Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Şiir Defteri "...Bakakalırım Giden Geminin Ardından"

Daraltma
X
  •  
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Şurada dursun şöyle...

    Hatırlat da haziranın sonlarında çocukluğumu yakalım

    Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
    Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
    Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
    Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

    -Senegalliler dahil değil

    Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
    Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
    O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
    Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin


    -Yoksa seni rahatsız mı ettim?

    Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
    Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
    Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

    -Freud diye bir şey yoktur.

    Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
    Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
    Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
    Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

    -Haydi iç de çay koyayım.

    Şafak olmuş comolokko

    Yorum


    • Konunun açılışında sorulan soruya cevap vermek istiyorum.Şöyleki kitap okumayı seven bir insan olarak şiirleri her zaman farklı bir yere koymuşumdur.
      Şiir demek bana göre hayatın ta kendisi demektir.
      Nasıl mı?
      İnsan sosyal süreç içerisinde birşeyler yaşayan ve bunu bazen dışarıya bazense içine atan bir yapıya sahiptir.Çoğu insan içine atarak sıkıntı cekerken Usta diyebileceğimiz kimseler bunu sanat haline getirip kalemle kağıda döküyor.
      Düz yazı şeklini değil daha az sözcükle daha çok şeyi anlatmayı tercih edip şiir yazıyorlar.
      Evet şiir ideolojiyi de barındırmalı,yaşanılan üzüntüyü de mutluluğu da.
      Çünkü şiir bireyin kendisidir.
      İnsan hissettiklerini kağıda döküyorsa kendi düşüncelerini arka plana atarak yapamaz bunu yapsa dahi gerçekçi olmaz.
      Ne güzel ki kederi üzüntüyü acıyı sevinci kalem yoluyla anlatmayı seven kişiler var.
      İyi ki onlar hep var.
      Rasim Özdenören üstadın deyimiyle "Derdi olan insan okur" .
      Dert sahibi olmanız dileğiyle...

      Yorum


      • ESKİ ZAMAN

        Eski zaman müziği gibiydik,
        Biraz hüzün, biraz mutluluk, biraz da eski çocukluk anıları…
        And you'll never walk alone!

        You'll never walk alone...

        Yorum


        • Cem Sultan'in Sehzade Oguz'a yazdigi mersiye

          "Bir kilina virseler virmezdum Oguz Han'umun
          Genc-i Karun ile bin bir mulket-i Osman felek"

          http://uludivan.blogspot.com.tr/2013...mersiyesi.html (Kaynakta imla hatalari var.)
          En son Oğuz ZEYTİN tarafından düzenlendi; 22.07.2015, 09:16.
          Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.

          Yorum


          • BU YAĞMUR

            Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
            Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
            Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
            Aynalar yüzümü tanımaz olur.

            Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,
            Tenimde acısız yatan bir bıçak.
            Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
            Dayandıkça çisil çisil yağacak.

            Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
            Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
            Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
            Sulardan, seslerden ve gecelerden...


            Necip Fazıl KISAKÜREK

            Bu şiiri her okuduğumda veya dinlediğimde rahatlıyorum.

            Yorum


            • soldu yapraklar yaz ortasında
              sarardı günahlar
              kalbinde dünyanın
              mevsimini ateşler sardı

              düşler karardı anılarla
              günler yol aldı
              rıhtımlar ıssız
              kaptanlar gemisiz kaldı

              çocuk sokaklara attı kendini
              istanbul habersiz
              kalabalıkta bir tenha
              tenhada bir çocuk ağladı

              -timur mikhail
              Üzülme evlat, kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.
              Бургундия синий
              61

              Yorum


              • Şiir sokaklarında,
                Dudaklarım kurumuş.
                Elimde karalanmış bir defter,
                İlham yağmurlarında ıslanmak istiyorum.
                Aşk çıkmazında yüreğim tutuk !
                Saatler anlamını yitirmiş,
                Tik tak sesleri seni anımsatıyor.
                Az ilerideki arabanın stop ışıklarına dalıyorum,
                Uyanmalık bir şiir arıyorum,
                Bulabilirsem yazamayacağım...
                Biraz daha uyumalık dopamin etkisi olacak sanırım.
                Üzülme evlat, kaybettim sandıkların, kurtulduklarındır belki.
                Бургундия синий
                61

                Yorum


                • Büyük Atsız'dan...

