Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Fikir - Düşünce Arenası

Daraltma
X
  •  
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Fikir - Düşünce Arenası

    Bu konuda güncel her türlü konudan eleştirimiz önerimizleri paylaşmak spor , politika , ekonomi vb. konularda düşüncelerimizi aktarmak eleştireceğiniz konu üzerine bir takım fikir ve öneri üretmek ,sorunlarımıza çare bulacak konular üzerinde tartışalım istedim Tabi bu tartışma birbirimizi kıracak incitecek şekilde , Bmn tarafından ceza alacak boyutlara ulaşmadan yapılması en büyük temennim..


    Not:Birbirimizi kırmadan Argolaşmadan Olursa güzel olur teşekkürler
    En son OYılmaz tarafından düzenlendi; 25.05.2008, 15:28.
    Kazimişi gzas vorert

    #2
    İlk olarak A.Alper Yüce tarafından gönderildi
    Bu forumda siyaset yasak.Burada siyaset yapılmayacağını garanti edersen yazalım bir iki şey.
    Siyaset gayet güzelce tartışılabilir yanlız nasıl ; Ben şucuyum yok bucuyum Böyle değil Sorunlar tartışılmalı Objektif bakarak Asalım keselim mantığıyla değil. Neyse Uygun görülmesse kapatılabilir demiştim sevgilerle..
    Kazimişi gzas vorert

    Yorum


      #3
      Haydi buranın siftahı benden olsun. Üyesi olduğum başka bir gruba yazdığım bir fikir yazımı sizlerle paylaşayım:



      Epeydir kafamı kurcalayan bir mevzuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakalım sizlerin görüşleri ne olacak?

      Korku ve tembellik... .

      İnsanoğlunun bu iki özelliğinin, bilim ve teknolojinin bugünlere gelmesinde en önemli iki etken olduğunu düşünüyorum. Eğer içimizde korku ve tembellik duyguları olmasaydı, dünya kesinlikle bugünkü halinden çok daha gerilerde olurdu.

      Korkuyla başlayalım: Korkuların en başında, tabii ki ölüm korkusu geliyor. Bir başka deyişle, hayatta kalabilme mücadelesi. Sapandan ok-yaya, kılıçtan tüfeğe, tanktan topa, her türlü silahın icadında, aslında insanoğlunun korkaklığı yatıyor. Eğer aslandan korkmuyorsan, gidip yanına kol gücünle öldürüsün; uzaktan ok atarak değil. Ya da düşmanından korkmuyorsan, göğüs göğüse çarpışırsın. Dikkat ederseniz, bütün silahlar, hep rakibini gitgide daha uzaktan öldürebilme üzerine gelişmektedir. Kılıç bile, hasmınızı, kendi uzunluğu kadar, sizden uzak tutar.

      Mağaralardan başlayarak, konutlarda yaşama isteğinin orijininde vahşi hayvanlardan korkmak yatmıyor mu? Sorarım size, bugün dünyanın en görkemli yapılarından biri olan Çin Seddi'nin inşasına ne yol açmıştır? Türk korkusu.

      Paratonerin icadı, yıldırım korkusundan değil midir? Veya çok daha geniş bir perspektifle bakarsak, tıp ilminin hastalık korkusundan dolayı bugünlere gelebildiğini göremez miyiz?

      Öğrenciler bile sınavlara kötü not alma ve dolayısıyla kalma korkusuyla çalışırlar.

      Gelelim tembelliğe:

      İcadların gelişmesinde, korku kadar önemli yer tutan bir başka duygu da tembellik duygusudur ki, aslında onun da temelinde gene korku yatar: Var olan enerjiyi kaybetme korkusu. Yani insanlar, çağlar boyunca hep "Ben bu işi nasıl daha kolay yaparım?" sorusunun cevabını aramışlardır ki; bu da net bir şekilde "Daha fazla nasıl tembellik yapabilirim? " sorusuyla eşdeğerdir.

