Toplam 16 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 16 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Doğru Plan, Faydalı Oyun! | Trabzonspor-Sivasspor Maç Sonu Değerlendirmesi

  1. #1
    Berke6198 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    25
    Mesajlar
    13,394

    Standart Doğru Plan, Faydalı Oyun! | Trabzonspor-Sivasspor Maç Sonu Değerlendirmesi

    Hüseyin Çimşir'in Trabzonspor teknik direktörlüğündeki 2. ciddi sınavı geride bıraktık. İlk ciddi sınavından 2-1'lik Fenerbahçe galibiyeti alan Çimşir, Sivasspor'u da 2-1'le geçmeyi bildi...

    Maç öncesi yazıma atıfta bulunarak başlayacağım; Sivassporun artı ve eksi yönlerini maç öncesinde değerlendirirken, öndeki ısrarlı ve ve temaslı baskıya çok muhtaç olduklarını, özellikle topa sahip olma oranlarının paylaşdığı anlarda set oyunlarına müsaade edilmezse çaresiz kaldıklarını dile getirmiştim. Sivasspor için ideal oyun, başlangıç düdüğüyle beraber rakip 1. bölgesine adam adama eşleştirmeler götürmek ve rakibin oyunu kurma çabasını suya düşürmek üzerinedir. Savunma setine yerleştiklerindeyse rakibin stoper hattının orta alana kadar yaklaşmasını isterler ve özellikle korner-duran top veya akan oyunda kazanılacak toplarla çok sayıda hücumcuyu geçiş oyununa dahil ederek en kısa sürede rakip kaleye ulaşmak isterler.
    Tabii gerek sakatlıklar gerekse sıkışık bir fikstürde oldukça dar rotasyonla ilerliyor olmaları zaten bunu Rıza Çalımbay'ın maç öncesinde defalarca dile getirmesine sebep olmuştu. Dolayısıyla maçtan 1 hafta
    önce maç hazırlığı, mental durumu ve baskıyı kaldırma kuvveti konusunda daha fazla bilgiye sahip olduğumuz ekip sürekli olarak Sivasspor olmuştu.
    Asıl soru işaret, 9 yıl sonra haftayı ilk kez liderlik koltuğunda kapatma ihtimali olan Trabzonspor teknik direktörü Hüseyin Çimşir'in ekibini nasıl hazırlayacağıydı. Benim de oldukça merak ettiğim durumlardan birisi buydu çünkü Sivasspor'un aşikâr hale getirdiği oyun şablonunun yanı sıra çıktığı 7 resmi karşılaşmada da maç içinde farklı oyuncuları, farklı formasyonları deneyen bir Hüseyin Çimşir vardı....

    Başarılı Analiz Doğru Oyunu Getirir

    Saha dışındaki psikolojik durumları bir kenara bırakıp saha içine dönelim. Hüseyin Çimşir'in çözmek için odaklanması gereken ilk sorun, Fenerbahçe ve Gençlerbirliği karşısında ilk 20 dakikayı ciddi manada kayıp geçiren Trabzonspor ilk 11'ini ilk dakikalar için doğru hazırlamak ve rakibin beklentisini tersine çevirmekti.
    Açıkça söylemeliyim ki; 2019/20 model Trabzonspor, 22 haftalık Süper Lig periyodunun en doğru ve etkili oyun başlangıcını Sivasspor'a karşı yaptı.
    Hüseyin Çimşir'in ve Rıza Çalımbay'ın sahaya çıkardığı 11'lere bir bakış atalım:

    Maç öncesi ısınmasında Hosseini'nin sakatlığı sonrası Da Costa'nın dahil oluşuyla birlikte sahaya çıkan 11 yukardaki gibi şekillendi.

    Sivasspor'un sol öndeki Ziya Erdal hamlesi, aynı Fenerbahçe maçında da olduğu gibi üretkenliğe doğan ihtiyaçtan çok Trabzonspor orta alanını ve 1. bölgesini yıpratmak, baskı altına alabilmek üzere yapılmış bir tercihti.
    İlk düdük çaldığında, Trabzonsporun formasyonda göründüğü gibi sahaya 4-1-4-1 diziliminde dağıldığını gördük. Bunun nedenlerinden bir tanesi, Sivasspor'un kanat üretkenliğini keserek, Novak ve Pereira'yla kanat oyuncuları arasında fazla boşluk bırakmamaktı.




    Öte yandan Hüseyin Çimşir'in bu dizilimi tercih etme sebeplerinden bir tanesi Nwakaeme'nin oyun kurulumunda sıkıntı yaşayan orta sahaya destek vermesi ve Guilherme'nin rakibe savumadan hücuma geçiş anında sertlik göstermesini, enerji koymasını istemesi. Maçın başlangıcıyla birlikte Trabzonspor kendini Sivasspor yarı sahasında konumlandırmayı başardı. Özellikle Nwakaeme'yi merkeze indirerek Sörloth'un kanada yapacağı koşuları oldukça fazla istiyordu Hüseyin Çimşir çünkü Appindagoye'nin bire bir markajından hem Sörloth'u kurtarmak istiyor hem de Nwakaeme'yi o boşluğa dahil etmek istiyordu.

    Bu planı uygulamaya koymayı Fenerbahçe ve Gençlerbirliği maçında ötelemişti ancak Sivasspor'a ilk saniyeden itibaren uygulamaya başladı ve Trabzonspor rakibine karşı 3. bölgede çok başarılı şekilde daraldı. Golün hemen öncesine gelirsek, Trabzonspor, şahsen devamlı dile getirdiğim gibi John Obi Mikel'in müthiş alan ve pozisyon bilgisiyle topu rakibinden geri kazanıp, sağ kanatta uzun süredir görmeye alışık olmadığımız bir üçgen kuruyordu.
    Hüseyin Çimşir'in 4-1-4-1 denemelerinin nedeni de buydu belki de. Orta saha oyuncularından kanat bölgesine yaklaşıp üretime destek vermesini beklemek.
    Bu sırada kanatta üçgen kurulup isabetli paslaşmalar gerçekleşirken ceza sahası içinde aslında golün yarısı atılmıştı bile. Alexander Sörloth, bire bir eşleşmesindeki Appindangoye'ye kendisini unutturmuş ve rakibinin dışından çok akıllıca hafif yay şeklinde bir kısa koşu atarak sol ayağını vuruş için hazırlamıştı.Bu sırada, muhtemelen Sörloth'un 2'li ve hatta 3'lü markaj arasında kaybolmaması adına çalışılmış bir ana tanıklık ediyorduk. Nwakeme, pozisyon devam ederken kendini ceza sahası dışında konumlandırmış, Caner Osmanpaşa'nın muhtemel markajını dağıtmış ve ilgiyi kendi üstüne çekmişti. Sörloth ise bu durumdan faydalanarak eşleşmede dikkati dağılmış olan Appindangoye'nin arkasında kendini unutturdu.




    Trabzonspor, önceki maçlardaki makus talihini bu maçta yenmişti. Rakip Sivasspor maçın içine giremeden, oyun temposunu bulamadan ön alana 8 oyuncuyla yerleşen Trabzonspor, henüz dakikalar 3'ü gösterirken Sivasspor'un boynunu bükmüştü. Ancak bu durumdan en çok haz duyacak kişilerden birisi de elbette ki Hüseyin Çimşir'di. Nedeniyse teknik direktör olarak çıktığı 7 resmi maçın en az 3'ünde oyuna dahil olamamak, ön alana yerleşememek gibi sorunları olan takımının ligin tepedeki bir şampiyonluk adayına dair bu sorunları henüz 3 dakika içinde halletmiş olmasıydı.

    1-45 Arası Oyunun Mutlak Hakimi Trabzonspor

    Golden sonraki süreçte, Trabzonspor önceki haftalarını aklından silmiş gibiydi açıkçası. Sivasspor rakibi karşısında oyunu genişletmeye çalışıyor ancak karşısında oldukça daralan ve bunu başarılı yapan bir Trabzonspor buluyordu. Hüseyin Çimşir'in golden sonra işleyen ve işlemeyen planları oldu elbette. Özellikle Sivasspor'un önlem alacağı muhtemel oyunculardan biri olan Nwakeme, kanada inerek oynamayı çalıştığı süreçte rakip kaleye sırtını dönme imkanını çok az buldu, daha doğrusu Sivasspor Nwakaeme'yi istediği plan içersine dahil edebildi. Öte yandan Novak'ın 7. dakikada iç alana kayarak girdiği gol pozisyonu, onun bu maçtaki hareketliliğine bir ön gösterim olacaktı adeta. Rıza Çalımbay maç içinde bu durumu erken sezemedi ve nerdeyse hiçbir şekilde önlem almayı başaramadı. Nwakaeme'ye odaklanan Sivas, Novak'ın etkin iç alan kullanımı gözden kaçırıyordu.
    Sivassporun topa sahip olma istatistiğinde önde olduğu her maçtan ya beraberlik ya da mağlubiyetle ayrılması, Hüseyin Çimşir'in dikkatini çekebilir demiştim. Tam da öyle oldu. Özellikle Başakşehir'in Sivasspor'a konuk olduğu maçta topu rakibine bırakarak elde ettiği beraberlik, başaltı takımları ve şampiyonluk adaylarını aydınlatıcı bir oyundu.

