA EMSAL OLACAK.Bu hukuk ve yasalara aykırı olası durum, hem yargıyı hem de kamu düzenini BÜYÜK BİR KAOSA SOKACAKTIR. 2-3 ay sonra vahamet ortaya çıkar.
Peki 13.ACM'nin bu kararının Disiplin Yargısı(Sportif Yargı) üzerindeki etkisi ne olur?
Sıfır etkisi olur diyemeyiz. 13.ACM'nin bu kararı UEFA ,FIFA,CAS ve dış medyada ŞİKECİLERİN ALEYHİNE BİR ETKİ OLUŞTURUR.
TS'nin tezlerini destekleyen bir karardır. Şike sürecinin başından beri siyaset, etkileyebileceği her kurumu etkilemiş,karar mekanizmasındaki her kurumu da etkilemeye kalkışmıştır. Nitekim;TFF'nin şikeyi görmezden gelen, yasa, talimat, hukuk dışı karar önümüzde durmaktadır.
Ve kararları alanlar bile savunamıyor.
UEFA Disiplin ve Kontrol Komitesi,Fenerbahçeli 5 sanık;Aziz Yıldırım,Ali Yıldırım,İlhan Ekşioğlu,Şekip Mosturoğlu ve Cemil Turan'ın şike faaliyetlerini yargılamış ve bu şahısların yaptıkları şike eylemlerini Fenerbahçe Kulübüne izafe ederek 2 sezon men cezası vermiştir. UEFA Disiplin ve Kontrol Komitesi, Fenerbahçe'nin başvuru formundaki "şike yapmadım" beyanının YALAN olduğunu tespit etmiştir. Ve UEFA DKK, Fenerbahçe'ye yaptığı yargılamayı esas yönünden 2008, usul yönünden 2013 Disiplin Talimatına göre yaptığını tebliğ etmiştir. Fenerbahçe,UEFA Temyiz Kuruluna yaptığı müracaata bu talimatların kullanılmasına İTİRAZ ETMEMİŞTİR. Ve yine UEFA Temyiz Kuruluna; "BAŞVURU FORMUNU DOLDURAN YÖNETİCİMİZ ÖLDÜ" şeklinde savunma yapmıştır. UEFA Temyiz Kurulu bu komik savunmaya; BÜTÜN SUÇU ÖLEN BİR YÖNETİCİYE ATMAK,FAYDASIZDIR"diyerek cevap vermiştir. UEFA DKK ve Temyiz Kurulu yargılamayı mahkeme dosyasında bulunan delillere göre yapmıştır ve mahkeme kararı ile bağlı kalmamıştır. Defalarca söylediğimiz bir Disiplin Yargısı gerçeğini bir kez daha ifade edelim: DİSİPLİN YARGISI DELİLİN HUKUKİLİĞİNE DEĞİL DOĞRULUĞUNA BAKAR.
Şike mahkumlarının hiç biri ne mahkeme safhasında ne de disiplin yargılamalarında SAHTE DELİL İDDİASINDA BULUNMAMIŞTIR. UEFA'dan 8-10 sezon ceza alması gereken Fenerbahçe, 2 sezonla kurtulmuş ve UEFA üzerindeki şüpheler yoğunlaşmıştır. Kamuoyuna karşı;"her makama müracaat ettik" diyebilmek için hiç bir sonuç alınamayacağını bile bile CAS'a gitmişlerdir. Ve bütün bu aşamalarda suç örgütü uzantısı medya bol avrolu müjde haberleri(!) yapmıştır. Umutlar dağıtılıp ranta dönüştürülmüştür. Burada ayrıca borsa manipülasyonuna dikkat etmek gerek.
