Hakem Penaltımızı Vermedi!

[Teoman Karadeniz]

Bu yazıyı; ''Şike'' anabaşlığı altına yazıyorum çünkü; ''Hakem Penaltımızı Vermedi, verseydi yenerdik'' serzenişinin altında yatan düşünce; ''Hakemler ve Federasyon bizi sevmiyor'' , ''Hakem satılmış'' , ''Şike var'' çaresizliğidir. Evet bu bir çaresizlik ve acizliktir.

Ha! Ferasyonun veya hakemlerin Trabzonspor'a karşı bir tavrı yok mudur? Elbette ki vardır. Ancak her sezon, her maçta bunu bahane ediyorsak, önce dönüp kendimize bakmamız gerekir.

Fi tarihinde oynanan ve 0-0 biten bir maçın ardından Ziya Doğan, o tarihi cümleyi kuruyor; ''Kazanabilirdik!''

Bu cümleyi tarihe geçirecek özelliği neydi biliyor musunuz? Trabzonspor o maçta rakip kaleye ''0'' şut atmıştı. Bir kez de yazıyla geçeyim; ''Sıfır şut'' atmıştı. Yani, şut çekmemişti. Düşünsenize, Trabzonspor gibi bir takım, 90 dakikalık bir maç boyunca rakip kaleye tek bir şut çekemiyor. Ve bunun karşılığında, Trabzonspor Teknik Direktörü; ''Kazanabilirdik!'' diyor.

Kimseye gerizekalı muamelesi yapmak istemiyorum ama şunu açıklamam gerek ki; ''bir takımın bir futbol müsabakasını kazanabilmesi için, rakip kaleye yediğinden daha fazla gol atması gerekir.'' E bu önermeye göre de gol atmak için şut çekmek gerekir. Hal böyleyken; ''Şut çekmeyen bir takım nasıl kazanabilir?''

Şimdi gelelim ''Hakem Penaltımızı Vermedi, yoksa; Kazanabilirdik!'' düşüncesine.

Eğer ki futbolu, kahvehanede izlenilen, kahvehanede konuşulan, kahvehane sohbetleriyle çözülebilecek basit bir oyun olarak görmekten vazgeçmezsek, başlıktaki serzenişlerle ömrümüz geçecek ve hiçbir zaman şampiyonluk göremeyeceğiz. Ya da ''Hamza Hamzaoğlu gibi kötülerin arasındaki iyi'' olarak şampiyon olacağız birgün.

''Penaltımız verilmedi, yoksa; Kazanabilirdik!'' diyen takımları şöyle bir gözden geçirin. Hepsinin ortak özelliği; ya maçı 0-0 götürüp bir kontra atak golüyle kazanmaya çalışıyordur. Ya ilk dakikalarda 1-0 öne geçmiş ve sonrasında savunmasında açık vermiş, maç 1-1'e gelmişken son dakikada bekledikleri bir penaltı verilmemiştir.

Siz hiç gördünüz mü ki; maçın ilk saniyesinden itibaren ''bilinçli'' hücum yapan ve daha ilk yarıda 3-4 gol atan ve ikinci yarı da bu gollerin üzerine yatmayıp, aynı hücum anlayışına devam edip; 5-6 gollük bir galibiyet sonrası; ''Penaltımız verilmedi, yoksa; daha farklı yenerdik!'' diyen bir Teknik Direktir, Futbolcu, Taraftar?

Madem ki hakemler bizim aleyhimize. O halde biz de tek farklı skorlarla galibiyet kovalayacak kadar aciz bir oyun ortaya koyup da; ''Verilmeyecek penaltıya'' talim etmeyelim. Çünkü o penaltı hiçbir zaman verilmeyecek. Ki bizler Federasyon ve Hakemlerin; ''İstanbul takımlarını koruduğunu'' düşünerek söyleriz bu cümleleri ancak işin garibi o taraftarlar da aynı serzenişleri dile getirirler her hafta.

Velhasıl. Bir takımın kazanamamasının sebebi; ''Hakemin vermediği penaltı'' değildir. İşini yeterince iyi yapamayıp, hiçbir hakem hatası ya da şikesine mahal vermeyecek kadar gol atamayıp, küçük düşünmesidir.

Ha istisnalar olmaz mı? Gerçekten iyi oynarsın da gerçenten direği, kaleciyi geçemeyip o golleri atamazsın ve o penaltıya ihtiyacın olur? Elbette ki bu da olabilir. Ama tüm bir sezon boyunca değil!

