Değerli BMN Üyeleri,
BMN ve Trabzonspor ile ilgili gelişmelerden anında haberdar olmanız için bir WhatsApp Kanalı kurduk. Aşağıdaki bağlantıdan katılımınızı bekliyoruz.
Kanala abone olduktan sonra kanal bildirimlerini açmayı unutmayınız.
Not: WhatsApp kanallarında telefon numaranız ya da iletişim bilgileriniz diğer abonelere görünmez.
Kanala Katıl
 |
| 23 Şubat 2006 Perşembe |
| Yeni Hasan Şaş'lar İstemiyoruz! |
Çocukluğumuzun mahalle aralarında ağabeylerimiz sokak maçları yaparlarken, biz küçüklerin stajı genellikle kalelerde başlardı. Öyle daha ilk maçta, ilk beşte, altıda, ya da bizim mahalle gibi sahanın ?minicik? olduğu yerlerde ilk ikide olmak kolay değildi. Staja herkes gibi kalede başlamıştım ama çok geçmeden talihim döndü!.Mahallemizin büyüklerinden, şimdi Trabzonspor forması giyen genç oyuncu Ergün Keleş?in babası Galip Abi, benim kalecilik için fazla akıllı olduğuma ve kaleci olamayacağıma karar vermiş ve iki ?taş?ın arasından erken kurtulmuştum. Gazozuna oynadığımız ve kazandığımız bir maç sonrası Galip, Ertuğrul ve Kamuran ağabeylerimiz, kaleci olmak için insanın biraz ?çatlak? olması gerektiğini izah etmişler ve biz de o küçücük kavrayışlarımızla bunu kabullenmiştik. (Gazoz paralarını kendimiz kazanırdık genellikle. Ya Goğlis toplar satardık, ya cam ya da ara sıra mahalleye gelen kamyonlardan tuğla boşaltırdık.( Mal sahibi genellikle boşaltmak istemez, zira çok zayiat verirdik, ama bizlere bir şekilde harçlık vereceği için de ses çıkarmazlardı).Zaten bizim takımın kalesine de ya Deli Metin ya da Kopuk Dündar geçiyordu. E, bu durum zaten olayı açıklamaya tek başına yetiyordu aslında. Şenol Güneş?in ?iyi kaleci biraz çatlak olur? öngörüsünün bir istisnası olduğunu kısa zamanda anlayacaktık elbette, ama yıllar sonra Galatasaray kalesinde gördüğüm Hayrettin?in, tam da çocukluğumuzdan kalan kaleci fotoğrafı olduğunu ilk hareketlerinden sezmiştim. Hep de öyle kaldı. Şimdilerde Erzurumspor Teknik Direktörlüğü yapan Galatasaray?ın eski kalecisi, oldukça sıkıntılı günler geçiren Galatasaray?daki sorunların kaynağına kendince yorum getirmiş ve çöküşün asıl sorumluluğunu da iki ünlü isme yüklemiş..Bu iki isim spor dünyasının ünlü isimleri eski başkanlardan Faruk Süren ve teknik direktör Fatih Terim. Hayrettin aynı röportajda kendilerinin de aylarca paralarını alamadıkları dönemler olmasına rağmen Galatasaraylılık ruhu ile mücadeleye devam ettiklerini belirten Hayrettin Demirbaş, şimdiki başkan Özhan Canaydın?ın da yalnız bırakıldığını iddia etmiş. 12 yıl formasını giydiği Galatasaray?a ve Türk futboluna gelmiş geçmiş en büyük yıldızın Hagi olduğunu iddia eden Hayrettin?e göre Galatasaray ona da gereken değeri vermemiş. Eski takımının dünya futbolundaki tek Türk markası olduğu iddiasını da gündeme getiren Hayrettin, bu vesile ile devleti de Galatasaray?a sahip çıkmaya çağırmış. Röportajın son bölümünde de; Hasan Şaş, Hakan Şükür ve Ergün gibi futbolcuları, kendi futbolcularına da örnek gösterdiğini ifade eden Hayrettin?in açıklamaları ışığında biz de objektif bir gözle ve dilimizin döndüğünce Galatasaray?ın mali ve idari açıdan dip yapışının nedenlerini sorgulayalım. Hayrettin?in Fatih Terim konusundaki eleştirisine katılmamam olanaksız. Zira benzer bir bakış açısıyla Fatih Terim yazısı yazmış ve kendisinin başarısız olduğunu; Hagi, Popescu, Okan, Emre, Hakan Şükür ve Ergün gibi yıldızların sürükleyiciliğinde ?başarılı? sanıldığını, gerçekte daha önce çalıştırdığı hiçbir takımda hiçbir başarısının olmadığını yazmış ve son İsviçre skandalının da baş sorumlusu olduğu gerekçesiyle istifasının gereğine değinmiştim. Hayrettin?in vurguladığı gibi, UEFa şampiyonluğundan sonraki ikinci dönemde kulübün paraları anlamsız transferlerle sağa sola saçılmış ve kulüp bir darboğaza sürüklenmişti. Bu sürüklenişin suçlularından birincisi, her transfere olur veren yönetimse, ikincisi de, ikinci sınıf futbolcuların 1. sınıf paralara transferini