Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Aşk ve Aşık Olmak!

Daraltma
X
  •  
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • İlk olarak Mahmut Pervaneli tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    bu yasimda cook tecrübeler edindim

    ask diye birsey yoktur sadece öyle zannedersiniz
    İlk olarak Misina tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Aşk Bitki isimleriyle Başlayıp Hayvan isimleriyle biten süreçtir
    İlk olarak Bekir Aydın tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    aşk aşkla yaşamayı ogrenene kadar acı cekmektir,aşkla yasamayı ogrendikten sonra ya hep bir umuttur ya da kalıcı mutlulukturr
    İlk olarak Özkan tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Emirhan, biz buna aşk değil de libido diyoruz.

    Hiç bir aşk 38 yılını sana veren, senin 7 çocuğunu doğurup büyüten kadına ihânet etmeyi ma'zûr gösteremez.
    İlk olarak Mahmut Pervaneli tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Kendimi ne kandircam önce diyorlar seni seviyorum sonra ertesi gun baskasiyle görüyorsun sen buna ask mi diyorsun
    İlk olarak Ömer SEVİNÇ tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Aşk varsa bile aşık olabilecek kadar cesur insan yok bence. En azından çok nadir..
    İlk olarak Mesut AKYILDIZ tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Aşk; karşındakini bulunmaz hint kumaşı zannetmekle, aslında hıyarın teki olduğunu anlamak arasında geçen zamandır...
    İlk olarak alper* tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    iş - aş - eş.
    bu sırayı bozanın vay haline.
    İlk olarak Emirhan Makul tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Beni benden alırsan seni sana bırakmam.
    İlk olarak TSKara61 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Memati: "Delikanli adam sevmez sevilir. Aramaz aranir."
    İlk olarak TSKara61 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Benden tum genclere tavsiye bir kizi elde etmeden sakin ona asik olma.
    İlk olarak Ahmet Karaman tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    " ilahi aşktan başkası yalan " hayat bunu bana defalarca ispat etti ama bu kafa bunu anca kabul edebildi.
    İlk olarak İskender YILMAZ tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    Ahh gençler, çok çok zor aşık olun, akıllı olun..
    İlk olarak Celâl Emre Samancı tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    biraz garip olacak ama..

    aşk bir bataklık gibidir; fark etmeden içine düşersin, çırpındıkçada batarsın..
    İlk olarak Emirhan Makul tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    NEDEN AŞK ACISI çekeriz

    Gerçek aşk 3 yıldan sonra başlar…

    Aşk ilişkisi hepimizin hayatının vazgeçilmez bir parçası... Hayranlık duygusuyla başlayan, gün geçtikçe, karşınızdakinden daha fazla bir şeyler beklediğimiz, daha çok bir şeyler vermek istediğimiz; yüreğimizi pır pır ettiren, aklımızı çelen karışık süreç... Ve “istediğimiz gibi” gelişmediğinde de bizi acılara boğan... Fakat sanırım, aşk ve aşk acısına dair soru işaretlerinizi bu röportaj cevaplayacak... Ha, bir de unutmadan; “Her ilişki bir alışveriştir ve pazarlığa tabiidir.” Pazarlığınızı iyi yapın!

    — Önce, aşkın tanımını yaparak başlayalım mı?
    Danışanlarımla çalışırken de fark ediyorum; aşk ve sevgi tanımları Türk dilinde birbirlerinden ayrılıyor. Oysa başka dillerde ayılmıyor. Bizdeki tanımına göre sevgi, biraz daha durmuş oturmuş bir şey; aşk ise insana heyecan veren, yüreğini hoplatan bir duygu... Öte yandan Eric Fromm, “Olgun olan sevgiyle, olgun olmayan sevgi” arasında çok büyük fark var, der. Sanki bizim, ergen aşkı dediğimiz, olgun olmayan şeye toplumumuzda aşk deniyor. Yani, birine duyulan heyecana, gizeme, bilinmezliğe ve cinsel olarak ten çekimine aşk deniyor.

