Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Bir Bilene Sorduk!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

  • Bir Bilene Sorduk!

    Sevgili dinleyiciler bugunkü roportajımızda hepinizin yakından tanıdığı çok sevdiği saygı duyduğu renklerine kurban olduğu bordomavi forma ile yapıyoruz..
    Spiker : Sayın forma hoşgeldiniz..Gelmeniz bizim için büyük onur...
    BORDO-MAVİ:Hoş bulduk...
    Spiker: Genelde az ve öz konuşmanızla tanınırsınız bunun bir nedeni varmı....
    BORDO-MAVİ:Benim çok konuşmam gereksiz yıllardır sergilediğim duruşum kudretim asaletim zaten bir çok şeyi soyluyor..Tabi anlayana...
    Spiker: Çok haklısınız..Siz alelade iki rengin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir formadan ziyade başkaldırının bir kentin çığlığısınız...Saltanatlara son vermiş alışkanlıkları değiştirmiş yeri yerinden oynatmış bir simgesiniz....İlk sorumu sorayım o zaman en çok kimin yada kimlerin uzerinde taşınırken hoşnuttunuz...
    Kimler sizin hakkınızı en iyi veriyordu....
    BORDO-MAVİ:Ben beni giyen hiç bir oyuncuyu ayırmam..Hepsi benim için özeldir...Hepsi bu formayı giydiği anda başkaldırının bir parçası olmuştur...
    Ancak sanki bazıları daha bir içten giyiyordu beni...Uzun saçlı kara uşak vardı mesela onceleri...Beni her uzerine geçirdiğinde tümden ıslanırdım....Her tarafım ter olurdu...Ama ben bundan şikayetçi değildim...Bu terler emeğin terleriydi...Güzeldi...Bana anlam katıyordu...O ve takım arkadaşları çok severlerdi beni....
    Kaptanları vardı...Bana çok saygı duyardı...Aynı zamanda kalecisiydi takımın....O dönemde takımın hepsi beni üzerlerinde taşımak için can atarlardı.....
    O zamanlar mahalledeki çocukların şekerden daha çok sevdikleri tek şey bendim....Annelerine günlerce ağlayıp naz yapıp binbir zorlukla benim renklerimde kumaş alınabilirse alınır eğer alınamazsa evdeki eski kumaşlardan bana en yakın rengi olanlardan dikilir ve tüm mahalle maçlarında giyilirdim....
    Ama bu bazen haksız rekabete sebep olurdu...Benim renklerimi giyen hiç yenilmezdi çünkü...Unutmuştum yenilgiyi....Unutturmuştu kara uşaklar.....
    Spiker:Huzunlendiniz...Haklısınız...Bugunku duruma duşmemeliydiniz...Siz bunu hiç haketmediniz...
    BORDO-MAVİ:İçimi acıtıyor bir zamanlar zaferin rengi olan renklerim artık alay konusu oluyor tarihten bi haber cahillerin dilinde....Buyukluğumu tartışıyorlar akılsızca...Ama eğer kara uşaklar olsaydı hepsinin hesabını sorarlardı...Tekrar herkez korkardı kudretimden...Tekrar saygı duyardu tüm dünya bana......
    Ama eminim yeni kara uşaklar gelecek...Tekrar en zirveye taşıyacaklar beni...Ait olduğum yere....
    Spikerayın forma çok teşekkür ederim...Şu an sizi giyen oyunculara söylemek istediğiniz birşeyler varmı?..
    BORDO-MAVİ:Beni uzerlerine ilk giydiklerinde gözlerini kapatsınlar bir kaç dakika...tarihi gözlerinin önlerine getirsinler...Bana layık olmaya çalışsınlar.....
    Onlar yanlızca onurlu mücadele etsinler...Tıpkı kara uşaklar gibi....Gerisini ben hallederim....
    ALAYINA İSYAN,ALAYINA BAŞKALDIRI,ÖLENE DEK MÜCADELE..

    BÜYÜKLERLE SEVİŞEN YÖNETİM İS-TE-Mİ-YO-RUM.

  • #2
    bakın ne buldum?...

    Oy Tirabzon, Tirabzon!