    Bu strateji doğrultusunda Guilherme'ye özellikle oyunun bozucu yönünü devreden Hüseyin Çimşir bu beklentisinden de faydalanabildi. Sivasspor'un tempo bulmak istediği anlarda sağ koridorda karta yol açmayacak taktik faullere imza atan Guilherme, Sivasspor'un tempo artırmasını engelleyerek aslında en çok yapmak istediği şeyleri ellerinden almış oldu.
    Kırmızı-beyazlı ekip golden sonra Trabzonspor yarı sahasına zaman zaman kendini konumlandırma şansını buldu bulmasına fakat Trabzonsporun birbirine yakın savunmasını ve özellikle 18 içindeki iki hava kontrolü yüksek defans oyuncularını aşmakta oldukça zorlandılar. Trabzonspor ilk 11'inin daha önceki maçlara göre bu oyun planını neden daha başarılı sahaya yansıttığı sihirli birkaç kelimeyle veya sadece teknik-taktik anlamda açıklanabilecek bir durum değil. Bunun nedeni olarak Hüseyin Çimşir ve ekibinin, bireysel olarak Trabzonsporlu oyuncuların maça gerçekten çok motive olduklarını ve hafta boyunca rakibe odaklanarak yapmaları gereken görevleri özümsediklerini işaret etmek daha doğru olacaktır...

    Özellikle son dönemde kendi performans çizgisini fazlasıyla kaybeden Sivasspor, Trabzonsporun önceki maçlardan daha hareketli yapısına karşı cevapsız kaldı. İlk 45'te Trabzonspor, Nwakeme'nin 34'te sakatlığı nedeniyle oyundan alınana kadarki süreçte iki kanat oyuncusunu bek ve savunma alışkanlıklarını, yerleşimini dağıtmak için merkeze yaklaştırdı. Guilherme ve Nwakeme oldukça fazla alan değiştirerek savunmada bir kafa karışıklığı açık şekilde yarattılar.

    Trabzonsporun gerçekten uzun süre sonra bu denli dar alana kendini konumlayabildiğini gördük. Bordo-mavililer Sivasspor'un kazanılan toplar sonrası istediği geniş alanları vermiyordu ve bu Sivasspor'un oyun alışkanlığına indirilmiş önemli bir darbeydi...
    Görsellerin gücünden faydalanarak, Trabzonsporun mevkii kaymalarına ve dar alandaki oyununa beraber göz atalım:




    İlk 45'te rolleri değişen Trabzonspor; Sık yardımlaşan, dar alanı kullanan, özellikle Mikel gibi pozisyon bilgisi çok yüksek bir orta sahayı top kazanma savaşına dahil edebilen bir görüntü çizerken, savunma dengesini de yakalamış bir izlenim veriyordu. Da Costa-Campi ikilisinin topu kullanım anlamındaki öz güvenleri, pozisyon alma becerileri ve çarpıcı hava hakimiyetleri, oyununu rakip stoperleri yerinden kaydırmak ve ligin en fazla uzun top kullanan ekibi olmak üzerine temellendiren Sivasspor'a hem ofansif hem de defansif anlamda soğuk bir duş etkisi yarattı.
    İlk yarının son bölümüne girerken Ndiaye'nin, Guilherme'nin, Mikel'in orta alandaki temaslı ve akıllı baskısı Sivasspor'a artık bir bitkinlik hissi veriyordu...

    42. dakikada taçtan gelen topta Sosa'nın progresif(ilerleten) pasıyla defansın arkasına sarkan Sörloth, yine dengesiz ve ters eşleşmede yakalanmış olan Sivasspor'a cezayı kesiyor, Trabzonsporu 2-0 öne geçiriyordu.
    İlk yarı sona ererken Trabzonspor istediği skoru istediği enerjiyle ve üretkenlikle elde etmiş, devreye 1.10-0.25 gibi bir xG(gol beklentisi)farkıyla girmişti.

    İkinci 45, Trabzonspor Sonlandıramadı, Sivasspor Dahil Oldu

    Trabzonspor ikinci yarıya ilk yarıda bıraktığından daha da diri daha da dinç bir görüntüyle girince zaten moral olarak geriye düşmüş olan Sivasspor takımı iyiden iyiye cevapsız kalmış, Trabzonspor için kale önüne yaklaşmak birkaç pasta mümkün hale gelmişti. Sanırım ikinci yarının başından 60. dakikaya kadar olan kısımdaki paslaşmalar Trabzonsporun geçen senenin ikinci yarısında ortaya koyduğu paslaşma oyununa en yakın oyundu.

    Televizyonlarda birkaç yorumcu hariç bu noktaya parmak basılmaması veya üstünün silik bahsedilmesi çok ilginçti. Çünkü Trabzonspor gerçekten ikinci yarıda ilk yarıdan da iyiydi! Dominant, yüksek tempolu paslaşan bilindik Trabzonspor izlerini görüyorduk.
    Öyle ki; 47. dakikada müthiş paslaşmalar sonucu Pereira'nın yaptığı ortada Novak arka direkten merkeze doğru gelerek yaptığı net kafa vuruşunu golle sonuçlandırabilse, Trabzonspor için 3. gol gelecekti ve bu durum maçın senaryosunu daha büyük bir farka da götürebilirdi.

    Sivasspor Varlığını Hatırlıyor, Hatırlatıyor

    22 haftalık süreçte hem bizlerin hem de Sivassporlu oyuncuların ezberlediği o hücum setlerinden ve Sivassporlulara "acaba maça dahil olabilir miyiz"sorusunu sordurtan önemli bir pozisyon gerçekleşti.
    Trabzonspor organize şekilde geliştirdiği bir hücumu sonlandıramadan dönmüş, savunma yerleşimi pozisyonunu almıştı. Bu sırada Yatabare, en bilindik hücum alışkanlıklarını maçın başından beri yerine getirmesine imkan tanımayan Trabzonspor savunmasının bir anlık yerleşim hatasını değerlendirerek Yasin Öztekin'i "half space" dediğimiz iç kenara bir ver-kaçla kaçırmayı başardı.



    Yukardaki görselde Sosa'yı yuvarlak içine almamın sebebi, ilk fotoğrafta da görüleceği üzere kanattaki eşleşmesini kaçırmış olması. Anlık bile olsa Sosa'yı mümkün mertebe kanat bölgesinden uzak tutmak Trabzonspor için iyi olacaktır. Fenerbahçe maçında Dirar'ı birkaç pozisyon dramatik şekilde kaçırdığı gibi burda da bir defans oyuncusu özelliği taşımadığı için doğal olarak çevre kontrolü yapamıyor ve arkasından bindirme yapan Yasin Öztekin'e nefis bir alan bırakıyor.

    Bu pozisyondan sonraki süreçte Sivassporun kendini oyuna dahil edişini ufak ufak da olsa izledik. Özellikle yine ilk yarıdaki gibi geçiş hücumlarıyla Trabzonspor kalesini uzaktan yoklamayı tercih ettiler fakat Trabzonspor için ilk yarıdaki fark, Sivasspor'un merkezden kullandığı şutların kaleye ulaşmasına müsaade etmemekti. İkinci yarıda Mert Hakan'ın şutu ve Fernando'nun soldan içeri kat ederek penaltı noktasına gönderdiği toplar Trabzonsporun merkezini kaybettiğine işaretti.

    Oyunun Sivasspor adına nasıl böyle açıldığını, Trabzonspor içinse neden merkezdeki savunmanın kaybedildiğini söylemek aslında kolay bir çıkarım. Trabzonspor, 69'da Guilherme'nin yerine Doğan Erdoğan'ın girmesiyle merkeze Doğan Erdoğan'ı, sağ kanada Abdülkadir Parmak'ı çekti. Sonrasında merkezde veya kendi 1. bölgesinde kazandığı toplarla Trabzonspor her seferinde en az 5 kişiyi hücuma gönderdi. Ekuban, Sturridge, Nwakaeme gibi oyuncuların ön alandaki pozisyonlarda bitiricilik eksikliği, yaratıcılıktan uzak oluşları gibi durumlar Sivasspor'a dikine uzayan ve boşluklar oluşturan bir Trabzonspor takımı sundu. Hücuma topun taşınıp sonuçlandırılmaması 2-3 pozisyon art arda olunca, Sivasspor en iyi yaptığı işi yaparak hızlı toplarla Trabzonspor kalesine çok oyuncu gönderdi ve kaleyi tehdit altına aldı.

    Bu noktada oyun öncesi planlarını muazzam hazırlayan Hüseyin Çimşir'e bir ufak eleştiride bulunmak belki faydalı olacaktır. Doğan Erdoğan'ı özellikle son 3-4 haftadır yedekten geldiği haliyle, pozisyonları pozitif kullanma becerisiyle takdir etsem ve beğensem de 69'daki değişiklikte oyunun fişini çekmek belki de önlem almaktan daha önemliydi. Dolayısıyla zaten Abdülkadir Parmak'ın denkleme dahil olduğu bir senaryoda kenardan gelen oyuncu Sturridge olsaydı, Trabzonspor kazandığı toplarla geldiği 3-4 pozisyondan en azından bir veya iki gol çıkarabilir, Sivasspor'a karşı da maçın son sözünü söylemiş olabilirdi.

