Lösemi ve Lösev

[Melek]

Bugün Hürriyet gazetesinde stand açtılar.Yeni ürünleri hakikaten çok güzel..

Yeni ürünler gerçekten çok güzel,ayrıca 2011 için dün takvimlerimizide paketledik.
Cumartesi günüde Mercedes Benzde bende stand açıcam abi

[Süleyman Eruyar]

İzmir'de şehrin muhtelif yerlerine asılan LÖSEV ve Büyükşehir Belediyesi amblemi taşıyan afişler ile hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı vakfın resmî internet sitesinde 'Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz' sloganıyla bağış toplanıyor.

LÖSEV'in tutumunu 'haddi aşan çalışma' şeklinde değerlendiren Bağımsız Diyanet-Sen Genel Başkanı Ömer Labçin, kurban ibadetinin yerine gelmesi için hayvanın kesilmesinin şart olduğunu vurguladı. Yaşanan tartışmalar üzerine açıklama yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı da benzer uyarıda bulunmuştu: "Kurban bedelini bağışlamak suretiyle ibadet ifa edilmiş olmaz."

LÖSEV'in astığı afişler ve 'www.losev.org.tr' adlı resmi sitesinde yaptığı bağış çağrısı, din görevlilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların tepkisini çekti.

Sitede, hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı, 'Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz. Kurban bağışlarınızı ne yapıyorsunuz diye neden bize sormuyorsunuz?' şıkkının seçilmesi isteniyor. Burada ise, "Bu bonfileleri, kuşbaşını, kıymayı, sucuğu biz yedik, bu etler sayesinde iyileştik." deniyor. Yazının devamında da, "Eğer yüce dinimiz yoksulun, elinde avucunda olmayanın, hastanın ve yetimin et yemesini emrediyorsa, bunu neden yapmıyorsunuz? Hayırseverlerin inançları gereği dinî vecibelerini, niyetlerini yerine getirip yardım ibadetlerini yapmalarını sağlayan LÖSEV'imizin her zaman yanındayız." denerek, yapılacak hayırların kurban kesmeyle eşdeğerde olduğu savunuluyor.

Din otoriteleri ise kurban ibadetinin kurban kesmeden olmayacağını belirtiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu konudaki görüşü şöyle: "Fıkhi hükmü ister vacip ister sünnet olsun kurban ibadeti, belirli şartları taşıyan hayvanların usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allah Teâlâ'nın rızasını kazanmak niyetiyle fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman'ın önemli vazifelerinden biridir ancak bu iki ibadetten birini diğerinin seçeneği olarak algılamak, dinî açıdan doğru değildir."

Bağımsız Diyanet Vakfı Sendikası Çalışanları Genel Başkanı Ömer Lapçin, "LÖSEV, kendi alanında güzel bir çalışma yapıyor ancak din adına konuşurken bağış toplamak için haddini aşmamalı. Bu din hepimizin, herkes kendi ihtisas alanında konuşmalı. Yoksa halkımızı yanlış yönlendirerek günaha girmelerine sebep olabilirler." dedi. İzmirli vatandaşlar da LÖSEV ve uygulamayı destekleyen büyükşehir belediyesine tepki gösteriyor. Belediyenin, sosyal amaçla faaliyet gösteren bir kuruma destek vermesinin doğru olduğunu, ancak söz konusu afişleri kontrol etmesi gerektiğini savunan Halil Demir, "Yapılan son derece yanlış. İnanmayabilirsiniz ama bundan rant elde etme yoluna da gitmemelisiniz. Hele hele bunu belediyenin desteğiyle yapmak çok kötü. Belediye yetkilileri, derhal bu afişleri kaldırmalıdır." diye konuştu.

LÖSEV ve belediyenin, insanları bu şekilde yönlendirmesini doğru bulmayan Füsun Çabuk da, "Bu afişleri, açıkçası dinî bir sömürü olarak görüyorum. İnsanlarla alay eder gibi bir yaklaşım var. Oysa bize, 'bağışla, destekle' dense daha doğru olacaktı." dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ise afişlerdeki belediye ambleminin kendi bilgileri dışında konulduğunu iddia etti. LÖSEV İzmir Şubesi İdari İşler Sorumlusu Hüseyin Kıbıcı ise sosyal faaliyetler kapsamında afişlerin hazırlandığını ve belediyenin bilgisi dahilinde şehrin muhtelif yerlerine asıldığını söyledi.