                  KADER

                  Dünyada gerçi olmadı bir şeyde kârımız
                  Ukbâda belki olsa gerek itibârımız.

                  Ağyâr gül kopardı dikenden demet demet,
                  Hâr oldu bağrımızda çiçek yüzlü yârımız.

                  Yükseldi arşa neşvesi dünun, esâfilin;

                  Toprakta gizli kaldı bizim âh ü zârımız.

                  Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için;

                  Mâziye, ırka, sancağadır iftihârımız.

                  Şâd olmamak olur mu, Kızıl Elma semtine

                  Bir gün dönerse râyet-i âli-tebârımız.

                  Hiçbir emel gönülde karâr etmiyor bugün,

                  Ermektedir, şitâya hazin sonbahârımız.

                  Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,

                  Varsın cihanda olmayagörsün mezârımız.

                  https://twitter.com/TuranMerkezi/sta...06162028081152

                  Ruhu şad olsun.
                  Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.

                  Yorum


                  • Bana göre en büyük şairlerden birisi Sezai Karakoç'tur. Sadece şair değil önemli bir mütefekkirdir kendisi. Ve bana göre yaşayan insanlar arasında mümince yaşamını sürdüren nadir insanlardandır. Şiirlerinden sadece Monna Rosa öne çıkarılması kendisine büyük haksızlıktır bana göre. Şimdi paylaşacağım şiir bence en güzel şiirlerinden biridir. Üniversitede seçmeli şiir dersinde de bu şiiri irdelemiş, sınıfa anlatmıştım. Eğer ileride edebiyat alanından yüksek lisans yapabilirsem devamında Sezai Karakoç şiirleri üzerinden ilerlemeyi düşünüyorum.

                    Ağustos Böceği Bir Meşaledir

                    Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından
                    Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu
                    Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı
                    Ağustos bu seste
                    Bu durmayı unutmuş seste

                    Çam diyor ağustos böceği
                    Çamlara kasideler söylüyor
                    Tanrı’ya yakarıyor nesli tükenmesin diye
                    Bu hanedanın
                    Ağaçlar içinde şah ağaç olan bu hanedanın

                    Ey masalcı adam iftira ettin sen
                    Bu harikalar harikası böceğe
                    Onu suçladın tembellikle
                    En çalışkan onu görüyorum ben
                    Hiç bir karşılık beklemeden
                    Yazı ağustosu çamı çınarı
                    Tanıtıyor bize yazı ağustosu çamı ve çınarı

                    Ağacın dalında güneşe doğru yaklaşarak
                    Suyun, bir damla suyun değerini altın ediyor
                    Çiğ damlası bir zümrüttür diyor
                    Susadıkça eşsiz sesiyle şarkılar söylüyor
                    İlahiler okuyor güneşe gönderiyor
                    Sen bunları levha levha kızart diyor
                    Bir daha yanmayacak şekilde kızart diyor
                    Kıyamete kadar kalsın insanlığa uzat diyor

                    Güneşi yakıcı güneş bilen gölgeyi reddeden
                    Gölgede saklanma kurnazlığını reddeden
                    Aç kalma pahasına olsa da öten
                    Susamanın armonilerini en iyi bilen
                    Matemden alevden bir gömlek giyen
                    Yapraktan bir saray ören
                    Sesini bir şehir gibi boşaltan nehre
                    Dağlara kırlara ve ormanlara zerre zerre

                    Sonra kış gelince karıncalar saklanır toprak altına
                    Herkes bir önlem almıştır o hariç
                    O hep iyiyi güzelliği yaşamış
                    Özgürlüğe dalıp çıkmış yalnız özgürlüğe
                    Öbürleri hep gerçeklik taslamış
                    Ama o hep gerçeği aramış
                    Gerçeği aramağa çağırmış
                    Ve gerçeği yaşamış

                    Sizin acımanıza gülüp geçiyor
                    Sizi gidi faydacılar çıkarcılar sizi
                    Üzülmeyin evi yok yuvası yok diye
                    Kışlık erzak biriktirmemiş diye
                    Sizin acımanıza yok onun ihtiyacı
                    – Sahtedir zaten acımanız
                    Siz ancak alay edersiniz acımasız–
                    Özgürlüğün sesidir o ürkmez korkmaz
                    Titremeden geçer gündüzden geceye