    — Ten çekimi nedir ki? Sürekli kimyasal olduğu söyleniyor; tenim çekti, tenim çekmedi deniyor.
    Ten çekimi kimyasal olabilir, işin o tarafını bilmiyorum, organikçi değilim. Ama çalıştıkça fark ediyorum ki, insanın teninin çekmediği insanlar, her zaman gerçekten teninin çekmediği insanlar olmuyor! İlişki kurmaya korkan insanlar, karşıdaki insanda gerçekten ilişki kurma potansiyeli buldukları zamanlarda bunu, “Tenim çekmedi” şeklinde açıklayabiliyorlar. Onun için, bunlar hep çok karışık kavramlar...

    — Aşk acısı da çok karışık bir kavram aslında...
    Evet, mesela aşk, birine karşı duyduğun aşırı heyecan ve gizem mi? Çünkü aşkta, aşık olunacak kişide şu özellikler olmalı şeklinde, kafanda kurduğun özellikleri karşı tarafa projekte etme, yansıtma var. Örneğin; çok güzel birini mi istiyorsun, onun çok güzel olduğunu düşünüyorsun... Ama olgun sevgi başka bir şey. Bu noktada söz edilen, aşk acısı mı, ayrılık acısı mı? Çünkü ikisi arasında çok fark var. Aşk acısında, özlem ve ulaşamama var. Sanki bizim, “mazoşizm” dediğimiz şey var. Özellikle Türk kültüründe... Veya kadın olmanın getirdiği bir şey. Çünkü özellikle kadınları, aşk acısı çekerken görüyoruz. Ya da erkekler bunu daha az itiraf ediyorlar. Sonuçta, elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ilişki haline gelmemiş bir aşkı, daha çok kadınların yaşadıklarını gözlüyorum. Dolayısıyla, aşk acısında birini beğenmek ama onu elde edememek, ulaşamamak var. Oysa, buna hiçbir şekilde aşk denilemez! Ancak kişinin kendi kafasındaki şeyin acısıdır bu...

    ACILAR ANCAK YASLA BİTER!
    - Aşk acısı nedir?
    Aşk acısı için, ortada bir ilişki olması ve bu ilişkinin bir şekilde bitmesi, yani ayrılık acısı olması gerektiğini söylüyorsunuz?Aslında aşk, sevgi acısı dediğimiz şey, yaşanmışlığın acısıdır. Birini beğenip, olmayınca da onun acısını çekmek değil; bu kadar irrasyonel bir acı olamaz. Öte yandan sevdiğimiz kişiyi kaybettiğimizde de acı çekmeden olmaz! Herkes bunu değişik şekillerde yaşar. Ama, yaşanmışlık olmadan, karşındaki insanla bir ilişkin, bir alıp verdiğin olmadan, bunun acısını çekmek, olacak şey değil. Aksi taktirde bu, acı çekmekten zevk almak anlamına geliyor. Ya da hırs olabilir, başarısızlığın acısı olabilir. Yoksa, ortada bir ilişki olmadan ya da 2-3 aylık bir ilişkinin bitmesiyle duyulan acıyı, ayrılık acısı olarak açıklamak bizim bilimimizde mümkün değil.

    - Bu taktirde, ayrılık acısını biraz daha açalım...
    Ayrılık acısı, nesne kaybıdır. Kayıp da her zaman acı verir, travma getirir. Ve yaşanan kaybın arkasından muhakkak yas tutulması gerekir. Bu da tedaviyle birlikte 1,5 – 2 sene gibi bir süreyi kapsar. Tedavisiz... Bilemiyorum süresini... Ama yas tutulmadığı zaman, gerçek anlamda başka ilişkilere geçilemiyor. Çünkü acılar ancak yasla biter.

