Adaletin bu mu dünya?
On üç yasindaydi daha.
Soguk bir mülteci kampinin silahlar altindaki revirinde dogmustu.
Her gün bir tanidiginin öldürülmesine sahit oldu sebepsiz.Çocuk akli anlamasa da büyüklerin neden savasmaya bu kadar meyilli oldugunu korkmasi ve kaçmasi gerektigini ögretmisti annesi saçlarini oksarken,önüne bakarak yürümesi gerekiyordu,sesini fazla yükseltmemesi...Sürgündeydiler çünkü.Bir mülteci kampinda kendi topraklarinin baskalari tarafindan tanimadiklarina peskes çekilmesine tanik olmuslardi.Zaman sabir zamaniydi.
Kaç geceler firlamisti yatagindan tank gürültüleriyle...Günler boyu patlayan bombalari duymamak için siki sikiya kapatarak uyumustu kulaklarini.
Okumaliydi.Bu zalim düzeni degistirebilmek için okumali ve anlamaliydi çevresinde olup bitenleri.
On üç yasindaydi daha.
Yirmi iki kursun çikardilar çocuk bedeninden.
Okul çantasinda bomba olmasindan süphelenen bir Israil askeri tarafindan üstüne bosaltilan sarjörle yumdu gözlerini soguk mülteci kampinda.
Çantasindan kitap ve defterleri disinda çikan olmadi halbuki.Annesinin çikarken eline tutusturdugu ekmek kanina bulanmis duruyordu elinde.
On üç yasindaydi daha.
Ve beraat karari verdi mahkemeler kahraman(!) askere tüm sahitlikleri hiçe sayarak.
On üç yasindaydi daha.
Vicdanlari mahkum edip sonsuz cezaya,meleklerin ellerinden tutarak yükseldi cennetine...
(Olay 2004 yilinda Kudüs'te el Refah mülteci kampinda gerçekten yasanmistir.)
18.11.2005
Edited by: sheva