                    Bir başka ağustosta yeniden doğacaktır
                    Ağaçların tepelerinde güneşe en yakın yerde
                    Tanrı’nın sırrıyla bir mucizeyle
                    –Oysa nesli kesilmeliydi size göre–
                    Ama hiç bir zaman hiç bir yerde
                    Sönmez tanrının yaktığı meşale
                    İstersen bir böcekte olsun o meşale

                    Temmuzda ağustosta ağaçlar cayır cayır yanarken
                    Yalnız o, odur teselli eden dayanın diyen
                    Yaşamanın en büyük ilkesi sabrı öğütleyen
                    Yavru kuşlara masallar anlatarak geceye serine götüren
                    Adeta güneşle onların arasına bir perde geren
                    Şırıl şırıl sesiyle onları serinleten
                    Gözlerine ışıltılı vahalar gösteren
                    Çeşmelerden su sesleri alıp getiren
                    Sesiyle – o ufacık gövdesinden tüten–
                    Dağ gibi sessiz korumasız bahçeyi örten
                    Herkese her yere mutluluk saçan sevinç serpen
                    Dünya cehennemine cenneti karşı diken
                    Işık kıyametine mızraklar havale eden
                    Harbeler gönderen oklar atan sesinden
                    Ağustos böceği deyip hor gördüğümüz
                    Minik göğsünde bir koskoca orkestra taşıyan

                    Hiç yere hiç bir şey yaratmamış olanın
                    Bize gönderdiği bir muştucu o yaratık
                    Uyarıcı ve muştucu bir yaratık
                    – Tanrı boş yere bir şey yaratmamıştır
                    Anlayan için muştucu duyan için uyarıcı –

                    Ateşle dans eder o güneşle dans eder
                    Çırçıplak çıkar güneşin karşısına
                    Belki yaşayamaz güneşi eksik kışta
                    Fakat ardında unutulmaz bir yaz bırakır
                    Mustafa Yumlu.

                    Yorum


                    • Turgut Uyar ve Nazım Hikmetten ikişer kitap almayı düşünüyorum. Önerilerinizi alabilir miyim arkadaşlar, abiler, gardaşlar?
                      Milli Takımım TRABZONSPOR
                      Al aşaa, vur yukari, Dik Oyna!!!
                      Helalin adı kaldı, onu gören yok.
                      Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok. Yusuf Has Hacip

                      Yorum


                      • İlk olarak ibrahim tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                        Turgut Uyar ve Nazım Hikmetten ikişer kitap almayı düşünüyorum. Önerilerinizi alabilir miyim arkadaşlar, abiler, gardaşlar?



                        Bize Her Yer TRABZON!

                        Trabzon Bir Sevda
                        Trabzonspor Bir Destan ...

                        Yorum


                        • Yürümek;
                          yürümeyenleri
                          arkanda boş sokaklar gibi bırakarak,
                          havaları boydan boya yarıp ikiye
                          bir mavzer gözü gibi
                          karanlığın gözüne bakarak
                          yürümek!..

                          Yürümek;
                          dost omuzbaşlarını
                          omuzlarının yanında duyup,
                          kelleni orta yere
                          yüreğini yumruklarının içine koyup
                          yürümek!..

                          Yürümek;
                          yolunda pusuya yattıklarını,
                          arkadan çelme attıklarını
                          bilerek
                          yürümek...

                          Yürümek;
                          yürekten
                          gülerekten
                          yürümek...
                          Haksızlığın envâını gördük. Bu mu kanun? En gamlı sefâletlere düştük. Bu mu devlet? Devletse de, kanunsa da, artık yeter olsun; Artık yeter olsun bu denî zulm-ü cehâlet.
                          FIRTINAİHTİLALEFSANE
                          we the north

                          Yorum



                          • ~~Gül'dür Gülüşler~~



                            Sevdaydı beni yarınların umuduna sürükleyen
                            ve sendin aşkın rüzgarı ile yüreğimin yangınını körükleyen…o kadar
                            yakındımki senin uzaklarına ve şikayet
                            ettim o kadar hayıflandım yakındım ki
                            sensiz yokluğuma..gözlerime bakan gözleri tanımayacağım tenime üfleyen
                            soysuz nefesleri hissetmeyeceğim; ve, ve işittiğim güzel sesinin anısına set
                            çekeceğim senden gayrı sedaları kulaklarımın tınısına…beni göremeyişinin
                            yıllarının üzerinde meçhul bir esareti olacak lakin sana olan aşkımın
                            yüreğindeki cesareti hep baki kalacak..sevda
                            şarkılarım dönecek zihninde ve ben senin ; senin o güzel söyleşinle ‘’bir lahza
                            olsun’’unutmayacağını, unutamayacağını; zaman zaman o tatlı dilinde yol bulacağını
                            ve duygulara döküleceğini zannediyorum
                            . Biliyorum ki ALLAH(cc) ımızdan sonra sen
                            olacaksın bu aşkın şahidi ve ben olacağım bu sevdanın şehidi ve yine yıllar
                            geçtikçe,sen yaşlandıkça benim aşkımın her geçen gün yüreğinde daha da
                            gençleştiğini kalp atışlarından dinleyeceksin..belki o zaman ikimizin aklı da
                            fikride birbirimizsiz boşa geçen zamana aşktan başka dayanağı olmayan ama
                            çürütülmesi imkansız bir tez öne
                            sürecek….belki aşkın ne olduğu hiç bilemeyeceksin ! Sen aşkı çağırsan da o sana
                            gelmeyecek ya da o seni çağırdığında sen
                            onun ben olduğunu göremeyeceksin..Ne acı değil mi Aşk ! Nee ! acı değil mi Aşk?




                            Evet aşk acıdır.. ki aşığın canını çok
                            acıtır..sancılarda bulur ışıl ışıl parlayan gözlerini, hele birde mavi ise
                            benimki gibi gözleri; okyanusların girdabında alabora olur, gözleri gibi sevda
                            sözleri…bilirim anlarsın; anlarsın da anlamanı istemezler bizi bize layık
                            görmeyen dünyalık kafalar..oysa bilmezler mi ki iki dünyalıktır cefalar ve
                            parayla sürülmez esasında sefalar….






                            Aşk çağırıyor beni sen de duydun mu Gül
                            Gülüşlüm ? Avuclarımı sımsıkı sıktım
                            hissetmediğim ama tahmin ettiğim kokunu terliyorlar…bir ayak tekmeliyor
                            gecelerimi, yeter artık yat uyu diyor ama ben farkında olmadan Yusuf olmuşum
                            gözlerim illaki kuyu diyor..


                            Ben sensiz geçen her gün seni düşünmeden seni
                            yaşamadan bir gün geçirmedim, seni anmadan aşkınla yanmadan bir yudum su
                            içmedim sana kanmadan…




                            Bir aşığın çığlığı yankılanıyor gönlünün
                            odalarında duydun mu Gül Gülüşlüm ? Gülüşünün gül kokusu doluşuyor
                            nefesimde ve senle yeni bir nefes oluşuyor göğüs kafesimde, üşütük bir
                            sıkıntı sarıyor bedenimi yoksa bu sensizlik
                            nedenimi? Dünsüz bir hatıra canlanıyor gözlerimde, yarınsız bir sevda heyecanlanıyor sözlerimde, bugün de
                            bugünsüzüm sensiz dermanı kayıp, bağı çözülmüş dizlerimde…..




                            Sonu olmayan uçsuz bucaksız bir aşkın sesidir
                            bu, başlangıcı bilinmeyen, sarılmadan yoksun kucaksız bir sevdanın hibesidir bu
                            zalim ayrılıklara yararlı…ve zahmetli bir duruştur bu, ebediyete değin dimdik
                            ve ezeliyetten kararlı ….




                            Sensizliğin korkusunda yaşamak illettir be
                            Akkız….! Bizi bize çok gören nasıl bir millettir..ve emin ol senden başkasını
                            bırak sevmek; düşüncesi dahi zillettir…her gün tekliyor kalbim sensiz sona
                            yaklaşıyor her nefeste bir adım daha ..bir adım daha var aslında ‘’Aşık’’
                            diyorlar bana, sana ne diyorlar Gül Tanesi? Gülüşünü güle benzetenler var mı ?
                            bir bak etrafına aradığın orda mı, beklediğin yar mı? yoksa olması zor da mı?
                            Koy şimdi elini kalbine bir bak bakiim benim ki gibi kor da mı !