    - Bu noktada, yas döneminde ilişkiyi kafada halletmiş olmak, ilişkiyle ilgili pazarlığımızı da yapmış olmak var değil mi?
    Tabii... Ama herkes bunu yapamayabilir. Yaşanan ilişkinin, geçmişte hangi ilişkiye tekabül ettiğini bulmuş olmayabilir. Yine de en azından, o insanın senin için ne anlama geldiğini, onu kaybetmekle ne kaybetmiş olduğunu; kayıp duygusundaki esas nedeninin o kişiyi kaybetmek mi, yoksa sana yakın olan herhangi bir nesneyi kaybetmek mi olduğunun cevapları verilirse iyi olur. Yani, acı çekmenin nedeni, "Yalnızlıktan korkuyor olmak mı, yoksa o kişinin hayatındaki değeri mi?" gibi sorular cevaplanmalı.

    KAÇINCI DERECEDEN AŞK ACISI?
    - Ayrılık acısı sanıp da çektiğimiz acı ya da acılar gerçekte neler? Ayrılık acılarının da dereceleri var mı?
    Var. Çünkü her türlü ayrılık bir travma. Örneğin, ilk ayrılık doğumla gerçekleşiyor. Sonra ilk 2 yaştan sonra, bireyselleşmeyle birlikte anneden uzaklaşma var ki, bu noktada anneyle ilişkimizin ne kadar güvenli olduğu çok önemli. Yani, çocuk arkasını dönüp baktığında anne orada mı, güven ilişkisi sağlanmış mı? (İkinci ergenlik döneminde bu kriz tekrarlanır.) Ayrıca, ailede babanın rolü önemli; erkek çocuk için de kız çocuk için de. Anne babayı ne kadar önemsiyor? Anne, bir erkekle (babayla) tamamlanmak ihtiyacını duyan bir anne mi? Çünkü böyle bir ihtiyaç duymadığı zaman, sağlıksız ilişkiler ortaya çıkıyor. Ve bu tür sağlıksız ilişkiler içinde yetişen kişiler, flörtlerinde elde etme hırsı içinde olan, elde ettiği anda da karşısındakini değersiz bulan kişiler oluyor. Dolayısıyla, 0-2 yaş arasında kurduğumuz ilişkiler, hayat boyu kurduğumuz ve kuramadığımız tüm ilişkileri; ayrılıklarımızı, kayıplarımızda duyduğumuz acının derecesini etkiliyor.

    - Bir de, yine aşkın kimyası teorisine göre, aşk-evlilik 3 senede biter deniyor. Bu takdirde, en geç 3 senede bir yeni aşklar mı yaşamak durumundayız?
    Hayır, aslında tam tersi, sevgi gün geçtikçe çoğalması, yeşermesi gereken bir şey. Çünkü sevgide tamamlanma ve tamamen bir bilinçaltı seçim var. Hiçbir karşı cins seçimi tesadüf değil! Yani, seçtiğin insan, mutlaka senin birtakım bilinçaltı ihtiyaçlarına karşılık veren bir insandır. Bu, erkek için de böyle, kadın için de böyle. Onun için de sevgi, birliktelik gittikçe yeşermesi, hoşlaşması, gittikçe artan olması gereken bir süreç. Sevgi, aşk nasıl 3 senede biter?

    Fakat psikolojide "attachment" (sevgiyle bağlı) teorisi var. Ve bu teori; “Çocuk 3 sene içinde annesine güvenmeyi öğrenir” diyor. 3 sene sonra, eğer çocuk annesiyle güvenli bir ilişki kurabilmişse, çıkıp gider; yani anneye bağımlı olmaz, bağlı olur. Ama o 3 sene boyunca da hep, “Anneye güveneyim mi, güvenmeyeyim mi?” tereddüdünü yaşar, “Bırakır mı, acaba beni bırakmaz mı?” gibi... Sanırım, aşkın kimyası 3 senede bitiyor, diye ortaya atılan da bu 3 sene... Çünkü aşk ilişkisinde de ilk 3 sene, yüreği pır pır ettiren, soru işaretlerinin bol olduğu bir dönemdir.