    Bu denklemde ise tamamen Sörloth'un insiyatifine bırakılmış, Trabzonspor tamamen orta saha özellikli oyunculardan kurulu hale dönüştü. Sivasspor'a bu durumda Sörloth'tan başka hiçbir oyuncuya önlem alınmasını gerektirmeyen bir geçiş yerleşimi hediye etmiş oldu bordo-mavililer. Öte yandan sol kanadın 70-90+3 arası tamamen Novak'a teslim edildiği bölüm pek parlak bir görünüm de vermiyordu. Bu durum belki Sivasspor'un 90+3'te bulduğu gol dışında kullanamadığı bir husus oldu fakat pek âlâ Novak'ın üstüne yoğunlaşılacak bir başka oyun, bir başka takım Trabzonsporu keskin bir viraja sokabilir...
    Unutmadan; Abdülkadir Parmak'la ilgili birkaç noktaya değinmek gerekiyor... Trabzonsporun geçen sene devre arasına transfer yasağıyla girmesinden sonraki süreçte orta alana yapılamayan takviyeler, peşi sıra gelen sakatlıklardan sonra Abdülkadir Parmak belki de takımın en şiddetli şekilde ivmelenen oyuncusu haline gelmişti. Bunda belirli bir görevi çok yerinde ve tadında yapıyor olması ana etkendi. Bu sene istediği forma Ağustos ayındaki eleme maçlarından beri ulaşmayı bir türlü başaramamasının asıl sebebi mevcut yeteneklerinin geriye gitmesi değil, kendisine biçilen ve onu sivrilten görevlerin dışına çıkma çabası. Topla dikine mesafe kat etmesi, orta sahada enerjisiyle topu kazanma savaşı vermesi aslında bir sağ kanat yedeğiyken onu iki yönlü bir orta sahaya dönüştürmüştü. Bu özelliklerini tekrar hatırlar, kendi kapasitesinde olandan fazlasını vermeye çalışmazsa yine istenilen seviyeye ulaşacaktır oyun olarak. Ancak kredisini kötü şekilde de harcadını fark etmeli.

    Son Olarak:
    Maçın 90 dakikasını bir tartıya koyduğumuzda, Hüseyin Çimşir'i, teknik ekibi ve oyuncu grubunu gerçekten önemli mental ve teknik hazırlıkları yüzünden tebrik etmek istiyorum. Ligin Sivas gibi her ne kadar son dönemine formsuz olarak devam etse de 41 puanı toplayabilmiş, oyun ezberini nerdeyse her maçta kabul ettirebilmiş ve işletebilmiş bir takıma karşı defansif açıdan tatmin edici oyunları bölüm bölüm sergileyebilmek çok değerliydi. Birçok futbol yorumcusunun ve futboldan anladığını iddia eden aklıevvellerin dile getirdiği gibi dünya üzerinde öyle 90 dakika boyunca kontrol edilebilen bir oyun da zaten yoktur. Barcelona, City, Liverpool gibi takımların bile domine ettikleri dakikalar futbolda iyice azalırken bu tür anlamsız yerici yorumlara takılmamak gerekir. Liverpool gibi dünyanın en üst düzey futboluna anlık olarak imza atan bir ekibin karşısında her maç rakiplerinin ne tür pozisyonlar bulduklarını birazcık takip edenler, hayal dünyalarındaki dünyanın dışına çıkmayı başarmış olurlar.


    Bu bağlamda, yaklaşık 9 yıl sonra gelen liderlik de şampiyonluk virajında maç eksiğiyle önemli bir avantaj sağlanmış oldu.
    Sivasspor cephesinin ise bu yenilgiyle ciddi bir çözülmeye gidip gitmeyeceği, maç içinde verdikleri sakatlıklardan sonra ciddi bir soru işareti haline geldi. Bana kalırsa Sivasspor içerde ve dışarda birçok takıma hala sıkıntı yaşatabilecek fizik seviyede.Eğer kendilerine toparlanmak için gereken süreyi en az puan kaybıyla oluşturabilirlerse tekrar eski formlarına yakın bir forma dönecekleri kesin....
    Konu Berke6198 tarafından (17.02.2020 Saat 18:20 ) değiştirilmiştir.
    And you'll never walk alone!

    You'll never walk alone...

  2. #2
    Emre Çömez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2009
    Nereden
    Bursa
    Yaş
    29
    Mesajlar
    6,088

    Standart

    eline sağlık.


  3. #3
    Ufuk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26.08.2009
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    21,632

    Standart

    Basketbolda koçların çizdiği set gibi gelen ilk gol Nwakaeme'nin 5 kişiyi çalımlayıp atacağı golden çok daha değerli, izlemesi keyifli benim için. Yapılan olumlu şeylere bakmadan oyuna Parmak mı sokulur Hüseyin hoca değil yazanlara karşılık olumlu şeyleri gözümüze soktuğun için teşekkürler Berke.

  4. #4

    Üyelik tarihi
    27.08.2006
    Nereden
    Malatya
    Yaş
    51
    Mesajlar
    5,581

    Standart

    Keyifle takip ediyorum, emeğine sağlık. Hüseyin hoca kariyerinde başarılı olmak istiyorsa , A kalite bir td olmak istiyorsa yapılanı değil yapılmayanı denemesi lazım. Korkmadan cesaretle... oyun planı 65 dakika tıkır tıkır işledi. Hem de parmaın kötü performansına rağmen. Benim bu maçta Hüseyin hocayla ilgili eleştirim, parmak’ı oyuna sokması idi. Maçın 35, dakikasına kadar , sakatlığından dolayı hiçbir şey veremeyen nwakamenin yerine Sturridge i almalıydı. Hocanın taktik denemelerine, oyun i,inde a,b, c planlarının olmasına bayılıyorum. Yolun açık olsun Hüseyin hoca
    Konu DURAS tarafından (17.02.2020 Saat 19:08 ) değiştirilmiştir.

  5. #5
    Berke6198 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    25
    Mesajlar
    13,394

    Standart

    Alıntı Ufuk Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Basketbolda koçların çizdiği set gibi gelen ilk gol Nwakaeme'nin 5 kişiyi çalımlayıp atacağı golden çok daha değerli, izlemesi keyifli benim için. Yapılan olumlu şeylere bakmadan oyuna Parmak mı sokulur Hüseyin hoca değil yazanlara karşılık olumlu şeyleri gözümüze soktuğun için teşekkürler Berke.
    Bu durum benim de çok hoşuma gidiyor açıkçası. Bu kadar büyük alanda oynanan bir oyunda istenen setlerin sahaya yanısıtılabiliyor olması muazzam bir başarı zaten.Vicdansız ve akılsız eleştirilere karşı bazı doğruları dile getirmek gerekiyor.



    --------------------------------


    Alıntı DURAS Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Keyifle takip ediyorum, emeğine sağlık. Hüseyin hoca kariyerinde başarılı olmak istiyorsa , A kalite bir td olmak istiyorsa yapılanı değil yapılmayanı denemesi lazım. Korkmadan cesaretle... oyun planı 65 dakika tıkır tıkır işledi. Hem de parmaın kötü performansına rağmen. Benim bu maçta Hüseyin hocayla ilgili eleştirim, parmak’ı oyuna sokması idi. Maçın 35, dakikasına kadar , sakatlığından dolayı hiçbir şey veremeyen nwakamenin yerine Sturridge i almalıydı. Hocanın taktik denemelerine, oyun i,inde a,b, c planlarının olmasına bayılıyorum. Yolun açık olsun Hüseyin hoca
    Çok teşekkür ediyorum öncelikle. Hüseyin Hoca göreve geldiğinden beri bundan bahsediyorum ekseriyetle. Çimşir'in oyun içi planları, dokunuşları ve gidişata göre 3-4 farklı planı elinde tutabiliyor olması elbette kadronun genişliğiyle de alakalı bir durum ama teknik bilgisinin de iyi derecede olduğunu gösteriyor bizlere. Öte yandan en stresli dakikalarda bile zihninin açık ve berrak kalabiliyor olması, yeni hücum ve savunma planları düşünebiliyor olması soğukkanlı yapısına dair iyi bir görüntü.

    Maç önü hazırlığıyla maç içi hamlelerini aynı seviyeye çekebilirse çok önemli bir teknik direktör kazanmış olacağız.
    Konu Berke6198 tarafından (17.02.2020 Saat 20:01 ) değiştirilmiştir.
    And you'll never walk alone!

    You'll never walk alone...

  6. #6
    Gökhan Balcı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.10.2017
    Nereden
    Bursa
    Yaş
    33
    Mesajlar
    4,748

    Standart

    teşekkür ederiz berke. Daha önce de söylediğim gibi maç içinde dikkat etmediğim şeyleri görebiliyorum bu sayede.
    OMAE WA MOU SHINDEIRU...

  7. #7
    Vardozo - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    18.02.2020
    Nereden
    Kuzey Amerika
    Mesajlar
    5

    Standart

    siteyi yaklasik 6 aydir gunluk takip etmeme ragmen bi hesap acmamistim. analizini okuduktan sonra resimleri gormek icin actim ve cok begendim eline saglik hocam. yalniz aklima takilan tek sey parmagin nerde oynadigi oldu. 442 baklavada icerdeki cm lerden birine mi gecti yoksa cam ye mi farkedemedim hocam bi fikrin varmi orda.

