Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

CNN Türk Oradaydım Belgeseli | Abdullah Ercan '96

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Şampiyonluğa oynayan bir takımın, kendi sahasında oynadığı en önemli, biri düşmeye biri şampiyonluğa oynayan iki takıma yenilmesi ve o takımın çok değerli hocası...

    Hatırladıklarım bunlar...
    -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
    -"Burada klima yok mu?"
    -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

    Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

    (Gel 7 Eylül 2026 gel)

    Yorum


      İlk olarak Tslidrist tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
      Ben kendi istekleriyle gitmediklerine en baştan beri inanıyordum. Zaten daha sonra kendisi de açıkladı Sayın Yüce Büyük Onursal Başkanımız kendilerine gidip paranızı konuşun deyip adamlara başka seçenek bırakmamıştır. Ama kabahatliler bu gerçekleri ozamanlar açıklamayarak M. Ali Yılmaz'ın kulübümüze verdiği zararların baş sorumlularından olmuşlardır.
      Bir notta sizin Fatih Tekke konusunda yönetimi haklı bulmanız konusunda; bu yönetim daha geldiklerinin 2. ayında niyetlerini belli etmiştir. Fatih'le ilgili bir haberden hemen sonra tetikçi Zeyyat Kafkas gitmek isteyene kalm demeyiz, Trabzonspor büyüktür falan diyerek kamuoyunu arkasına almaya çalışmış ve Fatih'i toplumun önüne atmıştır. Oysa daha önceki yönetimler Fatih bize lazımdır ama Avrupadan büyük külüplerden teklif gelirse ve Fatşh'te gitmek isterse yardımcı oluruz demişlerdi. Yani kısacası yönetim Fatih'i göndermenin yolunu yapmaya taa ozamnlar başlamıştı. Doğrusu sizler de bunu yediniz.
      Ben yönetimin birilerini satmaya karar vermesini değerlendirmeye katmıyorum ki. Sonra, gitmek var, gitmek var. Şota da "ben gideceğim, kusura bakmayın" diyerek gitmedi mi? Ama Gürcistan maçında Trabzon Şota diye yıkılıyorken Abdullah aynı gün Zorlu'dan çıkmamamıştı.

      Beni şu ilgilendiriyor: Futbolcu gücünü benim aşkımdan alıyor. Onun poposunun o kadar yukarıya çıkmasının nedeni benim ona verdiğim değer. O değerin nedeni de giydiği forma. Futbolcunun onu alkışlayan taraftarlar içinde onu 85 defa cebinden çıkartacak kişiler olduğunu düşünmesini beklemiyorum. Ama en azından insan herkesin pantolonu belinden düşmekte olan, eğildiğinde poposunun çatalı gözüken, kırma topuk ayakkabı giyen, bulmacada "bir bağlaç" gördüğünde "ip" yazan adamlar olmadığını düşünecek kapasiteye sahip olmalı. İnsan birazcık kendisini farklı kılan en büyük etkenin içinde bulunduğu sektörün diğer sektörlerden daha popüler ve daha fazla para kazandıran bir şey olduğunu anlayabilmeli. Fatih Tekke'nin futbolda başarılı olduğu kadar limon satmakta başarılı olan bir limoncunun ne günahı var yani? O limoncu Fatih'i forması içinde kendini en iyi biçimde yansıttığı için sevmiyor mu? Ben o yüzden seviyordum mesela... Ama daha o forma daha üzerindeyken ve terden yapış yapışken adam "kafa olarak koptum ben, gideceğim" diyor. Öyleyse zorum ne de seni artık seveyim. Git! Bu aşamdan sonra yönetimin ne düşündüğünün önemi yok benim için.

      Sonra, insan elbette "Ben bu işi para kazanmak için yapıyorum. Gerçi yeterince para da kazandım ama artık farklı arayışlarım var. Gidip Avrupa'da yaşamak istiyorum, yeni şeyler öğrenmek istiyorum" falan diyebilir. Eğer Fatih bunu yapsaydı ben yine yönetimi suçlar, tutmak için yeterince çaba sarfetmediler diyebilirdim. Ama Fatih istedi ki ben hem "ilah" olarak kalayım, hem de canımın istediği yere gideyim... "Ben Trabzonsporluyum, ama gideceğim." Sonra iş fb'ye dönme noktasına gelince bu kez "profesyonelim" mesajı. Nerden baksan tutarsızlık...

