Sayfa 2 Toplam 27 Sayfadan BirinciBirinci 1 2 3 4 12 ... SonuncuSonuncu
Toplam 651 adet sonuctan sayfa basi 26 ile 50 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Büyük Türk Mustafa Kemal Atatürk!

  1. #26
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart

    Cevap Veremediði Tek Ýnsan
    Tarihimiz sayýsýz savaþlarla doludur. Biz bu savaþlardan baþ kaldýrýp ne memleketi imar edebilmiþ, ne de kendimiz refaha kavuþmuþuzdur. Bunun
    sebebi, bizim suçumuz olduðu kadar düþmanlarýmýzýn da suçudur. Çünkü baþta Ruslar olmak üzere düþmanlarýmýz hep þöyle düþünürlerdi:

    -Türklere rahat vermemeli ki, baþka sahalarda ilerleyemesinler. ..

    Bunun için de sýk sýk baþýmýza belalar çýkarýrlar, savaþlar açarlar, Balkan milletlerini "Ýstiklal" diye kýþkýrtýrlardý. Biz böyle durmadan savaþýrken de o zamanlar askere alýnmayan gayri müslimler zenginleþirlerdi.
    Onlarýn neden zengin, bizim neden fakir kaldýðýmýzý bir köylü, Atatürk'e verdiði kýsa bir cevap ile çok güzel açýklamýþtýr.

    Atatürk, Mersin'e yaptýðý seyahatlerden birinde, þehirde gördüðü büyük binalarý iþaret ederek sormuþ:
    -Bu köþk kimin?
    -Kirkor'un.. .
    -Ya þu koca bina?
    -Yargo'nun.. .
    -Ya þu?
    -Salomon'un. ..
    Atatürk biraz sinirlenerek sormuþ:
    -Onlar bu binalarý yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananlarýn arkalarýnda bir köylünün sesi duyulur:
    -Biz mi nerede idik? Biz Yemen'de, Tuna Boylarý'nda, Balkanlar'da, Arnavutluk Daðlarýnda, Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da
    savaþýyorduk paþam...

    Atatürk bu anýsýný naklederken:
    -Hayatýmda cevap veremediðim tek insan bu ak sakallý ihtiyar olmuþtur, derdi.
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  2. #27
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart

    AtatÜrk'ten Duygulu BÝr Ani
    Gazi, çiftliðinde dolaþýp hava alýrken oldukça yaþlý bir kadýna rastladý.
    Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadýnýn yanýna sokuldu.
    - Merhaba nine.
    Kadýn Ata'nýn yüzüne bakarak hafif bir sesle;
    - Merhaba dedi.
    - Nereden gelip nereye gidiyorsun?
    Kadýn þöyle bir duralayýp,
    - Neden sordun ki, dedi. Buralarýn saabýsý mýsýn? Yoksa bekçisi mi?
    Paþa gülümsedi.
    - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malýdýr. Buranýn bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Þimdi nereden gelip nereye gittiðini söyleyecek misin? Kadýn baþýný salladý.
    - Tabii söyleyeceðim, ben Sincan'ýn köylerindenim bey, otun güç bittiði, atýn geç yetiþdiði, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldý trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
    - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
    - Gazi Paþamýzý görmem için. Baþýný pek aðrýttým da... Benim iki oðlum gavur harbinde þehit düþtü. Memleketi gavurdan kurtaran kiþiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarýma girdi Gazi Paþa. Bende gün demeyip mýhtara anlatýnca, o da bana bilet alýverip saldý Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediðimden iþte aðþamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
    - Senin Gazi Paþa'dan baþka bir isteðin var mý? Kadýný birden yüzü sertleþti.
    - Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim
    Vatanýmýzý gurtardý. Bizi düþmanýn elinden kurtardý.
    Þehitlerimizin mezarlarýný onlara çiðnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?
    Onun sayesinde þimdi istediðimiz gibi yaþýyoruz. Þunun bunun gavur dölünün köpeði olmaktan onun sayesinde kurtulmadýk mý? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona saðol paþam! Demek için düþtüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açýk gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardým ediver de Gazi Paþayý bulacaðým yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu
    dolu olmuþtu, çok duygulandýðý her halinden belliydi.
    Bana dönerek,
    - Görüyorsun ya Gökçen, iþte bu bizim insanýmýzdýr... Benim köylüm, benim vefalý Türk anamdýr bu.
    Attan indim. Yaþlý kadýnýn elini tuttum anacýðým dedim, sen gökte aradýðýný yerde buldun, rüyalarýný süsleyen, seni buralara kadar koþturan Gazi Paþa yani Atatürk iþte karþýnda duruyor.
    Köylü kadýn bu sözleri duyunca þaþkýna döndü. Elindeki deðneði yere fýrlatýp, Atatürk'ün ellerine sarýldý. Görülecek bir manzaraydý bu.
    Ikisi de aðlýyordu. Iki Türk insaný biri kurtarýcý, biri kurtarýlan, ana oðul gibi sarmaþ dolaþ aðlýyorlardý. Yaþlý kadýn belki on defa öptü atanýn ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çýkarttý. Daha doðrusu beze sarýlmýþ bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattý;
    - Tek ineðimim sütünden kendi ellerimle yaptým Gazi Paþa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapýp getiririm. Paþa hemen orada bezi açýp peyniri yedi. Çok beðendiðini söyledi. Sonra birlikte köþke kadar gittik.
    Oradakilere þu emri verdi;
    "Bu anamýzý alýn burada iki gün konuk edin.
    Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armaðaným olsun."
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  3. #28
    Kadir - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.08.2006
    Nereden
    Eskiþehir
    Mesajlar
    9,405

    Standart Ulu Önder'i Saygýyla Anýyoruz.






















  4. #29
    Trabzonspor Kongre Üyesi

    Genel Koordinatör
    Çakýr - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.1999
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    42
    Mesajlar
    8,019

    Standart



    “Siz Ankara’dan giderseniz, ben Elmadaðý’na çýkar, kurþunum bitinceye kadar vataný tek baþýma müdafaa ederim!"

