Kovan, Birinci Ýnönü Savaþý sýralarýnda üzerindeki ilk notla Kamil Usta’nýn eline geçtiðinde bu fikir doðmuþtu. Karahisarlý Seyfi Çavuþ’un baþlattýðý bu geleneðin süreceðinden emin deðildi; ama denemeye deðerdi. Nitekim Aksekili Ethem Çavuþ umutlarýný boþa çýkarmamýþtý. Cephede patlayan her merminin kovaný buradaki ustalarýn elinden geçtiðine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüþeceklerdi.
Eylül 1922, Ankara. Bir buçuk yýl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uðradý. Üzerindeki mesajlarýný sayýsý da sekize ulaþmýþtý. Mesaj yazanlarýn sekizi de baþka alay ve taburlardan farklý kiþilerdi. Kovan her kesesinde atölyedekilere daha büyük bir coþku yaþatýyor, Ýstiklal Savaþý’nýn her zorlu duraðýndan Ankara’ya barut, kan ve zafer kokusu taþýyordu. Türk Ordusu’nun Ýzmir’e girdiði gün Ankara’da bayram havasý eserken kovan yeniden gelmiþ, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boðmuþtu. Kovanýn içinde, çelik kalemin yaný sýra bir mektup ile bir tane de bakýr künye vardý. Kovanýn üzerine kazýnmýþ dokuzuncu notta; “Karahisarlý Seyfi Çavuþ. 4 ncü Alay 2 nci Tabur 8 nci Batarya 12 Muharem 1341 (4 Eylül 1922) Banaz” yazýlýydý. Atölyedekiler mektubu açýp okumaya koyuldular.
“Bismillahirrahmanirrahim. Selamün aleyküm, gayretperver ustalar.
Allah’a þükürler olsun ki, mendebur düþman kaçýyor. Muzaffer Türk Ordusu beþ gündür durup dinlenmeksizin kafiri kovalýyor. Güzel Ýzmir’e, kalplerimizdeki imanýmýz kadar yakýnýz artýk. Ýki gün evvel Banaz’daki muharebede bataryamýn çavuþlarýndan Seyfi, kalleþ düþmanýn kurþunuyla þehadete ermiþtir. Cenazesini sýhhiyecilere teslim etmeden önce mintanýný içinde bu kovaný buldum. Malumunuzdur ki, vefat eden neferin künyesi ailesine yollanýr. Lakin beþ gün önce Karahisar’ý ele geçirdiðimizde, Seyfi Çavuþ’un ailesinin düþman tarafýndan katledildiðini öðrendik. Bu kahraman Türk evladý kederini yüreðine gömüp anacýðýný, babacýðýný defnedemeden düþmanýn peþine düþtü. Üç gün sonra kendisi de hakkýn rahmetine kavuþtu. Kovandaki yazýlardan anladýðým üzere bu topçu neferlerinin bir ailesi de sizler olmuþsunuz. Bu sebeple Seyfi Çavuþ’un künyesini sizlere yolluyorum. Baþýnýz saðolsun. Hayýr dualarýnýzý bizlerden, Fatihalarýnýzý aziz þehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkýn rahmeti üzerinize olsun. Yüzbaþý Muhsin Talat. 4 ncü Alay 2 nci Tabur 8 nci Batarya, 14 Muharrem 1341 (6 Eylül 1922) Salihli”
Mektup bitiðinde tüm personel aðlýyordu. Atölyeye bir ölüm sessizliði çökmüþtü. Hiç tanýmadýklarý halde iki satýr yazýyla kardeþ olduklarý Seyfi Çavuþ’un ardýndan Fatiha okuyup amin dediler. Kamil Usta yutkunarak tezgahýnýn baþýna oturdu. Kovaný yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuþ’un künyesini kovanýn dibine çaktý. Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayýp sandýða yatýrdý. Oysa o mermi bir daha düþman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Ocak 1923, Ankara. Ýstiklal Savaþý’nýn bitmesinin ardýndan Ankara’da ki mühimmat depolarýnda sayým ve temizlik yapýlýyordu. Sandýklar tek tek açýlýyor, mermiler sayýlýp yeniden sandýklanýyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliðe gönderiliyordu. Teðmen Hamdi Vasýf, Kamil Usta’nýn hazýrlayýp kundakladýðý mermiyi buldu. Böyle bir anýnýn belki de yýllarca sandýklarýn içinde kalmasýna gönlü elvermedi. Ciddi bir suç iþliyor olmayý göze alýp mermiyi eve götürdü. Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir aný olarak saklamaktý.