Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Son Dakika Haberleri (BU BAŞLIKTA YORUM YOK!) Sadece haberler

Daraltma
Bu konu kapanmıştır.
X
X
 
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • İlk olarak marcelinhos100 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
    İstanbul’da Trabzon spor’a Yapılan

    Herkesin Trabzonspor-Sakaryaspor maçı için Lig Tv yolunu tuttuğu bir günde, kardeşlerime, arkadaşlarıma, mıhlama-kuymak hatta ızgara davetlerine inat, Kasımpaşa’ya gideceğimi söyledim cümle aleme… Bin dört yüz yirmi yıldız takımı geride bırakıp, Nike Premier Cup 2006-07’de Yıldızlar Türkiye Birinciliği finaline yükselen, 92-93 doğumlu bu gençler izlenmeyi hak ediyordu. Rakibi de Beşiktaş’tı…

    Dedim ya, Trabzonspor-Sakaryaspor maçıyla hemen hemen aynı saatteydi ve Trabzon’daki maçın şimdilik bir önemi yoktu… Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim ile, TFF AR-PEG Genel Koordinatörü Gündüz Tekin Onay dışında ağır bir izleyicisi olmayan maç. Çünkü, yıldız değillerdi sadece, kategorileri yıldızdı. Trabzon’dan Trabzonspor’dan kimi görürüm diye sağa sola bakınırken, yansıyan camdan kendimi gördüm… Hakkını yemeyelim, bazı Trabzonspor’lular yok değildi. Trabzonspor formasıyla tribünlerde yerlerini alanlar da yok değildi. Daha önceden tanıdığım bir başka Trabzon’lu ağabeymize de rastladım. Beraber oturduk maç izlerken, Beşiktaş’ın attığı gole sevindiklerini gördüm. Hayrola, ne oluyoruz? Yok dedi, elbette Trabzonspor’luyuz da, yeğen Beşiktaş’ta oynuyor, numarası da şu şu… Hmm… Hayırlısı olsun deyip geçtim… Bunları anlatırken maç da devam ediyor. Beşiktaş, sürekli atak halinde, Trabzonspor’un gençleri de, işin doğrusu top çevirerek rahat oynuyor. Maç ortada devam ediyor yani… 1-0 Trabzonspor öne geçiyor, 1-1 oluyor, sonra 2-1 Beşiktaş öne geçiyor. Ardından Trabzonspor’da 10 numaralı formayı giyen Hasan Ahmet Sarı, öyle güzel bir gol atıyor ki, benim de maçı izlediğim şeref tribünü ve basın tribününden , “Vaaaaavv!” diye bir ses çıkıyor.

    Maçı kazanan, Nike Premier Cup 2006/07 Yıldızlar Türkiye birincisi olacak ama daha önemlisi, 17-21 Mayıs tarihlerinde Hollanda’da yapılacak, Avrupa Yıldızlar Şampiyonası’na katılacak. Yani, gidilecek yerde pek çok Avrupalı hocanın olacağı bu turnuvayı takip eder. Velhasıl, çocuklar vitrine çıkacak. Hollanda’nın da ötesi, Manchester’da yapılacak Dünya Şampiyonası… Neden Trabzonspor oraya gitmesin diye düşünerek maçı izlemeye devam ederken, tribünlere takılıyor gözlerim… Beşiktaş’ım benim…’ diye bağıran ve sayıca çok olan taraftarlara karşın ‘Trabzon, Trabzon’ diye bağıranların arasında Fenerbahçe formalı, Galatasaray formalı çocukları da görüyorum… Evet, onlar çocuk ama Beşiktaş yerine Trabzonsporlu’ların arasına girmeyi tercih etmişler.

    Buraya kadar gözlemlerimi şimdi de meramımı anlatayım… Maç, 2-2, bitmesine 30 saniye falan var. Beşiktaş atağında, top auta çıkıyor, herkes orta alana doğru koşarken, maçın orta hakemi korner veriyor. O korner de maalesef gol oluyor… Trabzonspor Yıldız Takımı, Trabzon’a dönüyor, Beşiktaş, Hollanda’ya gidiyor. Beşiktaş’lı dostlarımız alınmasın ama hakem kararıyla oluyor bunlar… Aynı Lig Tv’de izlediğiniz sahneler… 13-14 yaşındaki genç dimağlar, genç Trabzonspor’lular, ‘Ama bu haksızlık’ diyerek orta hakemin yanına koşuyor ama ne faydası var ki. Ağabeylerine yapılan onlara haydi haydi yapılırdı. Maç bitti, işin plaket-madalya kısmına gelince ayaklandım.. O arada bir gazeteci dostuma, ‘Bari çocuklara yapmasınlar. Onlar, ‘hakemler, taraf tutar, İstanbul dışında şampiyon çıkmaz’ gerçeğiyle büyümesin bari’ deyiverdim… O da bana demesin mi, ‘Yıldırım ‘Demirören böyle istemiştir’ diye… ‘Buraya da mı el attılar?’ son cümlem oldu… Şimdi bu çocuklar, büyüyecek, 20’li yaşlara gelecek, sonra bu hakem de Süper Lig’de bir Beşiktaş-Trabzonspor maçında düdük çalacak… Daha bu yaşlarda haksız yenilgilere, hakem eyyamlarına alıştırılan çocuklar…

    Avrupa’da, dünyada aynı turnuvalara hakemler, kulüpler ne kadar müdahil oluyordur bilmiyoruz ama bildiğimiz şu; haksızlık ağacı meyve vermez, verse de kimseye hayrı olmaz… Türk futbolu da, klasik olacak ama, bu kafalarla Türk fitbolu olarak kalır…! Haa, O Trabzon’lu ağabeymize ne mi oldu? Beşiktaş’ın kazandığı birincilik için havalara uçuyordu



    Haber61
    .... ve iste bu yüzden, iste bu zihniyet yüzünden gelismis ülkelerin karsisinda gazete kagidi gibi kirismiyor muyuz? Allah belanizi versin be köpekler.
    Unutmadan Trabzonspor formasi giyipte Besiktas'i destekleyen iki yüzlü sahtekara da sunu söylüyorum. Mademki Trabzonsporlu olmana ragmen sirf gelecegi acisindan yegeninin takimini destekliyorun, o zaman Trabzonspor formasi giyipte Trabzonspor tribünlerinde oturma. Dilerim Allah'tan Insallah yegenin basarisiz olur ve o takimdan kovulur.
    Bizim çektiğimiz, adamlığın bedeli.

    Yorum


    • İlk olarak POYRAZ.61 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
      .... ve iste bu yüzden, iste bu zihniyet yüzünden gelismis ülkelerin karsisinda gazete kagidi gibi kirismiyor muyuz? Allah belanizi versin be köpekler.
      Unutmadan Trabzonspor formasi giyipte Besiktas'i destekleyen iki yüzlü sahtekara da sunu söylüyorum. Mademki Trabzonsporlu olmana ragmen sirf gelecegi acisindan yegeninin takimini destekliyorun, o zaman Trabzonspor formasi giyipte Trabzonspor tribünlerinde oturma. Dilerim Allah'tan Insallah yegenin basarisiz olur ve o takimdan kovulur.
      aynen kaılıyom sana abi biraz kendinizden utanın be yaaaa
      Kiminle Gezdigimize,Kimlerle Arkadaşlık Ettigimize Dikkat Etmeliyiz! Çünkü Bülbül Güle, Karga Çöplüge Götürür:

      Yorum


      • "DOĞAN’IN ENDİŞESİ"



        Trabzonspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, Çarşamba günü Fortis Türkiye Kupası yarı final ikinci maçında karşılaşacakları Erciyespor’un, Sakaryaspor’dan çok farklı olduğunun altını çizerken, kolay gol atamayacaklarının endişesini taşıdığını belirtti. Doğan, tüm futbolculara maça iyi konsantre olmalarını öğütlerken, “Rakibimiz asla Sakaryaspor gibi olmayacak. Sakaryaspor bir sıkıntı yaşamadığı için kolay teslim oldu. Savunmada çok açık oynadılar. Bunun da sonucu çok pozisyona girip, farklı kazandık. Ama Erciyespor’un 1-0’lık avantajı var. Sert oynuyorlar. İyi savunma yapıyorlar. Maceraya girmiyorlar. Çok kolay pozisyon bulabileceğimizi düşünmüyorum. Daha dikkatli, etkili ve hırslı oynamalıyız” ifadelerini kullandı.



        Eksikler Sıkıntı Oldu

        Teknik Direktör Ziya Doğan bir başka sıkıntıyı da sakatlıklar yüzünden yaşıyor. Fredrik Risp, Musa ve Jefferson’dan sonra sakatlanan Stepanov’un henüz tam hazır olmaması savunma kurgusunda önemli bir gedik yaratıyor. Ayman’ın hafif sakatlığının bulunması nedeniyle Sakatyaspor maçında dinlendirildiği kaydedilirken maç eksiği endişeye neden oldu. Ufukhan takıma adapte olurken elinin kırılması yeni handikap oldu. Bu alanda Erdinç Yavuz’un cezasının dolması ise Ziya Doğan’ın yüzünü güldürdü. Forvet hattında ise Ömer Rıza’nın golleriyle dönüşü ve Yattara’nın eski formuna yaklaşması da artı değerler olarak kabul ediliyor.

        Günebakış
        2010-2011 Sampiyonu Trabzonspor

        Yorum


        • "KARANLIĞI DELEN GÜNEŞ"


          Trabzonspor’un en önemli silahıydı… Ancak bu sezon 4’ncü haftada Denizlispor maçıyla başlayan kabusu aylar sürdü… Sahalara bir türlü dönemedi. Ameliyat masasına yattı. İyileşti, yeniden sakatlandı ve kulübeye mahkum oldu. Yattara’dan söz ediyoruz. Çaykur Rizespor karşılaşmasında 2 asist yaparak, ‘Geliyorum’ diyen, Sakaryaspor maçında adeta futbol resitali sunan ve 2 asist, 1 golle oynayan Gineli yıldız, Erciyespor karşılaşması öncesinde de hem yönetimin, hem de Teknik Direktör Ziya Doğan’un umudu oldu. Yattara, Çarşamba gününe de özel hazırlanırken, oynamamasını sorun yapmadığını dile getiriyor.






          Ziya Doğan Kesinlikle Haklı

          İbrahima Yattara, uzun bir aradan sonra yeniden golle tanışmanın sevincini yaşarken, “Aslında pas yapmayı istiyordum. Ama boşta adam göremeyince ben golü attım. Asist yapmayı daha çok seviyorum. Uzun bir aradan sonra gol attığım için de mutluyum. Bunların devamı gelecek. Sağlam bir Yattara’nın yedek kalmayacağını Ziya Hoca’da biliyor. Eğer kendimi tam hazır hissetsem ve oynatılmasam moralim bozulur ancak şimdi moral bozukluğu yaşamıyorum. Çünkü çok sakatlık geçirdim. Fizik olarak da hazır değildim. Bu nedenle Ziya Hoca beni yedek soyundurdu. Bunların doğal karşılanması gerekir” dedi.



          Kupayı Mutlaka Alacağız

          Gineli İbrahima Yattara artık gerçek seviyesine gelmeye başladığını da belirtirken, “Hala daha maç eksiği ve fiziksel yetersizliğim var. Ama moralim iyi ve kendime güveniyorum. Şu anda önümüzde çok önemli bir Erciyespor maçı var. Kupada final oynamak ve kupayı müzemize götürmek istiyoruz. Bunun için hazırlanacağız. Takım olarak Türkiye Kupasına konsantre olduk. Artık önümüzde Erciyespor duramaz. Moral bulduk, bundan sonrası çok daha iyi geçecektir. Ben de gollerime başladım. Bunların devamının geleceğine inanıyorum. Kayseri’den önemli bir zaferle döneceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.

          GÜNEBAKIŞ
          2010-2011 Sampiyonu Trabzonspor

          Yorum


          • "Namı-Diğer Deli Mehmet!"


            Adı Mehmet Kölemen… Ama O’nu İskenderun’da ‘Deli Mehmet’ olarak çağırdılar… Deliliği gerçek değil. Aslında hırsı, kaybetmeye asla tahammül edemeyen kimliği, arkadaşlarının vurdum duymaz tavırlarına karşı gösterdiği sert tutum nedeniyle bu lakabı aldı. İskenderunspor’da kalecilik yaparken, kendisini tanıyan bir dostumuz, "İskenderunspor’un simgesiydi Deli Mehmet (Mehmet Deliorman) Takım içinde futbolcular koşmayınca, mücadele etmeyince peşlerine düşer, krampon atardı. Hakemler de ona hoşgörülüydü. Çünkü altın gibi bir kalbi olduğunu biliyorlardı. İyi niyetli olduğunu, futbolun adam gibi oynanmasını istediğini bildikleri için de kendisine kırmızı kart göstermezlerdi. 10 yıl İskenderunspor formasını giydi. Ayrılırken, belki de kulüp tarihinde bir tek ona jübile yapıldı. Onun gitmesinden sonra da İskenderunspor sıradan bir takıma dönüştü. İskenderun, Deli Mehmet’i asla unutmadı" diye anlatıyordu.



            Yeniden Sağlıklı Günlere

            Ve Mehmet Kölemen, uzun yıllar futbolun içinde kaldıktan sonra rahatsızlandı. Evine kapandı. Tek mutluluğu eski dostlarının kendisini unutmamasıydı. Çok sevdiği Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak gözlerinden rahatsız olan Mehmet Kölemen’in, İstanbul’da ameliyat olması için katkılarda bulundu. Bir yandan şeker hastalığı olan namı-diğer Deli Mehmet, yeniden sağlıklı günlere kavuşmanın çabasını gösterirken, günebakış olarak kendisini evinde ziyaret ettik. Hala daha delidolu, güçlü, kuvvetli, kaybetmeyi asla kendine yediremeyen yapısını ortaya koyuyor. Trabzon’un pek tanımadı, bir dönem Akçaabat Sebatspor formasını da giyen ama İskenderun’da efsaneleşen, Mehmet Kölemen, İstanbul’da göz ameliyatına gitmeden önce bakın hayatının kesitlerinden neleri anlattı:

            Noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyoruz:


            Kazım Kolot Gitmemi İstedi

            "Futbol hayatına 1963 yılında adım attım. O dönem Ali Osman Saka’nın başkanlığında Yeşilspor’da oynamaya başladım. Yeşilspor’da oynadıktan sonra Akçaabat Sebatspor’a transfer oldum. İki yıl Akçaabat Sebatspor’un kalesini koruduktan sonra askere gittim. Askerlik yaptığım dönemlerde yine Jandarmagücü ve İskenderun Denizgücü’nde forma giydim. Bu dönemimde başarılı olduğumu gören İskenderunspor’dan teklif aldım. Daha sonra askerden geldiğimde ise Akçaabat Sebatspor’un o zaman ki başkanı Kazım Kolat’la bana askerde yapılan teklifi söyledim. O da benim önümü açmak için gitmememi istedi ve bunun neticesinde İskenderunspor'a gittim."


            Trabzonspor’a Gelemedim

            İskenderunspor’da 10 yıl forma giydim, "Bu süre içerisinde bana Trabzonspor, Fenehbahçe, Bursaspor, Beşiktaş gibi takımlar teklifte bulundu. Bu takımların arasından sadece kendi memleketimin takımı olan Trabzonspor ile görüştüm. Ancak istediğim parayı vermediler. Benim yerime Beykozspor’dan İlhan’ı transfer ettiler. Geri döndüğümde ise yine Samsunspor ve Bursaspor beni alabilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ancak İskenderunspor’un kulüp başkanı Mehmet Ersoy beni bırakmadı. Ben de onu kıramayarak İskenderunspor’da kaldım."


            Karadenizli Akıllı Olur mu?