    23 nisan 1920... Ankara’da büyük millet meclisi açýlmýþtýr. Memleketin her tarafýndan birçok milletvekilleri gelmiþtir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kýsmý Ankara’ da hiçbir þeyin olmadýðýný görünce, ümitsizliðe düþmüþlerdi. Bahsedilen ne yeþil ordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir þey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal...

    ... Bazýlarýna bu dava çürük gelmiþ olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacaðýný anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çýktý. O gün pek heyecanlýydý. Atatürk’ ün hayatýnda belki de böyle canlý bir tablo doðmamýþtý.

    Milletvekillerine hitaben:

    "Ýþittim ki, bazý arkadaþlar yoksulluðumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmýþ. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararýnda özgürdür, bunlara baþkalarý da katýlabilirler.

    Ben bu mukaddes davaya inanmýþ bir insan sýfatý ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alýr, fiþeklerini göðsüne dizer, bir eline de bayraðýný alýr, bu þekilde Elmadaðý’na çýkar, orada tek kurþunum kalana kadar vataný savunurum.

    Kurþunlarým bitince de bu aciz vücudumu bayraðýma sarar, düþman kurþunlarý ile yaralanýr, temiz kanýmý, mukaddes bayraðýma içire içire tek baþýma can veririm. Ben buna ant içtim!.."

    diye feryat edince, herkesi bir heyecan dalgasý sardý. Hiç biri gözyaþlarýný tutamýyordu.



    "Ölmeyi Tercih Ederiz"

    General Pershing'in Kurmay Baþkaný olan General Harbord Sivas'ta Mustafa Kemal'le görüþürken der ki;

    "Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük komutanlar yetiþtirmiþ, büyük ordular hazýrlamýþtýr. Bunlarý yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalýdýr. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalým. Baþta Almanya müttefikinizle dört yýl harb ettiniz, yenildiniz, dördünüz bir arada yapamadýðýnýz þeyi, bu durumda tek baþýnýza yapmayý nasýl düþünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit görülür. Bir milletin intihar ettiðini mi göreceðiz?"

    Mustafa Kemal General'e:

    "Teþekkür ederim" dedi. "Tarihimizi okumuþ, bizi öðrenmiþsiniz. Fakat, þunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalist pençesine düþen bir kuþ gibi yavaþ yavaþ aþaðýlýk bir ölüme mahkum olmaktansa babalarýmýzýn oðullarý olarak vuruþa vuruþa ölmeyi tercih ediyoruz."

    Falih Rýfký Atay
    "... hayat Bordo-Mavi'dir!"

    "Þenol Güneþ, Türkiye'nin en saygýn ve en önemli futbol adamýdýr. "

  5. #30

    Tokat Ýl Temsilcisi
    Kamil Çakmak - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    11.09.2006
    Nereden
    Tokat
    Yaþ
    58
    Mesajlar
    5,186

    Standart

    Bir röportajda..
    Birleþmiþ milletlere üye olmayý düþünüyormusunuz? diye sorulduðunda,"þartlarýmýz koyarýz, kabullerine baðlý. Biz müracat etmeyiz. Üye olmak için davet gelirse düþünürüz"

    Bunun üzerine Birleþmiþ milletler yasasý deðiþerek üyeliðe ilk olarak Türkiye Cumhuriyetinin davet edilmesi kararlaþtýrýldý.

    Gurur duymamak elde deðil. Þu itibara bakarmýsýnýz?
    Konu Kamil Çakmak tarafýndan (07.09.2007 Saat 09:47 ) deðiþtirilmiþtir. Sebep: .

  6. #31
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart

    HayatindakÝ Bazi Sonlar
    HAYATINDAKÝ BAZI SONLAR


    • Anlamlý son sözü, "Saat kaç" olmuþtu.

    • Prof. Dr. Neþet Ömer Ýrdelp'e, son söz olarak "Vealeykümüsselam " dedi.

    • Koma içinde manasý anlaþýlamayan ve devamlý olarak tekrarladýðý söz "aman dil...aman dil..."di.

    • Son aldýðý gýda, 8 Kasým 1938 Salý günü, saat 18.35'de dört kaþýk elma suyu oldu.

    • Son yemek istediði sebze, enginardý.

    • Son verilen ilaç, ölüm halinden kýrk dakika önce, saat 8.25'de, 1/8 aubaine'di.

    • Hekimler ölüm raporunu imzalarken, son olarak elini öpen ve gözlerini kapayan Prof. Dr. Mim Kemal Öke idi.
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  7. #32
    macka61 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    07.04.2006
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    36
    Mesajlar
    11,505

    Standart

    birleþmittle ilgili bir þey daha vardýr dünyada bir lider ilkkez anýyolardý yani Atatürktü isveç buna karþý çýkmýþ sonra güzel bir anýyla bu hatasýný anlamýþ ve her yýl anýlýyordu tam ne olarak anýlýyordu unuttum

  8. #33


    Selman - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.02.2006
    Nereden
    Ýstanbul
    Mesajlar
    2,015

    Standart

    Bazýlarý Atatürk'ü bizim takýmýn tafartarýydý diye anar, bizler; Atamýz, kanýmýz, canýmýz olduðu için anarýz...

  9. #34
    macka61 - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    07.04.2006
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    36
    Mesajlar
    11,505

    Standart

    o bazýlarý atamýzý anmasýnlar atamýn kemekleri sýzlýyor hem bizim takýmý tutuyordu diyor hemde cumhuriyet adýný veriyolar kendilerine býraksýnlar bu boþ þeyleri

  10. #35
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart

    Atatürk'ün Tabutunun Açýlýþý
    Kefen sýyrýldý ve...

    Özel solüsyonla ýslatýlmýþ pamuk kitlesi kaldýrýlýnca
    Ata'nýn yüzü ortaya çýktý. Derisi kahverengi bir hal almýþ, ama hatlarý
    bozulmamýþtý.Sanki uyuyordu...