    GERÇEK AŞK; 3 SENE SONRA BAŞLAR!
    Peki, ya 3 sene sonra, aşk ilişkisinde de tıpkı anne-çocuk ilişkisinde olduğu gibi rahatlıyor muyuz?
    Eğer güven ilişkisi kurabilirsek evet... Karşımızdaki insanın sevgisine, ilgisine güvenirsek, o pır pır hali bitiyor. Ve bize de, sanki aşkımız sona ermiş gibi geliyor.

    - Oysa, tam da bu sırada gerçek anlamda ilişki başlıyor?..
    Kesinlikle... Bazı teorisyenlerin “ikinci dönem” diye adlandırdıkları, ilişki başlıyor. Ve ilişkilerin esas zamanı ikinci dönemdir. Çünkü insanlar birbirlerinin gerçeklerini görürler; projeksiyonlar, heyecanlar, bırakır mı, bırakmaz durumları biter. Gerçek bir sevgi ilişkisi ve gerçek bir alışveriş başlar. Çünkü artık, karşındakini olumlu ve olumsuz yönleriyle olduğu gibi kabul etme vardır. Fakat sadece ikinci döneme geçip, tamam aşk bitti deyip, ayrılmalar yaşanmıyor. Karşındakinin olumsuz yönlerini gördüğünde de gitmeler oluyor. Hiçbir insan mükemmel değil. Ya da gerçek ilişki, gerçek sevgi, gerçek güven istemiyorlar; ondan ayrılıyorlar sevgililerinden ikinci döneme geçildiğinde... Ama tabii o anda, bunun pek farkında olmayabilirler. Gerçek sevgiyi bilmiyor, ilişki içinde olmaya katlanamıyor veya sevilmeyi hak ettiklerini düşünmüyor da olabilirler.

    “DELER DE GEÇER!”
    - Ayrılık acısı nasıl geçer?
    Geçmez! Ya da, “Deler de geçer” diyeyim. Nietzsche'nin bir lafı vardır: “Acılar insanı büyütür, ölmezsek büyürüz.” Ama çaresi yok, doğum acıyla-travmayla başlıyor ve ondan sonra hayat boyu çok çeşitli travmalar, acılar yaşıyoruz. Bir yerde, büyümek için acıyı da tecrübe olarak yaşamamız gerekiyor. Acı yetmez... Ayrılık acısında da, çocukken hiç elimizde olmayan tecrübeye bağlı olarak; gerek yataklara düşüren depresyonlar halinde, gerekse daha hafif acılar yaşıyoruz. Bu nedenle, acıyı geçirmeye çalışmaktansa, acıyı yaşamak gerekiyor. İlişki sonrası yaşanan acı, iki sene içinde geçer, diyebilirim.

    - İlişki içinde de aşk acısı çekilir mi?
    İlişki içinde aşk acısı yaşayan insan çok fazla. Bir kere sürekli kaybetme korkusu var, panik var, bağımlılık var, başkalarına duyduğun kızgınlıkları o kişiye projekte etme var, ilişki içinde olmaktan korkma var (ki bu da ilişkinin sona ermesinden korkmadır), ilişkiyi hak etmediğini düşünerek ilişkiyi sabote etme var; bütün bunlar hep acı, ilişki acısı...