İÇERİĞİNİ BİLMEDİĞİ ŞÜPHELİ BİR KONUŞMANIN VARLIĞINI BİLE ÖMÜR BOYU MENE YETERLİ GÖREN CAS, ELBETTEKİ KOMİK SAVUNMAYA GÜLECEKTİ. Şimdi ise İsviçre Federal Mahkemesi umudu satılıyor. FEDERAL MAHKEME İNSAN HAKKI İHLALİ DIŞINDA CAS KARALARINI USUL YÖNÜNDEN İNCELER. İsviçre Federal Mahkemesinden de şikecilere müjde olacak bir haber gelmeyecektir. TFF'nin şikeyi görmemesi,akabinde "SÖZ VERİLEN YENİDEN YARGILAMA" Avrupa nezdinde siyasetin yargıya tahakkümü iddiasını KESİNLEŞTİRMİŞTİR. Trabzonspor'un müracaatı üzerine UEFA,Tarihi bir soruşturma açmıştır.
Bu soruşturma TFF'nin şike yaptırımlarını uygulamaması üzerinedir. 17 Temmuz soruşturmasının DOĞRUDAN ETKİLENENİ; FENERBAHÇEDİR.
Fenerbahçe bu soruşturmaya ilişkin savunmasını UEFA'YA vermiştir. TFF savunması için UEFA'DAN 02 Temmuza kadar süre almıştır.
Bu soruşturma sadece bizim değil daha önce şike cezası almış kulüpler, UEFA Yönetiminin muhalifleri, FIFA ve futbol dünyasının dikkatle takip ettiği bir soruşturmadır. Bizim medyamız ise kış hala uykusunda.
17 Temmuz soruşturması öncesine TESADÜF(!) eden yargı kararının amacı soruşturmayı etkilemek gayretiydi ancak TERS TEPTİ. Suç örgütü sıkıştığı bu halde çıkış yolları ararken hukuk ve ahlak kurallarını paramparça etmekten beis duymuyor.
13.ACM'nin infazları gerçekleştirmemesi ile düştüğü suç halinin üye Hakimin koyduğu şerhle kayıt altına alındığı bir durum var ortada. Büyük ihtimalle 17 Temmuz soruşturması sonunda TFF'YE GEREĞİNİ YAP TALİMATI VERİLECEK. (Beklentimiz budur,aksi halde UEFA sıkıntıya girer). Fenerbahçe Asb'nın UEFA ile gizli görüşmelerini itiraf ettiği kayıtlar herkesin malumu. İşte bu sıkışıklıktaki suç örgütü her şeyi yapıyor. Yaptıkları hukuki temeli olmayan manipülasyonlarla bir takım çevreleri kandırmaktan ileri geçemezler.
Son sözlerim ise HİÇBİR ŞEY YAPMADAN MÜCADELEYİ SEYREDİP AHKAM KESENLERE;
Şike örgütünden daha çok bu mücadeleye zarar verdiniz.Kuş beyinleriniz şunu bir türlü anlayamadı:
BU MÜCADELENİN KAYBI ,ADİL YARIŞMA ŞARTLARININ BİR DAHA ASLA TESİS EDİLEMEYECEK OLMASIDIR!
Bu mücadele 17 Ocağa kadar siyaset ve sermayeye karşı veriliyordu.
17 Ocaktan sonra yargı da şike cephesinin yanına geçti.
Ez-cümle:
Oynanan oyun azmimizi kırmak üzerinedir.
Asla oyuna gelmeyin.
Asla mücadeleyi bırakmayın.
MUTLAKA KAZANACAĞIZ !
Er ya da geç...
13.ACM, Hukukçular ve hukukun üstünlüğüne inananlar tarafından "skandal, hukuk katliamı" olarak nitelendirilen hukuk dışı bir karar verdi. Bu karar kamuoyuna çok yanlış bir şekilde yargılanmanın yenilenmesi olarak yansıtıldı. 13.ACM'nin verdiği karar;YARGILAMANIN YENİLENMESİ TALEPLERİNİN İNCELEMEYE DEĞER BULUNMASIDIR.