    8 Kasým 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile
    Þevki Mutlu'nun ev telefonu çaldý. Prof. Mutlu, Ankara Týp Fakültesi
    Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Baþkaný'ydý.Patalogdu. Arayan
    ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...
    Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasým günü Atamýzýn naaþýný
    Anýtkabir'e taþýyacaðýz. Bunun için bir komite kurduk. Naaþý
    geleneklere uygun olarak topraða defnedeceðiz. Ancak bozulmadan
    korunduðunu belgelemek için muayene etmenizi rica
    ediyoruz."Prof. Mutlu önce reddetti. Mutlu, o sýrada 40 derece ateþle yatýyordu.
    Hastalýðýný gerekçe göstererek bu görevi bir baþka meslektaþýnýn yapmasýný
    rica etti.Ancak Vali Aygün ýsrarcýydý: "Ben sizi sarar sarmalar
    götürürüm, bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasým sabahý
    Etnografya Müzesi'ne gitti. Baþbakan Adnan Menderes oradaydý.
    Meclis Baþkaný Refik Koraltan ve eski baþkan Abdülhalik Renda
    da...Mutlu, görevden affýný istemekle ne büyük hata ettiðini o zaman anladý.

    Gerçekten tarihi bir tanýklýktý bu...
    Ata'nýn gül aðacýndan tabutu, 4 Kasým günü, geçici
    kabrinden çýkarýlýp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuþtu. Bir
    hafta boyunca sýrayla öðrenciler, subaylar ve generaller katafalk
    baþýnda nöbet tutmuþtu. Nihayet tabutun açýlma günü gelip de komite
    üyeleri tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Baþlayýn" talimatýný verdi.
    Bunun üzerine tabutun vidalarý söküldü. Tahta tabutun içinde madeni
    bir sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiþ olma ihtimali
    düþünülerek önce bir burgu ile delik açýldý. Gaz ya da koku
    çýkmadý.Sanduka
    talaþ doluydu.
    Sandukanýn içi, muhafaza solüsyonu ile ýslatýlmýþ tahta talaþý
    doluydu. Bu talaþ, naaþýn ayak yönüne doðru toplandý. Talaþýn arasýnda,
    aðzý kapalý ve içi sývý dolu bir þiþe bulundu. Bu,cesedi muhafaza
    için kullanýlan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi
    yazýlýydý.Ata'nýn naaþý beyaz kefene sarýlmýþ, sonra kahverengi
    bir muþambayla kaplanmýþtý.Sargýlarý açmaya baþladýlar. Herkes
    nefesini tutmuþtu. Çünkü, "Naaþ çürüyüp bozulmuþ, çýkan gazlar tabutu
    patlatmýþ,nöbetçi er, kokudan bayýlmýþ" diye bir sürü söylenti
    geziniyordu. Ve 15 yýl sonra ilk kez Ata'nýn yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargýlarý aralanýnca Prof. Kamile Þevki Mutlu, orada bulunanlarýn
    yardýmýyla katafalka çýktý ve Atatürk'ün yüzüne baktý. Ata'nýn derisi
    kahverengi bir hal almýþ, ama yüz hatlarý bozulmamýþtý. Menderes sapsarý
    olmuþtu Prof. Mutlu, gördüðü tabloyu daha sonra þöyle
    anlatacaktý:
    "Yüzünü örten ýslak pamuk kitlesi kaldýrýlýnca Ata'nýn heykel gibi duran yüzü
    ile karþýlaþtým. Uzun sarý saçlarýndan ince bir tutam, sol göz
    kapaðýnýn üzerine düþmüþtü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayý'ndaki yataðýnda
    uyuyor gibiydi."
    Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun baþýna çaðýrdý. Onlar da tek tek tabutun içine baktýlar.En baþta Baþbakan Adnan Menderes vardý. Koyu renk takým elbisesi içindeki Menderes de yanýndakilerin yardýmýyla katafalka çýktý,ürkek bir þekilde aþaðý, tabuta doðru baktý. O an ne olduðunu Prof. Kamile Mutlu'dan aktaralým:
    "Menderes çok heyecanlandý.Rengi sapsarý oldu. Bir de baktým ki, müzenin kapýsýna doðru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadý. Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadý. En sona Abdülhalik Renda kalmýþtý. O da Ata'yla karþý karþýya gelir gelmez tabutun yanýna yýðýlýverdi. Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaþ, tekrar solüsyonla ýslatýldý. Ata'nýn baþý pamuklarla örtüldü ve vücudu beyaz kefenle sarýldý. Bu sýrada bir komiser,orada görevli adli týp doçenti Dr. Cahit Özen'in yanýna yaklaþýp avucunda taþýdýðý bir kâðýdý
    gösterdi ve þöyle dedi:"Bu kâðýdý,Atatürk'ün hemþiresi Makbule Haným
    gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göðsü üstüne konmasýný istiyor."Doç. Özen, kâðýda bir göz attý. Eski Türkçe bir þeyler yazýlýydý. "Böyle bir kâðýdý Atatürk kabul etmez. Bize kýzar, darýlýr" dedi.Komiser kâðýdý katlayýp cebine koydu ve uzaklaþtý. Bütün iþlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaþýn iki yanýndan geçip hep bir aðýzdan besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleþtirdiler. Bu tabut da 15 yýl içinde yattýðý büyük gül aðacý tabutun içine konuldu. Üzeri
    bayrakla örtüldükten sonra kapaðý kapatýldý. Ve 10 Kasým sabahý, Ata'nýn naaþý 15 yýl önce onu Dolmabahçe'den Ankara'ya taþýyan top arabasýna yerleþtirilip son duraðý olacak Anýtkabir'e taþýndý. Artýk ebediyen orada kalacaktý...
    Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açýlmýþtý Ata'nýn 15 yýl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaþý,12 askerin omuzlarý üzerinde oradan alýnmýþ ve 136 asteðmenin çektiði bir top arabasý ve matem marþý eþliðinde Anýtkabir'e taþýnmýþtý.Radyodan naklen yayýmlanan o görkemli tören, en az 15 yýl önceki kadar hüzünlüdür. Ancak o törenden hemen önce yaþananlar, tarihçilerin pek ilgisini çekmemiþtir. Bilindiði gibi, Anýtkabir yapýlana dek, Atatürk'ün
    naaþýnýn korunabilmesi için "tahnit" denilen bir iþlem yapýlmýþtý. Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafýndan gerçekleþtirilen bu iþlem sýrasýnda naaþa, þýrýngayla özel bir formül enjekte edilmiþ ve üzerine formüllerin yapýþtýrýldýðý iki küçük ilaç þiþesi, Ata'nýn koltuk altlarýna yerleþtirilmiþti. Bu iþlem sayesinde Ata'nýn naaþý da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduðu gibi öldüðü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak Ýslam dini, ölünün defnini
    þart koþtuðundan,geçici tahnitin bozulmasý þarttý. Nakilden önce, bu iþlem için bir komite kuruldu. O komite,törenden bir gün önce, Baþbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün tabutunun açýlmasýný kararlaþtýrdý.Tabut açýlýnca tahnit bozulacak ve ceset çürümeye baþlayacaktý.Bir baþka deyiþle
    Atatürk'ün (mumyalanmýþ gibi) korunmuþ naaþýný son görenler, o törene
    katýlanlar olacaktý. Atatürk'le ilgili belgesel çalýþmalarý sýrasýnda o törene
    katýlanlarýn bir kýsmýyla konuþmuþtuk.Bu yazýda yer alan bilgilerin bir kýsmý o tanýklýklara, önemli bir bölümü ise deðerli Atatürk araþtýrmacýsý Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Þevki Mutlu ile yaptýðý sohbetten aktardýklarýna dayanýyor. Ata'nýn yarým asýr önceki son yolculuðu, sanýrým bu ayrýntýlarla
    daha da ilginç bir boyut kazanýyor.

