Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Trabzonspor Kurtarılabilir mi? | Futbol Kurtarılabilir mi?

Daraltma
X
 
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Trabzonspor Kurtarılabilir mi? | Futbol Kurtarılabilir mi?

    Öncelikle yazı alıntıdır Dortmundun batışı ve çıkışları vardır inanın bana yazıyı tamamen okuyunca aynı şeyleri aynı hataları ve İHO gibi bir başkan geldiklerinde çöküşleri başlıyor neyse lafı uzatmıyayım inşallah bunu örnek alırsınız taraftar bazında çünkü burda en büyük iş bize düşüyor nedeni ise başkanın ben bunu zaten okuduguna adım gibi eminim çünkü başkan yapmaya başladığı işlerin hepsi dortmundun yükselme yıllarının başıydı.

    Şiddetli not:En önemli iş taraftarda çünkü Dortmund iyi günde kötü günde tutkulu taraftarına borçlu şuanki durumunu.

    İyi okumalar.

    Finalde Kaybetti, Borsada Kazandı!
    2001/02 sezonunu üstün bir başarıyla geçen Dordmund Bundesliga’da o yıl altıncı ve son şampiyonluğuna ulaşırken, o sezon sonu tekrar UEFA Kupası’nda da finale yükselme başarısı gösterdi. UEFA Kupası’nda Hollanda’nın Feyenoord ekibine karşı Rotterdam’da final oynayan Dordmund bu maçta da üstün bir performans ortaya koymasına karşın, Van Hooijdonk, Tomasson ve Koller’in gollerine engel olamamış, Amoroso’nun kaydettiği tek Dordmund golüyle finali 3-1 kaybemişti.
    Ancak bu final ve 2001/2002 sezonunda Bundesliga’da ulaşılan şampiyonluk onlar için bir dönemin de başlangıcı oldu. Dordmund Alman futbol tarihinde bir ilke imza atarak, borsaya açılma kararı verdi ve bu şekilde sezon sonunda Alman Frankfurt borsasına kote ilk ve tek kulüp olarak tarihe geçti.
    Sportif Başarı Gelmeyince Çöküş te Başladı
    Borussia yeşil sahada kazandığı başarıları mali performansa çevirmeyi iyi bildi. 2001/02 sezonunda sergilenen üstün performans onları borsaya taşıdı. 2001 sonunda borsaya hisselerini açtıktan sonra çok önemli miktarda paraya ulaşan Dordmund’u bu olanak daha da büyük başarılara taşıyabilirdi. Bu amaçla büyük transferler yapılması gerekiyordu ve nitekim 2001/2002 sezonunda 31 milyon dolar ödeyerek Marcio Amoroso’yu renklerine bağladılar. Ancak Dordmund sportif performansta gösterdiği başarıyı finansal alanda tekrarlayamayınca, kulüp çok önemli bir finansal krizin içinde buldu kendisini.
    Başarının Ardından Gelen Finansal ve Sportif Çöküş
    “2003/2004 sezonuna gelindiğinde kulübün zararı 65 milyon, borcu ise 118 milyon euroya kadar yükselmişti. Oysa kulübe ait şirket borsaya açılmış ve stadyum satılmıştı. Tribün gelirleri ise sürekli en üst noktadaydı. Başkan Gerd Niebaum ve menacer Michael Meier’e eleştiriler bu dönemde had safhaya ulaştı.


    Başkan Niebaum ve Menacer Meier
    Kendileri iş bilmezlikle suçlandı. Bunun üzerine Başkan Niebaum 2004 yılında başkanlıktan, 2005 yılında ise şirket yönetiminden ayrıldı. Menacer Meier de istifa edip ayrılmak zorunda kaldı. Kulüp başkanlığına Galatasaray’ı Neuchatel davasında savunan Reinhard Rauball gelirken, Hans-Joachim Watzke de kulübe ait futbol şirketinin başkanı oldu.


    Reinhard Rauball veHans-Joachim Watzke

    Watzke göreve gelir gelmez kulübün küçülmesine ve yeniden öz kaynaklara dönülmesine karar verdi.”