      Zeyyat Kafkas'la herhangi bir konuda aynı fikirde olabileceğimi düşünmezdim ama gitmek isteyen adamı tutmayız demişse doğru demiş.

      Bir de çok sık yapılan bir kıyaslama var, mesela "Hami de gitmek istemişti" der çok kişi. Oysa Hami hep şikayet ederek gitmek istemişti. Kendisine edilen küfürlerden, "iki frikikten başka birşey yapmıyor" dendiği için... Bu -bence- birazcık şımarık çocuk psiklojisi ile ilgi çekip değerini artırma çabasıydı ve zaman zaman başarılı da oldu. Kesinlikle çok farklı iki duruş. Birinde "ben gideceğim, bu kadar basit" deniyor. Açılımı şu: "Ey kulüp, sezon sonu sözleşmem bitiyor, paşa gönlün bilir. Ben büyük topçuyum, gideceğim diyorum. Yani ne benle ne beni isteyecek kulüple pazarlık yapma şansını vermiyorum sana. Vermezsen sezon sonunda zaten giderim!" Diğeri ise şu: "Trabzonlu'yum diye çok hırpalıyorlar beni, yaptıklarımın değeri bilinmiyor. Ben gitsem iyi olur galiba."

      Şimdi, ben neyi yedim, neyi yemedim bilmiyorum. Sadece şunu söylüyorum:

      1- Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan adam ayrılmak istediğini açıklıyorsa kendinden başka düşündüğü birşey yok demektir. Çünkü kulüp ayrılacağını açıklayan topçusu için pazarlık yapamaz.

      2- Bütün bunları yaptıktan sonra "Ben Trabzonsporluyum" dendiğinde ses çıkmıyorsa asıl yenilen şey budur. Yani ben mi birşey yedim, yoksa başkaları mı, burda biraz soru işaretleri var.

      3- Futbolcu gitmek istedikten sonra yönetim tutsa ne olur? Abdullah son sezonunda korner atmaya gelemiyordu diyorum. Herkes ne çabuk unutmuş? Televole'de eşinin boğazındaki fb kolyesi ile ilgili neler konuşulmuştu, hatırlamıyor musunuz?

      4- Abdullah'a niye çok kızamıyorum? Çünkü adam zaten Trabzonsporluluk iddiası taşımıyordu ki. Geldi, futbolcu oldu, sonra çekti gitti (Kesinlikle gitmek istedi). Sonra baktı ki bulduğu ortam Trabzonspor'dakinden çok daha yavan, daha kolay harcanan insanlar var falan... Şu an kendisini "Trabzonsporlu Abdullah" olarak hissediyor olması bence çok hoş ve anlamlı.

      Birkaç şey daha var aklımda ama çok vaktim yok. İnşallah gün içinde fırsatım olur.

      Saygılar...

      Yorum


        ne lanet bi gündü be...
        o akşam eve gidemedim...
        yolda başladım piize, eve gidince belki uyurum diye...
        sabah karşı gittim eve..
        ertesi gün işte ozamana kadar nerde oldukları belli olmayan ve yağmur yağdığında pıtır pıtır atan mantarlar gibi trabzonu yenince ortaya çıkan fenerli birinin" elimi öpmiyceenmi ha ha " tavrına yanımdaki yağ tenekesini kafasına geçirmekle bir tavır sergilediğimi hatırlıyorum...
        sonra fenerli olan ustabaşının beni işten çıkarmak için patronun yanına çıktığını, ve patronun beni değil daha sonra kafasına yağ tenekesi geçirdiğim fenerliyi işten çıkardığını hatırlıyorum...
        o zamanki patronum ise şimdi nakliyeceiler derneği başkanı olan oflu Çetin NUHOĞLU...
        ama hala hırsım geçmemiştir bu febelilere...
        .... yok, sadece takım değil; bir yaşam biçimidir Trabzonspor!