    Atatürk'ü son görenler anlatýyor:

    'Yüzünde iki günlük sakal vardý'
    Osman Ersoy ve Halide Ýntepe, 10 Kasým 1953'te Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalýþýyorlardý. O yüzden 50 yýl önceki o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fýrsatý buldular. Ýzlenimlerini þöyle anlattýlar:
    • OSMAN ERSOY: "Saðlýðýnda görmemiþtim Atatürk'ü... Korkunç
    heyecanlýydým. Biz çalýþanlar, asistanlar, memurlar sýra ile katafalka çýktýk. Oldukça sararmýþ ve küçülmüþ bir çehre... 1 - 2 günlük sakalý vardý. Kaþlarý fevkalade iyi þekilde fark ediliyordu." ' Gözleri aralýktý'

    • HALÝDE ÝNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktým. Baþý yana
    doðru eðikti. Yüzü hiç bozulmamýþtý. Azýcýk sakallarý çýkmýþtý.
    Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralýk kalýrmýþ ya, öyle aralýktý
    gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  11. #36
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart


    Nefeslerin tutulduðu an...
    Tarih: 10 Kasým 1953. Mermer lahit sökülmüþ, betonlar kýrýlmýþ, tabutu kaldýracak zincirli makaralar lahit salonunun tavanýna yerleþtirilmiþti. Cumhurbaþkaný Celal Bayar, Meclis Baþkaný Refik Koraltan, Baþbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi, tabutun çevresindeler...
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  12. #37
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart


    Kýz kardeþinin gözyaþlarý
    Atatürk'ün kýzkardeþi Makbule Atadan, baþýný tabuta dayýyor ve dakikalarca öyle kalýyordu. Belki çok uzaklarda, Selanik'te kalan günleri yâd ediyor; belki de aðabeyinin ruhuna dualar gönderiyordu.
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  13. #38
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart



    Dinler, Anýtkabir yolunda...
    Türkiye'deki bütün dini cemaatlerin temsilcileri cenaze arabasýný takip ediyorlar. Ermeni, Yahudi, Katolik ve Rum temsilcilerle beraber zamanýn Diyanet Ýþleri Baþkaný kortejle yürüyor.
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  14. #39
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart


    Atatürk'ün tabutu birazdan salona çýkartýlmýþ olacak.
    Cumhurbaþkaný Celâl Bayar, Meclis Baþkaný Refik Koraltan, Baþbakan Adnan Menderes ve devletin en üst düzeyi tabutun çevresindeler...
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  15. #40
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    bordobluex - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.11.2005
    Yaþ
    45
    Mesajlar
    2,070

    Standart

    Fikret Kýzýlok - Bir Devrimcinin Güncesi


  16. #41
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Kaya - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.1999
    Nereden
    Ýzmir
    Yaþ
    41
    Mesajlar
    25,829

    Standart

    Celal Bayar'ýn anlatýmýyla...
    Ýsmet Bozdað'ýn kaleminden...


    Köylü Milletin Efendisidir

    Size Atatürk'ün "Köylü Milletin Efendisidir." sözünü Büyük Millet Meclisi'ndeki nutkuna ne suretle aldýðýný hikaye edeyim.

    Çünkü bu söz üzerine yerli yersiz çok durulmuþ, övülmüþ, tenkit edilmiþ, çeþitli yorumlara uðramýþtýr. Aslýnda, Büyük Atatürk'ün en büyük emellerinden biri bu sözde yatar. Hemen hemen yarý yüzyýlýn arkasýnda kalan bu olayý anlatarak hem ruhunu taziz, hem hatýrasýný tazelemiþ oluruz.

    Milli Mücadele günleriydi. O yýllarýn Ankarasýný anlatmak kolay deðildir. Elektiriksiz, yolsuz, medeni vasýtalardan yoksun bir þehir!.. Caddelerinde devekatarlarý dolaþýr, kahvelerinde gazlambasý, pek pek, lüks lambasý yanardý.

    Þimdi her biri muazzým blok halinde yükselen "Bakanlýklar", birer orta halli odadan ibaretti. Ýþte böyle bir odada ben de "Umuru Ýktisadiye Vekaleti" Vekili olarak çalýþýyordum.

    Çalýþma sabahla baþlar, aralýksýz geceyarýsýna, hatta daha sonralarýna kadar sürerdi. Ýþten, imkansýzlýklardan, yorulurduk, bezerdik. O zaman bizim için tek hayat penceresi Çankaya idi. Kendimizi Atatürk'ün yanýnda bulurduk.

    Kötü haberlerin birbiriyle yarýþtýðý günlerdi bu günler. Her gün yeni bir söylenti çýkar, her gün yeni bir haber kulaktan kulaða, aðýzdan aðýza gezerdi.

    "Yunan ordusu taarruz edecekmiþ."
    "Asiler filan yerde isyan çýkarmýþlar."
    "Saray taraftarý çeteler Ankara yakýnlarýna kadar sokulmuþ."