  8. #8
    MetehanS - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    02.08.2011
    Nereden
    Kocaeli
    Yaş
    36
    Mesajlar
    1,453

    Standart

    güzel analiz, eline sağlık Berke.
    "The North Remembers" (Kuzey Unutmaz)

  9. #9

    Üyelik tarihi
    14.11.2016
    Nereden
    Sakarya
    Yaş
    30
    Mesajlar
    480

    Standart

    Alıntı M.Berke Gayretli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hüseyin Çimşir'in Trabzonspor teknik direktörlüğündeki 2. ciddi sınavı geride bıraktık. İlk ciddi sınavından 2-1'lik Fenerbahçe galibiyeti alan Çimşir, Sivasspor'u da 2-1'le geçmeyi bildi...

    Maç öncesi yazıma atıfta bulunarak başlayacağım; Sivassporun artı ve eksi yönlerini maç öncesinde değerlendirirken, öndeki ısrarlı ve ve temaslı baskıya çok muhtaç olduklarını, özellikle topa sahip olma oranlarının paylaşdığı anlarda set oyunlarına müsaade edilmezse çaresiz kaldıklarını dile getirmiştim. Sivasspor için ideal oyun, başlangıç düdüğüyle beraber rakip 1. bölgesine adam adama eşleştirmeler götürmek ve rakibin oyunu kurma çabasını suya düşürmek üzerinedir. Savunma setine yerleştiklerindeyse rakibin stoper hattının orta alana kadar yaklaşmasını isterler ve özellikle korner-duran top veya akan oyunda kazanılacak toplarla çok sayıda hücumcuyu geçiş oyununa dahil ederek en kısa sürede rakip kaleye ulaşmak isterler.
    Tabii gerek sakatlıklar gerekse sıkışık bir fikstürde oldukça dar rotasyonla ilerliyor olmaları zaten bunu Rıza Çalımbay'ın maç öncesinde defalarca dile getirmesine sebep olmuştu. Dolayısıyla maçtan 1 hafta
    önce maç hazırlığı, mental durumu ve baskıyı kaldırma kuvveti konusunda daha fazla bilgiye sahip olduğumuz ekip sürekli olarak Sivasspor olmuştu.
    Asıl soru işaret, 9 yıl sonra haftayı ilk kez liderlik koltuğunda kapatma ihtimali olan Trabzonspor teknik direktörü Hüseyin Çimşir'in ekibini nasıl hazırlayacağıydı. Benim de oldukça merak ettiğim durumlardan birisi buydu çünkü Sivasspor'un aşikâr hale getirdiği oyun şablonunun yanı sıra çıktığı 7 resmi karşılaşmada da maç içinde farklı oyuncuları, farklı formasyonları deneyen bir Hüseyin Çimşir vardı....

    Başarılı Analiz Doğru Oyunu Getirir

    Saha dışındaki psikolojik durumları bir kenara bırakıp saha içine dönelim. Hüseyin Çimşir'in çözmek için odaklanması gereken ilk sorun, Fenerbahçe ve Gençlerbirliği karşısında ilk 20 dakikayı ciddi manada kayıp geçiren Trabzonspor ilk 11'ini ilk dakikalar için doğru hazırlamak ve rakibin beklentisini tersine çevirmekti.
    Açıkça söylemeliyim ki; 2019/20 model Trabzonspor, 22 haftalık Süper Lig periyodunun en doğru ve etkili oyun başlangıcını Sivasspor'a karşı yaptı.
    Hüseyin Çimşir'in ve Rıza Çalımbay'ın sahaya çıkardığı 11'lere bir bakış atalım:

    Maç öncesi ısınmasında Hosseini'nin sakatlığı sonrası Da Costa'nın dahil oluşuyla birlikte sahaya çıkan 11 yukardaki gibi şekillendi.

    Sivasspor'un sol öndeki Ziya Erdal hamlesi, aynı Fenerbahçe maçında da olduğu gibi üretkenliğe doğan ihtiyaçtan çok Trabzonspor orta alanını ve 1. bölgesini yıpratmak, baskı altına alabilmek üzere yapılmış bir tercihti.
    İlk düdük çaldığında, Trabzonsporun formasyonda göründüğü gibi sahaya 4-1-4-1 diziliminde dağıldığını gördük. Bunun nedenlerinden bir tanesi, Sivasspor'un kanat üretkenliğini keserek, Novak ve Pereira'yla kanat oyuncuları arasında fazla boşluk bırakmamaktı.




    Öte yandan Hüseyin Çimşir'in bu dizilimi tercih etme sebeplerinden bir tanesi Nwakaeme'nin oyun kurulumunda sıkıntı yaşayan orta sahaya destek vermesi ve Guilherme'nin rakibe savumadan hücuma geçiş anında sertlik göstermesini, enerji koymasını istemesi. Maçın başlangıcıyla birlikte Trabzonspor kendini Sivasspor yarı sahasında konumlandırmayı başardı. Özellikle Nwakaeme'yi merkeze indirerek Sörloth'un kanada yapacağı koşuları oldukça fazla istiyordu Hüseyin Çimşir çünkü Appindagoye'nin bire bir markajından hem Sörloth'u kurtarmak istiyor hem de Nwakaeme'yi o boşluğa dahil etmek istiyordu.

    Bu planı uygulamaya koymayı Fenerbahçe ve Gençlerbirliği maçında ötelemişti ancak Sivasspor'a ilk saniyeden itibaren uygulamaya başladı ve Trabzonspor rakibine karşı 3. bölgede çok başarılı şekilde daraldı. Golün hemen öncesine gelirsek, Trabzonspor, şahsen devamlı dile getirdiğim gibi John Obi Mikel'in müthiş alan ve pozisyon bilgisiyle topu rakibinden geri kazanıp, sağ kanatta uzun süredir görmeye alışık olmadığımız bir üçgen kuruyordu.
    Hüseyin Çimşir'in 4-1-4-1 denemelerinin nedeni de buydu belki de. Orta saha oyuncularından kanat bölgesine yaklaşıp üretime destek vermesini beklemek.
    Bu sırada kanatta üçgen kurulup isabetli paslaşmalar gerçekleşirken ceza sahası içinde aslında golün yarısı atılmıştı bile. Alexander Sörloth, bire bir eşleşmesindeki Appindangoye'ye kendisini unutturmuş ve rakibinin dışından çok akıllıca hafif yay şeklinde bir kısa koşu atarak sol ayağını vuruş için hazırlamıştı.Bu sırada, muhtemelen Sörloth'un 2'li ve hatta 3'lü markaj arasında kaybolmaması adına çalışılmış bir ana tanıklık ediyorduk. Nwakeme, pozisyon devam ederken kendini ceza sahası dışında konumlandırmış, Caner Osmanpaşa'nın muhtemel markajını dağıtmış ve ilgiyi kendi üstüne çekmişti. Sörloth ise bu durumdan faydalanarak eşleşmede dikkati dağılmış olan Appindangoye'nin arkasında kendini unutturdu.




    Trabzonspor, önceki maçlardaki makus talihini bu maçta yenmişti. Rakip Sivasspor maçın içine giremeden, oyun temposunu bulamadan ön alana 8 oyuncuyla yerleşen Trabzonspor, henüz dakikalar 3'ü gösterirken Sivasspor'un boynunu bükmüştü. Ancak bu durumdan en çok haz duyacak kişilerden birisi de elbette ki Hüseyin Çimşir'di. Nedeniyse teknik direktör olarak çıktığı 7 resmi maçın en az 3'ünde oyuna dahil olamamak, ön alana yerleşememek gibi sorunları olan takımının ligin tepedeki bir şampiyonluk adayına dair bu sorunları henüz 3 dakika içinde halletmiş olmasıydı.

    1-45 Arası Oyunun Mutlak Hakimi Trabzonspor

    Golden sonraki süreçte, Trabzonspor önceki haftalarını aklından silmiş gibiydi açıkçası. Sivasspor rakibi karşısında oyunu genişletmeye çalışıyor ancak karşısında oldukça daralan ve bunu başarılı yapan bir Trabzonspor buluyordu. Hüseyin Çimşir'in golden sonra işleyen ve işlemeyen planları oldu elbette. Özellikle Sivasspor'un önlem alacağı muhtemel oyunculardan biri olan Nwakeme, kanada inerek oynamayı çalıştığı süreçte rakip kaleye sırtını dönme imkanını çok az buldu, daha doğrusu Sivasspor Nwakaeme'yi istediği plan içersine dahil edebildi. Öte yandan Novak'ın 7. dakikada iç alana kayarak girdiği gol pozisyonu, onun bu maçtaki hareketliliğine bir ön gösterim olacaktı adeta. Rıza Çalımbay maç içinde bu durumu erken sezemedi ve nerdeyse hiçbir şekilde önlem almayı başaramadı. Nwakaeme'ye odaklanan Sivas, Novak'ın etkin iç alan kullanımı gözden kaçırıyordu.
    Sivassporun topa sahip olma istatistiğinde önde olduğu her maçtan ya beraberlik ya da mağlubiyetle ayrılması, Hüseyin Çimşir'in dikkatini çekebilir demiştim. Tam da öyle oldu. Özellikle Başakşehir'in Sivasspor'a konuk olduğu maçta topu rakibine bırakarak elde ettiği beraberlik, başaltı takımları ve şampiyonluk adaylarını aydınlatıcı bir oyundu.