                            Gül gülüşüne hasret çeker sevda toprağına
                            ektiğim gönül fidanları, kim hak eder seni gerçekten, bu adamın sensiz gündüzü bile
                            olmuş zindanları! Her gün aşkınla büyüyen bir başkası olacak mı ve aşkı sende,
                            seni aşk da bulacak mı? Aşktan meşkten anlamayan yine de seni çağıranamı, seni
                            deli gibi seviyorum deyip sahte bağıranamı gidersin ? yoksa sevdanı mahşerde
                            yaşamaya bile razı olan bu saçı ağırana mı?


                            Bir başkası için baktın mı hiç yalvaran
                            gözlerle gökyüzüne a kız ? yağmur yağmur ağladın mı hiç, hadi tam zamanı şimdi
                            dök yüzüne kız ….sözümün hiçbir değeri ehemmiyeti yok ise sende, hayatını bırak
                            sevdiklerinin sözüne …ki ahirette hatırla bu deli aşığın sözü ne….!




                            Ara sıra kanamalarım durur gönül yaralarımda,
                            bazı bazı gönül kapısını ardına kadar açmam aralarım da hala kendimi görürüm o
                            boşlukta ve yine sen olursun o boşlukta ki hoşlukta…Aşk uykusuzdur, sabaha
                            kadar sevileni sayıklamaktır ve ayıklamaktır
                            ondan gayrısını beş duyudan ve Aşk susuzdur her seferinde su çekmeye
                            çalışmaktır kaynağı kurumuş boş kuyudan…




                            Dayanıksız bir yadırgamadır sensiz
                            düşündüklerim…olmadı hiç sana dair üşendiklerim


                            ben sana yakın olduğum kadar yakın olmadım
                            hiç kendime..sana hastayım .. ya sen ilacım olacaksın ya da seninle ölmeli Aşk
                            ! belirgin bir kıyastayım…


                            senin aşkınla yanarken buza düşse hissetmem
                            acıyı ve seni bu kadar net severken kendim için dahi olsa geç diyemem ana
                            bacıyı… bilhassa sen olmadığında


                            seni sevmek olmalı düstûrum….ne yapmalıyım
                            bilmiyorum içimde ki yokluğunu
                            susturum…birbirine düğümlüyorum adındaki heceleri ve geceleri her bir heceden aşk kelimeleri
                            türetiyorum hayaller içinde,, gidip
                            alacağım sanki aşkın olsa dahi Çin’de…




                            Kim tarif edebilir mutluluğu sevmeden
                            sevilmeden ve hangi sevgili arif eder bir aşığı acı çektirmeden..ve hangi
                            sevdalı aşk meyvesinden yer gönül tarlasına hasret ektirmeden.. hangi dilek
                            gerçek olmuş ki Yaradana yalvarmadan ve hangi hüzün son bulmuş bir müddet
                            darlanmadan..Söyle yüreği büyük kız! kim
                            benden daha fazla sever seni ve bunu iddia eder utanmadan arlanmadan…Gülme öyle
                            abartıyorum diye…evet abartıyorum ama biliyor musun niye, çünkü kalbim sana
                            inandı aşk aşk ve yine aşk diye ve hissediyorum ve umuyorum en az iki cihandan
                            birinde olacaksın bana Rabbimden büyük
                            bir hediye…..




                            Bir aşk katarına mı yüklenmeli sana dair
                            ümitler , zorlanmalı mı benim olma ihtimaline bağlı bütün limitler, ya nasıldır
                            sende ki bana ait umutlar ,yok mu hiç kalbinden bana yönelik aşkı emreden
                            komutlar…bilemem ki senin ruh halini , sevmek suçtur derler ben aşığım suçluyum
                            da göremiyorum sende ki sevda mahâlini,,ben
                            bu aşk denizinde sevdiğini sevgi korsanlarından çekip almak isteyen Simbat ,
                            sen ise aşk denizinde gönül sahillerime esip bir daha uğramayan imbat gibisin…bir
                            şey desem, desem yapar mısın ?


