Tarihimiz sayýsýz savaþlarla doludur. Biz bu savaþlardan baþ kaldýrýp ne memleketi imar edebilmiþ, ne de kendimiz refaha kavuþmuþuzdur. Bunun sebebi, bizim suçumuz olduðu kadar düþmanlarýmýzýn da suçudur. Çünkü baþta Ruslar olmak üzere düþmanlarýmýz hep þöyle düþünürlerdi:
"Türklere rahat vermemeli ki, baþka sahalarda ilerleyemesinler."
Bunun için de sýk sýk baþýmýza belalar çýkarýrlar, savaþlar açarlar, bazý millet ve topluluklarý "Ýstiklal" diye bize karþý kýþkýrtýrlardý.
Biz böyle durmadan savaþýrken de o zamanlar askere alýnmayan gayri müslimler zenginleþirlerdi.
Onlarýn neden zengin, bizim neden fakir kaldýðýmýzý bir köylü, Atatürk'e verdiði kýsa bir cevap ile çok güzel açýklamýþtýr.
Atatürk, Mersin'e yaptýðý seyahatlerden birinde, þehirde gördüðü büyük binalarý iþaret ederek sormuþ:
- Bu köþk kimin?
- Kirkor'un...
- Ya þu koca bina?
- Yorgo'nun...
- Ya þu?
- Salomon'un...
Atatürk biraz sinirlenerek sormuþ:
- Onlar bu binalarý yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananlarýn arkalarýnda bir köylünün sesi duyulur:
- Biz mi nerede idik? Biz Yemen'de, Tuna Boylarý'nda, Balkanlar'da, Arnavutluk Daðlarýnda, Kafkaslar'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaþýyorduk Paþam...
Atatürk bu anýsýný naklederken:
- "Hayatýmda cevap veremediðim tek insan bu ak sakallý ihtiyar olmuþtur" derdi.