Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Orman Yangınlarımız!..

Daraltma
X
  •  
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Orman Yangınlarımız!..

    Ciğerlerimiz yanıyor.
    Hersenede yanar.

    Sebepleri malum.
    Sonuçlarıda.

    Önlemler?
    Maalesef tüm dünyada büyük bir sorun.

    Halkımız duyarlımı?
    Konuşalım bunları.

  • #2
    Olcay Abi, bu başlığı açtığın için kendi adıma sana teşekkür ederim...kaç günden beri zaman bulup da başlık açamıyorum....
    ne kadar üzücüdür ki gerek halkımız gerekse kendi camiamız orman yangınları vb. çevresel olaylara çok duyarsız, son bir aydır yanan ormanlarımız bizleri ne kadar üzmüştür tarif etmek imkansız...önce bir ay önceki anamur yangını, şimdi de Antalya , Çanakkale....

    Yorum


    • #3
      halkımızın çokta duyarsız olduğunu zannetmiyorum.yalnız ellerinden gelen yangın meydana gelince ellerine herhangi bir meteryalı alıp söndürme çalışmalarına katılmak.devletimizin bu konu üzerinde daha ciddi bir şekilde yoğunlaşması gerekmektedir.yeterli ekipmanları sağlamak zorundadır.vede halkımızı ormanlar ve korunması üzerine bilgilendirmesi gerekmektedir.sadece yangın değil orman kıyımlarıylada mücadele edilmeli halk bilinçlendirilmelidir.

      Yorum


      • #4
        İlk olarak Tolpaş61 tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
        halkımızın çokta duyarsız olduğunu zannetmiyorum.yalnız ellerinden gelen yangın meydana gelince ellerine herhangi bir meteryalı alıp söndürme çalışmalarına katılmak.devletimizin bu konu üzerinde daha ciddi bir şekilde yoğunlaşması gerekmektedir.yeterli ekipmanları sağlamak zorundadır.vede halkımızı ormanlar ve korunması üzerine bilgilendirmesi gerekmektedir.sadece yangın değil orman kıyımlarıylada mücadele edilmeli halk bilinçlendirilmelidir.
        çok haklısın halkımız çok da duyarsız değil !!!! , başlık 3 mesajda tarihe gömüldü .... Hüseyin Cimşir başlığına yazalım en iyisi...

        Alevler Antalya'yı bırakmıyor

        Antalya'da 5'inci gününe giren orman yangınları hâlâ söndürülemedi. 1 kişinin ölümüne, 32 hayvanın, 18 arı kovanının telef olmasına neden olan, 60 evi de kül eden yangın söndürülmeye çalışılırken dün bir yenisi daha başladı.






        Antalya Manavgat'taki orman yangınında bugün 5'inci gün ve alevler hâlâ söndürülemedi. Bölge Orman İşletme ekiplerinin yanı sıra çevre illerden gelen takviye ekipler de çalışmalarını sürdürürken, Manavgat bölgesinde bir orman yangını daha çıktı.
        Turizmin başkentini günlerdir cehenneme çeviren yangın özellikle Köprülü Kanyon yolu üzerinde bulunan Sağırin köyü ve bölgesinde etkili olurken, Antalya Orman Bölge Müdürlüğü'nün bölgeye gönderdiği 5 arozöz derin çukurlar kazarak yangın hattı oluşturdu.

        Evlerin önünde nöbet
        Yangının önceki gün öğle saatlerinde bir anda teslim aldığı Çardak köyüne perşembe gününden bu yana su ve elektrik verilemezken, lüks ışığıyla oturan köylüler, evlerini korumak için alevleri beklediklerini belirtti. Köyün gençleri de ellerinde fenerlerle hırsızlığa karşı bekçilik yapmaya başladı.
        Yangının yaklaşmakta olduğu köylerde yaşayanlar ise geceyi ayakta geçirdi. Vatandaşlar gece boyu otları temizleyerek ve hortumlarla çevreyi sulayarak alevlerin evlerine sıçramasını önlemeye çalıştı.

