Unutmadığınız Pankartlar ve Sloganlar

[özbalkesli]

Trabzonspor taraftarı, Karadenizliliğinden gelen zeka, espri ve sevda gücünü Trabzonspor pankartlarında ve/veya sloganlarında da ortaya koymuştur.

Geçmişte bunların nice örneğini görmüşüzdür. Hatta eskiden, bu güne göre daha özgün, daha yaratıcı pankartlar, sloganlar üretiliyordu galiba... Bunlardan aklınızda kalanları yazarsanız eski günleri anmış oluruz.

Mesela;

ELEKTRİKTE EDİSON,
FUTBOLDA TRABZON.
ARAPLARDA PETROL,
TRABZON'DA FUTBOL.
MİLLİ TAKIM HAZIR OL,
GELİYOR ŞAMPİYON TRABZONSPOR.
(1983 yılında gazetede gördüğüm bir pankart)

HEY, HEY, HEY !!!
TRABZONSPOR GELİYOR !
(1985 veya 1986'da İnönü Stadı'nın kale arkası tribününe asılmış devasa pankart)

BİR YAZARSA HAMİ YAZAR,
LEMİ YAZAR PEŞİ SIRA...
FUTBOLUMUZ ÖYLE GÜZEL,
CAN KATIYOR BU TAKIMA...
YAĞMURLARDA, ÇAMURLARDA,TRABZON'DA DEPLASMANDA,
EN BÜYÜKSÜN SEN TRABZON,
CANIM FEDA OLSUN SANA
(İbrahim TATLISES'in "Gülüm Benim " şarkısının müziği ile söylenen tezahürat)

Tabii bir de şu pankartlar unutulmaz;

SOTKALI AFFETMEZLER
SÜRMENELİ PİRANALAR
ÇILGINLAR
(Aslında taraftar gruplarını tanıtıcı pankartlar olan bu pankartlar, yıllar boyunca rakip takım taraftarlarına korku salmışlardır)

Gerçi Trabzonspor'la ilgili değil ama "pankartta son nokta" denecek ölçüde ilginç olması nedeniyle Ankaragücü'nün şu pankartını da anmadan edemeyeceğim :

TAK TAK TAK! KİM O? ÖCÜ! ANAAAAA! YİNE Mİ ANKARAGÜCÜ?

19 Mayıs Stadyumu'nun "gecekondu" denen kale arkası tribününe asılırdı. Sırf bu pankartı görmek ve gülmek için özetlerde Ankaragücü'nün maçlarını beklerdim.

[Külünkoğlu]

Özbalkesli abi iyi hatırlattı. benim aklıma gelen pankartlar.
"Gurbetçi Gençler"
"Çok Hastaları İyi Ettik, KTÜ'lü Doktorlar"
"Zevk Vermiyorsunuz, İstanbul Karmasını İstiyoruz"
"Aşuğuz Saa Trabzon"
Maratona asılan "Ölüm sefa gelsin hoş gelsin" isimli uzun yazılı pankart.
Erdoğduluların fenerbahçeye karşı yazdıkları "Haddi bilen Mert'tir, Vatan Bölünmez Tektir, Cumhuriyet içinde Cumhuriyet Kuran Namerttir. Ne Mutlu Türküm diyene" pankartı.

[28TS61]

EYNESILLI GENCLER hep maraton tribünün sol tarafinda (deniz tarafi) ekranda görürdüm cocoukken ama uzun yillardir yok artik malesef

[Kubilay ŞAHİN]

benim unutamadığım pankart 2006 da gs macındaki pankarttır...
"Trabzon İmparatorlukların Çökertildiği Yerdir Aslanım..."

[28TS61]

umarim kale arkalari bitince her iki tarafada guzel pankartlar asilir

[İdris Toksoy]

Warning Trap-zone

[Kazım Uzunboy]

TAK TAK TAK! KİM O? ÖCÜ! ANAAAAA! YİNE Mİ ANKARAGÜCÜ?

19 Mayıs Stadyumu'nun "gecekondu" denen kale arkası tribününe asılırdı. Sırf bu pankartı görmek ve gülmek için özetlerde Ankaragücü'nün maçlarını beklerdim.

Yanlış yazmışsın ( galiba bilerek ) ama doğrusunu ben de yazamam buraya

[Fatih Efe]

Ne manita ne araba
Nede üç kuruşluk paara
Saçı sarı teni karaaaa
Alemde teksin YATTARAAA...

[alpozan61]

Erdoğduluların fenerbahçeye karşı yazdıkları "Yiğit olan Mert'tir, Vatan Bölünmez Tektir, Cumhuriyet içinde Cumhuriyet Kuran Namerttir. Ne Mutlu Türküm diyene" pankartı.

Haddini bilen merttir değilmiydi o ya??

[OKANIZM]

''şampiyonluk öenmli değil,senin bu adaletsiz yolda vermiş olduğun asil mücadelen yeter!''

[Volkan Taş]

[Volkan Taş]

[Külünkoğlu]

Haddini bilen merttir değilmiydi o ya??

Evet ! ben niye öyle demişim

[Hasan Ayvenli]

beşiktaşın delikanlı adam renkli takım tutmaz pankartına cevap olarak verdiğimiz
DELİKANLI ADAM KANATLI TAKIM TUTMAZ!!! ççç

[ilhan]

Senin gücün karanlığı yırtacak mıydı böyle bir tane vardı.

ve şunu hiç unutmam ;

Senin bu adaletsiz arenada vermiş olduğun asil ve onurlu mücadele yeter!

[agahozlu]

Gökhan Abinin olimpiyattaki belediye maçında "Ligtv dışarı" tezahüratı tabikide

[Dursun Kaplan]

Senin gücün karanlığı yırtacak mıydı böyle bir tane vardı.

ve şunu hiç unutmam ;

Senin bu adaletsiz arenada vermiş olduğun asil ve onurlu mücadele yeter!

İLhan kardeşim gaLiba bu pankart..



Bende buLdukLarımdan bir kaç tane ekLeyeyim..

ÖzeLLikLe iLk pankart..

[Öztürk Adem]

Alttan yukarıya dogru olan pankart 5.cısı

[Hasan Ayvenli]

istanbul'un saltanatını 6 kez yıktık yine YIKACAĞIZ!!

[Talat YAVUZ]

İSTANBUL SALTANATINI 6 KEZ YIKTIK YİNE YIKACAĞIZ BU PANKART TEK GEÇERİM..
Bu pankartın bu sene de tribünlerde yerini görmesi şarttt

hasan ayvenli bey ile aynı yazmışız ben ekrana bakamdıgım içn belli bir süre

[Sinan Akyıldız]

Pankart değilde " Hüseyin " arkadaşımızın bir bestesi var bilinmemesi , söylenmemesi bir eksikliktir bence

Seneler geldi geçti
Sevdamız hiç bitmedi
Başkoyduk biz bu yola
Dönmeyeceğiz !

.... Uğrunda cefa çektik
Gençliği feda ettik
Dönmek yok yemin ettik
Hep seninleyiz


Birde ;

Uğrunda yıllarım tribünde geçti
Bu gönül bir seni sevgili seçti
Seninle öğrendi neşeyi derdi
Hayatımın anlamı bordoyla mavi

bu kadar güzel bestelerimiz varken neden ezik besteleri söyleriz hiç anlamamışımdır

[ulusoy1961]

benimde en çok hoşuma giden adam gibi adam ziya doğan pankartıydı.
ona adamlık lütfunu bahşedenler sonradan arkasına teneke bağladılar.

[tsburak08]

çok güzel ve anlamlı pankartlar..hazırlayan arkadaşları tebrik ederim

[@FLU]

bilsen neler haykırırdık dünyaya sana layık sıfatlar olsa

[özbalkesli]

"Çok Hastaları İyi Ettik, KTÜ'lü Doktorlar"

Galiba bunu devamı da vardı : Çok Hastaları İyi Ettik, REÇETE BİZDE

Şimdi konu biraz dağılacak ama bu anımı anlatmadan geçemeyeceğim :

Yanlış anımsamıyorsam yıl 1995... Bir Pazar günü, sabahın köründe Ankara'ya indim. Karum Alışveriş Merkezinin önünde biriyle buluşacağım. Buluşmanın mümkün olduğunca erken gerçekleşmesi gerekiyor, bu nedenle Karum'a gelince buluşacağım kişiyi arayıp "ben geldim" diyeceğim...

O zamanlar cep telefonu pek ender bulunan bir alet olduğu için, Kuğulu Park'daki telefon kulubelerini kullanmam gerekiyor. Parkta mevcut üç telefondan ikisi bozuk, sağlam olan birinde ise adamın bri görüşme yapıyor.

Şık bir takım elbise giymiş, boylu poslu, yanında br de Bond çantası olan biri... Yaklaşık on dakika konuşup telefonu kapattı. Daha sonra bana "biraz daha bekle" der gibi bir hareket yaparak yeni bir numara çevirdi... Bu sefer fazla uzun konuşmadıysa da konuşması bitince üçüncü bir numara çevirmesin mi?...