    Bu strateji doğrultusunda Guilherme'ye özellikle oyunun bozucu yönünü devreden Hüseyin Çimşir bu beklentisinden de faydalanabildi. Sivasspor'un tempo bulmak istediği anlarda sağ koridorda karta yol açmayacak taktik faullere imza atan Guilherme, Sivasspor'un tempo artırmasını engelleyerek aslında en çok yapmak istediği şeyleri ellerinden almış oldu.
    Kırmızı-beyazlı ekip golden sonra Trabzonspor yarı sahasına zaman zaman kendini konumlandırma şansını buldu bulmasına fakat Trabzonsporun birbirine yakın savunmasını ve özellikle 18 içindeki iki hava kontrolü yüksek defans oyuncularını aşmakta oldukça zorlandılar. Trabzonspor ilk 11'inin daha önceki maçlara göre bu oyun planını neden daha başarılı sahaya yansıttığı sihirli birkaç kelimeyle veya sadece teknik-taktik anlamda açıklanabilecek bir durum değil. Bunun nedeni olarak Hüseyin Çimşir ve ekibinin, bireysel olarak Trabzonsporlu oyuncuların maça gerçekten çok motive olduklarını ve hafta boyunca rakibe odaklanarak yapmaları gereken görevleri özümsediklerini işaret etmek daha doğru olacaktır...

    Özellikle son dönemde kendi performans çizgisini fazlasıyla kaybeden Sivasspor, Trabzonsporun önceki maçlardan daha hareketli yapısına karşı cevapsız kaldı. İlk 45'te Trabzonspor, Nwakeme'nin 34'te sakatlığı nedeniyle oyundan alınana kadarki süreçte iki kanat oyuncusunu bek ve savunma alışkanlıklarını, yerleşimini dağıtmak için merkeze yaklaştırdı. Guilherme ve Nwakeme oldukça fazla alan değiştirerek savunmada bir kafa karışıklığı açık şekilde yarattılar.

    Trabzonsporun gerçekten uzun süre sonra bu denli dar alana kendini konumlayabildiğini gördük. Bordo-mavililer Sivasspor'un kazanılan toplar sonrası istediği geniş alanları vermiyordu ve bu Sivasspor'un oyun alışkanlığına indirilmiş önemli bir darbeydi...
    Görsellerin gücünden faydalanarak, Trabzonsporun mevkii kaymalarına ve dar alandaki oyununa beraber göz atalım:




    İlk 45'te rolleri değişen Trabzonspor; Sık yardımlaşan, dar alanı kullanan, özellikle Mikel gibi pozisyon bilgisi çok yüksek bir orta sahayı top kazanma savaşına dahil edebilen bir görüntü çizerken, savunma dengesini de yakalamış bir izlenim veriyordu. Da Costa-Campi ikilisinin topu kullanım anlamındaki öz güvenleri, pozisyon alma becerileri ve çarpıcı hava hakimiyetleri, oyununu rakip stoperleri yerinden kaydırmak ve ligin en fazla uzun top kullanan ekibi olmak üzerine temellendiren Sivasspor'a hem ofansif hem de defansif anlamda soğuk bir duş etkisi yarattı.
    İlk yarının son bölümüne girerken Ndiaye'nin, Guilherme'nin, Mikel'in orta alandaki temaslı ve akıllı baskısı Sivasspor'a artık bir bitkinlik hissi veriyordu...

    42. dakikada taçtan gelen topta Sosa'nın progresif(ilerleten) pasıyla defansın arkasına sarkan Sörloth, yine dengesiz ve ters eşleşmede yakalanmış olan Sivasspor'a cezayı kesiyor, Trabzonsporu 2-0 öne geçiriyordu.
    İlk yarı sona ererken Trabzonspor istediği skoru istediği enerjiyle ve üretkenlikle elde etmiş, devreye 1.10-0.25 gibi bir xG(gol beklentisi)farkıyla girmişti.

    İkinci 45, Trabzonspor Sonlandıramadı, Sivasspor Dahil Oldu

    Trabzonspor ikinci yarıya ilk yarıda bıraktığından daha da diri daha da dinç bir görüntüyle girince zaten moral olarak geriye düşmüş olan Sivasspor takımı iyiden iyiye cevapsız kalmış, Trabzonspor için kale önüne yaklaşmak birkaç pasta mümkün hale gelmişti. Sanırım ikinci yarının başından 60. dakikaya kadar olan kısımdaki paslaşmalar Trabzonsporun geçen senenin ikinci yarısında ortaya koyduğu paslaşma oyununa en yakın oyundu.

    Televizyonlarda birkaç yorumcu hariç bu noktaya parmak basılmaması veya üstünün silik bahsedilmesi çok ilginçti. Çünkü Trabzonspor gerçekten ikinci yarıda ilk yarıdan da iyiydi! Dominant, yüksek tempolu paslaşan bilindik Trabzonspor izlerini görüyorduk.
    Öyle ki; 47. dakikada müthiş paslaşmalar sonucu Pereira'nın yaptığı ortada Novak arka direkten merkeze doğru gelerek yaptığı net kafa vuruşunu golle sonuçlandırabilse, Trabzonspor için 3. gol gelecekti ve bu durum maçın senaryosunu daha büyük bir farka da götürebilirdi.

    Sivasspor Varlığını Hatırlıyor, Hatırlatıyor

    22 haftalık süreçte hem bizlerin hem de Sivassporlu oyuncuların ezberlediği o hücum setlerinden ve Sivassporlulara "acaba maça dahil olabilir miyiz"sorusunu sordurtan önemli bir pozisyon gerçekleşti.
    Trabzonspor organize şekilde geliştirdiği bir hücumu sonlandıramadan dönmüş, savunma yerleşimi pozisyonunu almıştı. Bu sırada Yatabare, en bilindik hücum alışkanlıklarını maçın başından beri yerine getirmesine imkan tanımayan Trabzonspor savunmasının bir anlık yerleşim hatasını değerlendirerek Yasin Öztekin'i "half space" dediğimiz iç kenara bir ver-kaçla kaçırmayı başardı.



    Yukardaki görselde Sosa'yı yuvarlak içine almamın sebebi, ilk fotoğrafta da görüleceği üzere kanattaki eşleşmesini kaçırmış olması. Anlık bile olsa Sosa'yı mümkün mertebe kanat bölgesinden uzak tutmak Trabzonspor için iyi olacaktır. Fenerbahçe maçında Dirar'ı birkaç pozisyon dramatik şekilde kaçırdığı gibi burda da bir defans oyuncusu özelliği taşımadığı için doğal olarak çevre kontrolü yapamıyor ve arkasından bindirme yapan Yasin Öztekin'e nefis bir alan bırakıyor.

    Bu pozisyondan sonraki süreçte Sivassporun kendini oyuna dahil edişini ufak ufak da olsa izledik. Özellikle yine ilk yarıdaki gibi geçiş hücumlarıyla Trabzonspor kalesini uzaktan yoklamayı tercih ettiler fakat Trabzonspor için ilk yarıdaki fark, Sivasspor'un merkezden kullandığı şutların kaleye ulaşmasına müsaade etmemekti. İkinci yarıda Mert Hakan'ın şutu ve Fernando'nun soldan içeri kat ederek penaltı noktasına gönderdiği toplar Trabzonsporun merkezini kaybettiğine işaretti.

    Oyunun Sivasspor adına nasıl böyle açıldığını, Trabzonspor içinse neden merkezdeki savunmanın kaybedildiğini söylemek aslında kolay bir çıkarım. Trabzonspor, 69'da Guilherme'nin yerine Doğan Erdoğan'ın girmesiyle merkeze Doğan Erdoğan'ı, sağ kanada Abdülkadir Parmak'ı çekti. Sonrasında merkezde veya kendi 1. bölgesinde kazandığı toplarla Trabzonspor her seferinde en az 5 kişiyi hücuma gönderdi. Ekuban, Sturridge, Nwakaeme gibi oyuncuların ön alandaki pozisyonlarda bitiricilik eksikliği, yaratıcılıktan uzak oluşları gibi durumlar Sivasspor'a dikine uzayan ve boşluklar oluşturan bir Trabzonspor takımı sundu. Hücuma topun taşınıp sonuçlandırılmaması 2-3 pozisyon art arda olunca, Sivasspor en iyi yaptığı işi yaparak hızlı toplarla Trabzonspor kalesine çok oyuncu gönderdi ve kaleyi tehdit altına aldı.

    Bu noktada oyun öncesi planlarını muazzam hazırlayan Hüseyin Çimşir'e bir ufak eleştiride bulunmak belki faydalı olacaktır. Doğan Erdoğan'ı özellikle son 3-4 haftadır yedekten geldiği haliyle, pozisyonları pozitif kullanma becerisiyle takdir etsem ve beğensem de 69'daki değişiklikte oyunun fişini çekmek belki de önlem almaktan daha önemliydi. Dolayısıyla zaten Abdülkadir Parmak'ın denkleme dahil olduğu bir senaryoda kenardan gelen oyuncu Sturridge olsaydı, Trabzonspor kazandığı toplarla geldiği 3-4 pozisyondan en azından bir veya iki gol çıkarabilir, Sivasspor'a karşı da maçın son sözünü söylemiş olabilirdi.

