Başkanın hocayla ilgili konuşmalarını yeni dinledim ve yine hiç şaşırmadım. Tamamen tepkilere bir ön alma hamlesi. Gideni itibarsızlaştırabildiğin kadar itibarsızlaştır ki yaptığının haklılığı daha kuvvetlensin. Yabancı olmadığımız tavırlar, sadece bizde de değil, Türkiye'nin genel hali. Yöntem de şu: mış mış mış da muş muş muş...
Malatya maçı sürecini hala açıklayamazmış, kamuoyu önünde açıklanmaması gereken şeyler varmış. Kurumsal tavra gel. Ama hocayla alakalı kulağına gelen ne var ne yoksa her şeyi rahatlıkla anlatabiliyorsun. Takım kaptanıyla arasında geçen diyaloğa kadar. Tepki gördüğün için olabilir mi acaba? Acaba malatya maçından sonra işler kötü gitseydi aynı şekilde kurumsal ketumiyet devreye girer miydi, yoksa yaşananlar basına sızdırılır mıydı? Ayrıca Onur ile Burak kamuoyu önünde anlatılmayacak işler yapmışsa hocayla oyuncular arasında tercih yapmazsın. Gereğini yaparsın. Sonra da bunu bir lütuf diye anlatmazsın.
Abilerinden akıl almış ayrı sorunlu ifade, her puan kaybından sonra yönetime sallıyor hakeme bir şey söylemiyor ayrı skandal ifade. Lafın ucunun nereye gittiğinin o kadar farkında ki.Biraz daha uzatsa hocayı truva atı gibi içimize soktular, altımızı oyuyordu diyecek. Neyseki bilerek puan kaybetti iması henüz gelmedi! Konya maçından sonra öz eleştiri yapmış, inanacağız. Eline ne verdiyseniz yararlanmaya çalışan ve her türlü soruna rağmen mücadeleye devam eden hoca transfer yasağı geldi diye istifa etmek istemiş, inanacağız. Başkana ayağını denk alacak demiş,inanacağız. Peki inanalım.
Madem mış'lardan muş'lardan konuşacağız. Hoca Mikel ve Stu tranferlerine onay vermiş mi? Sezon ortasında başka bir hocayla görüşülmüş mü, bu da hocanın kulağına gitmiş mi? Hoca Ulaş Özdemir için çok tehlikeli biri demiş mi? Başkan hocanın istifasının ardından istifa kararı almış mı, bunu divan başkanına açıklamış mı, devreye girenler sayesinde bu karardan vazgeçmiş mi? vs. vs.vs. Olayı dedikodu seviyesine indirirseniz ipin ucunu yakalayamazsınız. Tıpkı ali koçun aykut kocamanın yardımcıları için kulüp bilgilerini sızdırmışlar, soyunma odasına halı getirmişler, hocanın cenazesini kaldıracaklarmış gibi gibi saçma sapan dedikoduları basına açıklaması gibi. Gerçi sonradan bunların birçoğunun gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı.
Neden doğru düzgün ayrılmayı beceremiyoruz? Belli bir süreçten sonra son noktada başkan hocaya hocalık öğretmeye kalktı, hoca da başkana başkanlık öğretmeye kalktı. İcra makamı olan da gereğini yaptı. Birbirinizle çalışma isteği ve hevesi zaten yokmuş, ayrılmışsınız. Hoca Trabzonsporu yönetenlere sahip çıkın deyip giderken şu açıklamalar yakışıyor mu? Olayı bir şekilde kapatıp Hüseyin Hoca ile devam ediyoruz demek zor mu? İlla kamplaşacağız yani. Boğaza ne takıldıysa tükür tükür bitmedi, ezin ayağınızla çiğneyin yok olana kadar.
Diğer ajitasyonlara girmeyeceğim de "gerçek Trabzonsporlular" ifadesi bumerang gibidir. Gün gelir kendisini götürür. Önce arkanda saf tutanların bir kısmının neden saf tuttuğunu bir anla. Yarın bi bakmışsın etrafta kimsecikler yok.
Malatya maçı sürecini hala açıklayamazmış, kamuoyu önünde açıklanmaması gereken şeyler varmış. Kurumsal tavra gel. Ama hocayla alakalı kulağına gelen ne var ne yoksa her şeyi rahatlıkla anlatabiliyorsun. Takım kaptanıyla arasında geçen diyaloğa kadar. Tepki gördüğün için olabilir mi acaba? Acaba malatya maçından sonra işler kötü gitseydi aynı şekilde kurumsal ketumiyet devreye girer miydi, yoksa yaşananlar basına sızdırılır mıydı? Ayrıca Onur ile Burak kamuoyu önünde anlatılmayacak işler yapmışsa hocayla oyuncular arasında tercih yapmazsın. Gereğini yaparsın. Sonra da bunu bir lütuf diye anlatmazsın.
Abilerinden akıl almış ayrı sorunlu ifade, her puan kaybından sonra yönetime sallıyor hakeme bir şey söylemiyor ayrı skandal ifade. Lafın ucunun nereye gittiğinin o kadar farkında ki.Biraz daha uzatsa hocayı truva atı gibi içimize soktular, altımızı oyuyordu diyecek. Neyseki bilerek puan kaybetti iması henüz gelmedi! Konya maçından sonra öz eleştiri yapmış, inanacağız. Eline ne verdiyseniz yararlanmaya çalışan ve her türlü soruna rağmen mücadeleye devam eden hoca transfer yasağı geldi diye istifa etmek istemiş, inanacağız. Başkana ayağını denk alacak demiş,inanacağız. Peki inanalım.
Madem mış'lardan muş'lardan konuşacağız. Hoca Mikel ve Stu tranferlerine onay vermiş mi? Sezon ortasında başka bir hocayla görüşülmüş mü, bu da hocanın kulağına gitmiş mi? Hoca Ulaş Özdemir için çok tehlikeli biri demiş mi? Başkan hocanın istifasının ardından istifa kararı almış mı, bunu divan başkanına açıklamış mı, devreye girenler sayesinde bu karardan vazgeçmiş mi? vs. vs.vs. Olayı dedikodu seviyesine indirirseniz ipin ucunu yakalayamazsınız. Tıpkı ali koçun aykut kocamanın yardımcıları için kulüp bilgilerini sızdırmışlar, soyunma odasına halı getirmişler, hocanın cenazesini kaldıracaklarmış gibi gibi saçma sapan dedikoduları basına açıklaması gibi. Gerçi sonradan bunların birçoğunun gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı.
Neden doğru düzgün ayrılmayı beceremiyoruz? Belli bir süreçten sonra son noktada başkan hocaya hocalık öğretmeye kalktı, hoca da başkana başkanlık öğretmeye kalktı. İcra makamı olan da gereğini yaptı. Birbirinizle çalışma isteği ve hevesi zaten yokmuş, ayrılmışsınız. Hoca Trabzonsporu yönetenlere sahip çıkın deyip giderken şu açıklamalar yakışıyor mu? Olayı bir şekilde kapatıp Hüseyin Hoca ile devam ediyoruz demek zor mu? İlla kamplaşacağız yani. Boğaza ne takıldıysa tükür tükür bitmedi, ezin ayağınızla çiğneyin yok olana kadar.
Diğer ajitasyonlara girmeyeceğim de "gerçek Trabzonsporlular" ifadesi bumerang gibidir. Gün gelir kendisini götürür. Önce arkanda saf tutanların bir kısmının neden saf tuttuğunu bir anla. Yarın bi bakmışsın etrafta kimsecikler yok.
Yorum