    Bunlarla baþa çýkacak gereken güçte olmadýðýmýzý bilirdik. Her þeyin baþý, paraya ihtiyacýmýz vardý ve hazine tamtakýrdý. Ama bir tek dayanaðýmýz var; Mustafa Kemal Paþa...

    "O çaresini bulur, o iþin içinden çýkar" diyorduk. Böyle olunca da gücümüzü yenilemek, nefesimizi tazelemek için Atatürk'ün yanýna koþuyorduk.

    Milli Mücadele günlerinde Atatürk'ün ne zaman uyuduðunu, ne zaman uyandýðýný hala bilemem. Çünkü, ne zaman arasak, onu ayakta bulurduk. Geceyarýsýndan iki üç saat sonra, sabaha karþý Çankaya'nýn çalýþma odasýnda ýþýk sönmezdi. Biz de ýþýða koþan yorgun pervaneler gibi oraya koþardýk.

    Atatürk, günlük olaylarý, ihtiyaçlarý, tehlikeleri, hiç bir þey saklamadan, deðerini küçültmeden konuþur, durumu tahlil eder, dayandýðýmýz millet kuvvetinin nelere muktadir olduðunu örnekler vererek ruhlarýmýzý tazelerdi. Birden, bezginliklerimizi, kuþkularýmýzý silkinir, yeni bir iman ve yaratýcý güçle Çankaya'dan þehre inerken, güneþin doðuþunu seyrederdik.

    Ýçimizi, Mustafa Kemal Paþa'nýn güneþi ýsýtýr, dýþýmýzý doðan güneþ aydýnlatýrdý.
    Konu Kaya tarafýndan (08.09.2007 Saat 00:26 ) deðiþtirilmiþtir.
    “Her kim kendini kýymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
    Malik bin Dinar

  17. #42
    Emre B. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.09.2005
    Nereden
    Ýstanbul
    Yaþ
    33
    Mesajlar
    6,989

    Standart

    Çok büyük adammýþ.Dünyaya onun gibi insan gelmez.

  18. #43
    Mayls - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    27.02.2005
    Nereden
    Almanya
    Yaþ
    33
    Mesajlar
    6,157

    Standart

    Yeri belki bu baslik degil. Ama en uygun burasi olur dedim ondan buraya ekliyorum hosgörünüze siginarak. Bir arkadasin MSN Space'inde rastladim.

    Babamýn dostlarýndandý. Dimdik yürüdü. Hani Allah'tan baþka kimsenin önünde eðilmemiþ tipler vardýr ya,
    öyle biriydi. Ben çok küçüktüm, evimize misafir gelirdi. "Oðul" diye seslenirdi hep. Baðdaþ kurmaz, diz çöker öyle
    otururdu. Gaz lambasý ýþýðýnda daha bir heybetli görünürdü gözüme. Hep bitip tükenmek bilmeyen harp hatýralarý anlatýrdý.
    Çanakkale, Gazze, Kafkas cephelerini dolaþmýþ; Sakarya, Dumlupýnar'da savaþmýþ. Ancak Ýzmir'in kurtuluþundan sonra
    köyüne dönebilmiþti. Anlattýklarýnda hep acý, kan, cefa vardý. Kolay mý kazanýlmýþtý bu vatan? Ölüm neydi ki?
    Þerbet içmek kadar kolaydý. "Biz kendi cenaze namazýmýzý kendimiz kýldýk Çanakkale'de !" derdi sýk sýk.
    Olur muydu??

    Kirte muharebeleri sýrasýnda bölükler arka siperlerde hücum sýralarýný beklemektedirler. Ön siperlerdekiler ileri fýrlamýþ
    boðuþuyorlar. Yüzbaþý hucum için emir bekliyor. Bütün asker süngü takmýþ siperden fýrlamak için hazýr. Sinirler gergin ! ...
    Bütün dudaklar kýpýr kýpýr dualar okuyor, kelime-i þehadet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaþý erlere sesleniyor...
    "Yavrularým... Aslanlarým... Biraz sonra Cenab-ý Rabb'ül Alem'in huzuruna varacaðýz. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi !
    Tüfeklerimizin kabzalarýna ellerimizi sürüp, hep beraber teyemmüm edelim..."
    Teyemmüm edilir... Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaþý;
    " Çocuklarým... Sanýyorum biraz daha bekleyeceðiz... Önümüzde biraz daha zaman var. Ýleride arkadaþlarýmýz þehit oluyor.
    Hem onlar için, hem de vakit varken, kendi cenaze namazýmýzý kendimiz kýlalým..."
    " Kabe Karþýmýzda... "

    Arkadan Of'lu Ali çavuþ baðýrýr. " ER KÝÞÝ NÝYETÝNE... "



    O gün yapýlan hücumda, kendi cenaze namazýný kýlan pek az kiþi sað kalabilmiþti.
    Onlar Allah'a verdiði sözü tuttular....
    Trabzonspor HES yapma, kendi kalene gol atma!
    Karadeniz'e Özgürlük!

  19. #44
    MURAT ÝNCE - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.04.2007
    Nereden
    Trabzon
    Mesajlar
    186

    Standart

    yalçýn...baþta fazla söze gerek yok demiþsin..gerçekten öyle ama ATAyý anlatmakla bitmez..iþin hem zor hem de zevkli..kolay gelsin..bu arada

  20. #45

    Smile Atam Ýzindeyiz...

    Sevgili BMN üyeleri... Yaptýðým bir videoyu sizlerle paylaþmak istedim... ( http://www.youtube.com/watch?v=9Je_3A_T77k ) Herkese iyi seyirler...
    En iyi yastýk temiz bir vicdandýr...