Yansıtıldığı gibi yeniden yargılama değildir. Bu şekliyle bile kabul edilemez bir karardır.Ceza usul kaideleri hiçe sayılmış,yasa değişikliği "yeni olay" olarak değerlendirilmiştir. Kararı medyada değerlendiren akademisyen avukatlar,kendi kitaplarında yazdıkları,öğrettikleri ilkelerin çiğnenmesini görmezden gelmiştir. Doğruları söyleyecek hukukçulara medyada yer verilmeyerek kamuoyunda "sahte bir haklılık" algısı oluşturma çalışmaları sürmektedir. Bu şekilde kararı alanlar ve sahiplenenler de ;"bakın doğru bir şey yaptınız,çekinmenize gerek yok" algısını da yerleştirmek amacı vardır.
13.ACM Kararı kesinleşir ve yargılamanın yenilenmesi gerekçesi bir yargı kararı haline gelirse;BÜTÜN ÖRGÜT DAVALARINDA EMSAL OLACAK.Bu hukuk ve yasalara aykırı olası durum, hem yargıyı hem de kamu düzenini BÜYÜK BİR KAOSA SOKACAKTIR. 2-3 ay sonra vahamet ortaya çıkar.
Peki 13.ACM'nin bu kararının Disiplin Yargısı(Sportif Yargı) üzerindeki etkisi ne olur?
Sıfır etkisi olur diyemeyiz. 13.ACM'nin bu kararı UEFA ,FIFA,CAS ve dış medyada ŞİKECİLERİN ALEYHİNE BİR ETKİ OLUŞTURUR.
TS'nin tezlerini destekleyen bir karardır. Şike sürecinin başından beri siyaset, etkileyebileceği her kurumu etkilemiş,karar mekanizmasındaki her kurumu da etkilemeye kalkışmıştır. Nitekim;TFF'nin şikeyi görmezden gelen, yasa, talimat, hukuk dışı karar önümüzde durmaktadır.
Ve kararları alanlar bile savunamıyor.
UEFA Disiplin ve Kontrol Komitesi,Fenerbahçeli 5 sanık;Aziz Yıldırım,Ali Yıldırım,İlhan Ekşioğlu,Şekip Mosturoğlu ve Cemil Turan'ın şike faaliyetlerini yargılamış ve bu şahısların yaptıkları şike eylemlerini Fenerbahçe Kulübüne izafe ederek 2 sezon men cezası vermiştir. UEFA Disiplin ve Kontrol Komitesi, Fenerbahçe'nin başvuru formundaki "şike yapmadım" beyanının YALAN olduğunu tespit etmiştir. Ve UEFA DKK, Fenerbahçe'ye yaptığı yargılamayı esas yönünden 2008, usul yönünden 2013 Disiplin Talimatına göre yaptığını tebliğ etmiştir. Fenerbahçe,UEFA Temyiz Kuruluna yaptığı müracaata bu talimatların kullanılmasına İTİRAZ ETMEMİŞTİR. Ve yine UEFA Temyiz Kuruluna; "BAŞVURU FORMUNU DOLDURAN YÖNETİCİMİZ ÖLDÜ" şeklinde savunma yapmıştır. UEFA Temyiz Kurulu bu komik savunmaya; BÜTÜN SUÇU ÖLEN BİR YÖNETİCİYE ATMAK,FAYDASIZDIR"diyerek cevap vermiştir. UEFA DKK ve Temyiz Kurulu yargılamayı mahkeme dosyasında bulunan delillere göre yapmıştır ve mahkeme kararı ile bağlı kalmamıştır. Defalarca söylediğimiz bir Disiplin Yargısı gerçeğini bir kez daha ifade edelim: DİSİPLİN YARGISI DELİLİN HUKUKİLİĞİNE DEĞİL DOĞRULUĞUNA BAKAR.
Şike mahkumlarının hiç biri ne mahkeme safhasında ne de disiplin yargılamalarında SAHTE DELİL İDDİASINDA BULUNMAMIŞTIR. UEFA'dan 8-10 sezon ceza alması gereken Fenerbahçe, 2 sezonla kurtulmuş ve UEFA üzerindeki şüpheler yoğunlaşmıştır. Kamuoyuna karşı;"her makama müracaat ettik" diyebilmek için hiç bir sonuç alınamayacağını bile bile CAS'a gitmişlerdir. Ve bütün bu aşamalarda suç örgütü uzantısı medya bol avrolu müjde haberleri(!) yapmıştır. Umutlar dağıtılıp ranta dönüştürülmüştür. Burada ayrıca borsa manipülasyonuna dikkat etmek gerek.