    “Borussia Dordmund Kurtarılabilir mi”ydi?
    Ünlü ekonomi ve iş dergisi BusinessWeek’in 19 Temmuz 2004 tarihli sayısının kapağının ve içeriğinin önemli bir kısmını bu sıkıntılardan dolayı futbolun içine düştüğü açmaz oluşturuyordu ve derginin başlığında “Can football be saved?” yani” Futbol kurtarılabilir mi?” sorusu sorularak bazı futbol kulüplerinin bu açmaza nasıl ve neden düştükleri geniş bir şekilde analiz ediliyordu. O analize dahil edilen kulüplerden birisi de, bugün size övgüyle bahsettiğimiz Borussia Dortmund idi.
    İyi Yönetilemeyen Dordmund Krize Girdi
    Nitekim Business Week’in yaptığı analize göre Dordmund’da yolunda gitmeyen bir takım yanlışlıklar vardı ve bunlardan en önemlisi özellikle futbolculara ödenen maaş ve ücretler ile primlerde yaşanılan çok önemli artışlar ve transferlere delicesine akıtılan milyon dolarlardı. Nitekim bu kapsamda Borussia Dortmund Avrupa’da oyuncularına en fazla maaş, ücret ve prim ödeyen kulüplerin başında geliyordu. 1996/97 Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Dortmund’un 2001 yılında da Şampiyonlar Ligi’nde Kupa’ya uzanabilmek için 31 milyon dolar bedelle Marcio Amoroso’yu renklerine bağlaması, Avrupa’da büyük bir sükse yaratmıştı. Ancak kendisinden çok şey beklenen Amoroso, beklenmeyen bir sakatlık nedeniyle uzunca süre takımdan ayrı kalmış ve bir süre sonra da gözden düşmüştü. O sezon Şampiyonlar Ligi’nden de elenen Dortmund yaklaşık 62 milyon dolarlık bir gelir kaybıyla karşı karşıya kalmış ve toplam gelirinin yaklaşık yüzde 38’ini yitirmiş ve sezon sonunda kulüp sezonu 35 milyon zararla kapattığını anons etmişti.
    Oysa “Dortmund bu başarıları elde ederken alt yapısından yetişen oyuncular ağırlıktaydı. Şampiyonlar Ligi finalinde takımın 3’üncü golünü atan Lars Ricken o karşılaşmada henüz 17 yaşındaydı. Ancak kulüp daha sonra bu yörüngesinden saparak pahalı transferler yapmaya başladı

    Sportif Başarı Gelmeyince Hisse de Düştü
    Bundesliga’da en son 2001/02 sezonunda kazanılan şampiyonluktan sonra bir daha Şampiyonluğa ulaşamayan Dortmund 2002/03 sezonunda gösterilen üçüncülük performansından sonra adeta serbest düşüşe geçti.
    Dordmund’un 2002/03 sezonunda şampiyon olarak direkt katıldığı Şampiyonlar Ligi grubundan çıkamaması, onları büyük bir yıkıma götüren başlangıcın da ilk adımını oluşturdu. Yaptığı büyük yatırımlardan bir türlü istenilen sonuca ulaşamayan Dordmund 2005 yılında, yaşadığı krizin zirvesine çıkmıştı. O sezon yaklaşık 11 Euro’ya kadar yükselen hisse bu dönemde %80 değer yitirdi. Sportif performanstaki yetersizlik onları çok şiddetli önlemler almaya itti ve bu dönemde oyuncuların maaşlarında %20 kısıntıya gidildi.
    Sadece sportif anlamda değil, mali anlamda da irtifa kaybeden Dortmund’un Frankfurt borsasında işlem gören hisse senedi de çok önemli oranda değer yitirmiş; 2001/02 sezonunda tarihi zirve yaparak 8 Euro’ya kadar yükselen hisse bu tarihten sonra hızla değer yitirmeye başlamış ve 2007/08 sezonunda 13. Sırada bitirilen Bundesliga performansı sonrası hisse senedinin değeri de 1 Euro’nun altına kadar düşmüştü.

    Bir Türlü Gelmeyen Başarı
    Dordmund’un 90’lı yıllarda başlayan yükselişi 2000’li yıllarda sekteye uğradı ve bir türlü lokal ve uluslararası başarıya ulaşılamadı. Bu başarısızlık doğal olarak kulübün hem mali hem de sportif performansını olumsuz ekileyen bir kısır döngünün de başlamasına neden oldu.

    Gelenek, Tutku ve Başarının Takımı
    Borussia Dortmund kendisini faaliyet raporunda geleneklerine tutkuyla bağlı başarıya odaklı bir kulüp olarak tanımlıyor. faaliyet raporunda.
    1996/97 Yılında Juve’yi yenerek Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Dortmund tam 11 kez Deloitte’un en zengin kulüpler sıralamasına girme başarısı gösterdi. 2009/10 En zengin 20 Kulüp sıralamasına da 104 milyon Euro’luk geliriyle 18. sıradan giren Dortmund, bu listede yer alan beş Alman kulübünden birisi.
    74.800 ortalama seyirci sayısı ile Avrupa’nın ve Almanya’nın en fazla seyirciye oynayan kulübü.