        Yorum


          abdullah ercanı mehmet ali yılmaz gönderdiğinde hepimiz başkana kızmıştık.
          döneminin en iyi sol kanat oyuncusu hayranlık uyandıran oyun anlayışı zekası vesayire mükkemmel oyuncuydu.
          ama söz konusu olan ''büyük''trabzonsporun cıkarlarını gözetmkse ''gitmek istiyorum''diyenide ikincisini söylemeden göndereceksin.
          son dönem fatih tekke dedi ve güzel fiyata satıldı.
          bundan sonrada gitmek isteyenlerin önünü acık tutmak gerek.
          bizde oynamak isteyen sporcuların beyinleri trabzon il sınırlarının dışına cıkmamalı!
          En son Fatih Öztürk tarafından düzenlendi; 12.02.2008, 10:34.

          Yorum


            Emrah'a.

            Sevgili Emrah,

            Yazdıklarına aynen iştirak ediyorum..

            Teşekkürler.

            Olcay

            Yorum


              ben abdullahtan çok ogüne bozulmuştum...
              abdullah trabzonlu değil, çokta emek verdi bize..gitmek istiyorsa amenna...
              ama ogün gitmek istemeyecek!...
              onunki kişisel çıkardan başka şey değil...
              gittide ne oldu, fener iki senede ikisininde posasını çıkardı...
              abdullahın "trabzonlu abdullah" sözüne ogün "fenerli ogün" ile karşılık verdi..
              bunların hangisi trabzon sevgisi ile dolu...
              bişey daha , abdullah giderken trabzonun abdullaha hala ödenmemiş çeki vardı ve bunu talep etmedi giderken...o yüzden ona kızamıyorum, ben fenerli (!) ogüne taktım kafayı, değil trabzona gelmesini adını dahi anmasını istemiyorum...
              .... yok, sadece takım değil; bir yaşam biçimidir Trabzonspor!

              Yorum


                Aslında yazılacak neredeyse her şeyi Emrah yazmış. Benim sadece küçük bir ilavem olacak:

                Hami'nin defalarca Trabzonspor'dan ayrılmak istemesinin sebeplerinden biri bahsedilen vefasızlık ve taraftar baskısıydı. Ama tek sebep bu değildi. Fatih Terim'in teknik direktörü olduğu A Milli Takım kampından her dönüşünde gitme isteği depreşirdi. Piontek döneminde böyle bir şey bir kez bile olmamıştı ne hikmetse. "Artık burada oynamak istemiyorum, Trabzon yakamdan düşsün!" dediği günleri de elim bir kazayla vefat eden kardeşi rahmetli Necati'nin vasiyetinin Trabzonspor'dan ayrılması yönünde olduğunu söylediği günleri unutmadık. Kendisi üyemizdir isterse beni yalanlayabilir.

                İkinci olarak Hami Trabzonspor'da kendisinden başka yıldız futbolcuya tahammül etmekte zorlanırdı. Bunda kendisini dolduruşa getiren bazı çevrelerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Onların dolduruşuna gele gele kiracısı olan Ünal'la neredeyse kanlı bıçaklı olacaktı. Schalke 04'ten geri dönerken ortaya attığı tek şart Ünal'ın gönderilmesiydi. Şımarık çocuk psikolojisini anlarım ama bunları da gözardı etmemek gerek.

                Bütün bunları görmezden gelmemek kaydıyla Hami pek çok insan gibi benim de efsanelerim arasındadır. Trabzonspor'a bunca emeği vermiş, her sene 20 civarında gol atmış, 200'ler kulübüne girebilmiş kaç futbolcumuz var? Putlaştırmak da yanlış yok saymak da.

                Futbol camiası bütün spor camiaları içiresinde ahlaki ve kültürel değerlerin en düşük olduğu camia. Kimseyi idealize etmenin bir âlemi yok.

                Abdullah konusunda her şey yazılmış zaten.

                Bu arada Ogün'ü de unutmayalım. FB'ye gittikten sonra web sitesinde kraldan çok kralcı, FB'den çok FB'li olduğu yazıları unutmuş olanlar olabilir ama ben şahsen unutmadım, unutmayacağım da. Kendisinin FB macerası bittikten sonra inkâr ettiği ama değişen iklim şartlarına göre arada bir teyit ettiği "doğuştan Fenerlilik" de tarihin sayfalarındaki yerini almıştır.

