Şansal bey bugünkü köşe yazısına başkanımızı eleştiriler yağdırmış hoş eleştirilerin çoğu haklı ama neden şimdi bu eleştiriler. Neden hepsi şimdi yapılıyor sizin zorunuzamı gitti yeni yayın hakları ihalesi istenmesi sizin çıkarlarınız tehlikeye mi girdi. Ama siz bir durun önce Ulusoy var önce o bir insin yerinden ardından yeni federasyon başkanı gelsin hemen peşine size gelir sıra. Yani anlıyacağınız siz 2. olmadı 3. sıradasınız.
2 Sorumda ben size soram Şansal Bey.
1- Bu federasyon ile yapılan gizli antlaşma için Haluk Bey e ne kadar yedirdiniz.
2- Yayın gelirlerini ucuza kapatmak nasıl bir duygu.
Çıkarlarınıza ters düşmeyelim yoksa bizi karalama kampanyası başlatırsınız dimi. Sizler yokmusunuz sizler ne leş yiyicilersiniz. Sizler çıkarcı kişilersiniz.
Şansal Beyin Yazısı ( Eleştirilerin bir bölümü haklı)
sansal.buyuka@aksam.com.tr
Şansal Büyüka
Akıl tutulması
Bizde alışkanlıktır. Özelliği ve becerisi sınırlı olan başkanlar, her kötü gidişte, adresi şaşırtmak, saklanmak için yeni hedefler, yeni kulvarlar belirlerler. Kırk yıldır tanığız buna. Akıl tutulması gibi bir şey bu.
Bu halkanın son zinciri de Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak oldu. Albayrak önceki gün yaptığı basın toplantısında “Yeni ihale istiyoruz, yayıncı onun için bize tavır aldı” demiş...
Başkan’ın bu sözlerine kargalar bile güldü...
Neyse, Başkan’a soralım...
1- UEFA ön eleme grubu maçlarınızı yayınlamak için tek bir talip bile çıkmazken, bu maçları kim yayınladı. Cevabı verelim. Lig TV. Bu yayınlar için ne kadar ödedi. Cevabı gene biz verelim: Çuvalla.
2- Trabzonspor camiasında Başkan’a karşı müthiş bir tepki var. Trabzonspor’u taparcasına sevmekten başka bir duygu taşımayan Trabzonsporlu bu kadar tepkiyi acaba neden gösteriyor? Bu kadar tepkinin arkasında da bir neden mi var? Başkan bunu düşündü mü?
3- Başkan’ın hukuktan haberi yok mu? Yoksa iktidara yakınlığı ile hukuku teslim alacağını mı düşünüyor. Digitürk’ün yayın sözleşmesinin hukuken eksiksiz olduğunu, bunu bizzat Kulüpler Birliği toplantısında, sözleşme döneminde Federasyonda görevli olan, şimdinin Fenerbahçe kulübü ikinci başkanı Şekip Mosturoğlu söylemedi mi? Bu görüşe Kulüpler Birliği’nin hukukçu Genel Sekreteri Yunus Egemen ile hukukçu başkanlar da katılmadı mı?
4- Hukuken bozulması mümkün olmayan yayın sözleşmesi, diyelim ki delindi, yayıncı elindeki anlaşma gereği “yürütmeyi durdurma kararı” almaz mı? Türkiye’de lig maçlarının yayını durmaz mı?
5- Yayıncının geçerli olan sözleşmesine rağmen, bu anlaşma bozulursa, yayıncının açacağı en az 3 milyar dolarlık zarar ziyan davasının sorumluluğunu Nuri Albayrak mı üstlenecek?
6- “Güçlüyüz, hukuku da teslim alırız” diyorsanız, öyle düşünüyorsanız, yayıncının yabancı ortaklarının uluslararası mahkemelerde açacağı davaların sonuçlarına nasıl katlanacaksınız?
7- Trabzonspor’un yeni ihale ile daha fazla kazanacağını söylüyorsunuz. Oysa birçok kulüp başkanının “Trabzonspor havuzdan fazla para alıyor. Bunu indirmemiz gerekir” dediğinden, bu konuda kulis yaptığından haberiniz yok mu?
8- Yayıncının çeşitli kuruluşlarıyla kulüplere her yıl tam 285 milyon dolar gibi rekor bir para dağıttığından haberiniz yok mu?
Sorulacak daha çok soru var. Şimdi dönelim Başkan’ın yönetimine ve sorulara devam edelim:
9- Trabzonspor’u kaç para borç yükü ile teslim aldınız ve borcu bugün ne kadar? Atay Aktuğ yönetimi döneminde Borsa’ya açılan kulüp hisselerinden sizin yönetiminize ne kadar para kaldı ve bu para ne oldu?
10- Erman Toroğlu’nu “Trabzonspor’da çok başlı yönetim var” dediği için eleştiriyorsunuz. Yalan mı? Bugüne kadar yönetiminizden 6 üye istifa etmedi mi?
11- Başkanlığa seçilirken, genel kurul üyelerine ve Trabzonspor camiasına verdiğiniz sözlerden hangisini yerine getirdiniz. Söz verip yerine getirdiğiniz tek vaadiniz var mı?
12- Trabzonspor’un son simgesi Fatih Tekke’yi para için sattınız. Aldığınız parayı ne yaptınız? Fatih Tekke’nin yerini nasıl doldurdunuz?
13- Trabzonspor’a parasını cebinizden ödeyerek bir yıldız oyuncu alacağınızı söylediniz. Aldınız mı? Aldıysanız parasını cebinizden mi ödediniz? Ödediyseniz bunu kulübün karar defterine geçirttiniz mi?
14- Trabzonspor en fazla oyuncu alan, en fazla oyuncu satan kulüp unvanını sizin döneminizde kazanmadı mı?
15- Trabzonspor’a gelip, futbolunun üstüne bir gram koyan futbolcu oldu mu? Marcelinho’yu niye tutamadınız, niye oynatamadınız? Ankaragücü’nde harikalar yaratan Ceyhun’a Trabzon’da ne oldu? Denizli’de oynarken milli takım kapılarını zorlayan Mustafa Keçeli nerelerde? Gençlerbirliği’nde hayranlık uyandıran Ayman niye böyle sıradan bir oyuncu oldu? Başkanlığınız döneminde Trabzonspor’un futbol dünyasına sunduğu tek futbolcu var mı?
16- Her fırsatta “hocamızın arkasındayız” derken, sezon başında bu ülkenin önde gelen hocalarından birine teklif yapmadınız mı? Kulübünde aldığı parayı bile sorup soruşturup öğrenmediniz mi? Teklif yaptığınız hocadan “sözleşmeli antrenörünüz varken bana teklif yapmanız doğru olmaz” cevabını almadınız mı?
17- Her şey bir yana, şu son Ersen Martin olayı bile, kelimenin tam anlamıyla yönetici acemiliği değil mi?
18- Başkanlığa seçilirken söz verdiğiniz yeni stat projesi ne oldu? Bir arpa boyu yol aldınız mı? Kartal’daki benzin istasyonunu ne yaptınız? Üç aylık görev süreniz kalmasına rağmen Kartal’daki benzin istasyonunu 16 yıllığına kiraya verme girişiminiz, Trabzonspor’un yarınlarını ipotek altına almak olmuyor mu?
19- Haluk Ulusoy’un Başkan seçilebilmesi için sabahlara kadar çalıştınız. Bunun karşılığında Ulusoy federasyonundan hatırlı-torpilli kararlar mı bekliyorsunuz? Trabzonspor-Sivas maçıyla ilgili lehinize bir karar çıksaydı, Ulusoy’a aynı tavrı takınır mıydınız?
20- Ulusoy federasyonu Trabzon lehine karar vermesine rağmen, Tahkim Kurulu bunu bozdu. Ulusoy’dan Tahkim Kurulu’na müdahale etmesini mi beklediniz? İşlerin bu kadar keyfi yürüdüğünü mü sanıyorsunuz?
21- Sorulacak daha çok soru var ama son bir soru: Başkan olduğunuz günden beri Trabzonspor’un hayrına tek bir iş yaptınız mı? Yaptıysanız ne yaptınız? Trabzonspor’un yararına yaptığınız gösterebileceğiniz, söyleyebileceğiniz tek bir işiniz var mı Başkan...
***
Biz Trabzonspor’da Salih Erdem, Şamil Ekinci gibi başkanları da gördük. Önlerinde ceket ilikledik. Onlar, saygınlıklarıyla, itibarlarıyla, bilgileriyle, birikimleriyle, kültürleriyle Trabzonspor’u ikinci ligden birinci lige çıkarttılar. Şampiyonluklara ambargo koydular. Trabzonspor’un adını, o unutulmaz ekiple birlikte, o unutulmaz seyirci ile birlikte tarihe yazdılar.