            "Bana ‘deli’ lakabını İskenderunspor taraftarları taktı. Karadenizli olup ta akıllı olana şuana kadar ben rastlamadım! Bu nedenle İskenderunlu taraftarlar ve takımdaki arkadaşlarım benim lakabını ‘Deli’ olarak taktılar. Bu lakabı o zamanlarda maç esnasında cesaret ve cefakar olduğum için aldım. Hırslıydım. Savaşçı ruhumu sahaya yansıtıyordum. Taraftarlarımızla aramızda gönül bağı olmuştu. Takım arkadaşlarım da beni çok sever ve sayardı. Her çıktığım maçta takım arkadaşlarıma rahat olmalarını söylüyordum. Çünkü kalede ben vardım ve Türkiye’de çıktığım 40 maçta 7 gol yedim ve iki mağlubiyet aldık. O mağlubiyetlerin ikisi de 1-0’dı."


            Çok Zorluklar Çektim

            "Kalecilik yaptığım yıllarda futbola meslek olarak bakılmadım. Bu nedenle de çok zorluklar çektim. O zamanlarda aile desteği yoktu. Çünkü ailem okumamı istiyordu. Şimdiki gibi çok para alınmıyordu. Transferlerde zordu. Eldivenimiz yoktu. Soğuk sularla duş alıyorduk. Ayağımızda ayakkabı ve oynayacak topumuz bile yoktu. Bir topta sayamadığımız katar düğüm vardı. Şimdi işe futbolcular beyefendi. Biz o zaman berduş gibiydik. Bir peynirliyi üç kişi yiyorduk. Sefaletlik içinde maçlarımıza çıkıyorduk. Ama sahada futbolumuzu oynayıp herkesten alkış alıyorduk."


            Bana Jübile Yaptılar

            "İskenderunspor’lu taraftarlar ve yöneticiler tarafından çok sevindiği için ilk 10 yılın sonunda futbolu bırakırken ilk kez bana jübile yaptılar. Ben de çok duygulandım. Demek ki hizmetler karşılıksız kalmıyormuş… Manevi olsa da mutlaka sana yeniden dönüyormuş. İskender’unda bunu yaşadım. Trabzon’a döndüğümde Akçaabat Sebatspor’un alt yapısını bir sezon çalıştırdım. Daha sonra yine Akçaabat Sebatspor ikinci ligdeyken kaleci antrenörlüğünü yaptım. Ondan sonra tamamen futbol yaşantımı bırakarak Karabük’e demir çelik fabrikalarına girdim. Buradan da emekli oldum. Bu zaman içerisinde takım arkadaşlarım beni yalnız bırakmadılar."



            Türkiye’de Tek Kaleciydim

            "Türkiye’de Şuana kadar parmakla sayılacak kaleci yoktur. Bunu sorsanız da kimse çıkıpta üç kişinin adını sayamaz. Ben şuana kadar kaleci olarak tekim. Benim üzerime hiçbir kaleci yok. Ancak şartlar çok daha büyük bir zirve yapmamı engelledi. Biz o zamanlarda ancak iki saat çalışabiliyorduk. Hem bizim kaleci antrenörümüz de yoktu. Usta-çırak ilişkisi ile maçlarımıza hazırlanıyorduk. Şimdiki kaleciler ise saatlerce çalışıyorlar. Böylesine şanslı ortamlarda biz olsaydık her halde gol bile yemezdik."



            Tolga İyi Ama Çok Çalışmalı

            "Trabzonspor’un İskenderunlu eski kalecilerinden Nihat Tümkaya burada oynarken her maç sonrasında bana ziyarete gelirdi. Ben de ona yaptığı hataları söylerdim. Nihat bunlar üzerine rahatlardı. Metin Aktaş Trabzonspor’un kalesini aldığında bana bir kez bile gelmedi. Metin isteseydi iyi bir kaleci olabilirdi. Çok hareketli ve gençliğin vermiş olduğu enerji nedeniyle bu şansını iyi değerlendiremedi. Tolga iyi kaleci… Fiziği de mükemmel. Ancak çok çalışması gerek. Kendisine ünlü bir kaleciyi örnek alsın. Onun gibi olmasını istesin. İşte o zaman iyi bir kaleci olur. İnsanlar ancak çok çalışarak ve iyiyi örnek alarak başarılı olabilirler."


            Faruk Özak’a Özel Teşekkür

            "Bugüne kadar 3 kez ameliyat oldum. Bu ameliyatların gerçekleştirilmesinde büyük yardımları olan Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak’a teşekkür ediyorum. Şeker hastası olduğumdan dolayı gözlerim kör olma noktasına geldi. Bu nedenle Sayın Faruk Özak beni gözlerimden ameliyat ettirmek için İstanbul’da gönderiyor. Burada bulunan doktorla konuştu ve ameliyat olmam için elinden geleni yaptı. Kendisine minnettarım. Hastalığımda beni ziyarete gelen İskenden Önal, Yılmaz İkram, İlyas Akçay, Ömer Kazancıoğlu, Ali Kemal Başaran, Nurettin Balaban, Hayri Güner ve daha sayamadığım arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Onların desteğiyle ayaktayım."


            Trabzonspor-A.Sebatspor Mesajları

            "Trabzonspor uzun yıllardır şampiyonluk yaşayamadı. Bu takımın artık özleme son vermesi gerekir. Ama bunun için de planlı programlı çalışmak lazım. Yoksa her yıl onlarca futbolcu transferi böyle bir başarıyı getirmez. Akçaabat Sebatspor’da 2. Ligde zorlu günler yaşıyor. Tek temennim bu takımın bu sezon kümede kalmasıdır. Bunu başaracak gücü de var. Akçaabat Sebatspor’un kalecisine önemli görevler düşüyor. Bu aşamada maç kurtarmalı ve takımı ayağa kaldırmalıdır. Camianın da futbolcuya, yönetime, teknik kadroya sahip çıkmasını bekliyoruz. Bu kulüp ancak böyle ayağa kalkar. Eğer bu sezon kümede kalırsa, gelecek sezon şampiyonluk mücadelesi verir"

            GÜNEBAKIŞ
            2010-2011 Sampiyonu Trabzonspor

            Yorum




            • LYON'UN ÖRNEK ALINACAK HİKAYESİ!

              Fransa'nın gururu Lyon geride kalan hafta sonunda peş peşe altıncı kez şampiyon olarak Avrupa'nın büyük liglerinde bu başarıya ulaşan ilk ve tek takım oldu. Lyon'un zaman içinde "süreklilik" sayesinde gelen bu başarısı her kulübe örnek olması gereken ince detaylarla bezeli!
              PEŞ PEŞE 6: LYON!
              43. 051 kişilik muhteşem Stade de Gerland’ı kullanan OL, ya da daha çok bilinen adıyla Lyon 1899’da Lyon Olimpik Üniversitesi olarak kuruldu ve 1950’de tam anlamıyla bir kulüp oldu. 2000’li yıllara gelene kadar Fransa İkinci Ligi’nde bile daha çok kupa kazanan Lyon günümüzde Avrupa Futbolunun “patronları” olarak bilinen G14’lerin bir üyesi. En son başarısını Fransa’da peş peşe 6. kez şampiyonluğa ulaşarak yakalayan Lyon’un son dönemlerde başlayan önlenemez yükselişinin hikayesi!
              Fransa’da 2006-2007 sezonunda Olympique Lyon şampiyon oldu ve Avrupa’nın büyük ligleri arasında peş peşe 6 şampiyonluğa ulaşan ilk ve tek takım olmayı başardı. Bu büyük ligler arasında yer alan Fransa, İtalya, Almanya ya da İspanya ile İngiltere’de başka bir takım böylesine bir beceri bugüne kadar sergileyemedi.
              Fransa’da ligin tamamlanmasına 6 maç kala bu başarıya imza atan Lyon açtığı 17 puanlık farkla, kimsenin kendisini yakalayamayacağının garantisini verdi ve yeni bir rekor kırmayı başardı.Lyon’un yıllardır devam eden bu başarısının sırrı nerede saklı?
              Letonya’dan Skonto Riga takımı Avrupa’da peş peşe şampiyon olma rekorunu 2004’te 14. kez şampiyon olarak kırdı. Ancak Letonya Ligi ile Avrupa’nın Devleri’ni kıyaslamanın imkanı yok!
              Norveç’ten Rosenborg’un da peş peşe 13 şampiyonluğu bulunuyor ama bırakın Norveç’i İskoçya Ligi bile Avrupa’nın Dev Beşlisi’nden çok uzak bir lig ki orada da Rangers ve Celtic’in peş peşe 9’ar şampiyonluğu bulunuyor.
              Tartışmasız bir şekilde Lyon'un bu başarısı diğerlerinden çok daha üstün bir başarı. Ne de olsa Lyon kendi liginde olduğu kadar Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde de her zaman adından söz ettiren ve “şampiyonluk” unvanı yakıştırılan bir ekip.
              Lyon Şampiyonlar Ligi’nden üç kez çeyrek finalden elendi!
              SABIR EN BÜYÜK ERDEM!
              Bu başlık, isim Roman Abramovic değil ve bir anda bir ligi yakacak kadar çok paranızla transfer yapamıyorsanız, herkes için geçerli!
              Şu anda Lyon Başkanı olan Jean-Michel Aulas takımı yaklaşık 20 yıl önce Ocak 1987’de devr aldı.
              O, hayalarini süsleyen Fransa Ligue 1 şampiyonluğu için tam 15 yıl bekledi.
              Lyon 2. Lig’deyken kulübün başına geldiğinde bir yazılım firmasında başkanlık yapan Aulas, Lyon’u 2. Lig’den 4 yıl içinde çıkartacağını ve Avrupa Kupaları’na katacağına söz verdi.
              1988’de Aulas takımın Sportif Direktörü olarak Bernard Lacombe’yi atadı. Aynı dönemde Lyon’un eski futbolcularından ve şu anda da Fransa Milli Takımı’nın çalıştırıcısı olan Raymond Domenech de takımın teknik direktörü oldu.
              Domenech anında takımı birinci lige taşıdı.
              Aulas'ın 4 yıl içinde geleceğini taahüt ettiği Avrupa Kupaları’nda mücadele etme şansı da aynı zamanda geldi. Ancak Lyon’un UEFA Kupası serüveni Trabzonspor’a toplamda 8-4 ile elendiklerinde son buldu.
              1991-1992’de ise Lyon küme düşmekten ancak 2 puanla kurtulabildi.
              AVRUPA’DAN BİR ONUR LİSTESİ
              Skonto Riga: 1991-2004 (14)
              Rosenborg: 1992-2004 (13)
              Celtic: 1966-1974 (9)
              Rangers: 1989-1997 (9)
              Juventus: 1931-1935 (5)
              Real Madrid: 1961-1965 & 1986-1990 (5)
              Lyon’un kayda değer bir kupa kazanması için 10 yıl daha beklemesi gerekti ve Mayıs 2001’de Fransa Lig Kupası’nı kazandılar. Bu onların 1973’te kazandıkları Fransa Kupası’ndan beri müzelerine giden ilk değerli kupa oldu.
              Lig şampiyonu olmadan önceki 3 yılda ise Lyon iki kez üçüncü sırada ve 2001’de de ikinci sırada kaldı.
              Ancak sonraki sezon, ligin son gününde Lyon Fransa Ligue 1 şampiyonu olmayı başardı. O gün 1 puanla önlerinde yer alan Lens’i 3-1 yenerek tam bir final havasındaki maçı kazanıp şampiyon olmanın gurunu tattılar.
              Lyon’un zaman içinde yakaladığı başarısındaki sır kesin olarak Aulas tarafından sağlanan süreklilik ve Sportif Direktör Bernard Lacombe’nin çalılmalarıyla geldi.
              Ne de olsa 1980’lerden beri Lyon’u aynı isimler idare ediyor. Aules Başkan ve Lacombe da Sportif Direktör!
              Lyon istenilen, arzu edilen neticeleri alamadığında da bir arada kalmayı başararak sonraki yıllarda gelecek başarıların da alt yapısnı hazırlamayı başararak çok güzel bir örnek oluşturdu.
              ÇALIŞTIRMA BECERİSİ!
              Lyon’un Aules yönetiminde birçok teknik direktörü oldu.
              Domenech, Fulham’ın eski Beşiktaş’ın şimdiki Fransız efsanesi Jean Tigana bu isimlerden bazıları. Ancak bu aralar Rangers’da bulunan Paul le Guen ile Jacques Santini ve şimdiki teknik direktör Gerard Houllier Lyon’a büyük başarılar kazandıran isimler olarak ön plana çıktı.
              Santini 2000’de geldi. İki yıl içinde de en önemli kupayı Lyon’a kazandırdı. Santini ardından da Franda Milli Takımı’nın başına geçerek Lyon’dan ayrıldı.
              Le Guen, Santini’nin yerine gelen isimdi. Ama ne isim: Le Guen peş peşe gelen 3 şampiyonluğun mimarı oldu.
              Ancak 2005 yazının başında Lyon’un başına gelen tecrübeli futbol adamı Houllier belki de Aules’ın Lyon’u taşımak istediği bir sonraki adımın ilk ismi oldu.
              Birçoklarına göre Houllier zaman içinde Lyon’un Şampiyonlar Ligi’nde arzuladığı kupayı kazanmalarını sağlayacak.
              Santini ile başlayan Le Guen ile devam eden ve Houllier ile süslenen Lyon bugün kesinlikle Avrupa’nın Devleri arasında anılıyor!
              SAHA DIŞINDA DA LYON!
              Peş peşe Fransa Ligue 1 şampiyonu olan Lyon her seferinde Şampiyonlar Ligi’nde de başarı yakaladı. Lyon bu başarılarının yanında finansal anlamda da çok büyük bir güç haline gelmeyi başardı.
              Geride kalan iki yılda Lyon önemli isimlerini kaybetti. Michael Essien ve Mali orta saha oyuncusu Mahamadou Diarra bunlardan bazıları. Ancak Lyon’un finansal gücü her zaman yükselmeye devam etti: Lyon 2006’dan beri yılda 250 milyon dolar çeviren bir güç olurken, bu sayede de en iyi Fransız futbolcuları rahatlıkla kadrosuna kattığı gibi, yetiştirdikleriyle de para kazanmayı her zaman sürdürdü.
              Diarra, Nantes’dan alınan 23 yaşındaki Jeremy Toulalan ile yer değiştirildi. Lyon’da ortaya koyduğu futbol ve gelişimle de Fransa Milli Takımı’nda Claude Makelele'nin devamı olarak anılmayı başardı.
              Lyon’un bu yükselişine ayak uyduramayan Fransız devleri Paris Sanit German, Marsilya ve Monaco’nun en büyük eksiği Lyon’u tamamlayan “devamlılık”tan yoksun olmaları oldu.
              Ne de olsa Chelsea gibi zengin kulüplere oyuncu satmayı başaran, kendi oyuncularını yetiştiren ve sürekli para kazanarak en iyi Fransız oyuncuları alan Lyon bir de “süreklilik” sağlayarak ezeli rakipleri karşısında muhteşem bir üstünlük kurmayı başardı.
              “Eğer iyi bir Fransız oyuncuysanız 2000’lerden beri Lyon’dan başka bir takımda oynamak kesinlikle istemezsiniz!”
              YETENEKLERİ DE KEŞFEDİYORLAR!
              Parası ve gücü sayesinde istediğini alabilen Lyon aynı zamanda muhteşem bir “araştırma” ekibinin de sahibi. Lyon, Brezilya’dan birçok yeteneği ele geçirmiş olmanın keyfini, ekibi sayesinde yaşıyor.
              Brezilya’da çok iyi bir “araştırma” ekibi bulunan Lyon’un bu ekibi Lyon’da 90’larda oynayan ilk Brezilyalı olan Marcelo tarafından kuruldu ve geliştirildi.
              Sportif Direktör Lacombe ile “tandem” çalışan Marcelo ne kadar iyi bir yetenek avcısı olduğunu da kısa sürede kanıtlamayı başardı.
              Lyon’un zaman içinde yakaladığı ve devam ettirdiği başarısında, Brezilyalı defans oyuncuları Cris ve Cacapba ile orta sahanın yıldızı Juninho ve golcü Fred’in payı büyük!
              Özellikle de Juninho ne kadar önemli bir alışveriş olduğunu birçok kez kanıtladı. Üzerine düşenden çok daha fazla gol kaydeden Juninho orta alandaki yetenekleri ve muhteşem serbest atış gol ortalamasıyla Lyon’un vazgeçilmezlerinden biri oldu.
              O’nun geldiği ilk sezonda Lyon’un ilk lig şampiyonluğunu yakalamış olması da kesinlikle bir tesadüf olamaz.
              DİLLERE DESTAN LYON AKEDEMİSİ!
              Lyon’un yakaladığı başarılarda, Fransa’nın en iyi futbol akademilerinden birinin sahibi olmasının da payı çok büyük.
              Özellikle ilk dönemde gelen başarılarda Lyon’un kendi yetiştirdiği gençlerin payı yadsınamaz. Günümüzde Fransa’nın en iyi akademisi Lyon’un olmayabilir ama hala en azından kendilerine yetecek kadar yetenekli gençleri yetiştirebiliyorlar!
              2 ya da 3 yılda bir yeni isimleri sahneye çıkartan Lyon’da şimdi de Hatem Ben Arfa ve Karim Benzema’nın sahalara damga vurması bekleniyor.
              Karim Benzema şimdiden Sylvain Wiltord ile kıyaslanmaya başladı bile!