                Fatih Tekke'nin hala bu kadar gündemde olması bana biraz tuhaf geliyor.
                Fatih Tekke Trabzon'a dönmeden önce Gaziantep'te ıskartaya çıkmıştı. Anlı şanlı bir yıldız falan değildi. Bugün kendisine yakıştırdığımız "star", "kral" gibi sıfatları Trabzonspor'da ve Trabzonspor sayesinde elde etti. Trabzonspor'a bir şeyler değil çok şeyler verdiği doğrudur ama Trabzonspor'un onu yeniden hayata döndürdüğünü de unutmayalım. Yeniden Trabzonspor'a dönmesinden bahsedenlere bile rastlıyorum arasıra. O sayfa kapandı. Game over.

                Kimsenin emeğine saygısızlık etmeyelim, kimsenin hakkını inkâr etmeyelim ama kimseyi de Trabzonspor'a denk, daha da fenası Trabzonspor'dan büyük görmeyelim.

                Geçmişi bilmek, ondan dersler çıkarmak gerek. Ama maziye ağıtlar yakarak, nostaljik takılmalarla gelecek inşa edilemez.
                En son Âkil Âdem tarafından düzenlendi; 12.02.2008, 17:53.
                En güzel söz, sükûtça söylenendir…
                İz'anla, irfanla, idrâkle dinlemek gerek;
                Sükût demindeyiz...
                Ebedî olsun!

                Yorum


                  96

                  geçen gün trt3 de 96 avrupa şampiyonası eleme maçında macaristanı 2-0 yendiğimiz maç yayında idi.. sahada 5 Trabzonlu oyuncu vardı, diğerleri ikişer futbolcu ile üç istanbulludan.. kaybettiğimiz o ruhu yeniden kazanmamız dileği ile..
                  yok bir sitemim hayatta hersey kısmet...

                  Yorum


                    Emrah ve Akil Adem bize söylecek söz bırakmamışsınız...

                    Tek ilavem şu konuda olacak,
                    Misyonunu tamamlayan futbolcuların takımdan gitmelerinde, Yerlerine daha iyilerini koyabildiğimiz ve Trabzonspor kazançlı çıktığı sürece söyleyebilecek hiç bir şeyim yok. Bu futbolculara karşı platonik bir sevgi beslemenin anlamıda yok.

                    Ama bir Hakan'ın GS için, bir Rıdvan'ın FB için yaptığı fedakarlığı TS için yapmayan futbolcuların bugün isimlerinin başında Trabzonsporlu title 'ını taşımayı haketmediklerinide unutmayalım, bu haksız title için prim yapmalarına göz yummayalım...
                    .
                    Eleştirirken yapıcı olabilmek ve en ağır eleştirilere bile hoş görü ile yaklaşabilmek, hem egoyu besleyen nefsin panzehiri, hemde aklın ilacıdır.
                    .

                    Yorum


                      Akil Adem'e.

                      Bugün sanırım ben bişeyler yazamayacağım foruma..

                      Teşekkürler.

                      Olcay

                      Yorum


                        Geçen günlerden birinde Hami'yi eşiyle caddede turlarken gördüm,arabadan hocam diye bağırıp selam vedim,yanımda çocuklarım.

                        Ürkek bakışla,hafif gülümsemeyle selamlaştık..

                        Normalde bu tip ani bağrışlar bir eski dostu,hemşehriyi vs yi görünce olan türdendi,oda şaşırdı,bende aslında

                        Son dönemlerde,her uzun süreli kalan gibi sorunları olan,o formayı en az 15 yıl kendine hapis eden biri oalrak çok da haz almıyordum Hami'den.

                        Ama buralarda bir eski dostla karşılaştım sandım.

                        İnsanız ve bazı insanlara gereğinden ve haddinden fazla anlamlar yükleyip sonrada onlara kin nefret,sevgi,tahammül,hoşgörü falan duyuyoruz.

                        Günün şartlarını o günlerde bırakıp,bugün kimden ne kadar artı şeyler çıkarabilirize odaklanmamız gerekiyor.

                        Kaybeden Trabzonspor olmasında.!