  21. #46
    Kadir - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    25.08.2006
    Nereden
    Eskiþehir
    Mesajlar
    9,405

    Standart

    1. Cumhuriyetçilik:
    Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
    Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet þekli demektir. (1933)
    Cumhuriyet, yüksek ahlâkî deðer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.... (1925)
    Bugünkü hükümetimiz, devlet teþkilâtýmýz doðrudan doðruya milletin kendi kendine, kendiliðinden yaptýðý bir devlet ve hükümet teþkilâtýdýr ki, onun adý Cumhuriyet'tir. Artýk hükümet ile millet arasýnda geçmiþteki ayrýlýk kalmamýþtýr. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
    2. Milliyetçilik:
    Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkýna Türk Milleti denir. (1930)
    Diyarbakýrlý, Vanlý, Erzurumlu, Trabzonlu, Ýstanbullu, Trakyalý ve Makedonyalý hep bir soyun evlâtlarý ve hep ayný cevherin damarlarýdýr. (1932)
    Biz doðrudan doðruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanaðý Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
    3. Halkçýlýk:
    Ýç siyasetimizde ilkemiz olan halkçýlýk, yani milletin bizzat kendi geleceðine sahip olmasý esasý Anayasamýz ile tespit edilmiþtir. (1921)
    Halkçýlýk, toplum düzenini çalýþmaya, hukuka dayandýrmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
    Türkiye Cumhuriyeti halkýný ayrý ayrý sýnýflardan oluþmuþ deðil fakat kiþisel ve sosyal hayat için iþbölümü itibariyle çeþitli mesleklere ayrýlmýþ bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)
    4. Devletçilik:
    Devletçiliðin bizce anlamý þudur: Kiþilerin özel teþebbüslerini ve þahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarýný ve çok þeylerin yapýlmadýðýný göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
    Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin geliþmesi için genel þartlarý göz önünde bulundurmalýdýr. (1930)
    Kesin zaruret olmadýkça, piyasalara karýþýlmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da baþýboþ deðildir. (1937)
    5. Lâiklik:
    Lâiklik, yalnýz din ve dünya iþlerinin ayrýlmasý demek deðildir. Bütün yurttaþlarýn vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
    Lâiklik, asla dinsizlik olmadýðý gibi, sahte dindarlýk ve büyücülükle mücadele kapýsýný açtýðý için, gerçek dindarlýðýn geliþmesi imkânýný temin etmiþtir. (1930)
    Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanýnýn emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygý gösteririz. Düþünüþe ve düþünceye karþý deðiliz. Biz sadece din iþlerini, millet ve devlet iþleriyle karýþtýrmamaya çalýþýyor, kasýt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakýnýyoruz. (1926)
    6. Devrimcilik:
    Yaptýðýmýz ve yapmakta olduðumuz inkýlâplarýn, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkýný tamamen çaðdaþ ve bütün anlam ve görüþleriyle uygar bir toplum haline ulaþtýrmaktýr. (1925)
    Biz büyük bir inkýlâp yaptýk. Memleketi bir çaðdan alýp yeni bir çaða götürdük. (1925)
    IL BÜTÜNLEYÝCÝ ÝLKELER:
    1. Millî Egemenlik:
    Yeni Türkiye devletinin yapýsýnýn ruhu millî egemenliktir. Milletin kayýtsýz þartsýz egemenliðidir. (1923)
    Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eþitlik ve adaletin saðlanmasý, istikrarý ve korunmasý ancak ve ancak tam ve kesin anlamýyla millî egemenliði saðlamýþ bulunmasý ile devamlýlýk kazanýr. Bundan dolayý; hürriyetin de, eþitliðin de, adaletin de dayanak noktasý millî egemenliktir. (1923)
    2. Millî Baðýmsýzlýk:
    Tam baðýmsýzlýk denildiði zaman, elbette siyasî, malî, Ýktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam baðýmsýzlýk ve tam seferberlik demektir. Bu saydýklarýmýn herhangi birinde baðýmsýzlýktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamýyla bütün baðýmsýzlýðýndan mahrumiyeti demektir. (1921)
    Türkiye devletinin baðýmsýzlýðý mukaddestir. O, ebediyen saðlanmýþ ve korunmuþ olmalýdýr. (1923)
    3. Millî Birlik ve Beraberlik:
    Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrý ayrý þeyler deðiliz. (1919)
    Biz millî varlýðýn temelini,millî þuurda ve millî birlikte görnýekteyiz.(1936)
    Toplu bir milleti istilâ etmek, daima daðýnýk bir milleti istilâ etmek gibi kolay deðildir. (1919)
    4. Yurtta Barýþ Dünyada Barýþ:
    Yurtta sulh, cihanda sulh için çalýþýyoruz. (1931)
    Türkiye Cumhuriyeti'nin en esaslý prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakkisinde en esaslý âmil olsa gerektir. (1933)
    Sulh, milletleri refah ve saadete eriþtiren en iyi yoldur. (1938)
    5. Çaðdaþlaþma:
    Milletimizi en kýsa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuþturmaya, mesut ve müreffeh kýlmaya çalýþacaðýz ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
    Biz Batý medeniyetini bir taklitçilik yapalým diye almýyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduðumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
    6. Bilimsellik ve Akýlcýlýk:
    a) Bilimsellik:
    Dünyada her þey için, medeniyet için, hayat için, baþarý için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
    Türk milletinin yürümekte olduðu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasýnda tuttuðu meþale, müspet bilimdir. (1933)
    b) Akýlcýlýk :
    Bizim; akýl, mantýk, zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliði-mizdir. (1925)
    Bu dünyada her þey insan kafasýndan çýkar. (1926)
    7. Ýnsan ve Ýnsanlýk Sevgisi:
    Ýnsanlarý mesut edeceðim diye onlarý birbirine boðazlatmak insanlýktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. Ýnsanlarý mesut edecek yegâne vasýta, onlarý birbirlerine yaklaþtýrarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karþýlýklý maddî ve manevî ihtiyaçlarýný temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
    Biz kimsenin düþmaný deðiliz. Yalnýz insanlýðýn düþmaný olanlarýn düþmanýyýz. (1936)

  22. #47
    Yasin N. - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    12.03.2007
    Nereden
    Samsun
    Yaþ
    44
    Mesajlar
    973

    Standart

    Biraz hüzünlü ama çok anlam yüklü.
    Atatürk'ün 'rezil olmayalým' diye kurdurduðu fabrika törenle kapandý
    Cumhuriyet'in ilk yýllarýnda Marsilya'dan ithalata kadar giden kiremit yokluðunu çözmek için Atatürk'ün "Þu kiremit iþini halledin, aleme rezil oluyoruz" talimatýyla 80 yýl önce Eskiþehir'de kurulan Türkiye'nin ilk kiremit fabrikasý siyah kurdele baðlanarak törenle kapatýldý.