    Bu denklemde ise tamamen Sörloth'un insiyatifine bırakılmış, Trabzonspor tamamen orta saha özellikli oyunculardan kurulu hale dönüştü. Sivasspor'a bu durumda Sörloth'tan başka hiçbir oyuncuya önlem alınmasını gerektirmeyen bir geçiş yerleşimi hediye etmiş oldu bordo-mavililer. Öte yandan sol kanadın 70-90+3 arası tamamen Novak'a teslim edildiği bölüm pek parlak bir görünüm de vermiyordu. Bu durum belki Sivasspor'un 90+3'te bulduğu gol dışında kullanamadığı bir husus oldu fakat pek âlâ Novak'ın üstüne yoğunlaşılacak bir başka oyun, bir başka takım Trabzonsporu keskin bir viraja sokabilir...
    Unutmadan; Abdülkadir Parmak'la ilgili birkaç noktaya değinmek gerekiyor... Trabzonsporun geçen sene devre arasına transfer yasağıyla girmesinden sonraki süreçte orta alana yapılamayan takviyeler, peşi sıra gelen sakatlıklardan sonra Abdülkadir Parmak belki de takımın en şiddetli şekilde ivmelenen oyuncusu haline gelmişti. Bunda belirli bir görevi çok yerinde ve tadında yapıyor olması ana etkendi. Bu sene istediği forma Ağustos ayındaki eleme maçlarından beri ulaşmayı bir türlü başaramamasının asıl sebebi mevcut yeteneklerinin geriye gitmesi değil, kendisine biçilen ve onu sivrilten görevlerin dışına çıkma çabası. Topla dikine mesafe kat etmesi, orta sahada enerjisiyle topu kazanma savaşı vermesi aslında bir sağ kanat yedeğiyken onu iki yönlü bir orta sahaya dönüştürmüştü. Bu özelliklerini tekrar hatırlar, kendi kapasitesinde olandan fazlasını vermeye çalışmazsa yine istenilen seviyeye ulaşacaktır oyun olarak. Ancak kredisini kötü şekilde de harcadını fark etmeli.

    Son Olarak:
    Maçın 90 dakikasını bir tartıya koyduğumuzda, Hüseyin Çimşir'i, teknik ekibi ve oyuncu grubunu gerçekten önemli mental ve teknik hazırlıkları yüzünden tebrik etmek istiyorum. Ligin Sivas gibi her ne kadar son dönemine formsuz olarak devam etse de 41 puanı toplayabilmiş, oyun ezberini nerdeyse her maçta kabul ettirebilmiş ve işletebilmiş bir takıma karşı defansif açıdan tatmin edici oyunları bölüm bölüm sergileyebilmek çok değerliydi. Birçok futbol yorumcusunun ve futboldan anladığını iddia eden aklıevvellerin dile getirdiği gibi dünya üzerinde öyle 90 dakika boyunca kontrol edilebilen bir oyun da zaten yoktur. Barcelona, City, Liverpool gibi takımların bile domine ettikleri dakikalar futbolda iyice azalırken bu tür anlamsız yerici yorumlara takılmamak gerekir. Liverpool gibi dünyanın en üst düzey futboluna anlık olarak imza atan bir ekibin karşısında her maç rakiplerinin ne tür pozisyonlar bulduklarını birazcık takip edenler, hayal dünyalarındaki dünyanın dışına çıkmayı başarmış olurlar.


    Bu bağlamda, yaklaşık 9 yıl sonra gelen liderlik de şampiyonluk virajında maç eksiğiyle önemli bir avantaj sağlanmış oldu.
    Sivasspor cephesinin ise bu yenilgiyle ciddi bir çözülmeye gidip gitmeyeceği, maç içinde verdikleri sakatlıklardan sonra ciddi bir soru işareti haline geldi. Bana kalırsa Sivasspor içerde ve dışarda birçok takıma hala sıkıntı yaşatabilecek fizik seviyede.Eğer kendilerine toparlanmak için gereken süreyi en az puan kaybıyla oluşturabilirlerse tekrar eski formlarına yakın bir forma dönecekleri kesin....
    Eline sağlık roman gibi okudum. Başka bir siteye daha yazıyordum blog gibi onuda atabilir misin?

  10. #10
    ucurum - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.01.2006
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    39
    Mesajlar
    3,507

    Standart

    Hocam çok iyi analiz tekrardan tebrik ederim.

    Futbolu bu yüzden seviyorum.

    Keşke senin gibilerinin olduğu bir whatsapp grubu gibi bir şey olsa da şu forumda saçma sapan yorumları okumak yerine adam gibi analizlerle zamanımızı efektif kullanabilsek.

    Hüseyin Hocayı çok beğeniyorum. Yenilsin hata yapsın önemli değil, çalışıp analiz eden deneyen ilerici düzgün ahlaklı hırslı insanları izlemek büyük zevk.

    Bu işin matematiğini çok güzel resmediyorsun helal olsun sana da...

  11. #11
    Berke6198 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    25
    Mesajlar
    13,394

    Standart

    Alıntı Laundros61 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Eline sağlık roman gibi okudum. Başka bir siteye daha yazıyordum blog gibi onuda atabilir misin?
    Evet hocam, kendime ait bir blog'ta yazıyorum aslında bu yazıları. Sonrasında burda ve Twitter'da yayınlıyorum.

    Link: http://besuciki.blogspot.com/



    Alıntı ucurum Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hocam çok iyi analiz tekrardan tebrik ederim.

    Futbolu bu yüzden seviyorum.

    Keşke senin gibilerinin olduğu bir whatsapp grubu gibi bir şey olsa da şu forumda saçma sapan yorumları okumak yerine adam gibi analizlerle zamanımızı efektif kullanabilsek.

    Hüseyin Hocayı çok beğeniyorum. Yenilsin hata yapsın önemli değil, çalışıp analiz eden deneyen ilerici düzgün ahlaklı hırslı insanları izlemek büyük zevk.

    Bu işin matematiğini çok güzel resmediyorsun helal olsun sana da...

    Güzel sözlerin için teşekkür ediyorum abi. Okuduğum bölüm, kariyer planlamalarım ve uzun süredir de okumalarım bu oyunu anlamaya ve çözmeye yönelik. Futbolun saha içini ve felsefesini seviyor, çabalıyorum
    Konu Berke6198 tarafından (18.02.2020 Saat 18:00 ) değiştirilmiştir.
    And you'll never walk alone!

    You'll never walk alone...

  12. #12
    BMN Yönetim Kurulu Yiğit Gayretli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    09.12.2005
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    33,938

    Standart

    Eline sağlık Berke. Herhalde maçları birlikte izlememizden kaynaklı, çok benzer okumalar oluyor.
    Forum Kurallarına aykırı gördüğünüz mesajları ve üyeleri kullanıcı panelinde bulunan (ikaz tuşu) tıklayarak raporlamanızı rica ediyoruz..
    Ayağa KALK!

  13. #13
    Mehmet Cihan Kocaman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    24.10.2010
    Nereden
    Trabzon
    Mesajlar
    4,890

    Standart

    Ellerine sağlık Berke.
    Her türlü gol atabiliyoruz. Yeri geliyor Nwakaeme önderliğinde bireysel çabalarla sonuca gidiyoruz, yeri geliyor ilk golde olduğu gibi kenarda üçgenler kurup kısa paslarla sonuca gidiyoruz. Tek eksiğimiz duran top. Çok fazla korner ve serbest vuruş şansı yakalamamıza rağmen gol atmayı geçtim etkili bir kafa vuruşu bile izleyemiyoruz. O yüzden bu maçta bir duran topta Da Costa'nın etkili kafa vuruşu gelecek için ümit veriyor bana. Stoperlerden de skor katkısı almalıyız duran toplarla.

  14. #14
    Murathan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    20.10.2007
    Nereden
    Kocaeli
    Yaş
    28
    Mesajlar
    13,960

    Standart

    Alıntı M.Berke Gayretli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    eline sağlık hocam. şu fotoğraf çok hoşuma gitti.

  15. #15
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Gökhan BAYRAK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.05.2008
    Nereden
    Trabzon
    Mesajlar
    854

    Standart

    Emeğine sağlık Berke, güzel paylaşım olmuş.

    Yalnız 60. dakikadan sonra yaşananlar benim için tam bir hayal kırıklığı oldu, ilerisi için de çokça karamsar düşünmeme vesile oldu.

    Sivas maçına sonra döneceğim, öncelikle Denizlispor deplasman ve Fenerbahçe ile içerde oynadığımız maçlarda yaşadıklarımızı ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.