      Attan uçağa kadar bütün taşıt araçları, yürümekten imtina etmemizden bulunmuş çözümler değil midir? Veya kalorifer sobanın, elektrikli ampul gazyağı lambasının, çamaşır ve bulaşık makineleri elle yıkamanın yerini daha tembel işi oldukları için almamışlar mıdır?

      Uzaktan kumanda bile başlı başına bir tembellik abidesi sayılmaz mı?

      Haydi size bir itirafta bulunayım: Ben de oldukça ödlek ve bir o kadar da tembel biriyimdir.
      -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
      -"Burada klima yok mu?"
      -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

      Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

      (Gel 7 Eylül 2026 gel)

      Yorum


        #4
        Çok güzel yazı tespitler orjinal yanlız Herkes teknolojiye hayran kalır ben karşıyım .. Karşı olduğumuz zaman ilkçağdamı yaşıyorsun derler tembelliğin en büyük nedeni teknolojinin gelişmesidir kanser ve binbirtürlü hastalığın tek nedeni teknolojidir Atom bombası ve çeşitli silahlar üretilmesi teknolojinin eseridir bunun sonucunda milyonlarca masum insan ölmektedir Bir örnek yanı başımızda yaşanan çernobil faciası hayla etkileri sürüyor bi diğer örnekte hiroşima ve nagazakideki teknolojinin getirdiği facialar Örnekten bol bir şey yok haaa Teknolojiye tamamenmi karşıyım hayır İnsanlığa faydalı olan her türlü teknolojiye açığım Misal Tıbın gelişmesi ... Hayatımızı teknolojiye uyarlarsak Başarı bizden kaçar
        Kazimişi gzas vorert

        Yorum


          #5
          Güzel...

          Başka görüş belirten çıkmayacak mı?
          -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
          -"Burada klima yok mu?"
          -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

          Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

          (Gel 7 Eylül 2026 gel)

          Yorum


            #6
            Cyzio hocam yazınızda çok güzel tesbitlerde bulunmuşsunuz ve sonunda belirtmişsiniz.

            İlk olarak Cyzio tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
            Haydi size bir itirafta bulunayım: Ben de oldukça ödlek ve bir o kadar da tembel biriyimdir.
            Bu itiraf bence tabiatın çizdiği sınırların size dar geldiğinin göstergesi. Korku ve tembellik kelime anlamıyla bakıldığında insana itici gelen,kabullenilemeyen kavramlar. Ancak her ikisinin sonuçları da doğru kullanıldığı taktirde sınırların ortadan kalkmasına, keşif gücünün doyumsuzluğuna yol açmakta. İnsanoğlu ürettiği ie yetinmeyip,hep daha ilerisi için çalışıyor,tembellik için daha fazla çalışıyor.( Aslında birilerinin tembelliği için birileri çok fazla çalışıyorda diyebiliriz.)
            Öcü gibi görünenler aslında ufkumuzun açılmasına vesile oluyor ,denilebilir.

            Son olarak bence korku ve tembelliğin getirdiği teknoloji insanları daha da yenilmez kılarken ,daha da yalnızlaştırıyor. Sizce?
            TSira- Şükran
            "Ne mutlu "insanım" diyene. Ne mutlu "Türk'üm" diyene. Ne mutlu "bordooo" sesine "maviiii" diyerek karşılık verene."

            Yorum


              #7
              Sevgili m@rdi;

              Tesbitlerin ve ifadelerin çok güzel, teşekkür ederim. Ama şu alttaki,


              İlk olarak m@rdi tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle

              .... tembellik için daha fazla çalışıyor
              hem çok isabetli, hem de ironik. Klavyene sağlık.
              -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
              -"Burada klima yok mu?"
              -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

              Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

              (Gel 7 Eylül 2026 gel)