    Sonuç

    Alman Bundesliga’yı son haftalardır kasıp kavuran ve topladığı 43 puanla ilk yarıyı lider tamamlayan, bu performansıyla taraflı tarafsız herkesin taktirini kazanan Borussia içinde bulunduğu finansal sıkıntılar nedeniyle 2004-05 sezonunda iflasa kadar uzanan bir çıkmaz yola girmişti. Bu olumsuzluk kulübün sportif performansını da derinden etkilemiş ve Bundesliga’da bir varlık gösterememişlerdi. Ancak daha sonradan kulübün aldığı bazı yönetsel kararlar katı bir şekilde uygulandı. Transferlerde kesinlikle yıldız satın alma politikasından vazgeçildi ve altyapıya, gençlere yönelindi. Bunun yanı sıra takım içi dengeleri bozmayacak bir ücret ve maaş politikasına geçildi. Bu sayede takım içi maliyetler minimize edildi. Takımın en değerli oyuncusu Nuri Şahin’in yıllık 350 bin Euro’ya oynadığını söylersem, sanırım konu daha net olarak ortaya çıkacaktır. Takımın başına herkesin sevdiği ve kulübe yeniden heyecan verecek, güven yenileyebilecek, tribüne ilave taraftar çekebilecek popüler ama yerli bir hoca getirildi. Yönetsel kısımda aynı zamanda kulübün özelliklekurumsal yönetim ve şeffaflığına çok önem verilerek, kulüp içi yeni düzenlemelere gidildi. Başarısız bulunan ve kulüpte yaklaşım yüzde sekize yakın hissesi bulunan başkan Gerd Niebaum ve menacer Michael 2004 yılında başkanlıktan, 2005 yılında ise şirket yönetiminden ayrıldı. “Kulüp başkanlığına Galatasaray’ı Neuchatel davasında savunan Reinhard Rauball gelirken, Hans-Joachim Watzke de kulübe ait futbol şirketinin başkanı oldu. Watzke göreve gelir gelmez kulübün küçülmesine ve yeniden öz kaynaklara dönülmesine karar verdi. Ayrıca sermayenin sürekli artırımı ve stadyumun geri alınmasının yanı sıra Morgan Stanley’den alınan destek ile borçlar azalmaya başladı. Bunların sonucunda öz sermayedeki pay % 34,5’a kadar yükseldi ve Dortmund kulübü yeniden sağlıklı bir temel üzerine oturtuldu. Bu süreçte yeni yıldız genç oyuncular da çıkmaya başladı

    Değerlendirmenin tamamı bu linkte üşenmeden her satırını okudum ve inanın bana başkanın bir çok söylemlerini özellikle sonuç kısmında birebir göreceksiniz: http://www.futbolekonomi.com/index.p...-dortmund.html

  • #2
    Su yaziya hicbir yorum olmamasi, taraftar olarak daha cok yolumuzun oldugunu gosteriyor.
    Gelelim yaziya.
    Cok dogru bir mantigi var.
    Bizde yapilmasi gereken ise altyapinin rehabilitasyonu ve scouting.
    Scouting oyle ya da boyle hayata gecti ve ilk meyvelerini bu sezon izleyecegiz. Altyapi icinde bir takim degisiklikler yapildi ancak sonucunu almamiz biraz vakit alacak.
    Bizim Dortmund gibi sonuc almamizin onundeki en buyukengel Trabzonspor camiasi ve taraftari. Ben Dortmund'da kuluple cikar iliskisi bekleyen taraftar olusumlari ve yerel medya oldugunu sanmiyorum. Bu iliskiler ve beklentilerin onune gecilebilirse, taraftar sabir gosterirse, bizim de benzer degisimi yasayabilecegimizi dusunuyorum.

    Yazi icin tesekkurler.
    Istanbul'un eziklerine bir Istanbullu olarak "TRABZONSPORLUYUM" demenin gururunu her zaman yasadim, yasiyorum ve sonsuza dek yasayacagim...
    You'll Never Walk Alone...
    https://twitter.com/UgurBerkin

    Yorum


    • #3
      Bence cok guzel bir yazi ve dogrulari yanlislardan ayirt eden bilgilere sahip. Detaylarda bazi yanlislarin oldugunu gozlemledim yalniz: Koller Feyenoord adina degil Dortmund adina gol atti ve mac 3-1 degil 3-2 ile sonuclandi.
      En son TS61_NL tarafından düzenlendi; 29.08.2016, 11:15.
      Ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol.....

      Yorum

      En Aktif Kullanıcılar

      Daraltma

      En aktif kullanıcı yok.
      Yükleniyor...
      X