Evet, geçen sene ilk maçlara çıktığında gerçekten çok daha iyiydi. Biz mi abarttık diye de düşünüyorum ama bazı hamleleri falan gerçekten çok iyiydi. Hızı zaten en önemli artılarından biriydi. Ancak sonra bir şey oldu bu çocuğa.
-Belki yaşadığı ciddi trafik kazası sonucunda (nişanlısı ciddi yaralanmıştı yanlış bilmiyorsam) motivasyon kaybı yaşadı.
-Belki her genç çocuğun yapabileceği gibi biraz havalandı, şımardı, nasılsa yerim sağlam diye düşündü ve iyi bakmadı kendine. (Çünkü bir dönem Hosseini de formdayken hep Hüseyin denendi.)
-Ardından hatalar yapınca eleştiri dozu arttı, ıslıklanmalar, mırıldanmalar ve sosyal medyadaki dalga geçmeler falan oldu ve o da taraftarlarla atışmalara girdi. Kaldıramadı. Ve ciddi oranda dağıldı. Performansı bayağı düştü.
Tam olarak bilemiyoruz gerçi bunlar biraz da tahmin. Sonuçta performans düşüşünde sadece kendinin değil, ona karşı ilave nefretle yaklaşan taraftarların da suçu var bence. Elbette sırf Trabzonlu diye, sırf altyapıdan diye kimse oynamasın! Ama Trabzonlu diye de ötekilerden daha fazla üstlerine gitmek de doğru değil. Sorun burada bence.
Son maçta mesela iyiydi. Ben beklemiyordum iyi bir performans. Beni yanılttı. Yeniden toparlar inşallah dedirtti. Hazır seyirci de yokken YUHALANMA, ISLIKLANMA ihtimali yokken belki özgüvenini de toparlar. Hüseyin çok yetenekli anlamında söylemiyorum eksikleri çok ama en yetenekli oyuncu bile eğer ÖZGÜVEN SORUNU YAŞIYORSA SAHADA HİÇ VARLIK GÖSTEREMEZ. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Eğer biz bir oyuncuyu gözümüzde büyütüp ŞARTLANARAK izlersek maçları, o oyuncu sıradan bir pas atsa bile bize muhteşem iş yapmış gibi gelebiliyor. Yine başka bir oyuncuyu gözümüzde yerin dibine sokup ŞARTLANARAK izlersek o oyuncu ufak bir hata yapsa bile biz onu çöp olarak görüyor, yaptığı olumlu işleri hiç göremiyoruz. Bir şekilde sevmediğimiz oyuncunun iyi işlerini de görmek içimizden gelmezken, ufak hatalarını bile gözümüzde büyütüyor, çoğaltıyoruz. Aynı şekilde bir şekilde sevdiğimiz, hayranlık duyduğumuz oyuncunun olumsuz işlerini görmek içimizden gelmediği için göremiyor, en ufak olumlu işlerini de fazlasıyla abartıyoruz.
Zaman zaman hepimizin belki farkında olmadan içine düştüğü bu yanılgı, bu zaaf, aslında çok da insani bir durum. Kendi adıma bu zaafa, bu yanılgıya düşmemek için bütün maçları öncekilerden bağımsız, daha çok daha az sevdiğim/pek sevmediğim/başarılı bulmadığım bütün oyuncular için şartlanmadan izlemeye çalışıyorum. Ama tam olarak bunu başarabildiğimi söyleyemem. Neticede insanız, taraftarız, duygusalız, maç anında heyecanımız yüksek, o yüzden önceki yargılarımızdan birden sıyrılmak kolay olmuyor.
Yine de en azından bu zaafımızın farkında olursak belki daha sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz.