Tunga Nickli Üyeden Alıntı
Albayrak başkanlığa adaylığını koyduğunda Tayyip Erdoğan'ın ona "Bu işi beceremezsin, senin harcın değil. Kendine de, Trabzonspor'a da, partiye de zarar vereceksin" dediğini ve buna rağmen Albayrak'ın başkan olduğunu, bu nedenle de Albayrak ile Erdoğan'ın uzun süre telefonla dahi konuşmadığını biliyor muydunuz?
Muhtemelen bilmiyordunuz. Ama siyaset yapmaya pek heveslisiniz. Bunları da bilmeden siyaset yapmak olur mu?
Baştan söyleyeyim, AKP ya da türevleriyle siyasi bakışım aynı mahalleden bile geçmiyor. Eğer bu kulübe birileri siyaset bulaştırıyorsa ki, bulaştırıyor, bunu yapan Trabzon'da bulunan küçük beyinlere, küçük olsun benim olsun diyenlere sormak lazım.
Trabzonspor kulübü zaten büyüktü, ama gelişen bütçeler ve gelirler ile birlikte daha da büyüdü. Sportif anlamdaki bu büyümeyi idari anlamdaki büyüme takip edemedi. Neden?
Bunun sebebini İstanbul'un 3 aşuftesine çıkarmak doğru değil. Bunun sebebi biziz. Yani Trabzonspor Camiası. Birlerinin bir adım öne çıkmasına tahammül edemeyen bir güruh. Biri bir adım öne çıkmaya görsün.
Siyasi mesajlar siliniyor diye ağlaşanlar, acaba bu oluşumun tek bir organizasyonuna katıldı mı? Yüzyüze görüşmeden geçtik de, yardım organizasyonlarına bir nebze olsun el verdi mi? Vermediyse o zaman BMN için ahkam kesmeden, yani BMN'yi tanımadan atıp tutmayacak. O kadar!
Doğan takımın içine etti, Albayrak kulübün içine etti diye, sinirinizi BMN'den çıkarmaya çalışmak ÇOCUKLUKTUR.
Kulübe siyaseti de karıştıran Trabzons'daki bazı dar kafalı adamlar ve onların iki günlük politikalarıdır.
Peki, birileri kulübü ele geçirmeye çalıştı da, buna mani olmak isteyen çıktı mı? Mesela bu dönemde kulübün üye sayısında bir artış mı oldu? Kulübü sahiplenmeye çalışanlara cevap vermek için bir organizasyon yapıldı da bizim mi haberimiz olmadı?
Vermeden almak, almak istemektir bunun özü.
BMN'de bir maç başlığına atılan siyasi içerikli mesajlar editlendi diye kıyameti koparmak yerine, tavsiyem kulübün, genel kurulun içine girdiği kısır dönüyü bozmak için kulübe bir adım daha yaklaşmaktır. Üye olmaktır.
Birileri bu kulübe siyaseti soktu da, bunu Ankara'da seçim yaparak mı yaptı? Yoksa Genel Kurul'da adil bir seçimle mi?
Hukuk çizmeyecek mi gidilecek yolu? 500 küsur adet ıslak imza ile kulüp kongreye çağrılabilecekken bunu yapmaya yeltenen mi oldu? Yoksa herkes gölgesinen korkup da inine mi döndü?
Trabzonspor Galati'ye elendi. Sebebi de iki - üç transfer yapılıp yapılmaması değildi. Bu kadro çok rahat bu takımı geçmeliydi. Bunun açık ara sorumlusu Ziya Doğan'dır. İkinci maçta değil, ilk maçta yaptığı hatalardır sebebi. Bizler de çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Neden?
günlerdir, haftalardır hocanın oyuncu tercihlerini tartıştık. Oysa bunu tartışırken kaçırdığımız bir nokta da bu takımın hiç bir hücum organizasyonunun olmayışıydı. Daha 10. dakikada rakip pres yapmaya başlayınca defanstan şişirme toplara başvurduk. Çünkü ortalıklarda pas almak için hareket eden ya da oyun kuran bir adam yoktu. Defanstaki adamlara acıyorum gerçekten de. Top ayaklarında ve en tehlikeli bölgedeler, ama ne yazık ki top atacak adam bulamıyorlar orta sahadan ileride.
Takımda Tekke'yi sevmemizin nedeni buydu. zira en olumsuz zamanlarda insiyatif kullanıyor ve takımı rahatlatıyordu. Modern futbol diyorsak o da yanlıştı ama durum oydu. Tekke'den sonra bu takımda insiyatif alıp elini taşın altına koyan iki adam vardı: Hüseyin ve Gökdeniz. Şimdi sadece bu ikisi elini taşın altına koyuyor. İyi de oynasalar, kötü de oynasalar (ki Hüseyin son maçta bence kötüydü) sorumluluktan kaçmıyorlar. Sorumluluk alıp öne çıkan bu adamlar hata yapınca elbet daha bir göze batıyor. Çünkü iş yapan adam hata yapar. Oysa ki Ceyhun, Yattara, Umut, Ersen (aslında o da bazen bu konuda itici oluyor ya neyse) oyunda sıkışıklık oldu mu, rakiplerin ardına saklanıyorlar. Çünkü hiçbirşey yapmamak, hata yapmaktan daha az tepki topluyor.
Galati, geçen seneki Sivasspor ayarında bir takım. Bu takımı iki maçta da yenemedik. Bu seneye umut duymamızı gerektirecek hiç bir sebep yok. Takım geçen sene neyse o. İyi oyuncularımız var. Onlar da eşref saatleri tutarsa iki üç gol atıp günü kurtarıyorlar ve geçen sene de tescillendi ki, bu formalar kendi başına zaten ligde 4. olabiliyor.
Kadro iyi diyoruz da, acaba şampiyon olmaya yeterli mi? HAYIR! Anca ilk dörde girer ki bunun için de ne kadar iyi bir kadroya ihtiyacımız olduğu sorgulanabilir.
Sonuçta hiç bir plan yapmadan, proje üretmeden, bir de bunu deneyelim mantığıyla hareket edince burnumuz b.ktan çıkmıyor.
Bu yönetim siyasetle gelir, diğeri gurup desteğiyle, öbürü tribün desteğiyle. Ne farkeder ki? Kafa bu kafa olduktan sonra?
Bu kulübün kurtuluşu için bir reçete var mı, var. Uygulamaya hevesli camia var mı? Şüpheli!
Kongreye davet yürüyüşü, ya da potesto yürüyüşü için bile kendi açtığı başlık dışındaki başlıklara rağbet etmeyenler, birlik olacak da protesto yapacak.
Laf-ı güzaf!