        Acı bilanço
        Antalya Orman Bölge Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aydoğan Türedi, yangının sadece Sağırin noktasında tehlike arz ettiğini dile getirerek, 'Artık köyleri tehdit etmiyor. Arozöz sayısını da 160'dan 180'e çıkardık' dedi.
        Antalya'ya Valisi Alaaddin Yüksel ise 1 kişinin öldüğü, 1 kişinin de kaybolduğu yangınla ilgili olarak şunları söyledi:
        'Yangında Manavgat ve Serik'te 60 ev, 88 ahır ve ambar yandı. Bunun yanı sıra bir ilköğretim okulu, bir cami ve bir köy konağı hasar gördü. 32 küçük ve büyükbaş hayvan, 18 arı kovanı telef oldu.'
        Antalya'nın Manavgat ilçesinde dün öğleden sonra çıkan ve büyüme eğilimi gösteren ikinci yangın, kısmen kontrol altına alındı. Manavgat merkeze bağlı Kalemler köyünün hemen üstündeki Şişeler köyünün arka tarafında öğleden sonra başlayan yangına ekipler hızla müdahale etti. Alevler kısmen kontrol altına alındı.

        Şahin: Zarar karşılanacak
        Yangın nedeniyle maddi zarara uğrayan vatandaşların tüm zararının devletçe karşılanacağını söyleyen Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 'Yarın günlük ihtiyaçlarını karşılamaları için 2 bin YTL gibi bir nakit para verilecek. Bu, günlük ihtiyaçlarını karşılasınlar diye verilen miktar. Örneğin evi yanan vatandaşlarımızın yeniden eve kavuşmaları için yardım yapılacak' diye konuştu.

        Anjiyodan yangın bölgesine
        Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde önceki gün anjiyo geçiren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Manavgat'ta 31 Temmuz'da başlayan orman yangınında zarar gören alanlarda incelemede bulunmak üzere dün kente gitti.
        Baykal, Taşağıl Orman İşletmesi'ni ziyaret ederek, yetkililerden Manavgat ve Serik ilçelerine bağlı köyleri etkisi altına alan ve 4 gündür devam eden yangınla ilgili bilgi aldı.

        Almanya ve İngiltere de yangınları izliyor
        Antalya'daki orman yangınları, bu kente en fazla turistin geldiği Almanya'dan da yakından izlendi. Alman kanalları tüm haber bültenlerinde, sönmeyen alevlerle ilgili gelişmeleri sürekli ekranlarına taşıdı. İngiliz basını da, orman yangınlarına yayınlarında geniş yer verdi. İngiliz The Guardian gazetesi haberi 'Alevler Türkiye'nin turistik bölgesindeki ormanları yuttu' başlığıyla okurlarına duyurdu. BBC de internet sitesinden 'Türkiye'de orman yangınları kasıp kavurdu' başlığıyla verdiği haberde yangın görüntülerine yer verdi.

        Olimpos kontrol altında
        Olimpos mevkii Musa Dağı yamaçlarında önceki akşam çıkan yangın kısmen kontrol altına alındı. Yazır Köyü Muhtarı Halil Karataş havadan etkili müdahale edilmesi halinde çok kısa sürede söndürülebilecek yangına havadan sadece bir helikopterle su atıldığını, bu nedenle etkin mücadele yapılamadığını söyledi. Yerleşim yerlerini tehdit etmeyen ve karadan müdahale edilemeyen yangın akşama doğru tamamen kontrol altına alınırken, yaklaşık 50 hektarlık alanın yandığı bildirildi.


        Kaynak: Milliyet / 04.08.2008

        Yorum


        • #5
          Futbolcularının sözleşmelerindeki fiyatları fedarasyona düşük gösterilmesine göz yum.Diğer taraftan kulüplerin vergi borçlarının affedilmesi için binbirtane kılıf uydur
          .
          Sonrada olası bir yangın sonrası ödenek yok yangın uçağı ve teçhizatı alamıyoruz diyin..

          Sabah radyoda vatandaşın biri söylüyordu.Sadece kulüpleri kontrol altına alsalar yangına müdahale ile alakalı tüm maddi sorunlar çözülür..

          Yorum


          • #6
            Yılmaz ÖZDİL abiden güzel bir yazı;
            Yaangın ooluuur biz Çeşme’yee gideriiiiz


            Perşembe: Antalya yanıyor.

            Cuma: Antalya yanıyor.

            Cumartesi: Antalya yanıyor.

            Pazar: Antalya yanıyor.

            Pazartesi: Antalya yanıyor.

            *

            Perşembe: Başkan Antalya’da.

            Cuma: Başkan Antalya’da.

            Cumartesi: Başkan Çeşme’de.

            Pazar: Başkan Çeşme’de.

            Pazartesi: Başkan Antalya’da.