    1927
    yýlýnda Türkiye'nin ilk kiremit fabrikasý olarak kurulan ve ayný zamanda Türkiye'nin ilk üretim tesislerinden olan Kýlýçoðlu Kiremit, Eskiþehir'deki fabrikasýný siyah kurdeleli törenle kapattý.

    FABRÝKANIN ÖYKÜSÜ: Pek çok üründe olduðu gibi Cumhuriyetin ilk yýllarýnda kiremit kýtlýðý da yaþanýyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) çatýsýný kaplayacak kiremit dahi bulunamýyor. Cumhuriyetin kurulmasýyla birlikte baþlayan yapýlaþmada üretimi olmayan kiremitler Fransa'nýn Marsilya þehrinden ithal ediliyor. Bu duruma çok içerleyen cumhuriyetin kurucusu Atatürk, Eskiþehir'den birkaç kiþiyi topluyor ve "Þu kiremit iþini halledin, aleme rezil oluyoruz" diyor. Topraðý uygun olduðu için seçilen Eskiþehir'e Deliorman'dan gelen Sabri Kýlýçoðlu, 1927'de fabrikayý kurarak üretime baþlýyor. Kýlýçoðlu Kiremit'in Yönetim Kurulu Baþkaný Savaþ M. Özaydemir, Sabri Kýlýçoðlu'nun damadý olarak, 1992'de fabrikayý aileden devralmýþtý.

    ANLAMI ÇOK BÜYÜKTÜ: Fýrýndan çýkan son kiremiti alarak, fabrikanýn en eski çalýþanýnýn da katýldýðý hüzünlü bir törende fabrikaya siyah kurdele baðlayan Savaþ M. Özaydemir, fabrikanýn kendileri için çok büyük bir anlam taþýdýðýný belirtti. Eskiþehir Büyükþehir Belediyesi'nin kentsel dönüþüm projeleri kapsamýnda üretimi durduklarýný söyleyen Özaydemir, "Bize 30 Aðustos'a kadar zaman verilmiþti. Biz de o gün bir tören yaptýk. Bizim için çok anlamlý olduðundan öyle sessiz sedasýz kapatmaya gönlümüz razý olmadý. Ýnsanlar daha çok açýlýþ törenlerine alýþýklar tabii ki, ama biz kapanýþ töreni yaptýk" dedi.

    ÞIK MÝMARÝSÝ VAR: Müze olarak deðerlendirileceði söylenen fabrika binasýný nasýl deðerlendirecekleri konusunda Özaydemir, þöyle konuþtu: "Bu çok güzel bir mimariye sahip, þýk bir bina. Çok farklý amaçlarla kullanýlabilir. Þu anda nasýl deðerlendireceðimize karar vermedik. Güzel bina uygun bir þekilde deðerlendirilir. Önümüzdeki günlerde karar vereceðiz."

    ÜRETÝM DEVAM EDÝYOR: Kýlýçoðlu Kiremit'in daha önce baþladýðý Eskiþehir Organize Sanayi Bölgesi'ndeki üretimini artýrarak devam edeceðini belirten Özaydemir, söz konusu tesisin Türkiye ve Ortadoðu'nun en büyük en modern kiremit fabrikasý olduðunu söyledi. Özaydemir "Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikanýn kapasitesi zamanla daha da artýrýlabilir. Sadece þehirde bulunan fabrikamýzý kapattýk. Üretimimiz sürecek" diye konuþtu.

    1.7 MÝLYAR KÝREMÝT: 80 yýlý geride býrakan fabrikada bugüne kadar 1 milyar 750 milyon adet kiremit üretildi. 100 milyon metrekareyi aþan üretimle Kýlýçoðlu, milletvekili lojmanlarýnýn da arasýnda bulunduðu Türkiye'nin pek çok önemli yapýsýnýn çatýsýnda yer aldý. Demiryolu sayesinde Kýlýoðlu üretimini Cumhuriyetin ilk yýllarý da dahil olmak üzere Türkiye'nin her yerine ulaþtýrdý. Uzun yýllardýr Ortadoðu ülkelerine yoðun ihracatý olan Kýlýçoðlu, Kýbrýs ve Ýsrail'de de önemli aðýrlýða sahip. ABD'den gelen talep doðrultusunda Kýlýçoðlu, geçen yýl bu ülkeye de ihracata baþladý.

    Ýngiliz'e satýlmadý, damat devralýp hayata döndürdü

    1990'larýn baþýnda yönetim boþluðu yüzünden zora giren Kýlýçoðlu Kiremit'i ailenin damadý Savaþ Özaydemir yeniden hayata döndürmüþ. Özaydemir, daha önce Hürriyet gazetesine verdiði röportajda þunlarý anlatmýþtý: "1980'de yönetim kurulu üyesi oldum. 1985'te sen 'yönet' dediler, olmadý, 1986'da býraktým. 1991'de Ýngiliz bir firmayla ortaklýkta anlaþýlmýþtý. Ýçinde bulunduðum yönetim kurulu satýþý reddetti. Körfez Savaþý da baþlayýnca Ýngilizler çekildi. Piyasa çok kötüleþti ve aile bana 'sen bu þirketi devral ve yürü, yabancýya gitmesin' dedi. 1992 Mart'ýnda baþladým."

    Koç'un topladýðý kiremitler Meclis çatýsýný tamamladý

    CUMHURÝYETÝN kurulduðu ilk yýllarda yaþanan kiremit yokluðunu ve ilk TBMM binasýnýn faaliyete geçiþini, TBMM eski Baþkaný Bülent Arýnç, 23 Nisan 2003'te yaptýðý konuþmasýnda þöyle anlatmýþtý: "Harap haldeki binayý Ankaralýlar baðýþ toplayarak tamir ettirdi, bina temizlendi. Ancak binanýn çatýsý bir türlü tamamlanamadý. Bir genç adam, o meþhur zekasý ile sokak sokak dolaþýp evlerin çatýlarýndaki kiremitleri bir miktar para vererek topladý, sonra da Meclis'in çatýsýný tamamladý. Bu genç adamýn adý Vehbi Koç'tu."
    Ýmzam yok parmak bassam olurmu ?