              Yorum


                #8
                Neden insanlar şehir apartman hayatında bribirlerini tanıyamamaktan, düzgün komşuluk ilişkileri kurulamadığından dem vurur dersiniz? Korkudan, evet korkudan... Taşra hayatında evler birbirinden uzaktadır, bu yüzden insanda mahremiyetinin ihlal edileceği duygusu uyanmaz, fakat apartmanda komşularla fazla yüzgöz olmanın bu ihlale sebebiyet vereceğinden korkulur... Bence insanın tabiatı bu, nerede o eski komşuluklar filan demeyiniz

                Yorum


                  #9
                  Hay1699, Komşuluk demişsinde doğru demişsin Size bir örnek vereyim dedikodu gibi olmasın Bizim bir komşu var her bayram kapısının önüne yapışkanlı kağıt asar o kağıtta yazan şu Çocuk uyuyor rahatsız etmeyin 3 Günlük bayram boyunca Bu kağıt asılı durur Bayram bitince çocuğu bayram uykusunda kalkar :P Malesef Komşuluk denen bir şey yok aman Beni görmesin sonra bana gelir aman şöyle aman böyle Aynı apartmanda oturupta daha birbirine bir selam vermemişliği olan adamlar var Ben isterimki Bakkal Hüseyin amcama balkondan seslenim Komşumla İçli dışlı olayım sabahları o bana kahvaltı getirsin akşamları ben ona yemek getireyim Dizilerde olur ya Şeker eksik biraz alabilirmiyim ben Böyle komşuluk isterim Şimdiki Komşuluklar menfaatine göre Bugün işine yararsa tamam Yarın işe yaramaz At köşeye gitsin Herkes Modern olmuş sözde modernlikte komşularla Görüşmemekmiş Napalım Moda Böyleymiş !!
                  Kazimişi gzas vorert

                  Yorum


                    #10
                    ben de küçük bir toplama yapayım bahsedilen konularla ilgili.

                    Necip Fazıl Kısakürek'in çok vurucu bir cümlesi var bahsedilen konu üzerinde.

                    Müsadenizle.

                    " Bu evde herkesin müthiş bir yalnızlığa düşmesi için, bu kadar çokluk olması kafi gelmişti"

                    Sanırım herkesin yalnızlığının sebebi kalitesiz çokluk ve kalitesiz çokluktan kaynaklanan güvensizlik.. Toplayıp toplumun korkusu diyelim düştüğümüz duruma.. Sonra bu duruma ne kadar az kişinin gerçekten karşı çıktığını yorumlayalım. Sanırsam hiç denecek kadar.

                    Başlamalı bir yerden ama nerden...

                    Yorum


                      #11
                      Bayrağımız bu tavırları hak ediyor mu?

                      Bir süredir her evin balkonundan,apartmanların gövdelerinden,arabaların arka camlarında,işyerleri kapılarından uğruna canlar feda etttiğimiz bayrağımız asılı durmakta. Yağmurda,çamurda,güneşin en kızgın olduğu anlarda,kısaca gece gündüz uzunca süredir oradalar.


                      Her yanda ay-yıldızımız ,her yanda bize birşeyler anlatıryor. Peki onu öylece asılı tutarak ne olmasını bekliyoruz. Renginin solmasını,yağmur sularından nasibini alarak eskimesini mi,günlük giysiymiş gibi anlamını yitirmesini mi ?

                      Vatan millet uğruna tepki vermek için bayrağımızı dalgalandırmak hepimizin boynunun borcu,ancak ona gerektiği değeri vermeden öylece boynu bükük bırakıp pencere perdesi muamelesi yapmak kabul edilebilir değil.

                      Tepki yerinde ve dozunda verildiğinde yerine ulaşır. Bayrağımızın günlerdir uygunsuz koşullarda asılı kalmasını ,gündelik birşeymişçesine anlam yitirmesini istemiyorum.Daha duyarlı davranmamız gerektiğini düşünüyorum.

                      Saygılarımla...
                      TSira- Şükran
                      "Ne mutlu "insanım" diyene. Ne mutlu "Türk'üm" diyene. Ne mutlu "bordooo" sesine "maviiii" diyerek karşılık verene."