            *

            Evet, Antalya cayır cayır yanarken, Antalya Belediye Başkanı hafta sonunu ailesiyle birlikte Çeşme’de geçirdi!

            *

            Aslına bakarsanız, Antalya cayır cayır yanarken Antalya Belediye Başkanı’nın Çeşme’ye gitmesi değildir skandal... Antalya’da İspanya’dan fazla 5 yıldızlı otel varken, Antalya Belediye Başkanı’nın ailecek Çeşme’ye gitmesidir skandal... Ben Çeşme’nin yerinde olsam poster yaparım Antalya Belediye Başkanı’nı "O bile buraya geliyor" diye...

            *

            Şaka bir yana...

            Antalya Valisi de yoktu.

            Tatildeydi.

            Cuma yetişemedi...

            Cumartesi döndü Antalya’ya.

            *

            Bakın Vali dedim, aklıma geldi...

            Türkiye’de 81 tane vali var.

            209 tane vali makam aracı var!

            Devletin makam aracı sayısı ne?

            130 bin!

            *

            Buna mukabil...

            Kaç tane yangın helikopteri var?

            18.

            12’si kiralık üstelik.

            *

            Yanar o ormanlar abi...

            Yanar, söner.

            Takmayın kafanıza.

            Yorum


            • #7
              Sevgili Cengiz;Antalyada yangın ekipleri söndürme yaparken görevli şunları söyledi;vatandaş nerede?Onlar olmadan olmaz.
              Olimposun oralardı sanırım.Ciğerleri yanan bir yöre...
              Görevli;biz Adapazarından geldik diyordu,belkide sivil savunmacıydı bilemiyorum.
              Bir şeylerimiz eksik toplum olarak.
              Çok şeylerimiz eksik aslında.
              Kimseyi suçlamıyorum tabi.

              Hüseyin başlığı demişsin,güzel demişsin.

              Süleyman;el verdiğin için sonsuz teşekkürler sanada.

              Yorum


              • #8
                STK'lar, vatandaşlar, dernekler bir yandan dike dursun.. Ama devletimiz ise korumak için yeterli desteği sağlayamasın... Bilmiyorumki ne zaman bunları aşacağız.. Bir tarafı yapıyoruz vay be gelişiyormuyuz neyiz derken öbür taraf sökülüyor..

                Halkımızın tamamının bilinçli olduğundan bahsedemem ancak bilinçli insanlarımızın yaptıklarıda boşa gidiyor böylece..
                Bir Gün Mutlaka Aslına Döneceksin. Dönmek Zorundasın. Bu Senin Genlerinde var...

                Yorum


                • #9
                  Arkadaşlar sorunlar sadece Yangından ibaret değil, mesela maçkada ağaçlarımızı kemiren bir böcek problemi var ve günden güne ormanlarımızı yiyip bitiriyor. kaç kişi biliyor bunu ? bir ya da iki kişi ...mücadele sırf devletin yapacağı şeylerle olmaz, biz halk olarak yeterince destek veriyor muyuz, kamuoyu oluşturup kitleleri harekete geçiriyor muyuz ? biz bile kendi memleketimize sahip çıkamıyoruz ...Nihat Gencin dediği gibi ancak senede bir kere gelir Ziganaya çıkar fotoğraf çektiririz...bizim için başka bir anlamı yok çünkü oraların...

                  Yorum


                  • #10
                    Amacım -hele hele de Olcay Abi'nin açtığı bir başlıkta - aykırı şeyler söylemek değil. Açık konuşmak gerekirse bundan rahatsız da olmuyorum. Ama amaç bu değil, onu söyleyeyim...

                    Türkiye'deki orman yangınlarının çok büyük bir kesminde yanan ağaçlar Pinus brutia'dır. Yani Kızılçam. Bizim millet, köşeleri kapmış yazarların birçoğu gibi, bilimsel okur yazarlıktan uzak olduğu için iğne yapraklı her ağacı çam bellemiştir. O yüzden "uzaktan baktığınızda kozalakları dallarında onlarca kuş varmış gibi görünen, gövdesi kırmızımsı sarı olan çam türü" kızılçamdır diyeyim. Eminim bundan böyle birçok kişi kolayca ayırt edecektir. Öğrencilere bile en kolay böyle anlatabiliyoruz.

                    Türkiye 10 binin üzerinde bitki türü ile ait olduğu coğrafyadaki diğer ülkelere kıyasla inanılmaz bir vejetasyona sahip. Ama bu yüzölçümlerine pek yansımıyor. Şöyle ki, bu kadar çok türün çok büyük bir ksımı otsu. Geriye kalan odunsuların az sayılacak bir kısmı orman kurabiliyor. Bu kurulan ormanların da yarısından fazlası Kızılçam ormanı. Yani, tam olarak emin değilim ancak, sanırım ormanlarımızın %60'ı gibi bir kısmı Kızılçam ormanı. Bunu niye söylüyorum? Birazdan anlatacağım...

                    Kızılçamın yaşam alanı sıcak, bağıl nemin düşük olduğu, yangına müsait yerler... Mesela, Maçka'da ormana benzin döküp yaksanız (yakmayın tabi ) yanmaz. Ama Kızılçam'ın yayıldığı alanlar yangın için birinin hapşırmasını beklerler. Peki kim hapşıracak? Genellikle Kızılçam'ın kendisi!

                    Aslında, Kızılçam varlığını devam ettirebilmek için kendini yakar. Kozalak yere düşer, güneş kozalağı kızdırmaya başlar. Bünyesindeki suyu kaybeden kozalak aniden patlar, içinde bulunan tohumlar bazen metrelerce uzağa fırlarlar. Bu fırlama sırasında sürtünmeden ötürü bir kıvılcımlanma oluşur. İşte bu "hapşırma" ile yerde bulunan kuru yapraklar alışır. Derken orman yanar. Bu yangın eski kızılçamları yok ederken, o kozalaklarından fırlayan tohumların çepherlerinde bulunan ve çimlenmesine engel olan tabakayı yakarak yok eder. Böylece normalde senelerce çimlenmeden bekleyecek o tohumlar çimlenmeye hazır hale gelir. Elbette hikaye burda bitmiyor, sonra bir "süksesyon" olayı başlıyor ki, inanılmaz zevklidir ama çok bilimsel kaçar, sıkar milleti... Kısaca, Kızılçam ormanında yangın aslında "vahşi dünyada" ormanın varlığını devam ettirmesi için gerekli bir prosestir. Kızılçam çok hızlı büyüyen, nispeten kısa ömürlü bir ağaç. Eğer bir ağaç ormanda olması gerekenden fazla kalırsa alttan yeni gelen jenerasyon, dolayısıyla gen çeşitliliği açısından sıkıntı doğar. Yani eskilerin "milli takımdan aflarını istemesi" gerekiyor.

                    Peki, bırakalım yansın o zaman, öyle mi? Düğmesini ilikleyebilecek herkesin kolayca cevap verebileceği gibi, elbette hayır. Çünkü bu günümüz dünyasında ekonomik bir yöntem değil. Ahşap pahalı ve kısıtlı bir ürün ve evlerde yakılması bile ekonomik değilken ormanda yanmasına izin vermek saçma olur. Olayın bir de güvenlik boyutu var tabi. Gerçi ormanın içinde ne işin var senin, o da ayrı bir konu ama... Olması gereken şey belirli ağaçların ortamdan alınarak yeni bireylerin aplike edilmesi belki de. Ama bunu yapacak kadar örgün olan da çok fazla ülke yok sanırım.

                    Bu kadar şeyi niye yazdım?

                    Antalya Belediye başkanı Antalya'da olsa da orman yanar, Çeşme'de olsa da. Adama gıcığı olan da orman yansa da "nerdesin ey başkan" yazar, ormanı sel bassa da! "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" demişti ya rahmetli Uğur Mumcu...

                    Sahi, acaba orman yangını konusunda uzman olan değerli yazarlarımız Uğur Mumcu'nun ölümü ile ilgili "resmi" iddialar konusunda ne düşünüyorlar?

                    ps1: Kızılçam'ın hikayesini yıllar önce TÜBİTAK'ın bir sempozyumunda değerli hocam Prof. Dr. İbrahim Atalay'dan dinlemiştim. Yeri gelmişken saygıyla kendisini anıyorum...

                    ps2: Sevgili Cengiz Çubukçu, sadece Maçka'da değil, tüm Doğu Karadeniz'de ormanların içinde, kenarında büyük, iç içe geçmiş ters huni şeklinde askılar görürsünüz. Bunlar feromon tuzaklardır ve sözünü ettiğin bözeklerle mücadelede oldukça büyük bir başarı oranı ile kullanılırlar. Yani umursanmıyor dersek orman teşkilatının çalışmalarına haksızlık etmiş oluruz.



                    ps3: Bizim ülkemizde anlamak istemeyen cidden kolay kolay anlamaz. Tekrar ediyorum... Ormanlar yansın diyen yok. "Orman ihmal, kasıt, herhangi bir antropolojik etki olmadan da yanar" diyorum ve bundan dolayı birilerine laf sokmaya çalışmayı tuhaf gördüğümü söylüyorum. Genel olarak yazarı okuyan da yazardan çok bilmediği için yazılan herşeyi gerçek sanıyor. Hepimizi, kastediyorum.
                    En son EmrahYalçınalp tarafından düzenlendi; 05.08.2008, 11:49.

                    Yorum


                    • #11
                      Bu başlığı açmayı düşünüyordum çokça zamandır

                      Mersin'de yanan ormanlar bölgenin en güzel kızılçam ormanılarından biriydi..Helikopterle müdahale ettiler güya ama yanan bölgenin denize kıyısı yokken ne kadar hızlı bir müdahaleden söz ediyor olabilirler ki? Üstelik kozalaklar metrelerce uzağa fırlayıp diğer ağaçların yanmasına zemin hazırlarken?

                      Antalya'da yanan bölgeye bundan 3 hafta önce gittim.Akrabalarımızın olduğu köyler bunlar.Yolda annemle Akdeniz'İn Karadeniz'e bunca benzeyen bölgelerinin olduğundan haberimizin olmadığından bahsediyorduk.Öylesine yeşil bir alan şu anda simsiyah!

                      Ve koca koca ormanlar yok olduktan sonra bir takım aletler almak geliyor insanların aklına.Onarca ülke yıllardır bu yangın söndürme olanaklarından faydalanıyorken üstelik!

                      Her zamanki gibi ağr bedeller ödemek gerekiyor bu ülkede,bir şeyler hakkında girişimde bulunabilmek için.
                      En son 61viya tarafından düzenlendi; 05.08.2008, 11:41.
                      "Orada birisi farklı yürüyordur."

                      Yorum


                      • #12
                        Hergün ciğerlerimiz yanıyor,yok oluyor..

                        Biz BMN - ANKARA olarak, Atatürk Orman Çiftliği içinde "Hatıra Ormanı" olarak birşeyler yapmayı düşünüyoruz..
                        ~ Yüzümüzün yüreğimizle beraber gülümsediği an’ dır mutluluk. ~

                        Yorum


                        • #13
                          Olcay abinin bahsettiği haberi ben de dinledim.Ama yöre halkını burda nasıl suçlayabiliriz ki?Can ve mal derdindeler, köylerini korumakla meşguller.

                          20 milyon hektar ormandan 12 milyon hektarı 1. derece de yangın riski taşımakta ülkemizde.Kara yoluyla ulaşımın imkansız olduğu tepe bölgeler kendi haline bırakılmış.1 milyon hektar alana sadece 1 helikopter bile düşmüyor.

                          Yorum


                          • #14
                            Eğer o arazilere 5-6 sene sonra otel inşaatı başlamazsa bu ülke değişiyor demektir..

                            EĞİTİM ŞART!!!

                            Yorum


                            • #15
                              İlk olarak EmrahYalçınalp tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                              Aslında, Kızılçam varlığını devam ettirebilmek için kendini yakar. Kozalak yere düşer, güneş kozalağı kızdırmaya başlar. Bünyesindeki suyu kaybeden kozalak aniden patlar, içinde bulunan tohumlar bazen metrelerce uzağa fırlarlar. Bu fırlama sırasında sürtünmeden ötürü bir kıvılcımlanma oluşur. İşte bu "hapşırma" ile yerde bulunan kuru yapraklar alışır. Derken orman yanar. Bu yangın eski kızılçamları yok ederken, o kozalaklarından fırlayan tohumların çepherlerinde bulunan ve çimlenmesine engel olan tabakayı yakarak yok eder.
                              Açıkçası bir yaşıma daha girdim..

                              Bu bilgiyi bir çok arkadaş geyiğinde kullanacağımdan eminim artık
                              "söylediklerin kimseyi rahatsız etmiyorsa hiçbi' şey anlatmıyorsun demektir"

                              GW

                              Yorum

                              Üzgünüz, bu sayfayı görüntüleme yetkiniz yok
                              Çalışıyor...
                              X