Cyzio hocam başlık için çok teşekkür ederim Yazınız, hele hele Ela'ya yazdığınız şiir gerçekten çok güzel. Beklemeye fazlasıyla değmiş.
Küçüklüğümden bu yana hayvanlara pek hatta belki de hiç hasret kalmadım. civcivler, kuşlar, kediler, kuzular, oğlaklar, köpekler....
En iyisi ben son yıllarda beslediklerimden bahsedeyim.
Aramızda muhabbet kuşu beslemeyenlerin sayısı çok azdır sanırım. Hayvan beslemek istendiğinde akla ilk gelenlerden biridir muhabbet kuşu. Bizim de toplamda 10-15 tane muhabbet kuşumuz olmuştur ama tabiki bunların hepsine bir arada bakmadık. (Zannedersem küçüklüğümde sağlık bakanlığının bir reklamında geçiyordu "kimini eşşek depti, kimi kızamıktan getti" misali hiç biri kalıcı olamadı. İlk muhabbet kuşumuzu satın almamış yakalamıştık adı da klasik; Maviş. Sonra Maviş'e bir eş aldık, birbirlerine çok alıştılar. Haydan gelen huya gidermiş ya bizim elimizden de kaçtı Maviş. Belki bilirsiniz muhabbet kuşları çok duygusaldır, kıskançtır, çabuk etkilenirler. Maviş kaçınca eşi yemek yemedi, su içmedi yani intihar etti. Ertesi sabah kafeste cesedini bulduk. O üzüntüyle bir daha kuş almayacağımıza dair verdiğimiz sözleri tutamadık tabi. Rengarenk şirin mi şirin kuşlar ister istemez ilginizi çekiyor. Satın aldıklarımızın yanında, yeşillik bir bölgede yaşıyor olmamızdan mıdır nedir yakaladığımız kuşların sayısı da pek az değildi. Satın aldıklarımızdan pek hayır göremedik, bir türlü sıcak davranmayı öğretemedik onlara. Eve gelir gelmez büyük bir hevesle bırakırdık odaya. ilk işleri perdenin üst kısmına tutunmak olurdu. Yakalayıp kafese koyana kadar da akla karayı seçerdik. Yakaladıklarımız genellikle eğitilmiş olduğundan çok daha sevimli oluyorlardı. Bunlardan bir tanesinin tam benlik bir meziyeti vardı. Tesadüfen farketmiştik. Misketle futbol oynuyor. Evet evet resmen futbol oynuyor. Gagasıyla topu (misketi) sürüklüyor, ilerledikten sonra şöyle bir geri dönüp ayağını bir futbolcu gibi topunun üzerine koyup bekliyor, rakibin (bu biz oluyoruz) tepkisini ölçüyor. Eğer misketine hamle yapıyorsak tekrar gagasıyla sürerek uzaklaşıyordu. Babam parmaklarından kale yapıp gol atmayı bile öğretmişti ona. Futbol topunu yanından ayırmayan, onunla yatıp kalkan çocuklar gibi misketinden hiç ayrılmazdı. Ölümü de ondan oldu. kışın evde soba yanıyor ama annem soba yakma işini oldukça abartmış, oda sıcacık oldu. Muhabbet kuşları aşırı sıcak ve soğuğa da alışkın değildir. Bizimki gagasını açmış, dili dışarda, kanatları yukarda zorla nefes alıyor. Aman kuşa birşey olacak diye telaşla yandaki odaya geçirdik onu. Kafesinin üzerindeydi. Ama misketini vermeyi unutmuşuz. İçeri giren ablamın kapıyı kapatmasıyla kuşun havada uçarken kapının arasında kalması bir oldu. misketini almak için geliyordu. İstesek böyle bir zamanlama mümkün olmaz. Ne yazık ki ondan geriye kalacak bir fotoğrafı bile yoktu. Sonrasında benzer şekilde kapıya sıkışanlar, yanlışlıkla üzerine bastıklarımız da oldu. Ailecek seri katiliz diyebilirim.
Devamı gelecek.....