    Deplasmandaki Denizlispor maçında baklava dilim 4-4-2 nin forvet arkasında Yusuf Sarı'yı görünce, bu tercihten dolayı hayal kırıklığı yaşamıştım. Çünkü Yusuf Sarı, 4-3-3 sisteminde sağ açık oynadığında bile top ezebilen, atak sonlandıramayan, pozisyon hatası yapan ve takımın dağınık yakalanmasına sebep olan bir futbolcu iken onu forvet arkasında oynatmak tercihi akıl işi değildi bence. Nitekim o maçta ezdiği toplar, sonlandıramadığı ataklar, top kayıpları vs. sonucunda 2-0 yenildik ve 120 dk maç yapıp bir de Nwakaeme'den olduk. (Elbette skorun tek sorumlusu Yusuf Sarı değildi) İlk maçın skor avantajı, maçın Türkiye Kupası maçı olması, böyle bir maçta hocanın arayış içinde olmasını anlayışla karşılamaya çalıştım. Taa ki Fenerbahça maçına kadar

    Fenerbahçe maçında 11 i gördükten sonra santra sırasında yapılan dizilişte Sarı'nın orta yuvarlakta bekliyor olması beni korkuttu, yok yaa öyle değildir diye kendi kendime konuşmaya başladım. Hatta Sosa yay çizgisinin önüne gelip, Sarı'ya kenara gitmesini söyleyince biraz umutlanmıştım Bilinir ki, santra sırasındaki diziliş takımın ne oynayacağına dair ilk işaretlerin alındığı anlardır. Geçenlerde yine bir yazını okuduğumda baklava 4-4-2 ile ilgili yazdıklarını okumuştum ve çok güzel özetlediğini düşünmüştüm, altına imzamı atıyorum. Şahsi fikrim, Fenerbahçe takımına karşı baklava dilim 4-4-2 ile çıkmak büyük hata, o dizilişte Yusuf Sarı'nın forvet arkasında tercih edilmesi ise intihardı. Nitekim ilk 15 dakika ısrarla 4-4-2 de devam edildi ve benim o süre zarfında sesim kısıldı kendimi hiç o kadar çaresiz hissetmemiştim. Baklava dizilişin en büyük handikapı, sağ iç ve sol iç oynayan orta saha elemanlarının beklere yeterince destek veremeyecek olması sebebiyle kanatlarda yaşanacak zaaflardır. Nitekim fenerbahçe takımı soldan dirar ve tolga ile perreira'yı, sağdan da isla ve rodriges ile novak'ı tek yakalayarak saha içerisinde ilk 15 dk aciz bir görüntü çizmemize ve fb takımının üstün bir oyunla üzerimize gelmesine sebep oldu. Fakat Hüseyin hocanın en ufak bir hamlesi olmadı o dakikalarda. En büyük eksiyi o zaman aldı bence, o şekilde oynamamız intihardı. Ekubanın bireysel çabası ve Sörlothun savunma arkasına güzel sarkmasıyla, bir şey oynamadığımız dakikalarda bulduğumuz gol bizi oyuna dahil etti ve gol sevinci sırasında Hüseyin Hoca Yusuf'la konuşup sağ açığa gelmesini işaret etti, yalancı forvet konumundaki Nwakaeme de sol açık mevkisine kaydı. O dakikadan sonra oyunda dengeyi sağladık, alışılmış hücum aksiyonlarına girdik ve nitekim golü de bularak 2-1 öne geçtik. Aksayan Sarı'nın yerine ikinci yarıda Guilherme ile başladık, o da fb nin kanat hücumlarını karşılamada ve sol bekin ileri çıkmasında tehdit oluşturmada çok büyük başarı sağladı. o maç özelinde baklava dilim ilk 15 dk haricinde tekrar denenmedi.

    Sivas maçında ilk yarı baklava dizilişi gerçekten çok işe yaradı, tüm dönen topları süpürdük, ön alanda baskı kurduk, kalabalık kalıp sivas'ın hızlı hücuma çıkmasına engel olduk. Hepsini çok güzel görsellerle beraber anlatmışsın zaten. Fakat fenerbahçe karşısında tutmayan bu taktiğin sivas karşısında tutmasının yegane sebebi sivas beklerinin hücuma katkı verecek nitelikte bekler olmayışlarıydı. Perreira ve Novak hiç bir zaman 2 ye 1 yakalanmadı, Mikel çok iyi oynadı, Ndiaye ve Sosa da ilk 45 dakikada yanlara kayarak alan daralttılar.

    Benim Sivas maçı özelinde Hüseyin Hoca ile ilgili yaşadığım hayal kırıklığı, saha içerisine yolladığı not kağıtları. Bu olay bir maç sırasında 1 kere yaşanır hadi 2 kere yaşanır ama Hüseyin Hoca neredeyse 5-6 kere not yazıp yolladı. Perreira adam karşılıyor, Hüseyin Hoca kendisine kağıt gösteriyor, gel ve al diye. Böyle bir şey olabilir mi ? Oyun duruyor yanlarındaki adama kağıt veriyorlar. Maçın sonlarına doğru bir kağıt daha gitti, Sosa, Mikel ve Ndiaye orta sahada beraber okumaya çalıştılar ama yine de tam olarak anlayamadıkları için yedek kulübesine bakıp kim nereye gidecek diye teyit etmeye çalıştılar. Sosa bariz bir şekilde bu durumdan rahatsız oldu. Mikel dışında kalan Parmak, Sosa ve Ndiaye sürekli dönerek oynadı, her kağıt girdiğinde yerleri değişti. Bazı anlarda karışıklığa sebep oldu, saha kenarı yırtınarak derdini anlatmaya, futbolcular da anlamaya çalıştı. Belki herkes gözlemleyemedi ama saha içinde maalesef ki bir kaos yaşandı. Sivas'ın gelmeye başladığı anlarda yalancı forvet konumunda sürekli Sörlothun yanına giren Guilherme dışarı alınıp Doğan oyuna dahil edildi. O sıralarda diziliş kaosu tekrar yaşandı Rakibin ısrarla gelmeye devam ettiği sırada oyuna bir stoper daha dahil edeceğimizi görünce daha büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ve o üzüntüyle kendimi dışarı attım. Nitekim o dakikalarda golü de yedik ve lider olarak çok neşeli ayrılmam gereken stattan büyük bir karamsarlıkla ayrıldım.

    En çok karamsarlık yaşadığım durum, şu oynadı bu oynadı bu sistem tercih edildiden ziyade kenardan sürekli bir panik havası içeriye yansıtılıp 5 dakikada bir diziliş değiştirilmesi ve bunun da her defasında karmaşık not kağıtlarıyla yapılmaya çalışılması. Korkum futbolcuların gözünde hocanın itibar kaybedebilecek olması.

    Beşiktaş maçında nasıl oynayacağımızı, kimlerle oynayacağımızı çok merak ediyorum. Caner-Nkoudu, Gökhan-Diaby kanatları olan bir takıma karşı baklava dizilişi büyük risk olur diyorum ve Hüseyin Hocanın da bu durumun farkında olduğunu temenni ediyorum

    Analizlerin için tekrardan tebrikler, başını ağrıttığım dostlara özür, herkese iyi forumlar...

  16. #16
    Berke6198 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.2010
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    25
    Mesajlar
    13,394

    Standart

    Alıntı Gökhan BAYRAK Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Emeğine sağlık Berke, güzel paylaşım olmuş.

    Yalnız 60. dakikadan sonra yaşananlar benim için tam bir hayal kırıklığı oldu, ilerisi için de çokça karamsar düşünmeme vesile oldu.

    Sivas maçına sonra döneceğim, öncelikle Denizlispor deplasman ve Fenerbahçe ile içerde oynadığımız maçlarda yaşadıklarımızı ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.


    Deplasmandaki Denizlispor maçında baklava dilim 4-4-2 nin forvet arkasında Yusuf Sarı'yı görünce, bu tercihten dolayı hayal kırıklığı yaşamıştım. Çünkü Yusuf Sarı, 4-3-3 sisteminde sağ açık oynadığında bile top ezebilen, atak sonlandıramayan, pozisyon hatası yapan ve takımın dağınık yakalanmasına sebep olan bir futbolcu iken onu forvet arkasında oynatmak tercihi akıl işi değildi bence. Nitekim o maçta ezdiği toplar, sonlandıramadığı ataklar, top kayıpları vs. sonucunda 2-0 yenildik ve 120 dk maç yapıp bir de Nwakaeme'den olduk. (Elbette skorun tek sorumlusu Yusuf Sarı değildi) İlk maçın skor avantajı, maçın Türkiye Kupası maçı olması, böyle bir maçta hocanın arayış içinde olmasını anlayışla karşılamaya çalıştım. Taa ki Fenerbahça maçına kadar

    Fenerbahçe maçında 11 i gördükten sonra santra sırasında yapılan dizilişte Sarı'nın orta yuvarlakta bekliyor olması beni korkuttu, yok yaa öyle değildir diye kendi kendime konuşmaya başladım. Hatta Sosa yay çizgisinin önüne gelip, Sarı'ya kenara gitmesini söyleyince biraz umutlanmıştım Bilinir ki, santra sırasındaki diziliş takımın ne oynayacağına dair ilk işaretlerin alındığı anlardır. Geçenlerde yine bir yazını okuduğumda baklava 4-4-2 ile ilgili yazdıklarını okumuştum ve çok güzel özetlediğini düşünmüştüm, altına imzamı atıyorum. Şahsi fikrim, Fenerbahçe takımına karşı baklava dilim 4-4-2 ile çıkmak büyük hata, o dizilişte Yusuf Sarı'nın forvet arkasında tercih edilmesi ise intihardı. Nitekim ilk 15 dakika ısrarla 4-4-2 de devam edildi ve benim o süre zarfında sesim kısıldı kendimi hiç o kadar çaresiz hissetmemiştim. Baklava dizilişin en büyük handikapı, sağ iç ve sol iç oynayan orta saha elemanlarının beklere yeterince destek veremeyecek olması sebebiyle kanatlarda yaşanacak zaaflardır. Nitekim fenerbahçe takımı soldan dirar ve tolga ile perreira'yı, sağdan da isla ve rodriges ile novak'ı tek yakalayarak saha içerisinde ilk 15 dk aciz bir görüntü çizmemize ve fb takımının üstün bir oyunla üzerimize gelmesine sebep oldu. Fakat Hüseyin hocanın en ufak bir hamlesi olmadı o dakikalarda. En büyük eksiyi o zaman aldı bence, o şekilde oynamamız intihardı. Ekubanın bireysel çabası ve Sörlothun savunma arkasına güzel sarkmasıyla, bir şey oynamadığımız dakikalarda bulduğumuz gol bizi oyuna dahil etti ve gol sevinci sırasında Hüseyin Hoca Yusuf'la konuşup sağ açığa gelmesini işaret etti, yalancı forvet konumundaki Nwakaeme de sol açık mevkisine kaydı. O dakikadan sonra oyunda dengeyi sağladık, alışılmış hücum aksiyonlarına girdik ve nitekim golü de bularak 2-1 öne geçtik. Aksayan Sarı'nın yerine ikinci yarıda Guilherme ile başladık, o da fb nin kanat hücumlarını karşılamada ve sol bekin ileri çıkmasında tehdit oluşturmada çok büyük başarı sağladı. o maç özelinde baklava dilim ilk 15 dk haricinde tekrar denenmedi.