Peki siz ne yaptınız Başkan, Trabzonspor için siz ne yaptınız, hangi çiviyi çaktınız Başkan? Duyuyorum ki, yeni seçim döneminde gene aday olacakmışsınız. Size hayırlı işler Başkan. Trabzonspor camiasına engin sabırlar dilerim.
Demirlek’e maç yok mu?
TAHKİM Kurulu, Trabzonspor-Sivas maçı ile ilgili verdiği kararlarla, bir anlamda maçın hakemi Bülent Demirlek’i de akladı. O zaman Bülent Demirlek’i daha fazla kızağa çekmek haksızlık olmaz mı? Unutmayın “geç kalmış teselli idamdan sonraki affa benzermiş.”
Lütfen ateşkes
Gündemde derbi var, gündemde başka şeyler var, şimdi bunun sırası mı diyebilirsiniz? Ama ekim ayı ile birlikte ülkenin futbol gündemi bir kez daha ulusal takıma kilitlenecek.
İki hafta sonra Turkcell Süper Lig’de maç yok. Ulusal takımın önce Moldova, sonra Yunanistan ile iki kader maçı var. Dört gün içinde iki kader maçı.
Bu maçları kazanırsak, bu maçları kayıpsız kapatırsak, son düzlüğe (Norveç ve Bosna maçları) büyük bir avantajla gireceğiz.
Kabul edelim ki, ulusal takımın son dönemlerdeki performansını gördükten sonra, rakip kim olursa olsun “rahat kazanırız” diyemiyoruz. Zaten futbolda böyle bir anlayış yok.
O zaman ülke olarak şu iki maça çok iyi hazırlanmamız lazım. Ancak son Malta ve Macaristan maçlarının ardından kavgalar, suçlamalar, tartışmalar, özel yaşama saldırılar arasında ulusal takım konusuna geçici olarak noktayı koymuştuk.
Şimdi sayfayı yeniden açıyoruz. Kimin içinde yarım kalmış bir hesap, köpürmüş öfkeler, rövanşist duygular, intikam ateşi varsa, lütfen 15 gün için “ateşkes” yapsın...
Kimin kiminle görülecek hesabı varsa, lütfen 15 gün sonraya bıraksın. İntikam hesaplarını rafa kaldırsın...
Hoca, mezar kazmasın. Federasyon yetkilileri Emre’nin sırtını sıvazlayıp “Aferin koçum, diğer koluna da bir kaptanlık bandı takacağız” diye yanlışa prim tanımasın. Medya, alnına bir utanç belgesi gibi yapışan dedikoduları bırakıp Fatih Terim’in ailesini bu işe asla karıştırmasın. Kimse kendini kusursuz sanmasın, eleştirilerden alınmasın. Bu ulusal takım hepimizin. Dört gün içinde Moldova ve Yunanistan engellerini hasarsız geçersek bilin ki finallerdeyiz. Sadece ulusal takım olarak değil, ülke olarak finallerdeyiz.
Çok sıkıntılar çektik. Umut avucumuzun içinden kaçtı, geri geldi. Bu umudu yeşertirsek, yeşermesine katkı sağlarsak, bu işten hepimiz karlı çıkarız.
Bu ulusal takım ne kadar Fatih Terim’in ise, bu ulusal takım ne kadar Emre’nin ise, bir o kadar da medyanın... Bir o kadar da bu ülke insanının... Ay-yıldız hepimizin...
En acımasız savaşlarda bile insanlık insafa gelip “ateşkes” yapıyor. Biz niye yapamayalım. Hiç olmazsa 15 gün için “ateşkes”...
Liderlik üstüne...
Bazen aklıma esiyor, beğendiğim özdeyişleri sıralıyorum. Bugünkü özdeyişler liderlik ve yöneticilik üstüne. Kim üstüne alınırsa. Hani demişler ya “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az” diye. İşte öyle bir şey.
# “Başkalarını yönetenler, önce kendilerinin ustası olmalıdır.” (Philip Massinger)
# “Büyük adamların heykelleri, hayattayken, üzerine atılan taşlardan yapılır.” (Jean Cocteau)
# “İnsan yükseğe çıktıkça, pantolonundaki yamanın görünme ihtimali artar.” (Cenap Şahabettin)
# “İyi oyuncular bulmak kolaydır. Zor olan onları birlikte oynatabilmektir.” (Casey Stengel)
# “Başsız bir kalabalıktan hiçbir hayır gelmez” (Machiavelli)
# “Liderlik insanları heyecanlardırmaktır” (Valerie A. Zeithaml)