İÇERİĞİNİ BİLMEDİĞİ ŞÜPHELİ BİR KONUŞMANIN VARLIĞINI BİLE ÖMÜR BOYU MENE YETERLİ GÖREN CAS, ELBETTEKİ KOMİK SAVUNMAYA GÜLECEKTİ. Şimdi ise İsviçre Federal Mahkemesi umudu satılıyor. FEDERAL MAHKEME İNSAN HAKKI İHLALİ DIŞINDA CAS KARALARINI USUL YÖNÜNDEN İNCELER. İsviçre Federal Mahkemesinden de şikecilere müjde olacak bir haber gelmeyecektir. TFF'nin şikeyi görmemesi,akabinde "SÖZ VERİLEN YENİDEN YARGILAMA" Avrupa nezdinde siyasetin yargıya tahakkümü iddiasını KESİNLEŞTİRMİŞTİR. Trabzonspor'un müracaatı üzerine UEFA,Tarihi bir soruşturma açmıştır.
Bu soruşturma TFF'nin şike yaptırımlarını uygulamaması üzerinedir. 17 Temmuz soruşturmasının DOĞRUDAN ETKİLENENİ; FENERBAHÇEDİR.
Fenerbahçe bu soruşturmaya ilişkin savunmasını UEFA'YA vermiştir. TFF savunması için UEFA'DAN 02 Temmuza kadar süre almıştır.
Bu soruşturma sadece bizim değil daha önce şike cezası almış kulüpler, UEFA Yönetiminin muhalifleri, FIFA ve futbol dünyasının dikkatle takip ettiği bir soruşturmadır. Bizim medyamız ise kış hala uykusunda.
17 Temmuz soruşturması öncesine TESADÜF(!) eden yargı kararının amacı soruşturmayı etkilemek gayretiydi ancak TERS TEPTİ. Suç örgütü sıkıştığı bu halde çıkış yolları ararken hukuk ve ahlak kurallarını paramparça etmekten beis duymuyor.
13.ACM'nin infazları gerçekleştirmemesi ile düştüğü suç halinin üye Hakimin koyduğu şerhle kayıt altına alındığı bir durum var ortada. Büyük ihtimalle 17 Temmuz soruşturması sonunda TFF'YE GEREĞİNİ YAP TALİMATI VERİLECEK. (Beklentimiz budur,aksi halde UEFA sıkıntıya girer). Fenerbahçe Asb'nın UEFA ile gizli görüşmelerini itiraf ettiği kayıtlar herkesin malumu. İşte bu sıkışıklıktaki suç örgütü her şeyi yapıyor. Yaptıkları hukuki temeli olmayan manipülasyonlarla bir takım çevreleri kandırmaktan ileri geçemezler.
Son sözlerim ise HİÇBİR ŞEY YAPMADAN MÜCADELEYİ SEYREDİP AHKAM KESENLERE;
Şike örgütünden daha çok bu mücadeleye zarar verdiniz.Kuş beyinleriniz şunu bir türlü anlayamadı:
BU MÜCADELENİN KAYBI ,ADİL YARIŞMA ŞARTLARININ BİR DAHA ASLA TESİS EDİLEMEYECEK OLMASIDIR!
Bu mücadele 17 Ocağa kadar siyaset ve sermayeye karşı veriliyordu.
17 Ocaktan sonra yargı da şike cephesinin yanına geçti.
Ez-cümle:
Oynanan oyun azmimizi kırmak üzerinedir.
Asla oyuna gelmeyin.
Asla mücadeleyi bırakmayın.
MUTLAKA KAZANACAĞIZ !
Er ya da geç...
Yorum