                            Şimdi şu an kestane gözlerini kapatıp sana
                            olan aşkımı düşünüp saçının tellerine üfler misin ? Teşekkür ederim Gül
                            Gülüşlüm…




                            Dileklerim gerçeğe dönüşse yani sen gerçeğe dönüşsen
                            ve olsan gidiş SEN.. dönüş SEN… desen desen yüreğimde motifleşsen ve desen SENİ
                            SEVİYORUM yalnız sen, yalnızken de sen ….ah bi desen bir ALLAH(cc)ım bi de SEN…




                            Nerelere hapsetsem seni düşünmeden geçen bir anı,
                            nerelere kilitlesem sensiz her yanı,sen olmuşun aşk da teşhis sevda da tanı
                            ..ah be Bidenem! ah be Kaan’ın canı ! sakın unutma emi bu aşığı mahşerde de
                            tanı, görürsen orda avuçlarında bir parça sevap tutanı; hatırla ne olur her
                            zaman sana sözünü tutanı…




                            Şerh koydum, savaş açtım; seni şiirlere
                            namelere yazmayan parmaklara, gözüm yaşını özendirdim coşkun akan ırmaklara,
                            ağlayışlarımın feryadı kısık, gülüşlerimin suratı asık, zehirli bir ayrılık
                            kılıcı saplanmış sanki tenime ve tesirli bir aşk kalkanı kaplanmış bedenime..çok
                            denedim seni sevmemeyi düşünmemeyi sıktım otuziki dişimi ama olmadı anladım ki ve
                            biliyorum ki ve eminim ki ve kesin ki senden gayrı bir aşk doyurmaz dirilişimi,
                            varsın aşk defterini ecelim dürsün biz yinede aşk meyini içelim ve aşkımız
                            mahşere dek sürsün ,yok yok mahşerden sonra da sürsün ki bütün melekler nasıl
                            bir sevdaymış bu yerinde görsün…


                            Her gece keder öpüyor mu senin kalbini de
                            benimki gibi, seninde umutlarının karanlık mı dibi, kimler hangi yasağı
                            yasadılar kavuşmamamız için, hangi aşk örgütünün militanıyız, hangi mahkemede yargılayacaklar
                            aşk suçu kapsamında söylemlerimizi ve kaç celsede kıracaklar sevdamızın
                            kalemini hangi hücreye kapatacaklar aşk eylemlerimizi ve hangi dar ağacında asacaklar bu büyük
                            sevgimizi ?




                            Gül Gülüşlüm bu satırları yazarken o kadar
                            zorlanıyorum ki bazen gözlerime hükmedemiyorum ve dur artık yeter yaşları dökme
                            demiyorum, ağlamak istiyor her bir azâm ve benimde buna var rızam çünkü sana
                            olan aşkım muazzam..sensiz nefes almak demek; nefes nefese kalmak demek ve bir
                            an önce ölmeyi istemek ve emin ol Bidenem ölürken de düstûrum seni sevip
                            gülümsemek…




                            Müsaade et de biraz hayal kurayım..elele
                            gezseydik seninle beyaz bulutların üstünde,sen şimşek ben yıldırım olup
                            çarpışsaydık sessizce,mavi denizlere dökülseydik yağmur tanelerinde ve aynı
                            ummanlara dalsaydık, batsaydık derinliklerine, yansaydık ve kavrulsaydık aşk
                            ateşinde ve savrulsaydık ifil ifil esen
                            rüzgarında sevdanın serinliklerine…..




                            Issız bir kalabalık seni düşleyen düşler,
                            içinde hasret barındırır gayrısakindir rüyalarım ve beni senden başka herşeyden
                            arındırır ayrı lakindir güyalarım ve anlamsızdır amalarım fakatlarım, uçurumdan
                            aşağıdır düşüşler ve umudumu bin yerinden ve en derinden sakatlarım.. bilhassa
                            yalnızlığımda yoğunlaşır çokluğun ve gül kokar gül gölgesi yokluğun ve Gülgülüşlüm
                            seni anan dudaklarımda Gül’dür Gülüşler…






                            Yüreğime maki mavi bir okyanus damlar,..
                            ereğime bakî her kavî sensizlik fikrinde bir intihar yaratır çatılar damlar,
                            sıra sıra dizilmiştir ardışıktır ve gönlümdeki boşluğunun cellatını bekler
                            idamlar….geceden aşka çağırır özlemler, gündüzün yine aşkı bağırır istemler ve
                            aşk üzerine kuruludur sevgiye hayiz sistemler ve kavuşmaya dairdir yokluğun
                            asabından sitemler ve haddi hesabından da taşmıştır duaya endekslidir totemler..