Pazar sabahı Ankara sokakları pek tenhadır, çok az insana rastlarsınız... Benim şansıma hem geveze hem de saygısız biri denk geldi... Üçüncü numarayı çevirdiğini görünce kulubenin camını tıklattım... Görüşmesine bir süre ara verip kulubenin kapısını açtı ve bana "ne var?" diye bağırdı. Ben de "acil bir görüşme yapmam gerekiyor, bir ara verin de ben de görüşeyim, sonra istediğiniz kadar konuşun" dedim. Adam hışımla kapıyı kapatttı, görüşmesine birkç dakika daha devam etti ve ahizeyi sertçe yerine koyup dışarı çıktı. Çıkar çıkmaz da "sen kim oluyorsun da benim görüşmelerime müdahale ediyorsun, istediğim kadar konuşurum" diye üstüme yürüdü... Ben de cevaben "yahu beyefendi bakın onbeş dakikadır bekliyorum, benim görüşmem iki dakika bile sürmeyecekti, ne vardı bir müsaade etseydiniz" falan diyerek alttan almaya çalıştım.

Tabii ben alttan almaya çalışınca adam daha da diklendi ve "Ben Trabzonluyum! Adamın çarkına .ıçarım!" deyince benim tepem de attı. "Sen Trabzonluysan ben de Balıkesirliyim, hem ne oluyor Trabzonlu olunca? Dur da ben sana göstereyim gerçek Trabzonluluk nasıl olurmuş. Ben Trabzon doğumlu değilim ama senden daha Trabzonluyum!.." diyerek elimi arka cebime attım.

Bu hareketi gören adam "Ne o silah mı çekecen? Merak etme biz de boş gezmiyoz!" deyip çantasını açtı ve çantadan bir tabanca çıkardı.

Ben de o sırada hamlemi tamamlamış; arka cebimden cüzdanımı, cüzdanımın içinden de küçük bir kağıt parçasını çıkartmıştım.

Sahneyi gözünüzde canlandırın : Issız bir parkta iki kişi karşı karşıya... Birinin elinde tabanca, diğerinin elinde bir kağıt parçası... Ben tabancayı görünce korktum, adam ise silah veya bıçak falan beklerken bir parça kağıtla karşılaşınca afalladı...

Kağıdı adama uzattım ve "Al bak bakalım kim daha Trabzonlu? Bak da yaptığında utan; hem telefonu uzun süre meşgul ederek saygısızlık yapıyorsun, hem Trabzonluyum falan diye dayılanıp küfür ediyorsun, bir de ufacık mevzu için silah çekiyorsun! Ne içim adamsın sen?" diyerek çıkıştım.

Adam şaşkınlıkla kağıdı aldı, bir göz attı ve ne diyeceğini bilemez şekilde iade ederek "Yahu hemşerim kusura bakma! Bir an kendimi kaybettim... Ben aslında polisim; amcaoğlu bir haftadır Hacettepe'de yatıyor, durumu pek iyi değil... Memleketten kimse gelemedi, bakımı kaldı bana... Mesaiden kaçıp refakete gidiyorum, bir haftadır ne uyku bilyorum ne de huzur! Şimdi de memleketi arayıp dert yandım, moralim bozuldu. Sana da yanlış yaptım, kusura bakma!" dedi.

Ben de "İyi de birader neredeyse cinayet çıkacaktı. Senin de benim de canımıza yazık değil mi?" deyince, tekrar özür dileyerek "gel şuradaki pastanede oturalım, bir çay içip barışalım" dedi. Ben ise randevum olduğunu belirterek, kendine mukayyet olması dilekleriyle adamın yanından ayrıldım...

Neyse, bir süre sonra buluşacağım kişi geldi, o sırada Karum da açıldı; içerideki kafeteryada oturup birer çay içtik. Tam kalkıyorduk ki, az önce takıştığımız adam, yanında üniformalı bir polis ile geldi ve yan masamıza oturdu. Tesadüf eseri tekrar karşılaşmış olmakla birlikte, adam beni görünce çok sevindi ve kalkıp yanımıza geldi... Elimi sıkarak "anlaştık değil mi?" diye sordu; ben de fazla uzatmadan "anlaştık, anlaştık" dedim. Bu olay da böylece sona erdi...

Bir tek cüzdanımdan çıkan kağıdın ne olduğunu yazmadım değil mi? Efendim, yoldan geldiydim ya; trende okurum diye gazete almıştım. Gazete o gün Hami'nin karikatür çıkartmasını veriyormuş; Hami bir elinde kemençe "Karadeniz Uşağı, Şampiyonluktur Kuşağı" diye türkü söylüyor.

Çıkartma hoşuma gitmişti, bir yerlere yapıştırırım dye cüzdanıma koymuştum. Adam "ben Trabzonluyum" deyince, "Sadece sen mi Trabzonlusun, delikanlısın? Bak biz de bir nevi Trabzonluyuz, ne var yani?.." demek için çıkartmayı göstermek geldi aklıma...

Tabii adam herkesi kendisi gibi sandığı için silah çekiyorum zannetti... Neyse ki olay sonradan tatlıya bağlandı da bir olumsuzluk olmadı.

Bu anı ile birlikte aklımda şu tekerleme kaldı işte :

"Karadeniz Uşağı, Şampiyonluktur Kuşağı"