              adamlar 20 yılda nerelere geldi....biz hala olduğumuz yerde kaldık...belki daha da gerilere gittik...
              .........::::ıl cApiTaNo::::.......

              Yorum


              • "Ürperten provokasyon"

                TRABZON üzerinde oynanmak istendiği iddia edilen bir oyuna Trabzonspor taraftarları son anda izin vermedi. Hrant Dink cinayetinin ardından El Cezire Televizyonu adına Trabzon’a gelen Paul ve Sam isimli baba-oğul 2 İngiliz gazeteci gençleri O. Samast lehinde provoke ederek belgesel hazırlamak istediği ortaya çıktı.

                İstanbul’daki Taraftar Grubunu Keşfettiler

                TRABZON’DA arzu ettikleri provokasyonu gerçekleştiremeyeceklerini anlayan İngiliz gazeteciler İstanbul’daki Trabzonspor taraftarı gurbetçi gençleri tespit etti. İstanbul’daki taraftar grubuyla biraraya gelen baba-oğul gazeteci Trabzon şehrini ve Trabzonspor’u tanıtmak için belgesel yapmak istediklerini söyledi.


                500 Beyaz Bereyle Tribün Şovu İstediler

                GALATASARAY- Trabzonspor müsabakası öncesi Trabzonsporlu grubun içine karışan İngiliz gazeteciler taraftarlardan 500 beyaz bere giyerek maça gitmelerini istedi. Olaylarla ilgili açıklama yapan bir taraftar, “Bizden tribünlerde beyaz bereyle Samast şovu yapmamızı istiyorlardı. Bunu kabul etmedik” şeklinde konuştu.

                Ormanda Atış Talimi Yaptırıp Çekeceklerdi

                İNGİLİZ gazeteciler daha sonra Trabzonspor taraftarlarından belgeselin içini doldurmak için ormanda atış talimi yapmalarını isteyince ipler koptu. Grup lideri Turan Özdemir “Türkiye ve Trabzon aleyhine bir program yapacaklarına inandığımız için üzerlerine giderek oynanan oyuna son verdik. İstanbul’dan kaçtılar” dedi.




                El Cezire Televizyonu adına çalışan iki İngiliz gazetecinin, Trabzonsporlu taraftarlara provokasyon tuzağı kurduğu ortaya çıktı. İngiliz gazeteciler, Trabzonsporlu taraftarlara atış talimatı yaptırmak ve taraftarları Galatasaray maçına beyaz bereyle girmeye ikna etmeye çalıştığı belirlendi. El Cezire genel merkezi olayla ilgili soruşturma başlatırken, televizyonun Ankara temsilciliği, gazetecilerin fahri muhabir olduğunu bildirdi.

                Malatya'da bir yayınevini basarak üç kişinin öldürülmesi olayı ile Türkiye dünya gündemine oturdu. Kimilerinin yabancı düşmanlığı, din ayrımcılığı ve Hıristiyanlara yönelik cadı avı yorumlarıyla dünya basınına taşınan olayın farklı bir yönü de var. Türkiye'ye gelen yabancı gazeteci ve kimi misyon temsilcileri bu tip provokasyon ve cinayet hadiselerinden sonra halkın hassasiyetleriyle de oynamayı seçebiliyor.

                Yabancı gazetecilerin içinde yer aldığı bir provokasyonun da Hırant Dink cinayetinden hemen sonra Trabzonspor taraftarlarına karşı yürütüldüğü tespit edildi.

                Edinilen bilgilere göre, El Cezire adına Türkiye'ye gelen baba-oğul iki İngiliz gazeteci, Hırant Dink cinayetinden sonra Trabzonspor belgeseli yapmak istedi. İngilizler belgesel çekimi bahanesiyle kulübün İstanbul'daki ateşli taraftarları 'Gurbetçi Gençler' ile buluştu. Sonra ormanda atış talimi yaptırmaktan tutun, Kürt-Türk çatışmasına kadar bir dizi provokatif teklif ve sorularla grubu yönlendirmeye çalıştı.

                İngiliz gazeteciler, tuzağı fark eden grup liderinin tavrından sonra Türkiye'den kaçtı. Provokasyonu yapmak isteyen gazeteciler daha önce Kandil Dağı'ndaki PKK'lıları 'özgürlük savaşçıları' diye belgesel olarak dünyaya tanıtan El Cezire ekibinden çıktı.

                Televizyonun Ankara temsilciliği, haklarında soruşturma başlatılan ekibin fahri muhabirlerden oluştuğunu dile getiriyor. El Cezire genel merkezinin soruşturma başlattığı olayla ilgili ilginç bir ayrıntı ise ürkütücü: Benzer ekipler Batman'da "Kürt vatandaşlar" ile Anadolu'nun değişik kentlerinde "Alevi vatandaşlara" da aynı şeyi yapmak istemiş.

                ÜÇ İNGİLİZİN KURGULADIĞI
                BİR PROVOKASYON HİKAYESİ

                El Cezire'nin Londra İngilizce Servisi'nden Paul ve Sam isimli baba-oğul iki gazetecinin başrolündeki ilginç gazetecilik çalışmasının hikayesi şöyle: Paul ve Sam, Hırant Dink cinayetinin ardından bu olayla ilgili bir belgesel çekmek için Türkiye'ye gelirler. Tercümanları İstanbul'da ikamet eden Teri isimli İngiliz bir bayan ve Elvan isimli bir Türk'tür.

                Pol ve Sam'in bunlar ne yapmak istiyor dedirten hikayeleri Trabzon'da başlar İstanbul'da devam eder. Ama iki İngiliz gazetecinin Türkiye'den kaçmasıyla sonlanır. Peki yaklaşık iki hafta önce meydana gelen olay nedir? Ogün Samast'ın gazeteci Hrant Dink'i öldürmesiyle birlikte gözler Trabzon şehrine çevrilir. Paul ve Sam isimli İngilizler önce Trabzon'a gelirler. Trabzon'da gençlerle görüşmeler yaparlar.

                Paul ve Sam, gençlere şehirden ziyade Türkiye'nin etnik ve siyasi yapısıyla ilgili sorular sorarlar. Gazeteciler, şehirde yaptıkları araştırmalarda, "Trabzonlu gençlerin en değerli şeyi Trabzonspor'dur" sonucuna ulaşır. Ama onlar normal taraftarlarla ilgilenmemekte, kendilerine şiddet içerikli görüntüler sağlayabilecek gençler aramaktadır.