                        Yorum


                          İlk olarak Âkil Âdem tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                          Aslında yazılacak neredeyse her şeyi Emrah yazmış. Benim sadece küçük bir ilavem olacak:

                          Hami'nin defalarca Trabzonspor'dan ayrılmak istemesinin sebeplerinden biri bahsedilen vefasızlık ve taraftar baskısıydı. Ama tek sebep bu değildi. Fatih Terim'in teknik direktörü olduğu A Milli Takım kampından her dönüşünde gitme isteği depreşirdi. Piontek döneminde böyle bir şey bir kez bile olmamıştı ne hikmetse. İkinci olarak Hami Trabzonspor'da kendisinden başka yıldız futbolcuya tahammül etmekte zorlanırdı. Bunda kendisini dolduruşa getiren bazı çevrelerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Onların dolduruşuna gele gele kiracısı olan Ünal'la neredeyse kanlı bıçaklı olacaktı. Schalke 04'ten geri dönerken ortaya attığı tek şart Ünal'ın gönderilmesiydi. Şımarık çocuk psikolojisini anlarım ama bunları da gözardı etmemek gerek.

                          Abdullah konusunda her şey yazılmış zaten.

                          Bu arada Ogün'ü de unutmayalım. FB'ye gittikten sonra web sitesinde kraldan çok kralcı, FB'den çok FB'li olduğu yazıları unutmuş olanlar olabilir ama ben şahsen unutmadım, unutmayacağım da. Kendisinin FB macerası bittikten sonra inkâr ettiği ama değişen iklim şartlarına göre arada bir teyit ettiği "doğuştan Fenerlilik" de tarihin sayfalarındaki yerini almıştır.

                          Fatih Tekke'nin hala bu kadar gündemde olması bana biraz tuhaf geliyor.
                          Fatih Tekke Trabzon'a dönmeden önce Gaziantep'te ıskartaya çıkmıştı. Anlı şanlı bir yıldız falan değildi. Bugün kendisine yakıştırdığımız "star", "kral" gibi sıfatları Trabzonspor'da ve Trabzonspor sayesinde elde etti. Trabzonspor'a bir şeyler değil çok şeyler verdiği doğrudur ama Trabzonspor'un onu yeniden hayata döndürdüğünü de unutmayalım. Yeniden Trabzonspor'a dönmesinden bahsedenlere bile rastlıyorum arasıra. O sayfa kapandı. Game over.

                          Kimsenin emeğine saygısızlık etmeyelim, kimsenin hakkını inkâr etmeyelim ama kimseyi de Trabzonspor'a denk, daha da fenası Trabzonspor'dan büyük görmeyelim.

                          Geçmişi bilmek, ondan dersler çıkarmak gerek. Ama maziye ağıtlar yakarak, nostaljik takılmalarla gelecek inşa edilemez.


                          hocam çok güzel özetledin banada sadece aynen demek kalıyor
                          Trabzon-Çaykara-Yeşilalan (Holaysa)

                          Yorum


                            ya bunu kaydedim bize paylaşıcak birisi yok mu arkadaşlar
                            viagra feminin achat generique

                            Yorum


                              trabzonspor taraftarı olarak yaşayabileceğimiz en büyük travmalardan birini yaşadık. o maçtan sonra hiçbir maç canımızı bu kadar yakamaz diye düşünmüştüm. gerçi vanspora 1-0 kaybettiğimiz maçtı herşeyin başı. yine de bu acı bize aşı olur inşallah. tekrar aynı potaya girersek nasıl bir tavır takınacağımızı öğrendik. yani umarım.
                              Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz.

                              Yorum


                                İlk olarak EmrahYalçınalp tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                                Ben yönetimin birilerini satmaya karar vermesini değerlendirmeye katmıyorum ki. Sonra, gitmek var, gitmek var. Şota da "ben gideceğim, kusura bakmayın" diyerek gitmedi mi? Ama Gürcistan maçında Trabzon Şota diye yıkılıyorken Abdullah aynı gün Zorlu'dan çıkmamamıştı.