[Rahim.K]

Elimde sıfır Bebek Tulumu ve çocuk giysileri var.Lösev sayfasında giysi ile ilgili bilgi alamadım.İstanbulda bu ürünleri nereye verebilecegim konusunda yardımcı olabilecek varmı?

[A.Hilal Çakıroğlu]

İzmir'de şehrin muhtelif yerlerine asılan LÖSEV ve Büyükşehir Belediyesi amblemi taşıyan afişler ile hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı vakfın resmî internet sitesinde 'Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz' sloganıyla bağış toplanıyor.

LÖSEV'in tutumunu 'haddi aşan çalışma' şeklinde değerlendiren Bağımsız Diyanet-Sen Genel Başkanı Ömer Labçin, kurban ibadetinin yerine gelmesi için hayvanın kesilmesinin şart olduğunu vurguladı. Yaşanan tartışmalar üzerine açıklama yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı da benzer uyarıda bulunmuştu: "Kurban bedelini bağışlamak suretiyle ibadet ifa edilmiş olmaz."

LÖSEV'in astığı afişler ve 'www.losev.org.tr' adlı resmi sitesinde yaptığı bağış çağrısı, din görevlilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların tepkisini çekti.

Sitede, hasta çocukların fotoğrafının yer aldığı, 'Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz. Kurban bağışlarınızı ne yapıyorsunuz diye neden bize sormuyorsunuz?' şıkkının seçilmesi isteniyor. Burada ise, "Bu bonfileleri, kuşbaşını, kıymayı, sucuğu biz yedik, bu etler sayesinde iyileştik." deniyor. Yazının devamında da, "Eğer yüce dinimiz yoksulun, elinde avucunda olmayanın, hastanın ve yetimin et yemesini emrediyorsa, bunu neden yapmıyorsunuz? Hayırseverlerin inançları gereği dinî vecibelerini, niyetlerini yerine getirip yardım ibadetlerini yapmalarını sağlayan LÖSEV'imizin her zaman yanındayız." denerek, yapılacak hayırların kurban kesmeyle eşdeğerde olduğu savunuluyor.

Din otoriteleri ise kurban ibadetinin kurban kesmeden olmayacağını belirtiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun bu konudaki görüşü şöyle: "Fıkhi hükmü ister vacip ister sünnet olsun kurban ibadeti, belirli şartları taşıyan hayvanların usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allah Teâlâ'nın rızasını kazanmak niyetiyle fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman'ın önemli vazifelerinden biridir ancak bu iki ibadetten birini diğerinin seçeneği olarak algılamak, dinî açıdan doğru değildir."

Bağımsız Diyanet Vakfı Sendikası Çalışanları Genel Başkanı Ömer Lapçin, "LÖSEV, kendi alanında güzel bir çalışma yapıyor ancak din adına konuşurken bağış toplamak için haddini aşmamalı. Bu din hepimizin, herkes kendi ihtisas alanında konuşmalı. Yoksa halkımızı yanlış yönlendirerek günaha girmelerine sebep olabilirler." dedi. İzmirli vatandaşlar da LÖSEV ve uygulamayı destekleyen büyükşehir belediyesine tepki gösteriyor. Belediyenin, sosyal amaçla faaliyet gösteren bir kuruma destek vermesinin doğru olduğunu, ancak söz konusu afişleri kontrol etmesi gerektiğini savunan Halil Demir, "Yapılan son derece yanlış. İnanmayabilirsiniz ama bundan rant elde etme yoluna da gitmemelisiniz. Hele hele bunu belediyenin desteğiyle yapmak çok kötü. Belediye yetkilileri, derhal bu afişleri kaldırmalıdır." diye konuştu.

LÖSEV ve belediyenin, insanları bu şekilde yönlendirmesini doğru bulmayan Füsun Çabuk da, "Bu afişleri, açıkçası dinî bir sömürü olarak görüyorum. İnsanlarla alay eder gibi bir yaklaşım var. Oysa bize, 'bağışla, destekle' dense daha doğru olacaktı." dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ise afişlerdeki belediye ambleminin kendi bilgileri dışında konulduğunu iddia etti. LÖSEV İzmir Şubesi İdari İşler Sorumlusu Hüseyin Kıbıcı ise sosyal faaliyetler kapsamında afişlerin hazırlandığını ve belediyenin bilgisi dahilinde şehrin muhtelif yerlerine asıldığını söyledi.