  23. #48

    Standart

    arkadaþlar burda çok güzel atamýzýn ve türk tarihinin geçmiþinden oluþan bi takvim var her gün ayru bi destan adeta günlerin üzerine týklayýn bakýn neler görüpte duygulanacaksýnýz
    http://www.ataturktoday.com/2007AtaturkTakvimi.htm
    Bizim rahat edemediðimiz yerde kimse istirat edemez. keyfe keder alayýna gider TS'li gencler.........

  24. #49
    turgi - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.07.2004
    Nereden
    Antalya
    Yaþ
    38
    Mesajlar
    488

    Standart Atatürk'ten Þok CevaP !

    Savaþ Bitmiþtir ve ATATÜRK yabancý subaylarýnda katýldýðý bir kokteyle katýlmýþtýr. Burda kokteyldeki subaylar ile sohbet ederken bir ingiliz subayýnýn kendisine çok sert ve anlamlý bir þekilde baktýðýný görmüþ ve bir süre sonra yaverini ingiliz subayýnýn yanýna göndererek sebebini sormuþtur.Yaveri sorduktan sonra ATATÜRK'ün yanýna gelerek 'paþam babasý Çanakkale savaþýnda ölmüþ bir ingiliz subayý imiþ ondan dolayý o þekilde size bakmýþ 'demiþ


    ATATÜRK'te bombayý patlatmýþ 'Git ona sor bakalým babasý Çanakkale de ne arýyormuþ ?
    BMN | ANTALYA
    Gemi mil ile olur Sevda dil ile Güzeller çok var ama Meyil birine olur...!!!

  25. #50
    turgi - ait Kullanýcý Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.07.2004
    Nereden
    Antalya
    Yaþ
    38
    Mesajlar
    488

    Standart ATATÜRK'ü aðlatan olay!!!!

    Yýl 1922. 14 Ocak gece yarýsý. Mustafa Kemal’in özel treni Eskiþehir’e doðru gidiyor. Bu yolculuk bir kamuoyu yolculuðu olacak ve Gazi, savaþ sonrasý Anadolu’sunda bazý þehirlerin nabzýný yoklaya yoklaya Ýzmir’e gidip annesini görecek. Ve Latife’yi.

    Ama o gece çok sýkýntýsý var Mustafa Kemal’in ve bir türlü uyku tutturamýyor.

    Ali Çavuþ kompartýmanýn kapýsý önünde sigara üstüne sigara içiyor. Kapýya dayanmýþ karanlýðý seyreder ken bir yandan da kendi kendine mýrýldanýp duruyor.

    “Bu iþin bu kadar çabuk oluvereceðini hiç düþünmedim.

    Ýþte, sonunda þifreli telgraf geldi. Zübeyde anamýzý yitirdik. Peki, ne duruyorum. Ýçeri girip onu uyandýrmalýyým. Ama iþe bak, giremiyorum. Kýyamýyorum paþama. Nasýl derim ki: ‘Anamýz öldü paþam!’ diyemem. Onun yüreði anasý için atar. Hep söyler. Vataný kurtarmakla anasýný kurtarmak ayný anlama gelir onun için. Kapýyý açsam, telgrafý uzatsam, ‘Paþam sen sað ol’ desem ‘Eyvah demez mi?’ ‘Koca vataný kurtardým ama anamý kurtaramadým demez mi?"

    Ali Çavuþ, anlattýðýna göre birden yerinden sýçramýþ. Ýçeriden bir ses geliyor. Mustafa Kemal sesleniyor.

    Çavuþ kompartýman kapýsýný açýp selam duruyor:

    “Emret Paþam”.

    Mustafa Kemal yataða oturmuþ soruyor telaþ ile:

    “Ne demeye kapýda bekliyorsun sen?”

    “Uyku tutturamadým da Paþam”

    “Annemden bir haber var mý?”

    “Az önce bir telgraf geldi dediler, þifreyi çözünce size sunacaklar.”

    “Boþuna kývranma Ali, benden de saklamaya çalýþma. Ben haberi aldým.”

    Ali Çavuþ bir þey yokmuþ gibi durmaya çalýþýyor ve merakla soruyor:

    “Ne olan, ne haber aldýn ki paþam? Hayýr haber inþallah.”

    Mustafa Kemal usul usul anlatýyor.

    “Az önce dalmýþým, rüyamda yeþil bir ovada anamla el ele geziniyorduk. Hep olduðu gibi bana birþeyler anlatýyordu. Birden bir fýrtýna çýktý. Bir sel bastýrdý, anamýzý aldý götürdü. Hiçbir þey yapamadým. Hiç, hiç!..”

    Çavuþu bir titremedir almýþtý. Derken.. Mustafa Kemal emri verdi:

    “Çocuk! Al getir þu telgrafý, hemen!”

    Ali Çavuþ kompartýmandan çýkar çýkmaz, çözümü getiren görevliyle karþýlaþtý.

    “Ver onu” dedi. “Paþamýz bekliyor.”

    Kaðýdý aldý, içeri girdi, selam durdu ve: “Sen saðol paþam” dedi.

    “Millet sað olsun.”

    Gözünden iri bir damla göz yaþý akývermiþti. Çavuþ “Aðlama paþam” diye yalvardý.

    “Neden? Ben insan deðil miyim? Anam öldü. Ben buna aðlarým. Ama, Anavatan kurtuldu. Bununla da te selli bulurum. Benim için ikisi bir.”

    Ýþte ben bunun için:

    ‘Bulunur kurtaracak bahtý kara maderini’ diye cevap vermedim mi Namýk Kemal’e? Birden Mustafa Kemal ile Ali Çavuþ birbirlerine sarýldýlar ve açýk açýk, hýçkýrýklarla, içli içli aðlýyorlardý...
    BMN | ANTALYA
    Gemi mil ile olur Sevda dil ile Güzeller çok var ama Meyil birine olur...!!!

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar

Þu anda 1 kullanýcý bu konuyu görüntülüyor. (0 kayýtlý ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
  •