    17 Ekim 2000...

    Bu hafta tepede 6 takımlık bir blok bir boy ileri çıktı. Haftanın zirve kapışmasında Beşiktaş'ı yenen Trabzonspor, "eski günlerine mi dönüyor?" heyecanı yarattı.
    Trabzonspor, takrîben 1995-96'da şampiyonluğu Fenerbahçe'ye kaptırdığı sezondan beri, kalıcı bir biçimde sıradanlaşmanın tehdidini hissediyor. Şampiyonluk iddiası çarçabuk bitiyor, Avrupa Kupaları'ndan uzak kalıyor, Avni Aker bir "kale" olmaktan çıkıyor. Mehmet Ali Yılmaz'ın -prensip olarak Trabzon dışındaki makamından- yönettiği yoğun bir personel gel-giti takımın şanzımanını dağıtıyor. Bordo-Mavililerin yapısal sıkıntısı: Eski güzel günlerden yadigâr "yöre takımı" kimliği ile 'evrensel ölçüde' üst düzey kulüp olma arzusu arasındaki kararsız ve verimsiz denge. Yıllardır hiçbir "ecnebi"nin Trabzon'da yerleşikleşememesi, bu sıkıntının bir yansıması. Tek istisna, yine geniş anlamda "yöre"nin, yani Balkan-Kafkas ve Güney-Doğu Avrupa taşrasının çocukları (Polonyalı Cyzio, veremli intibaı uyandıran Gürcü Arveladze ikizleri, şimdiki Makedonlar...).
    Gümbür gümbür Beşiktaş galibiyeti, "eski Trabzonspor geliyor mu?" sorusunu sordurdu. Takımların kimlikleri, karakterleri olur; "eski"yle kıyası evvelâ oyun karakteri bakımından yapalım. Şampiyon Trabzonspor'un (1976-1984) öne çıkan iki özelliği vardı. Birincisi, illet edici derecede az gol yiyen bir kemik savunma; altı şampiyonluğun ortak paydası, Şenol-Turgay-Necati üçgenidir. İkincisi, dripling yeteneği güçlü hızlı kanat adamlarına (ilk kuşağın yıldızı Ali Kemal, ikinci kuşağınki İskender) dayanan şehvetli hızlı hücum oyunu. İlâveten hırs, rakibi "yeter!" ettiren telâşeli bir koşuşturma. Avni Aker'in tezahürat literatürü kıt seyircisinin kesif ıslık sesi eşliğindeki gümbürtüsü, bu oyun karakterini mükemmel simgeler. Ve tabii kadronun omurgasında, Trabzon'u bölgenin millî takımı gibi benimsemiş "uşaklar". Trabzonspor, 80'lerde gitgide soluklaşan bu oyun karakterini rehabilite etmeye çalıştı hep. Yıldızının parladığı sezonlarda, hızlı hücum oyununu canlandırdı da, (hatta Şenol Güneşli 1994-96 döneminde tarihinde ilk defa ligin en çok gol atan takımı oldu) o amansız savunmayı bir daha yerine koyamadı. Ve "yerlinin yerlisi" tutkusunu tatmin edecek "özkaynak" elemanları ile artık çoğunluğu oluşturan göçmen oyuncuların huzurlu bir bileşimini yaratamadı. "Faroz'un çocukları" üstündeki basıncın nasıl lânet ettirici boyutlara ulaştığını bilmeyenler Ogün Temizkanoğlu'ndan öğrensin.
    Şimdiki durum? Beşiktaş maçı, uyumlu ve süratli işbirliğiyle gerçekleştirilen az ama öz akına dayanan "Trabzonspor karakteri"nin dirilişini muştuladı sahiden. Dikkat edin, Trabzonspor son üç maçında bütün gollerini böyle hızlı ataklardan çıkarttı. Löbe-Sergen-Hami, ilâveten Tamer (hatta "eski" Orhan), bu stile uygun bir malzeme. Macit'le Gökdeniz'in başarısı ve "mahalleden ahbap olunan yıldız" tipinin yaşayan son örneği Hami'nin sahiplenici hırsı, "yerlinin yerlisi" duygusunu tatmin ediyor. Fakat temkinli olmalı: Trabzonspor'un savunması hâlâ pek emin değil, kadro başarı baskısıyla başedecek olgunluktan yoksun. Giray Bulak, golü yerleşik olmayan hücumlardan üretecek bir stratejiyi başarıyla uyguluyor ama rakipler önlem alıp kitlendiğinde problem çıkabilir. Durun bakalım...
    (hala duruyoz zaten)...
    En son Armağan Dere tarafından düzenlendi; 22.01.2008, 12:04.
    Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
    Olmak ister isen bu yolda mahir,
    Harabat ehlini hor görme şakir,
    Defineye malik viraneler var.

    Yorum


    • #3
      İnşallah o kara uşaklar fazla gecikmez...
      Herkese Merhaba

      Yorum


      • #4
        son cümle öle değil.

        - Beni giyemeyen çıkarıp atsın!..
        devamı gelsin mi gelsin çok özledik çünkü...

        Yorum


        • #5
          BMN Haber
          20.01.2008


          O forma...

          Forma giymenin de adabı var. Hele ki bahsi geçen bordo-mavili eşsiz forma ise...



          Şair Yaşar Miraç, Fırtına, İhtilal, Efsane: Trabzonspor kitabında bakın ne söylemiş:

          “Trabzon futbolu’nun en belirgin özelliği mücadeleciliğidir. Mücadele etmek, bizde yenmek, yenilmekten daha önemlidir. Zaten yeterince mücadeleci oynadın mı, sonuç olarak şansızlık, aksilik dışında rakibinizi yenersiniz çoğunlukla."

          Peki İdmanocağı'nın efsane futbolcusu Krino Kafato ne demiş?

          “Pahalı Futbolcuları Hacı Ağa gibi almak saçmalıktır. Futbolcuda manevi yön olmalı. Profesyonellik ayrı ama takım bir ruh taşımalı.”

          Hayri Gür:

          "Futbolun kaynağı Trabzon olduğuna göre, oyuncu yetişmemesi mümkün değil. Futbol eskiden forma için oynarlardı. Şimdi sadece para için oynuyorlar. Bu takım sayısız başarılara sahiptir. Bunun değerini bilsinler."

          Profesyonellik ile "ruh" aynı cümleye yakışmıyor diyelim. Peki profesyonellik ile "paranın hakkı" aynı cümleye yakışmıyor mu?

          Formanın nasıl giyileceğini gösterenler sağolsunlar. Biz onlardan öğrendiğimiz, bildiğimiz bir şeyi nasıl unutabiliriz?

          BordoMavi.Net

          Trabzonsporlu olmak...
          Zor ama güzel be kardeşim!

          Yorum


          • #6
            Yazıyı okuyunca içim burkuldu. Bir tuhaf oldum.

            Formaları çıkarıp çıplak oynasınlar! Kendileri rezil olsun, Formayı rezil etmesin bu ruhsuzlar!
            Türkçe, Turkche olmasın! Dilimizi koruyalım! Türkçeye 29 harf yeter!

            “Ben basit bir '
            iyi futbol dilencisiyim'. Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyorum:
            “Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!”
            Eduardo Galeano


            "İhaneti severim, ama hainlerden nefret ederim." Cesar

            Yorum


            • #7
              supersiniz

              EĞİTİM ŞART!!!

              Yorum


              • #8
                ...O ve takım arkadaşları çok severlerdi beni....
                Kaptanları vardı...Bana çok saygı duyardı...Aynı zamanda kalecisiydi takımın....O dönemde takımın hepsi beni üzerlerinde taşımak için can atarlardı.....



                Suan bizim takimda giydigi formaya saygi duyan kac futbolcu vardir acaba?

                Yorum


                • #9
                  teprikler güzel bir yazı
                  Ne Olmuş Şampiyon Olamadıysak,,,
                  Hayallerimizi Satmadık'ya,,,

                  Yorum


                  • #10
                    O zamanlar mahalledeki çocukların şekerden daha çok sevdikleri tek şey bendim....
                    bunun nasıl bir duygu olduğunu hatırlıyorum, umarım şimdiki küçük çocuklar da hissedebiliyordur.

                    Yorum


                    • #11
                      İlk olarak Egemen Yılmaz tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                      bunun nasıl bir duygu olduğunu hatırlıyorum, umarım şimdiki küçük çocuklar da hissedebiliyordur.
                      Hissediyor Hissediyor da, sorun şuki bir baba olarak acaba bu duyguyu çocuklarımıza aşılarken doğru mu yapıyoruz ?
                      10 sene sonra bu forumda yazarken, yine böyle bir transfer döneminde, baba bana bu kötülüğü niye yaptın derse ne diyeceğiz onu bilmiyorum...
                      .
                      Eleştirirken yapıcı olabilmek ve en ağır eleştirilere bile hoş görü ile yaklaşabilmek, hem egoyu besleyen nefsin panzehiri, hemde aklın ilacıdır.
                      .

                      Yorum


                      • #12
                        İŞte Bu Yaaa Bu Kadar Basİt Çok Mu Şey İstİyoruz Futbolculardan...

                        biz bizde olanı istiyoruz..
                        Şenol Güneş: “...Ama unutulmasın ki, adalet zengin bir hazinedir, günü gelince herkese lazım olur”

                        Yorum


                        • #13
                          ...Gerisini ben hallederim

                          Aaaahh ahh,. verin su formanin hakkini yeter da yeter..
                          Trabzonspor

                          Yorum


                          • #14
                            ağzınıza sağlık.
                            • Forum Kurallarına aykırı her türlü durumu lütfen butonunu kullanarak yönetim ekibine raporlayınız.


                            Yorum


                            • #15
                              Birisi bu yazıyı alıp zarf içinde kulüp binasına yolasın yada hep birlikte yapalım bu işi belki birşeyleri anlar analamayak istemeyenler.
                              İmzam yok parmak bassam olurmu ?

                              Yorum

                              Çalışıyor...
                              X