'Kurban kesmiyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz' Bu sloganı gördüğümde ben kurban bağışlarının kurban yerine başka şekilde harcanacağı mesajı verildiğini düşünmedim. Hatta yanlış hatırlamıyorsam slogan "Kurban kes(e)miyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz" şeklindeydi. Çünkü bildiğim kadarıyla Lösev bu yıl kurban bağışı kabul etmedi. Bunun nedeni de aralarında Mehmetçik vakfının da bulunduğu birçok dernekle birlikte lösev'in de kurban bağışı ihalesi, kesim şekli vb ile ilgili suçlanmasıydı. Ve yine yanlış hatırlamıyorsam Lösev mahkemede aklandığı halde bu olaydan sonra kurban bağışı almamaya karar verdi. Bu nedenle "Kurban kes(e)miyoruz ama hayat kurtarmaya devam ediyoruz" sloganının "Kurban bağışı alamıyoruz ama bağış alıyoruz" anlamı taşıdığını düşünüyorum. Bana göre bu sloganla, bir anlamda buna sebep olanlara da gönderme yapıldı.
Kurban bayramı öncesi böye bir sloganın kullanılması, yanlış anlaşılması nedeniyle hatalı olabilir o ayrı.

Elimde sıfır Bebek Tulumu ve çocuk giysileri var.Lösev sayfasında giysi ile ilgili bilgi alamadım.İstanbulda bu ürünleri nereye verebilecegim konusunda yardımcı olabilecek varmı?

Mesajınızı yeni gördüm
Bağış, gönüllülük ya da herhangi bir konuda bilgi almak için irtibat telefonları aranabilir.
Ankara:
Tel : 0 312 447 06 60
Faks : 0 312 447 68 33

İstanbul Av.
Tel : 0 212 268 68 68
Faks : 0 212 282 65 01

İstanbul An.
Tel: 0 216 359 85 85
Fax: 0 216 359 85 86

İzmir
Tel : 0 232 381 66 44
Faks : 0 232 381 60 33

[A.Hilal Çakıroğlu]

10. ULUSLARARASI LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR ŞENLİĞİ
28 Mayıs Cumartesi Günü

Önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda gönüllü olmaya ne dersiniz?

Lösemili çocuklar ve aileleri ile ilgilenme, Lösev standlarının kurulması gibi çeşitli görevlerden birini alabiliriz.

Ben yine Lösemili çocuklar ve aileleri ile ilgilenmeyi seçeceğim. Bu organizasyonda gönüllü olmak için tek şart 21 Mayıs cumartesi günü 11:00-16:00 arası tanışma ve görev dağılımının olacağı toplantıya katılmak.

Kimler geliyor?

[Samet Türkmen]

Düzeltme. Sorumun cevabını buldum

[Yasin N.]

Merhaba arkadaşlar samsunda yaşayan lösemi hastası bir çoçuk için acil olarak AB rh- kan ihtiyacı vardır Ülkenin neresinden olursanız olun muhakkak haber vermenizi rica ederim. belki bir yararımız dokunur. teşekkürler.

[Samet Türkmen]

Bünyesinden kök hücre nakil merkezi bulunan bir fakültede doktor olan varsa lütfen ben buradayım desin. Bir sorum olacak.

[Samet Türkmen]

Uludağ Üniversitesi Hemotoloji bölümünde tedavi görüyordum şampiyon olduğumuz sene ve kan alıyordum 2 haftada bir. Son maç olan Karabükspor maçı Pazar günü ve Pazartesi kesinlikle kan almam gerekiyor yoksa baygın halde olacağım.

Durum böyleyken Perşembe günü kontrolümden önce doktora gittim. Perşembe bildirince ertesi gün kan veriyorlardı. Şampiyon olacağımız için oradan karayolu ile Trabzon'a kutlamalara gidecektik. Pazartesi Bursa'da olmayacağız yani

Orta yaşlı bir doktor vardı odada. Durumu söyleyince "Vayy be" dedi ve şaşkınlık ifadesi belirdi yüzünde. Ne oldu doktor bey diye sordum ve şunu dedi "Sen bugün en son gelensin" Anlamadım nasıl yani gibisine şeyler deyince ben : "Senden önce 8 tane Trabzonsporlu geldi burada tedavi olan ve aynı şeyi istedi. Sen de 9.oldun,ben olur demesem bile hepsi gidecek zaten Karabük'e dedi "

Anlatabildim umarım

Unutmadan, birçok defa izin veren annem bu sefer hasta hasta gitme dedi ve beni maça göndermedi

[Sibel]

Anlattın Samet...
Hem de çok güzel anlattın...
Paylaşma izni var mıdır?