                            Sensiz her anımda gönlümün sokaklarında,top
                            oynuyor in cin ve seni düşününce yalnızlığımın kaldırımlarında bana el uzatıyor
                            senin yaşam sevincin ve sanki önce sevdanın yıldırımlarında ölüyor sonra seninle
                            yeniden doğuyorum ALLAH(cc) biliyor ki seni çok seviyorum ve istemem bir gün
                            incin, sensiz olan aşktan soğuyorum ve sensiz bütün sevgileri gözyaşımda
                            boğuyorum..




                            Beni sevmen sana zor geliyorsa, aşamıyor
                            engelleri yüreğindeki ateşlerin kor geliyorsa ve ben varım bu sevdada ya sen ! gönlüne sor geliyorsa,gelmiyorsa da
                            sıkma canını be Gülgülüşlüm..


                            Varsın olmayalım bu dünyada can ciğer iki
                            aşık dedim ya defalarca zikrettim ya bu can diğer tarafta da sana aşık olacak
                            ve seni bekleyecek…orada hiçbir aşk yalan olmaz ve yoktur seveni
                            kekleyecek..son sözüm ilk sözüm gibi seni daima hep SEVecek..



                            oscara_aday_hayaller(münhasıran)

                            Yorum


                            • "Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
                              Seyir defterini başkası yazsın.
                              Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
                              Beni o limana çıkaramazsın..."

                              Yorum


                              • İlk olarak Oğuz ZEYTİN tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                                Geri Gelen Mektup

                                Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
                                Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
                                Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
                                Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..

                                Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
                                Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
                                Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
                                Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse
                                …

                                Ey sen ki, kul ettin beni onmaz yakışınla,
                                Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!
                                Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
                                Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

                                Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
                                Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
                                Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah’ın,
                                Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,

                                Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
                                Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
                                Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
                                Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…


                                Hasret sana,ey yirmi yılın taze baharı,
                                Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
                                Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
                                Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!

                                Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
                                Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
                                Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
                                Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

                                Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma “Kaabil”,
                                İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil
                                Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
                                Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

                                Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur,
                                En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
                                Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
                                Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…

                                H. Nihal ATSIZ

                                (Yolların Sonu, Sayfa 121, İrfan Yayınevi, 5. Baskı, 1997)
                                İlk olarak Oğuz ZEYTİN tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                                Büyük Atsız'dan...

                                KADER

                                Dünyada gerçi olmadı bir şeyde kârımız
                                Ukbâda belki olsa gerek itibârımız.

                                Ağyâr gül kopardı dikenden demet demet,
                                Hâr oldu bağrımızda çiçek yüzlü yârımız.

                                Yükseldi arşa neşvesi dünun, esâfilin;

                                Toprakta gizli kaldı bizim âh ü zârımız.

                                Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için;

                                Mâziye, ırka, sancağadır iftihârımız.

                                Şâd olmamak olur mu, Kızıl Elma semtine

                                Bir gün dönerse râyet-i âli-tebârımız.

                                Hiçbir emel gönülde karâr etmiyor bugün,

                                Ermektedir, şitâya hazin sonbahârımız.

                                Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,

                                Varsın cihanda olmayagörsün mezârımız.



                                Ruhu şad olsun.
                                Ve... "KARHRAMANLIK"

                                Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
                                Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
                                Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
                                Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

                                Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
                                Koşar adım gitmeli onların arkasından.
                                Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
                                İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.

                                Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
                                Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
                                Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
                                Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

                                Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
                                Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
                                Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
                                Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...



                                *

                                Doğumgünün kutlu olsun Büyük Atsız...
                                Akıl, öfkeyi ve onunla kolayca birleşen bilgisizliği yener. Aklı kullanmak biraz zahmet, çaba gerektirir.

                                Yorum

                                Üzgünüz, bu sayfayı görüntüleme yetkiniz yok
                                Yükleniyor...
                                X