    ERKEK KAÇAN KADIN SEVMEZ(!)
    - İlişki içinde acı çekmemeleri için çiftlere neler öneriyorsunuz?
    Eş terapilerinde yaptığımız, iletişimlerini düzeltmek. İletişimde de, açıklık önemli. Doğru bir iletişim kurabilmek için, önce kendini tanımak, kendine karşı samimi olmak gerekiyor. Bir de çiftler oyundan bahsediyor. İlişkiler, sürekli bir oyun içinde yürütülmeye çalışılıyor. Fakat bir ilişkide oyun olduğu sürece, o ilişki bitmeye mahkumdur! Yanlış bir kanı da, sanki kendini teslim etmezsen, sevdiğini söylemezsen, kendini açık etmezsen, karşındaki peşinde koşar şeklinde... Doğru koşar, fakat o insanla ilişki kurulmaz! Karşınızdaki, kaçma-kovalama oyunu peşindeyse sürekli kaçmak zorundasın, çünkü yakalandığın anda olay biter. Sürekli kaçmak istiyorsan, böyle bir ilişkiye girersin. Örneğin, erkekler kaçan kadın sever, denir. Hayır! Kovalamayı seven erkek, kaçan kadın sever! Gerçek bir ilişki isteyen insan, tam tersine karşısındaki insanın kendisini sevmesini, teslim olmasını, ona güvenmeyi ister.

    - Öyleyse, olgun sevginin, gerçek bir ilişkinin tanımı nedir?
    Olgun sevgi için cinsel heyecanın yanı sıra, şefkat gerekiyor, özdeşleşme yani empati kurmak gerekiyor. İlişkiye ve sevilen kişiye kendini adamak gerekiyor. Kendini adama, köle olma anlamında değil; kendini sunmak, teslim olmak anlamında... İdealizasyon gerekiyor; onu idealize etmek ama olgun formda (çünkü idealizasyonun çok çeşitli formları var). Onu görmeden idealize etmek değil. Kişiyi her yönüyle, olumsuzluklarını da bilerek idealize etmek; yani onun bir şeyine hayran olmak. Ve karşımızdakini özgür bir birey olarak kabul etmek... Sonuçta, günlük hayatta yapılan klasik sevgi tanımıyla, olgun sevgi tanımı birbirinden çok farklı. Sağlıklı ve mutlu bir ilişki için, olgun sevgi şart.
    İlk olarak livera61 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    aşk mı berbat birşey
    Geçmişten bugüne ilginç mesajlar.

    Yorum


    • İlk olarak Bekir Aydın tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
      İfade ettikleri değişmesi demek,bitti demek değildir.

      Önceden her anında onu düşünürsün,hiç aklından çıkmaz,her şeyini ona bağlarsın,onsuz hayal bile kurmazsın ve Ben buna Aşığım dersin..

      Sonra bir şeyler olur,belki ayrılırsın,belki istemediğin bir şey yapar ve onu hatırlamak istemezsin..

      İşte bu anda Aşık olup olmadığın ortaya çıkar,eğer ki gerçek manada senin için olmayan birisi olduğunu düşünüyorsan ona hiç Aşık olmamışsındır..

      Fakat benim için eskisi gibi her şey ifade etmiyor,Onsuz da yapabilirim Ancak tanıyıp,tanıyabiliceğim en iyi insan O'dur der ve onu simgeleştirebilirsen Bu Aşktır.
      İşte bu Aşk; sen bitti sansan da elbet birgün geri dönecektir,ya o sana bir adım attığında ya da kendini bir boşlukta hissettiğinde

      Tabi iş Sadece görüntüsü aynı kısmına giriyorsa,ortada Aşk hiç olmamıştır..

      Sadece görüntüsü aynı dediğim kısımda şunu anlatmaya çalıştım. Birini seviyosun dediğin gibi belirtiler, onsuz yapamıyosun falan. Huyuna hareketlerine hayransın. Sonra öyle şeyler yapıyor ki kendini yanlış tanıttığının farkına varıyorsun. Senin sevdiğin kişi, o karakter yok aslında. Sadece görüntüsü var. Görüntü de ona beslediğin duyguyla şekil alır zaten bence. İyi şeyler düşünüyosan hoş görünür gözüne düşünmüyorsan görünmez. Yani görüntüye aşık olmamışım ki hala aşık olabileyim. Tamam tanıdığı haline hâlâ aşık olabilir insan ama öyle tanıdığı gibi biri yok ki aslında...

      Tam da Sibel'in dediği gibi. Öyle sandığın gibi iyi olmadığını fark edince... İyi olmayan insana iyi deyip aşkına saygı duymak kimin içinden gelir ?
      En son Mirva tarafından düzenlendi; 08.08.2011, 14:02.
      # 10 Umut Bulut !

      Yorum


      • İlk olarak Mirva tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
        Sadece görüntüsü aynı dediğim kısımda şunu anlatmaya çalıştım. Birini seviyosun dediğin gibi belirtiler, onsuz yapamıyosun falan. Huyuna hareketlerine hayransın. Sonra öyle şeyler yapıyor ki kendini yanlış tanıttığının farkına varıyorsun. Senin sevdiğin kişi, o karakter yok aslında. Sadece görüntüsü var. Görüntü de ona beslediğin duyguyla şekil alır zaten bence. İyi şeyler düşünüyosan hoş görünür gözüne düşünmüyorsan görünmez. Yani görüntüye aşık olmamışım ki hala aşık olabileyim. Tamam tanıdığı haline hâlâ aşık olabilir insan ama öyle tanıdığı gibi biri yok ki aslında...

        Tam da Sibel'in dediği gibi. Öyle sandığın gibi iyi olmadığını fark edince... İyi olmayan insana iyi deyip aşkına saygı duymak kimin içinden gelir ?
        Ya da şöyle diyelim,o aradığın karakter değilse senin yine onu sevebilme ihtimalin var mı?
        En son Sibel tarafından düzenlendi; 08.08.2011, 20:19.

        Yorum


        • İlk olarak Canberk ARSLAN tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
          Bekir ben denedim böyle konuşunca da birşeyler olmuyor
          Sahi sen ne yapmıştın kız işini bırakmışmıydın platoniğini ?
          Her açıdan tatildeyim Şuan
          İlk olarak Sibel tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
          Ya öyle değilse ne olacak Bekir?
          Öyle olup-olmamasının Bana göre önemi yok.

          Benim için önemli olan,senin nasıl hissettiğin;eğer ki gerçek manada Benim tanıyabiliceğim en iyi kişi O'dur ya da benim için en iyisi O'dur dersen işte bu Aşktır..

          Tabi ki Ondan daha iyilerini tanıyabilirsin.
          İlk olarak Mirva tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
          Sadece görüntüsü aynı dediğim kısımda şunu anlatmaya çalıştım. Birini seviyosun dediğin gibi belirtiler, onsuz yapamıyosun falan. Huyuna hareketlerine hayransın. Sonra öyle şeyler yapıyor ki kendini yanlış tanıttığının farkına varıyorsun. Senin sevdiğin kişi, o karakter yok aslında. Sadece görüntüsü var. Görüntü de ona beslediğin duyguyla şekil alır zaten bence. İyi şeyler düşünüyosan hoş görünür gözüne düşünmüyorsan görünmez. Yani görüntüye aşık olmamışım ki hala aşık olabileyim. Tamam tanıdığı haline hâlâ aşık olabilir insan ama öyle tanıdığı gibi biri yok ki aslında...

          Tam da Sibel'in dediği gibi. Öyle sandığın gibi iyi olmadığını fark edince... İyi olmayan insana iyi deyip aşkına saygı duymak kimin içinden gelir ?
          İşte benim de demek istediğim Bu eğer Aşıksan ne yaparsa yapsın senin için en iyisi O'dur..

          Eğer ki zamanla yanlışları olduğunu,yanlış tanıdığını düşünmeye başlarsan,Bana göre bu Aşk değildir.

          Şöyle söylüyim; O ne yaparsa yapsın,kızamazsın,yanlış şeyler yaptı diyemezsin,bir şekilde yanlış yapmadığına dair şeyler düşünürsün ya da geçiştirirsin.
          En son Bekir tarafından düzenlendi; 08.08.2011, 20:32.

          Yorum


          • İlk olarak Sibel tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
            Ya da şöyle diyelim,o aradığın karakter değilse senin yine onu sevebilme ihtimalin var mı?
            Eğer ki Aşıksan; hep aradığın karakterin o olduğunu düşünürsün,Hatta ondan sonra delicesine sevdiğin kişileri bile Onla kıyaslarsın,Ona benzetmeye çalışırsın..

            Bir gün aradığın karakterin o olmadığını düşünürsen,zaten hiç Aşık olmamışsındır.

            Yorum


            • İlk olarak Bekir Aydın tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
              İşte benim de demek istediğim Bu eğer Aşıksan ne yaparsa yapsın senin için en iyisi O'dur..

              Eğer ki zamanla yanlışları olduğunu,yanlış tanıdığını düşünmeye başlarsan,Bana göre bu Aşk değildir.
              .
              Burda bir çelişki var Bekir.Yanlışları olması da ne yaparsa yapsın kapsamında değil mi?

              Yorum


              • İlk olarak Sibel tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                Burda bir çelişki var Bekir.Yanlışları olması da ne yaparsa yapsın kapsamında değil mi?
                Ben yanlışları olur ya da olmaz demiyorum..

                Yanlışları olsa bile sen,onun yanlış yaptığını düşünemezsin,yanlış olduğunu bilsen de bir şekilde yanlış yapmadı diye düşündürmeye ikna edersin kendini.

                Eğer ki yanlış yaptığını düşünebiliyorsan Aşık değilsindir,diyorum.

                Yorum


                • İlk olarak Bekir Aydın tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                  Ben yanlışları olur ya da olmaz demiyorum..

                  Yanlışları olsa bile sen,onun yanlış yaptığını düşünemezsin,yanlış olduğunu bilsen de bir şekilde yanlış yapmadı diye düşündürmeye ikna edersin kendini.

                  Eğer ki yanlış yaptığını düşünebiliyorsan Aşık değilsindir,diyorum.
                  Tamam ne kızıyorsun

                  Yorum


                  • İlk olarak Sibel tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                    Tamam ne kızıyorsun
                    Sakinim ben,kızmak yok

                    Yorum


                    • İlk olarak Bekir Aydın tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                      Eğer ki Aşıksan; hep aradığın karakterin o olduğunu düşünürsün,Hatta ondan sonra delicesine sevdiğin kişileri bile Onla kıyaslarsın,Ona benzetmeye çalışırsın..

                      Bir gün aradığın karakterin o olmadığını düşünürsen,zaten hiç Aşık olmamışsındır.
                      Hiç aşık olmadım mı ? (: Bi de bana sor. Farklı bakış açıları. Burda daha fazla açık etmiyim her şeyi. (:
                      # 10 Umut Bulut !

                      Yorum


                      • Gelmeyecek sevgiliyi Beklemek İnan Ölüm Gibi,
                        Dünya Untursa Dönmeyi,
                        Rüzgar Unutursa Esmeyi,
                        Ben Unutmam Seni Sevmeyi.

                        ......Sabahları Uyandığımda Hayalin Yanıbaşımda,
                        Geceleri Yalnızlığımda,
                        Elimde Bir Çiftli Sigara,
                        Tek Dumanla Gelirim Sana.

                        Yorum


                        • lay lay looomm galiba sana göre sevmeler....
                          hopa şinanay galiba......aman amannnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
                          "Eğer yasalara saygı gösterilmesini istiyorsak, önce saygı gösterilecek yasalar yapmak lazımdır."
                          Louis D. Brandeis

                          Yorum


                          • Gençler Sakin..

                            Yorum


                            • Bir insanı kaybetmek istiyorsanız çok sevin, kendiliğinden gider zaten.. Kaybedenler Kulübü
                              Ve seni sevdikçe, daha iyi anladık "aşk" nedir...

                              Yorum


                              • Seviyorum ama Aşık değilim nasıl bir cümledir.

                                Yorum

                                Üzgünüz, bu sayfayı görüntüleme yetkiniz yok
                                Çalışıyor...
                                X