[Samet Türkmen]

Sorma böyle birşeyi bir daha,izin senin

[Zafer Keskin]

Sametim gadam... şimdiki durumunla ilgili bir yaramazlık varmıdır ? kontrollerinin sıklığı nedir ?

[ilhan]

Samet, ne güzel adamsın sen.

[Samet Türkmen]

Bu gece yine 12 yaşında yaşadığım ve yendiğim hastaligin ilk gunu geldi aklima. Tedavimiz ayni. Benim ki tedavi olursan olumcul olmasa da kanserdi ve Çernobil magdurlariyla ayni seyleri yasadim.

99'da bir sabah uyandim ve annem hemen "Samet dur bakayim o göğsündeki şişlik nedir öyle" dedi. Hemen gelip elleriyle okşamaya başladı. Hastahaneye gidelim dedi. Ben de dert etmedim tabi. Baska derdim vardı ; Mahalle macinda sadece ben Rivaldo olabiliyirdum ve o gün yine bir maci vardi bizim sokakta "kaleci Rivaldo" efendinin

Neyse fakultede filmler,tomogeafiler,ultrasonlar derken bezmis bir hâlde doktorun odasinin onunde sonuclari beklemeye basladik. Yas daha 12 . İlaclar yazilsa da maca yetissem !

Kapi biraz acikti. Doktor uzun uzun filmlere bakti duvardaki isikta. Sonra bir doktor daha girdi. Sonra bir tanesi daha. Ve hocalari da geldi. Yasayanlar bilir; cok sayida doktor sizin sonucunuza bakiyorsa bir sıkıntı var demektir. Odada cok rahat 7-8 doktor vardi. 10 dk falan kapi kapali kaldi. Sonra kâgitkar kollarindan tasar vaziyette bir tanesi kapiya cikti. Beni isaret ederek "Hemsiree ! Personeel ! Bu cocugun acilen kemoterapi almasi gerekiyor ! Hemen odaya cikarip damar yolu acin" dedi.

Zaten bunu duyunca vücut olacaklari anliyor mu nedir hafif bir aglamakli gibi oluyorsunuz.Dolan gozlerle ne yapacaklar bana dercesine bakışlar ." Acilen kemoterapi almasi gerekiyor ! ...... "

Yuruyecek halde olmama ragmen nedense sedyeyle goturuldugumu hatirliyorum. Basimdaki cokca doktordan bayan olan bir tanesi teselli gibi alnimi ve sacimi oksuyordu. Sonucta gogsumde olan seyi o iyi biliyordu.

Daha ilk gunu uzunca bir serum posetinde sari bir ilac getirdiler. Hic unutmam acayip midemi bilandirmisti. O kadar agir ilacti ki daha o aksam yardimla gittim lavaboya. İste mac oynamaktan o zaman kestim umudu.

Kisaca gogsumde tumor olmustu. 12 ve 15 yas arasini sorduklarinda aklima ilk o uzun sari ilac poseti ve uzgunum ama basliyoruz Samet dercesine gelen o ağır mide bulantisi gelir.

Ne ilkel tedaviydi ama ; tahlil icin kucucuk cocugun gogsunden uyanik halde ucu makasimsi igneyle parca aliyorlardi ! Ne de olsa yildiz gemisi Atilganimiz yoktu ve temassiz tedaviyi bilmiyorduk

Çok sukur yendim onu. O tedavinin yan etkisi 10-15 yil sonra bir cesit losemi oluyorsunuz. Onu da oldum ve takmayip,mutlu olarak yine yendim cok sukur. Zordu tabi.

Hep derim , kemoterapi alan insanlar bir nebze yasayan Kazımlar'dır. Hastahanede ilgili bolumde onlari dinleyip kitap bile yazabilirsiniz.

Hastaliklari takmayip,umursamayip mutlu olmak kadar ilaclara yardimci olan baska bir besin kesinlikle yok.

E bir de getirisi oldu yine ilk gunlerde bu hastaligin bana. Sinif ogretmenim ogrenince dayanamamis ve daha zaman olmasina ragmen karnemi cikartip takdir belgesiyle hastahaneye getirmisti. Hepsi 5 ! Ögretmenim bari 1-2 tane 4 koysaydiniz. Acikcasi tam ayik olamamama ragmen hic inandirici olmadigini dusunmedim degil

Dolmustum bu gece,yazmak istedim yine. İste boyle hikâyeler var hastahanelerde.

Allah hâla mucadele edenlere sifa versin.

Telefondan yazdim,hatalar hoş görüle.

[alper*]

Kardeşim şimdi nasılsın iyi misin?