                                Beni şu ilgilendiriyor: Futbolcu gücünü benim aşkımdan alıyor. Onun poposunun o kadar yukarıya çıkmasının nedeni benim ona verdiğim değer. O değerin nedeni de giydiği forma. Futbolcunun onu alkışlayan taraftarlar içinde onu 85 defa cebinden çıkartacak kişiler olduğunu düşünmesini beklemiyorum. Ama en azından insan herkesin pantolonu belinden düşmekte olan, eğildiğinde poposunun çatalı gözüken, kırma topuk ayakkabı giyen, bulmacada "bir bağlaç" gördüğünde "ip" yazan adamlar olmadığını düşünecek kapasiteye sahip olmalı. İnsan birazcık kendisini farklı kılan en büyük etkenin içinde bulunduğu sektörün diğer sektörlerden daha popüler ve daha fazla para kazandıran bir şey olduğunu anlayabilmeli. Fatih Tekke'nin futbolda başarılı olduğu kadar limon satmakta başarılı olan bir limoncunun ne günahı var yani? O limoncu Fatih'i forması içinde kendini en iyi biçimde yansıttığı için sevmiyor mu? Ben o yüzden seviyordum mesela... Ama daha o forma daha üzerindeyken ve terden yapış yapışken adam "kafa olarak koptum ben, gideceğim" diyor. Öyleyse zorum ne de seni artık seveyim. Git! Bu aşamdan sonra yönetimin ne düşündüğünün önemi yok benim için.

                                Sonra, insan elbette "Ben bu işi para kazanmak için yapıyorum. Gerçi yeterince para da kazandım ama artık farklı arayışlarım var. Gidip Avrupa'da yaşamak istiyorum, yeni şeyler öğrenmek istiyorum" falan diyebilir. Eğer Fatih bunu yapsaydı ben yine yönetimi suçlar, tutmak için yeterince çaba sarfetmediler diyebilirdim. Ama Fatih istedi ki ben hem "ilah" olarak kalayım, hem de canımın istediği yere gideyim... "Ben Trabzonsporluyum, ama gideceğim." Sonra iş fb'ye dönme noktasına gelince bu kez "profesyonelim" mesajı. Nerden baksan tutarsızlık...

                                Zeyyat Kafkas'la herhangi bir konuda aynı fikirde olabileceğimi düşünmezdim ama gitmek isteyen adamı tutmayız demişse doğru demiş.

                                Bir de çok sık yapılan bir kıyaslama var, mesela "Hami de gitmek istemişti" der çok kişi. Oysa Hami hep şikayet ederek gitmek istemişti. Kendisine edilen küfürlerden, "iki frikikten başka birşey yapmıyor" dendiği için... Bu -bence- birazcık şımarık çocuk psiklojisi ile ilgi çekip değerini artırma çabasıydı ve zaman zaman başarılı da oldu. Kesinlikle çok farklı iki duruş. Birinde "ben gideceğim, bu kadar basit" deniyor. Açılımı şu: "Ey kulüp, sezon sonu sözleşmem bitiyor, paşa gönlün bilir. Ben büyük topçuyum, gideceğim diyorum. Yani ne benle ne beni isteyecek kulüple pazarlık yapma şansını vermiyorum sana. Vermezsen sezon sonunda zaten giderim!" Diğeri ise şu: "Trabzonlu'yum diye çok hırpalıyorlar beni, yaptıklarımın değeri bilinmiyor. Ben gitsem iyi olur galiba."

                                Şimdi, ben neyi yedim, neyi yemedim bilmiyorum. Sadece şunu söylüyorum:

                                1- Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan adam ayrılmak istediğini açıklıyorsa kendinden başka düşündüğü birşey yok demektir. Çünkü kulüp ayrılacağını açıklayan topçusu için pazarlık yapamaz.

                                2- Bütün bunları yaptıktan sonra "Ben Trabzonsporluyum" dendiğinde ses çıkmıyorsa asıl yenilen şey budur. Yani ben mi birşey yedim, yoksa başkaları mı, burda biraz soru işaretleri var.

                                3- Futbolcu gitmek istedikten sonra yönetim tutsa ne olur? Abdullah son sezonunda korner atmaya gelemiyordu diyorum. Herkes ne çabuk unutmuş? Televole'de eşinin boğazındaki fb kolyesi ile ilgili neler konuşulmuştu, hatırlamıyor musunuz?