isteyen Fatih Terim?di. Galatasaray camiası bu konuda yeterli bir özeleştiri geliştirememiş ve bunun faturası katlanmış şekilde önlerine gelmiştir. Eski kaleci, Kendilerinin de zaman zaman paralarını alamadıklarını belirterek bunları fazla sorun etmediklerini ima etmiş. Bu konuda Hayrettin?in fazla iyimser olduğunu düşünüyorum. Zira, kulüp tarihinde paralarını alamadıkları gerekçesiyle idmana çıkmama olayının başka bir örneği daha yoktur sanırım ve bugünkü kadronun çektiği sıkıntılar yanında o günkü sıkıntıların sözü bile edilemez. Hatta denebilir ki, bugünkü sıkıntıların tohumları daha o günlerden atılıyordu. Bugüne taşınan sıkıntılar için Hayrettin?in ?Özhan Canaydın yalnız bırakılıyor? görüşüne kısmen katıldığımızı da ekleyelim.. Hayrettin Demirbaş, Galatasaray?ın dünya markası tek Türk takımı olduğunu ve bu nedenle devlet yardımı alması gerektiği gibi ?komik? bir görüşün de sahibi olmuş. Sporun bir oyun olduğunu öncelikli olarak önümüze koyup, dünya?da devlet yardımı almış başkaca bir takım var mı diye Hayrettin?e soralım. Acaba Hayrettin bu açıklamayı yaparken anayasal bir dayanaktan mı güç almıştır.? Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Bir Devlettir, gibi özetlenebilecek bir anayasa desteği mi Hayrettin?e bu fikri vermiştir, bilemeyiz. Öyle olmadığını umarak, Hayrettin?in bir gönül yarasıyla arayış içinde olduğunu varsayarak bu komik faslı da kapatalım..Ve gelelim beni en çok düşündüren bölüme.. Hayrettin, teknik direktörlüğünü yaptığı Erzurumsporlu futbolculara Hasan Şaş, Hakan Şükür ve Ergün?ü örnek gösterdiğini ifade etmiş. İşte orada dur Hayrettin Hocam! Ergün?e söyleyecek tek bir kötü sözümüz yoktur, Allah çarpar adamı! Ama mesela Hakan Şükür?ün nesini örnek gösterdiğini açıklamanı isterdim. Futbolcu Hakan Şükür?e lafım yoktur, biline, ama onun dışında kalan her Hakan Şükür?ün karşısındayım ve gençlere örnek gösterilmesini de zararlı bulurum. Hizipçi Hakan Şükür vardır, milli takım kamplarını bile karıştırır, değil Galatasaray?ı. Ümmetçi Hakan Şükür vardır, iddialar odur ki, arkadaşları arasında namaz kılan/kılmayan ayrımı yapar ve nedense ülkesine dönmekten ?imtina? eden bir muhterem zatın temsilcisi olmaktan hiç rahatsız olmaz Özel hayatıyla ilgili geçmişte kalanları bir yana bırakıp Hakan Şükür?ü noktalayalım. Peki ya Hasan Şaş?ı futbolcularına hangi özellikleriyle örnek gösteriyorsun Hayrettin Demirbaş? En sondan başlayalım; Son Sivas deplasmanında Cihan?ın gördüğü kırmızı karttan sonra kaptan sıfatıyla hakemlerle ?döver? gibi konuşan, sağa sola saldıran, gözleri öfke ve kinle dolan Hasan Şaş?ı mı örnek gösteriyorsunuz mesela? Ki bu davranış modeli kendisi için sıradanlaşmıştır. Futbol yetenekleri tartışılmayan bu Adana delikanlısı, geçmiş örneklerden mi feyz almaktadır bilinmez, ama spor ahlakının sınırlarını zorladığı aşikardır Türkiye?de doping yaptığı için ceza alan ender futbolculardan biri olduğu için mi Hasan Şaş?ı örnek göstermiş Hayrettin Demirbaş, bunun yanıtı da eski delişmen kaleci de saklıdır.Bilemeyiz. Son örnek de, kimselerin farket-e-mediği bir davranışından. Sanırım Tromso maçının rövanşıydı. Rakip oyuncu herhangi bir pozisyon sonrası yerdeki Hasan Şaş?a elini uzattı ve kaldırmak istedi, Hasan?ın ne yaptığını tahmin etmişsinizdir. Maçın ilk yarısı olduğunu hatırlatırım. Yine aynı maçta, bir rakip oyuncu Hasan Şaş?ın sırtına dostça dokunup giderken, Hasan?ın yüzündeki ifade ekrana yansıdı? Bu nasıl bir kin, ne tür bir tarifsiz öfke hali? Ne oluyor yahu dedirten bir ifade yapışıp kaldı ekrana. Tarif edilebilir değil yazık ki, görenler hatırlar.. Rakibe değil sevgi kırıntısı, bir gram saygı bile taşımayan, en azından hareketleriyle bunu gösteren bir oyuncuyu nasıl olur da Erzurumsporlu oyunculara örnek gösterirsin Hayrettin hocam! Lütfen bu açıklamanızı geri alın, Türkiye Ligleri bir Hasan Şaş?a ve Hakan Şükür?e bile zor tahammül ederken yenilerini istemiyoruz. Lütfen! |
Tweetle
Yorum