[Emre İskender]

Türk insanı kolay yoldan kazanmak ister az çalışıp çok kazanç... Bunun tipik bir örneğini futbol gözlüğünden yazıya dökmüş Teoman...

Eline sağlık...

[Fatih Çelik]

Teoman abi futbolu iyice rasyonaliteye indirgedi son yazılarında . Bireysel antrenman konusundaki görüşlerine harfiyen katılıyorum. Bu ifadeler rekabetlerden kaynaklı gelişen şeyler ve ülkemizde bu olayların satışı çok iyi. Ama yönetim ve takım oyuncuları bu tip bahanelere sığınsa dahi maçı çıplak gözle izleyen taraftar bu itirazı yapmakta ne kadar haklı veya haksız olduğunu gayet görüyor.

Söz gelimi Cardozo'nun Eskişehir maçında verilmeyen golü hepimizin canını yaktı ama taraftar bu maçın sonucunu hakeme değil oynanan oyuna bağladı. Türkiye gibi bi ülede en azından şu an için bu kadar rasyonel bi anlayıştan beslenen davranışlar bekleyemeyiz.İyi bir tespit yazısı olmuş ama ben bu dozda bir rasyonelliğe yer olduğunu pek sanmıyorum.

[U.Sadıkoğlu]

Güzel bir yazı olmuş kesinlikle size katılıyorum Trabzonspor her zaman düzene çomak sokarken düzenide alt eden bir kimliğe sahip olmuştur yine aynısını yapabilecek güce fazlasıyla sahiptir. Önümüzdeki sezon 2011 yılında olduğu gibi hakemlerle federasyonu üst üste koyup paket yapacağız inşallah!

[Muhteva]

Gerçek manada futbol oynayan bir ekip yaratabilirsek şampiyon olmak için ne penaltıya,ne frikiğe ne de rakibin şanssızlığına ihtiyacımız olmaz.

Sen koca sezon boyunca taraftarı kanser edecek kadar berbat futbol oynayan bir ekip kurursan,altyapın işe yaramazsa ne şampiyonluk gelir ne de o taraftarın hakem serzenişleri biter.

Trabzonda ki halk kitlesinin çoğunluğu mevcut zihniyetinden kurtulamadığı sürece gerçek manada futbol oynayacak bir ekip kurulması hayal olacaktır.

[Full HD]

82 Puan topladik sampiyon olamadik.Kim inanir sampiyonluga? Ligi birakin, Avrupa Ligi icin heyecanlanin.

[halil ibo]

Penaltı bir yana bu senenin şampiyonuna karşı Arena'da goluümüzü vermedi i.ne hakem ama dönen topu ısrarla-ille de kaleye de gözlerine de soktuk ve KAZANDIK ! Demek ki her şekil çirkefliklerine rağmen top oynayacak kadro ve ruh ile tekrar söke söke alabiliriz şampiyonlukları.

[Teoman Karadeniz]

Penaltı tartışmaları yapılırken göz önünde bulundurulmasını isterim. / Galatasaray maçı sonrası.

[Courage]

Biz işimize bakalım hakemide yeneriz güzel bir duruş .Ama bazen hatta çoğu zaman yeterli olmuyor. Başarabilmek için çelik gibi sinir ve bitmek bilmeyen bir irade lazım. Bunu tribünde Trabzonspor'a sonuna kadar bağlı ve umudunu hiç yitirmeyen adam bile başaramazken maaşlı profesyonel topçu nasıl başarabilir?

Hakikaten öyle ince ince çalışmalar oluyor ki dünyanın en soğukkanlı ve bananeci oyuncusunu bile çileden çıkarıp,demoralize eder. Biz bugüne kadar hep Teoman beyin belirttiği üzere davrandık ama netice gelmedi. 2010 sezonu bunun tavan noktasıdır hatta. Gördük ki asgari 10 takım ( o da iddianamedeki sayı..bence buna en az 3-4 tane daha eklemek lazım) saha içinde yetmeyen mücadeleyi sahanın dışına çıkarmışlar.

Lucescunun zamanında ligimize, Çavuseskulu Romanya ligi benzetmesini epeyce yadırgamış ve olan biten onca şeye rağmen o kadar da değil demiştim. Adam ne kadarda doğru demiş. Kendisinden yüzlerce kez özür dilerim.