                      Yorum


                        #12
                        Sevgili m@rdi;

                        Yazın bayağı etkili oldu. Sonunda bayraklar makul bir seviyeye geldi. Aslında bildiğim kadarıyla, sen haklısın. Yani bayrak asmak (devleti temsil ettiği için), belirli kural ve yönetmeliklere tabiidir. Gelişigüzel bayrak asılamaz. Bu konuda bir bilgisi olan varsa ve bizi aydınlatırsa, sevinirim.
                        -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
                        -"Burada klima yok mu?"
                        -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

                        Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

                        (Gel 7 Eylül 2026 gel)

                        Yorum


                          #13
                          İlk olarak Cyzio tarafından gönderildi Gönderiyi görüntüle
                          Sevgili m@rdi;

                          Yazın bayağı etkili oldu. Sonunda bayraklar makul bir seviyeye geldi. Aslında bildiğim kadarıyla, sen haklısın. Yani bayrak asmak (devleti temsil ettiği için), belirli kural ve yönetmeliklere tabiidir. Gelişigüzel bayrak asılamaz. Bu konuda bir bilgisi olan varsa ve bizi aydınlatırsa, sevinirim.
                          Türk Bayrağı Kanunu


                          Madde 3 - Bayrak, kamu kurum ve kuruluşlarıyla yurt dışı temsilciliklerine ve kamu kuruluşlarıyla gerçek ve tüzel kişilerin deniz vasıtalarına çekilir. Yurt içinde ve yurt dışında yetkililerin araçlarına takılır. Bayrak çekilirken ve indirilirken tören yapılır. Bayrak törenlerinin gereken biçimde yapılmasından o mahaldeki yetkili amirler sorumludur.
                          Kamu kurum ve kuruluşlarında Türk Bayrağı sürekli çekili kalır.
                          Bayrağın; nerelerde daimi olarak çekilmeyeceği, hangi kapalı yerlere konulacağı, nerelere fon olarak takılacağı veya asılacağı, kamu kurum ve kuruluşlarından başka yerlerde ne zaman ve nasıl çekileceği, Türk Silahlı Kuvvetleri yüzer birliklerinde ve Türk Bandıralı ticaret gemilerinde Bayrak çekme ve indirme zamanları ile Bayrak çekilirken ve indirilirken yapılacak törene ilişkin hususlar, tüzükte gösterilir.

                          Madde 7;

                          Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz.Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere,örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya Bayrağın şekli yapılamaz. Elbise veya uniforma şeklinde giyilemez.
                          Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz.
                          Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz.Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.

                          Bu Kanuna ve tüzüğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır.

                          Yorum


                            #14
                            Çok teşekkürler, Süleyman.

                            Tam hatırladığım gibi. Sayende aydınlandık.
                            -"Bana göre Aykut Kocaman ve öğrencileri şike yapmadı."
                            -"Burada klima yok mu?"
                            -"Renklerin en güzeli siyah-beyaz."

                            Kadem bastın gönül tahtıma a sultânım, safa geldin.

                            (Gel 7 Eylül 2026 gel)

                            Yorum


                              #15
                              Süleyman teşekkürler,ilgili maddeleri paylaştığın için. Maddeleri tam bilmediğimden ilk yazıyı yazarken bahsetmemiştim. Cyzio hocam,makul seviye henüz bizim bulunduğumuz yere ulaşamadı.Hala devasa bayraklar yağmur,çamur,fırtına,güneş koca binaların gövdelerinde asılı durmakta. İlk gün ki renklerini özler oldular.(malumunuz Adana'nın havası dengesiz,bir güneş bir yağmur...)
                              TSira- Şükran
                              "Ne mutlu "insanım" diyene. Ne mutlu "Türk'üm" diyene. Ne mutlu "bordooo" sesine "maviiii" diyerek karşılık verene."

                              Yorum

                              Üzgünüz, bu sayfayı görüntüleme yetkiniz yok
                              Çalışıyor...
                              X