    Sivas maçında ilk yarı baklava dizilişi gerçekten çok işe yaradı, tüm dönen topları süpürdük, ön alanda baskı kurduk, kalabalık kalıp sivas'ın hızlı hücuma çıkmasına engel olduk. Hepsini çok güzel görsellerle beraber anlatmışsın zaten. Fakat fenerbahçe karşısında tutmayan bu taktiğin sivas karşısında tutmasının yegane sebebi sivas beklerinin hücuma katkı verecek nitelikte bekler olmayışlarıydı. Perreira ve Novak hiç bir zaman 2 ye 1 yakalanmadı, Mikel çok iyi oynadı, Ndiaye ve Sosa da ilk 45 dakikada yanlara kayarak alan daralttılar.

    Benim Sivas maçı özelinde Hüseyin Hoca ile ilgili yaşadığım hayal kırıklığı, saha içerisine yolladığı not kağıtları. Bu olay bir maç sırasında 1 kere yaşanır hadi 2 kere yaşanır ama Hüseyin Hoca neredeyse 5-6 kere not yazıp yolladı. Perreira adam karşılıyor, Hüseyin Hoca kendisine kağıt gösteriyor, gel ve al diye. Böyle bir şey olabilir mi ? Oyun duruyor yanlarındaki adama kağıt veriyorlar. Maçın sonlarına doğru bir kağıt daha gitti, Sosa, Mikel ve Ndiaye orta sahada beraber okumaya çalıştılar ama yine de tam olarak anlayamadıkları için yedek kulübesine bakıp kim nereye gidecek diye teyit etmeye çalıştılar. Sosa bariz bir şekilde bu durumdan rahatsız oldu. Mikel dışında kalan Parmak, Sosa ve Ndiaye sürekli dönerek oynadı, her kağıt girdiğinde yerleri değişti. Bazı anlarda karışıklığa sebep oldu, saha kenarı yırtınarak derdini anlatmaya, futbolcular da anlamaya çalıştı. Belki herkes gözlemleyemedi ama saha içinde maalesef ki bir kaos yaşandı. Sivas'ın gelmeye başladığı anlarda yalancı forvet konumunda sürekli Sörlothun yanına giren Guilherme dışarı alınıp Doğan oyuna dahil edildi. O sıralarda diziliş kaosu tekrar yaşandı Rakibin ısrarla gelmeye devam ettiği sırada oyuna bir stoper daha dahil edeceğimizi görünce daha büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ve o üzüntüyle kendimi dışarı attım. Nitekim o dakikalarda golü de yedik ve lider olarak çok neşeli ayrılmam gereken stattan büyük bir karamsarlıkla ayrıldım.

    En çok karamsarlık yaşadığım durum, şu oynadı bu oynadı bu sistem tercih edildiden ziyade kenardan sürekli bir panik havası içeriye yansıtılıp 5 dakikada bir diziliş değiştirilmesi ve bunun da her defasında karmaşık not kağıtlarıyla yapılmaya çalışılması. Korkum futbolcuların gözünde hocanın itibar kaybedebilecek olması.

    Beşiktaş maçında nasıl oynayacağımızı, kimlerle oynayacağımızı çok merak ediyorum. Caner-Nkoudu, Gökhan-Diaby kanatları olan bir takıma karşı baklava dizilişi büyük risk olur diyorum ve Hüseyin Hocanın da bu durumun farkında olduğunu temenni ediyorum

    Analizlerin için tekrardan tebrikler, başını ağrıttığım dostlara özür, herkese iyi forumlar...
    Abi öncelikle güzel ve onore edici sözlerin için teşekkür ederim. Fakat maçların son 20 dakikasına dair yaşadığın kaygıyı yaşamamanı temenni ederim bana kalsa tabii. Maçların son 15-20 dakikasında genellikle savunur pozisyona geçmemizin tamamen teknik ekibin kişisel tercihinden kaynaklandığını düşünüyorum. Zaman zaman doğru zaman zaman yanlış yerleşiyoruz ancak özellikle set halinde savunmadayken hata yapma payını azaltacak 2 stoper bulmuş olabiliriz fikstürün geri kalanı için. Ben de oyuna çok daha fazla süre varlık koymamızı istiyorum ancak Sivasspor özelindeki durumu da anlayışla karşılayabilirim. 60 dakika boyunca oyuna dahil olmayı sadece parça parça başarabilmiş bir Sivasspor izletti bize takımımız. Öyle veya böyle savunma oyununu da öğrenmek zorundayız ki bu konuda birkaç maçtır aşama kaydettiğimizi düşünüyorum. Zaten skoru bulup savunma durumuna geçmediğimiz dakikalarda inanılmaz öldürücü bir hücum hattıyla, ne kadar genele yaymasak da maç içi yaptığımız dönemsel tempo artışlarıyla rakibi allak bullak edebiliyoruz.

    Bunun dışında baklava 4-4-2 konusunda sana sonuna kadar savunuyorum. Eğer merkezin solunda ve sağında görev alan oyuncularımız tartışmasız olarak motor becerileri yüksek, takipçi, dikey ve yatay yönlü oyuncular olsaydı baklava veya diamond dizilimine uygun bir takım yaratabilirdik ancak buna uygun bir yapıda asla değiliz. Hocanın da bunu Fenerbahçe maçındaki o 15 dakikalık periyot sonunda iyice fark ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Beşiktaş gibi kanat kullanımı bekleriyle birlikte (verimli şekilde yansıtamasa da)seven bir takıma karşı öyle bir dizilimi denemek özellikle deplasmanda intihar olacaktır. Bunu deneyeceğini en azından kısa vadede düşünmüyorum hocanın. 4-2-3-1 veya 4-3-3 şeklinde bir karmayla yola devam etmek daha akıl kârı. Özellikle geçen seneden bu yana bu formasyona ve bu formasyonun görevlerine aşina olmuş bir oyuncu kadrosu varken farklılığı aramanın zamanı değil. Ufak dokunuşlar, türlü oynamalar yapılabilir ancak büyük değişiklikleri hocanın da tercih edeceğini zannetmiyorum. Taktiksel tutarlılığına ve kadronun üst sınırını okuma yeteneğine güveniyorum.

    Sahaya sürekli gönderilen kağıt mevzusunda ise sürekli sahanın içinde oynamalar yapmanın sağlıklı bir şey olmadığını ben de sana katılarak söyleyebilirim abi. Her ne kadar ikinci ve üçüncü planlar farklı senaryoların için hazır tutulması gerekse de ana planın uygulanabilirliğinin yüksek olması ve o plana tabi kalınması daha sağlıklı bir sonuç doğuracaktır. Hocanın sahada olan biten hakkında sürekli farklı senaryolar üretebiliyor olmasını sevsem de eğer bu kağıt gönderme durumu kendini sık tekrarlıyor ve saha içi karışıklığa sebep oluyorsa hiç hoş değil elbette ki. Bu durumu şu ana kadar gözlemleme şansım olmadı canlı izleyemediğim için...
    Konu Berke6198 tarafından (19.02.2020 Saat 17:51 ) değiştirilmiştir.
    And you'll never walk alone!

    You'll never walk alone...

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Şampiyon Olmak İsteyen Var mı? | Sivasspor Maçı Ön Değerlendirmesi | Yiğit GAYRETLİ
    Konu Sahibi Yiğit Gayretli Forum Eyüp Yusuf Trabzonspor Genel
    Cevap: 18
    Son Mesaj : 17.02.2020, 09:22
  2. Faydalı Bilgiler
    Konu Sahibi Sibel Forum Ganita
    Cevap: 63
    Son Mesaj : 11.07.2015, 03:57
  3. Cevap: 16
    Son Mesaj : 22.10.2013, 00:02
  4. Trabzonspor İlk Yarı Değerlendirmesi
    Konu Sahibi Recep Çaltepe Forum Eyüp Yusuf Trabzonspor Genel
    Cevap: 89
    Son Mesaj : 29.12.2008, 23:13

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •