Seni bir kez daha görüp, kaçamak bakışlarla benden kaçırdığın gözlerinin içine bakıp, içindeki sevgiyle içimi ısıtmak için neler vermezdim. Benim ki hayal işte. Başkasının olmadan gözlerinin içine bakma hayali…
*
Göz göze geliyoruz. O an gözlerimdeki sevgi sana içimdekileri anlatıyor. Nasıl da parlıyorlar görebiliyor musun gözlerini bir daha görebilmenin neşesiyle? Ya da dur belki de gözlerimdeki hüznü görüyorsun. Evet evet hüznü görüyorsun. İçin burkuluyor, acıyorsun bana. Belli mi olur belki de bu hüzün sana bir çok şey anlatır. Yeniden kalbin sevgiyle dolar. Bana karşı olan bir sevgiyle.
Biliyorum geçmişte bu sevgiyi alamamıştım. Gözlerinin anlatmak istediklerini anlayamamıştım. Ama olsun sen bunları bir kez olsun düşünme, sadece gözlerimin ve gözlerinin konuşmasına izin ver. Bakarsın bizim anlatamadıklarımızı anlatırlar…
İşte işte.. Sen de hissediyor musun kalplerimiz delicesine çarpmaya başladılar. Delicesine hiç durmadan birbirlerine itiraflarını haykırıyorlar. Birbirlerine olan sevgilerinin bitmediklerini, birbirlerini unutmadıklarını, hep bu anı beklediklerini anlatıyorlar... “Küt küt seni çok seviyorum… Küt küt ben de seni çok seviyorum bir daha beni bırakma” İşte bunu da söylediler sen de duydun dimi? Kalplerimizdeki sevgi tüm vücudumuzu sarar şimdi.
O da ne! Eller.. ellerimiz bir araya geliyor. İnanabiliyor musun ellerimiz de birbirlerini özlemiş. Kim bilir yeniden bir araya gelebilmek için ne kadar beklemişler. Cefakarca bunca yıl vücuda hizmet ettikleri halde birbirlerini hiç unutmamışlar. Hatta hatalar yapmalarını sebebi de hep birbirlerine kenetlendikleri günleri anımsayıp o günleri yaşıyor gibi hissetmeleriymiş. “Nerden biliyorsun diye” sorma ben hissederim.
İnanıyordum yeniden bir araya geleceğimize. Kalplerimizin yeniden birbirleri için çarpacağına, gözlerimizin yeniden hiç ayırmaksızın birbirlerine bakacağına, ellerimizin sımsıkı kenetleneceğine…
Yalnız bir terslik olmaya başladı. Sanki ayaklarımız oradan ayrılmak için çabalıyor gibi. Neden böyle oldu ki? Ne güzel her şey çok iyi gidiyordu. Hayır, olamaz beyinlerimiz devreye girdi. Tüm vücudu acı duygusuyla sarmaya başladı. Yeniden sorun çıkıp ayrılacağımızı düşünüyor. Bu yüzden böyle yaptı.
Nasıl böyle bir şey düşünür? Daha yeni bir araya gelmiştik. Bu özlemi, bu hasreti, bu sılayı hangi büyük sorun ayırabilirdi ki? Oldu mu şimdi beyinlerimizin devreye girmesi? Oldu mu? Beynimiz bir kez daha gözlerimizin, kalbimizin, ellerimizin bu acıyı bir kez daha kaldıramayacağını düşünmedi mi?
Ama dur, bu hayalimdeki beynim değilmiş ki. Şu an ki ben devreye girmiş. Yine kaldıramadı senle ilgili bir hayali. Hayali bile kaldıramıyorsa, bunlar bir gün gerçekleşirse ne yapar Allah bilir…
Şunu anladım seninle hayallerimde bile yaşamak beni mutlu ediyor, içimi sevgiyle dolduruyor. Kendime gelince burukluk, acı hissetsem de o sevgi dolu saniyelere değer…
SDanışmaz
*
Göz göze geliyoruz. O an gözlerimdeki sevgi sana içimdekileri anlatıyor. Nasıl da parlıyorlar görebiliyor musun gözlerini bir daha görebilmenin neşesiyle? Ya da dur belki de gözlerimdeki hüznü görüyorsun. Evet evet hüznü görüyorsun. İçin burkuluyor, acıyorsun bana. Belli mi olur belki de bu hüzün sana bir çok şey anlatır. Yeniden kalbin sevgiyle dolar. Bana karşı olan bir sevgiyle.
Biliyorum geçmişte bu sevgiyi alamamıştım. Gözlerinin anlatmak istediklerini anlayamamıştım. Ama olsun sen bunları bir kez olsun düşünme, sadece gözlerimin ve gözlerinin konuşmasına izin ver. Bakarsın bizim anlatamadıklarımızı anlatırlar…
İşte işte.. Sen de hissediyor musun kalplerimiz delicesine çarpmaya başladılar. Delicesine hiç durmadan birbirlerine itiraflarını haykırıyorlar. Birbirlerine olan sevgilerinin bitmediklerini, birbirlerini unutmadıklarını, hep bu anı beklediklerini anlatıyorlar... “Küt küt seni çok seviyorum… Küt küt ben de seni çok seviyorum bir daha beni bırakma” İşte bunu da söylediler sen de duydun dimi? Kalplerimizdeki sevgi tüm vücudumuzu sarar şimdi.
O da ne! Eller.. ellerimiz bir araya geliyor. İnanabiliyor musun ellerimiz de birbirlerini özlemiş. Kim bilir yeniden bir araya gelebilmek için ne kadar beklemişler. Cefakarca bunca yıl vücuda hizmet ettikleri halde birbirlerini hiç unutmamışlar. Hatta hatalar yapmalarını sebebi de hep birbirlerine kenetlendikleri günleri anımsayıp o günleri yaşıyor gibi hissetmeleriymiş. “Nerden biliyorsun diye” sorma ben hissederim.
İnanıyordum yeniden bir araya geleceğimize. Kalplerimizin yeniden birbirleri için çarpacağına, gözlerimizin yeniden hiç ayırmaksızın birbirlerine bakacağına, ellerimizin sımsıkı kenetleneceğine…
Yalnız bir terslik olmaya başladı. Sanki ayaklarımız oradan ayrılmak için çabalıyor gibi. Neden böyle oldu ki? Ne güzel her şey çok iyi gidiyordu. Hayır, olamaz beyinlerimiz devreye girdi. Tüm vücudu acı duygusuyla sarmaya başladı. Yeniden sorun çıkıp ayrılacağımızı düşünüyor. Bu yüzden böyle yaptı.
Nasıl böyle bir şey düşünür? Daha yeni bir araya gelmiştik. Bu özlemi, bu hasreti, bu sılayı hangi büyük sorun ayırabilirdi ki? Oldu mu şimdi beyinlerimizin devreye girmesi? Oldu mu? Beynimiz bir kez daha gözlerimizin, kalbimizin, ellerimizin bu acıyı bir kez daha kaldıramayacağını düşünmedi mi?
Ama dur, bu hayalimdeki beynim değilmiş ki. Şu an ki ben devreye girmiş. Yine kaldıramadı senle ilgili bir hayali. Hayali bile kaldıramıyorsa, bunlar bir gün gerçekleşirse ne yapar Allah bilir…
Şunu anladım seninle hayallerimde bile yaşamak beni mutlu ediyor, içimi sevgiyle dolduruyor. Kendime gelince burukluk, acı hissetsem de o sevgi dolu saniyelere değer…
SDanışmaz
Yorum