                Poll ve Sam'e, "Trabzonspor'un en ateşli taraftar grubu İstanbul'da ki Gurbetçi Gençlerdir" denilince bu kez İstanbul'un yolunu tutarlar.

                İngiliz gazeteciler, İstanbul merkezli Trabzonspor taraftar grubu olan Gurbetçi Gençler'in lider kadrosu ile bir araya gelirler. Grubun lideri olan Turan Özdemir'e grupları ile ilgili bir belgesel çalışması yapmak istediklerini söylerler. Niyetlerinin Trabzon şehrini ve Trabzonspor'u tanıtmak olduğunu anlatırlar: "Bize bu istek ile geldiler.

                Bizlerde hem grubumuz, hem takımımız hem de ülkemizin tanıtımı olur diyerek taleplerine olumlu karşılık verdik."

                Grubun önemli isimlerinden Oflu Erden lakaplı Erden Sağlam sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Bize sürekli şiddet içeren sorular sormaları beni rahatsız etmeye başlamıştı. Turan Reis'i tutuklasalar ne yaparsınız? Şiddet uygular mısınız? Anlamsız soruları canımı sıkmaya başlamıştı. İlk birkaç gün daha ılımlı konularda konuşuyorduk. Ama gittikçe işin rengi değişmeye başladı."

                "BAŞBAKANINIZ
                MUHAFAZAKAR, SİZ DE
                KÜRTLERLE KAVGALISINIZ!"

                El Cezire ekibi üç bölümden oluşacak bir belgesel hazırladıklarını söyleyerek, iki hafta boyunca Gurbetçi Gençler ile birlikte olurlar. Galatasaray-Trabzonspor maçını izlemek için Cevahir Otel'in önünde toplanarak stadyuma yürüyen Gurbetçi Gençler'in arasına katılarak maç izlerler. Yürüyüş esnasında ilginç sloganlar atılması yönünde talepleri olur. Binlerce kişinin yürüyüşü ve kargaşa esnasında bu istekler araya karışır. Ama grubun lideri Turan Özdemir'in gözünden kaçmaz bu durum.

                Oflu Erden, şunları anlatıyor: "Biz, takımımız ile ilgili konuşmak istedikçe onlar alakasız sorular sormaya devam ettiler. Ülkenizin muhafazakar bir başbakan tarafından yönetilmesinden rahatsız mısınız, diye sordular. Bizler de ülkemizin başındaki bir insana biz sadece saygı gösteririz dedik. Cevaplarımızdan hoşnut olmuyorlardı. Israrla yönlendirici sorular soruyorlar, hatta sorularına nasıl cevap istediklerini bile söylemeye kalkıyorlardı. Biz artık işin rengini iyice anlamıştık."

                Turan Reis ise şöyle devam ediyor: "Biz, adamların niyetinin bozuk olduğunu anladık. Dur bakalım bu işin sonu nereye varacak diye bekledik. Zaten çok geçmedi niyetlerini ele verdiler. Kürtlerle neden düşmansınız? Karadenizliler ile Kürtler arasında niye düşmanlık var, diye sordular.

                Nereden çıkarıyorsunuz bu saçmalıkları dedik. Kürtler bizim kardeşlerimiz. Kürt-Türk biz biriz, bir milletiz. Bizim bölücülerle sorunumuz olur ama Kürtlerle asla sorunumuz olmaz. Hatta grubumuz önemli isimleri arasında Kürt arkadaşlarımız da var dedik.

                Bu cevabımızdan hiç hoşlanmadılar."

                İngiliz muhabirler, ısrarla Türkiye'nin etnik yapısıyla ilgili provokatif sorular sormayı sürdürürler. Hatta, "siz Lazsınız farklı bir milletsiniz. Türklerden ayrılmayı düşünür müsünüz?" şeklinde sorular bile yöneltirler Gurbetçi Gençlere. Turan Reis, "Bizi ayrılık unsuru bir grup portresine sokmaya çalıştılar. Kendilerine Türk olduğumuzu ve milliyetçi eğilimleri olan bir grup olduğumuzu söyledik. Bu sefer de, milliyetçi şiddet gibi tuhaf sorular yönelttiler." diyor.

                "OGÜN GİBİ BERE GİYİP,
                ORMANDA ATIŞ TALİMİ
                YAPTIRMAK İSTEDİLER"

                İngilizler en nihayetinde lafı Ogün Samats'a getirirler. Oflu Erden'i dinleyelim: "Hrank Dink cinayetini asla tasvip etmiyoruz yanıtını almalarına rağmen bazı arkadaşlarımızdan Ogün Samats tarzı bere giymelerini istemişler. Hatta ilginçtir, hemen hemen tüm görüşmelerimize Paul, Sam ve Teri bere giyerek geldiler. Onlar ise ısrarla Ogün Samats ile aramızda bir bağ kurmaya, bizim grubumuzun içinden çıkmış biri gibi göstermeye çalıştılar. Galatasaray maçına 500 bereyle gidin dediler. Beyaz bereyle Samast şovu yapmamızı istiyorlardı. Biz kabul etmedik."

                "Artık bu oyunu sürdürmenin alemi olmadığına karar vermiştik" diyor Turan Reis ve ekliyor: "Ormanda atış talimi yapmamızı isteyince bardak taştı. Bizden ormana giderek silahlı atış yapmamızı istediler. Yarın görüşmek üzere diyerek ayrıldık bu istekleri üzerine. Kendilerinden kasetleri istemeye karar verdik. Montajlayarak Türkiye'nin aleyhinde bir program yapmasından endişe ettik. Buluşmamızda kasetleri istedik tamam vereceğiz, otelin lobisine bırakacağız oradan alacaksınız dediler."

                Bunun üzerine Gurbetçi Gençler Londra Oteli'ne giderler ve ama ortada kaset falan yoktur. Paul ve Sam ile görüşme istekleri de geri çevrilir. Kasetleri almanın tek yolu kalmıştır. Gecenin ilerleyen saatlerinde İngilizlerin kapısını çalarlar ve kasetleri isterler. El Cezire muhabirleri, kasetleri vermeyeceklerini söyleyerek kapıyı içerden kilitlerler ve otel güvenlik görevlilerini çağırırlar. Büyük bir güvenlikçi ordusu gelir ve Trabzonlu gençlerden oteli boşaltmalarını ister.

                Sonra ne mi olur? Sonra, İngiliz gazeteciler apar topar kaçarcasına İstanbul'u terk ederler. Tabii ki bu kasetler de yanlarında olarak ayrılırlar Türkiye'den. Olayı duyduktan sonra yaptığımız araştırmalarımız bize farklı iki hikayeye daha taşıdı. Yani bu El Cezire'nin İngilizce servisinin ilk vukuatı değildi. Benzeri bir kışkırtmayı Batman'da yapmışlar.

                Bölgedeki gençlerden PKK yanlısı ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde açıklamalar yapmalarını isteyince, oradan da kaçarak ayrılmışlar. Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bir bölgemizde ise Sünni-Alevi ayrımı körükleyecek bir çalışmaya imza atmaya kalkınca olayın farkına varan Alevi vatandaşlarımız tarafından terslenmişler.


                El Cezire Ankara Temsilciliği'nden alınan bilgiye göre, olayı temsilcilik El Cezire genel merkezine bildirmiş ve soruşturma açılmış. Hatta gazetecilerin kasetleri geri verip olayın kapanması istediği bile iletilmiş. İsmini vermeyen bir yetkiliye göre ise, İngiliz gazetecilerin El Cezire ile organik bağı yok. Gazeteciler free-lens, yani fahri muhabirlik yapıyormuş.

                Aynı ekibin Ortadoğu'nun değişik ülkelerinde özellikle Türkiye merkezli dosyalar hazırladığını düşündüğünüzde hikayenin devletin ilgili birimleri ve istihbarat güçlerince derinleştirilmesi gerekiyor. Uzmanlar, Türkiye'de işlenen provokatif cinayetlerden sonra kitleleri kullanmak isteyen istihbarat kaynakları ve kimi basın kuruluşu ve kişilere karşı dikkatli olunmasını özellikle Malatya merkezli bu tip yeni girişimlerin olabileceğine dikkat çekiyor.


                GURBETÇİ GENÇLER KİM?

                1980 yılında İstanbul'daki ikinci kuşak Karadenizli gençler tarafından kurulan Trabzonspor'un en ateşli ve fanatik taraftar grubu olarak biliniyor. Grubun lideri Turan Reis lakaplı Turan Özdemir. Takımın İstanbul'daki maçları başta olmak üzere bütün Türkiye'de aktif olarak tribünlerde yer alıyorlar. İstanbul'daki maçlarda "Biz Gurbetçi Gençleriz" dövizlerinin ardında 4 - 5 bin kişiyi toplayabilecek kadar büyük ve aktif bir taraftar grubu.

                GÜNEBAKIŞ

                2010-2011 Sampiyonu Trabzonspor

                Yorum




                • Hacıosmanoğlu iddialı konuştu!

                  Trabzonspor Başkan Yardımcısı İbrahim Hacıosmanoğlu, Fortis Türkiye Kupası'nda yarı final rövanş maçında deplasmanda Kayseri Erciyesspor karşısında Trabzonspor'a yakışır bir şekilde finale çıkacaklarını söyledi.



                  Farklı kazanılan Sakaryaspor maçının takımın morali açısından iyi olduğunu ancak bunun Trabzonspor için bir ölçü olmadığını belirten İbrahim Hacıosmanoğlu, "Elde edilen 5-2'lik galibiyet Trabzonspor'u hiç bir şekilde etkilememeli, bu maçın sonucu oynayacağımız Kayseri Erciyesspor maçı için bir ölçü değil. Bu maçın havası lig maçından daha farklı olacak. Rakibimiz karşısında tur atlamayı değil, Trabzonspor ve taraftarına yakışır farklı skoru elde ederek tur atlamak istiyoruz" dedi.

                  İbrahim Hacıosmanoğlu, her şeyin istedikleri gibi güzel gittiğini belirterek şöyle konuştu:
                  "Oyuncularımız bu maçın öneminin bilincinde, bizde onlarla ilgileniyoruz, görüşmeler yapıyoruz. Trabzonspor'un tarihine ve görkemine yakışır bir şekilde iyi bir sonuç alacağımıza inanıyorum. İlk maçı 1-0 kaybettik ama önümüzde bir 90 dakika daha var. Maça 1-0 mağlup başlayacağız. Trabzonspor'un yapısında zorlukları seven ve bunları aşan bir ruh var."

                  Bu yıl başarısız bir sezon geçirdiklerini belirten Hacıosmanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Fortis Türkiye Kupası'nda finale çıkmak ve kupayı almak bizim için çok önemli. Kayseri Erciyesspor karşısında Trabzonspor ruhuna yakışır oyunu sergilediğimiz zaman bizim yenemeyeceğimiz takım yok. Birlik ve beraberliğimizi üst seviyede tuttuğumuz sürece Trabzonspor her zaman başarılı olur. Oyuncularımıza ve teknik kadromuza güveniyoruz. Trabzonspor'un adını finale yazdıracaklar."
                  .........::::ıl cApiTaNo::::.......

                  Yorum




                  • Trabzonspor taraftarları Çanakkale'ye akın etti!

                    Trabzonspor taraftarları, Çanakkale Kara Savaşları'nın 92. yıl dönümünde Çanakkale'ye akın etti.




                    Trabzonsporlu taraftarların internet ortamındaki en büyük taraftar sitesi olan "bordomavi.net"in organize ettiği Çanakkale ziyaretine, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Trabzon, Ankara, Samsun, İzmir, Edirne ve Kırklareli'nden otobüslerle gelen yüzlerce bordo-mavili taraftar katıldı. Özellikle son yıllarda Çanakkale'yi ziyaret edenlerin sayısı giderek artarken, Trabzonspor taraftarlarının bordo-mavili formaları ile Gelibolu Yarımadası'nı ziyaret etmesi ilginç görüntülere neden oldu. Gelibolu Yarımadası'nda bol bol fotoğraf çeken taraftarlar, şehitliklerde dua etti. Bordo-mavili taraftarlar, bu ziyaretlerini geleneksel hale getirmek istediklerini belirterek, gelecek sene Çanakkale'ye çok daha kalabalık bir şekilde geleceklerini söyledi.
                    .........::::ıl cApiTaNo::::.......

                    Yorum


                    • İlk olarak marcelinhos100 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                      İstanbul’da Trabzon spor’a Yapılan

                      Herkesin Trabzonspor-Sakaryaspor maçı için Lig Tv yolunu tuttuğu bir günde, kardeşlerime, arkadaşlarıma, mıhlama-kuymak hatta ızgara davetlerine inat, Kasımpaşa’ya gideceğimi söyledim cümle aleme… Bin dört yüz yirmi yıldız takımı geride bırakıp, Nike Premier Cup 2006-07’de Yıldızlar Türkiye Birinciliği finaline yükselen, 92-93 doğumlu bu gençler izlenmeyi hak ediyordu. Rakibi de Beşiktaş’tı…

                      Dedim ya, Trabzonspor-Sakaryaspor maçıyla hemen hemen aynı saatteydi ve Trabzon’daki maçın şimdilik bir önemi yoktu… Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim ile, TFF AR-PEG Genel Koordinatörü Gündüz Tekin Onay dışında ağır bir izleyicisi olmayan maç. Çünkü, yıldız değillerdi sadece, kategorileri yıldızdı. Trabzon’dan Trabzonspor’dan kimi görürüm diye sağa sola bakınırken, yansıyan camdan kendimi gördüm… Hakkını yemeyelim, bazı Trabzonspor’lular yok değildi. Trabzonspor formasıyla tribünlerde yerlerini alanlar da yok değildi. Daha önceden tanıdığım bir başka Trabzon’lu ağabeymize de rastladım. Beraber oturduk maç izlerken, Beşiktaş’ın attığı gole sevindiklerini gördüm. Hayrola, ne oluyoruz? Yok dedi, elbette Trabzonspor’luyuz da, yeğen Beşiktaş’ta oynuyor, numarası da şu şu… Hmm… Hayırlısı olsun deyip geçtim… Bunları anlatırken maç da devam ediyor. Beşiktaş, sürekli atak halinde, Trabzonspor’un gençleri de, işin doğrusu top çevirerek rahat oynuyor. Maç ortada devam ediyor yani… 1-0 Trabzonspor öne geçiyor, 1-1 oluyor, sonra 2-1 Beşiktaş öne geçiyor. Ardından Trabzonspor’da 10 numaralı formayı giyen Hasan Ahmet Sarı, öyle güzel bir gol atıyor ki, benim de maçı izlediğim şeref tribünü ve basın tribününden , “Vaaaaavv!” diye bir ses çıkıyor.

                      Maçı kazanan, Nike Premier Cup 2006/07 Yıldızlar Türkiye birincisi olacak ama daha önemlisi, 17-21 Mayıs tarihlerinde Hollanda’da yapılacak, Avrupa Yıldızlar Şampiyonası’na katılacak. Yani, gidilecek yerde pek çok Avrupalı hocanın olacağı bu turnuvayı takip eder. Velhasıl, çocuklar vitrine çıkacak. Hollanda’nın da ötesi, Manchester’da yapılacak Dünya Şampiyonası… Neden Trabzonspor oraya gitmesin diye düşünerek maçı izlemeye devam ederken, tribünlere takılıyor gözlerim… Beşiktaş’ım benim…’ diye bağıran ve sayıca çok olan taraftarlara karşın ‘Trabzon, Trabzon’ diye bağıranların arasında Fenerbahçe formalı, Galatasaray formalı çocukları da görüyorum… Evet, onlar çocuk ama Beşiktaş yerine Trabzonsporlu’ların arasına girmeyi tercih etmişler.

                      Buraya kadar gözlemlerimi şimdi de meramımı anlatayım… Maç, 2-2, bitmesine 30 saniye falan var. Beşiktaş atağında, top auta çıkıyor, herkes orta alana doğru koşarken, maçın orta hakemi korner veriyor. O korner de maalesef gol oluyor… Trabzonspor Yıldız Takımı, Trabzon’a dönüyor, Beşiktaş, Hollanda’ya gidiyor. Beşiktaş’lı dostlarımız alınmasın ama hakem kararıyla oluyor bunlar… Aynı Lig Tv’de izlediğiniz sahneler… 13-14 yaşındaki genç dimağlar, genç Trabzonspor’lular, ‘Ama bu haksızlık’ diyerek orta hakemin yanına koşuyor ama ne faydası var ki. Ağabeylerine yapılan onlara haydi haydi yapılırdı. Maç bitti, işin plaket-madalya kısmına gelince ayaklandım.. O arada bir gazeteci dostuma, ‘Bari çocuklara yapmasınlar. Onlar, ‘hakemler, taraf tutar, İstanbul dışında şampiyon çıkmaz’ gerçeğiyle büyümesin bari’ deyiverdim… O da bana demesin mi, ‘Yıldırım ‘Demirören böyle istemiştir’ diye… ‘Buraya da mı el attılar?’ son cümlem oldu… Şimdi bu çocuklar, büyüyecek, 20’li yaşlara gelecek, sonra bu hakem de Süper Lig’de bir Beşiktaş-Trabzonspor maçında düdük çalacak… Daha bu yaşlarda haksız yenilgilere, hakem eyyamlarına alıştırılan çocuklar…

                      Avrupa’da, dünyada aynı turnuvalara hakemler, kulüpler ne kadar müdahil oluyordur bilmiyoruz ama bildiğimiz şu; haksızlık ağacı meyve vermez, verse de kimseye hayrı olmaz… Türk futbolu da, klasik olacak ama, bu kafalarla Türk fitbolu olarak kalır…! Haa, O Trabzon’lu ağabeymize ne mi oldu? Beşiktaş’ın kazandığı birincilik için havalara uçuyordu



                      Haber61


                      Geleceğine sahip çıkamayan şimdiki haline hiç sahip çıkamaz. Yıldız takım ve diğer alt yapı takımları bizim geleceğimiz. Yıldız takımına yapılan haksızlığa hiç yönetim den bir kişi tepki göstermedi. Yönetim olarak yıldız takımını çok mu gereksiz gördünüz. Neden maçtan önce bu takıma sahip çıkmadınız. Bu kadar sorumsuzluk olurmu yazıklar olsun...

                      Yorum


                      • İlk olarak Vkgz tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                        ben bu oğuzun fener maçındaki penaltısından şüpheliyim sanki bi olay var gibi geliyor bana adamın surat ifadesi çok şüphe uyandırıcı... aziz gene birşeyler karıştırıyor galiba
                        ..................
                        Önce TRABZONSPOR

                        Yorum


                        • İlk olarak Vkgz tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                          ..................

                          Karistirir vallahi karistirir.

                          Mikser gibi Adam bu Aziz
                          Rahmetli Babamin bu Dünyada bana birakdigi en büyük Miras "ÖLÜMSÜZ TRABZONSPOR ASKIDIR".

                          Yorum


                          • Çanakkale bordo-mavi, mesaj net !..

                            Trabzonspor taraftarlarından örnek davranış !.. Bordo mavili taraftarların internet platformu bordomavi.net'in, Çanakkale Kara Savaşları'nın 92. yıl dönümünde düzenlediği organizasyonla taraftarlar Çanakkale'ye akın etti.



                            Trabzonsporlu taraftarların internet ortamındaki en büyük taraftar sitesi olan "bordomavi.net"in organize ettiği Çanakkale ziyaretine, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Trabzon, Ankara, Samsun, İzmir, Edirne ve Kırklareli'nden otobüslerle gelen yüzlerce bordo-mavili taraftar katıldı. Özellikle son yıllarda Çanakkale'yi ziyaret edenlerin sayısı giderek artarken, Trabzonspor taraftarlarının bordo-mavili formaları ile Gelibolu Yarımadası'nı ziyaret etmesi ilginç görüntülere neden oldu. Gelibolu Yarımadası'nda bol bol fotoğraf çeken taraftarlar, şehitliklerde dua etti. Bordo-mavili taraftarlar, bu ziyaretlerini geleneksel hale getirmek istediklerini belirterek, gelecek sene Çanakkale'ye çok daha kalabalık bir şekilde geleceklerini söyledi.
                            Bazen Sevinç Bazen Keder, Trazonsporlu Olmak Yeter!
                            (Hepimiz TÜRKÜZ Ulan!)

                            Yorum


                            • İlk olarak spotreis tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                              söyleyecek söz bulamıyorum ne yazıkki futbola şike bulaştıranların Allah iki yakalarını bir araya getirmez inşallah hakkımızı yiyenlerin rahatı huzuru olmaz inşallah yapacağım en iyi şey beddua etmek

                              Aynı zmanda hakkımızı yedirtenlerede yazıklar olsun bu beceke nin tüpçü başkanı ve yönetimi en ufak birşeyde yaygarayı kopartıyorlar. bizimkilerden çıt yok runje ninde edununda cezası indirildi hani erdinçin cezasında indirim ?? ve hani bunun hesabını soran yönetici başkan ? Yıllardfır böyle kaç şampiyonluğumuz febeye verildi son yıllarda ????

                              hakkımızı yiyenlerede yedirtenlerede göz yumanlarada ses çıkartmayanlarada bu tip olaylardan menfaat elde edenlerede zhir zıkkım haram olsun



                              Ahmet Ağaoğlu bir programda şöyle demişti biz adaletsizlikten pay istemiyoruz biz adalet istiyoruz.. çok doğru bir söz. Ki bu adaletsizlikten pay işini en çok tüpçü yapıyor yok geseye bu verilmiş bizede .şunu verin yok aurello türk olmuş bizimde nobre olsun

                              Biz Trabzonspor olarak adalet istiyoruz. Hakkımıza sahip çıkacak başkan yönetim istiyoruz birde en büyük haksızlık jimnastik klubünün sevdalısı kelin bizim klüpte ne işi var biri bizi dinamitliyormu
                              '' GERÇEKÇİ OL İMKANSIZI İSTE..! '

                              https://twitter.com/GERONIMO_TS

                              Yorum


                              • İlk olarak sbay tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle


                                Trabzonspor taraftarları Çanakkale'ye akın etti!

                                Trabzonspor taraftarları, Çanakkale Kara Savaşları'nın 92. yıl dönümünde Çanakkale'ye akın etti.




                                Trabzonsporlu taraftarların internet ortamındaki en büyük taraftar sitesi olan "bordomavi.net"in organize ettiği Çanakkale ziyaretine, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Trabzon, Ankara, Samsun, İzmir, Edirne ve Kırklareli'nden otobüslerle gelen yüzlerce bordo-mavili taraftar katıldı. Özellikle son yıllarda Çanakkale'yi ziyaret edenlerin sayısı giderek artarken, Trabzonspor taraftarlarının bordo-mavili formaları ile Gelibolu Yarımadası'nı ziyaret etmesi ilginç görüntülere neden oldu. Gelibolu Yarımadası'nda bol bol fotoğraf çeken taraftarlar, şehitliklerde dua etti. Bordo-mavili taraftarlar, bu ziyaretlerini geleneksel hale getirmek istediklerini belirterek, gelecek sene Çanakkale'ye çok daha kalabalık bir şekilde geleceklerini söyledi.
                                Süper ya. Haber nerede cikti acaba?
                                Bizim çektiğimiz, adamlığın bedeli.

                                Yorum

                                En Aktif Kullanıcılar

                                Daraltma

                                En aktif kullanıcı yok.
                                WhatsApp WhatsApp’tan Yaz
                                Yükleniyor...
                                X