                                4- Abdullah'a niye çok kızamıyorum? Çünkü adam zaten Trabzonsporluluk iddiası taşımıyordu ki. Geldi, futbolcu oldu, sonra çekti gitti (Kesinlikle gitmek istedi). Sonra baktı ki bulduğu ortam Trabzonspor'dakinden çok daha yavan, daha kolay harcanan insanlar var falan... Şu an kendisini "Trabzonsporlu Abdullah" olarak hissediyor olması bence çok hoş ve anlamlı.

                                Birkaç şey daha var aklımda ama çok vaktim yok. İnşallah gün içinde fırsatım olur.

                                Saygılar...
                                Düşünüyorum ve ben Fatih Tekke olsam nasıl davrınırdım hayal etmeye çalışıyorum. Başarılı bir futbolcuyum(en azından öyle zannediyorum), Trabzonsporu da çok seviyorum. Başarılı futbolcu olduğumu kendime ve bütün dünyaya ispatlamak için birgün Avrupanın iyi takımlarından birinde oynuyorum ve hakkaten orda da başarılı oluyorum. Bundan hem bireysel olarak, hem bi Trabzonlu olarak, hem de içinden yetiştiğim Trabzonsprolu olarak mutluluk ve gurur duyuyorum. Bütün Trabzonluların ve Trabzonsporluların hatta Türklerin benimle gurur duyduğunu bilmekte müthiş bir duygu. Bu hayallerimi bir gün gerçekleştirmek istiyorum ama Trabzonpsorla şampiyonluk yaşadıktan sonra olsun diyorum. İki kez şampşyonluğa yaklaşıyoruz ama olmuyor. Neyse seneye oluruz inşallah diye 1 yıl daha beklemek istiyorum. Bu arada bu düşüncelerimi kamuoyu ile de paylaşıyorum ve yönetcilerimiz böyle büyük bir avrupa takımından teklif geldiğinde sözleşmesi devam ediyor olsa bile yardımcı olacaklarını ifade ediyor. Şampiyonluk ha bu sene, ha önümüzde ki sene gelecek derken yaş ilerliyor. Acaba bu hayalim gerçekleşmeyecek mi endişesine kapılıyorum! Ama Trabzonsporla şampiyonluk yaşamak en büyük hayalim ondan da vazgeçemiyorum. Zaten Avrupanın büyük takımlarından teklif gelmezse de hayallerimden biri olan Trabzonspor ile şampiyonluk yaşama şansım hala devam ediyor.
                                SONNRAAAAAAA? Bir yönetim değişikliği oluyor ve herkesin malumu olan düşüncelerimle ilgili bir haberden sonra tetikçi bir basın sözcüsü ortamı germek için "bizi istemeyeni biz hiç istemezüüüük" diyerek ortamı bulandırıyor. Bu bulanık ortam da taraftarların bir kısmını n kafası karışıyor, bri takım yöneticiler çelişkili konuşuyor, bir takım medya beni Fenerbahçeye satmak için uğraşıp duruyor. En sonda bak sen gitmek istemiyor muydun, al işte çok güzel para veriyorlar, hem Trabzonspora da çok iyi para kazandırcaksın. Biz de zaten sen gitmek istediğini söylediğin için satmayı düşünüyorduk, falan, falan, filan, filan da filan.

                                Siz de Fatih Tekke'nin yerine koyun kendinizi, Fatih'te hepimiz kadar Trabzonsporludur, hepimizin geldiği Trabzon kültürünün içinden gelen biridir. Nasıl üzerimize gelindiğin de kızdığımızı en sevdiğimizi bile kırdığımızı hatırlayın bir.
                                Karşıdakinin iyi niyetine inanmazsak inanmaya çalışmazsak kimseyi sevemeyiz ve her hata yapana kötü damgasını yapıştırıveririz.
                                Fatih Tekke benim babamın oğlu değil, ben onu Trabzonspor için severim. Trabzonspora faydası olduğu ve olacağını düşündüğüm için takımımda isterim. Yoksa Altay'da oynayan iyi bir Fatih Tekke benim için hemşeriden öteye gitmezdi.
                                Taraftarin iyisi

                                Eski kullanıcı adı : Tslidrist

                                Yorum

                                Çalışıyor...
                                X