Tarih: 20 Agustos 2006
Yer: Trabzon Meydan Parki
Trabzon halkinda endiseler artmaya baslar. Meydan Parki'nda oturup caylari-simitleri esliginde gazeteleri okuyan taraftarlar bir yandan da takimi düsünmektedirler.
- Yahu bu Fetih Takke neden citti da? Keske göndermeselerdi oni.
- Hacan kendu istemus ya citmeyi. Biruleri de diy ki usagi zorla könderdiler. Kerci ha bu yeni aldikleri Parselinyo nasil bir futbolci acaba?
- Valla tünya yildizi diyler. Oni pirak da bu Zirtkomyak'a ne oldi ya? Usak yitti citti.
- Dema!
- Hep bu Kazaroni ve yönetimin isi. Usagin kafasini karistirdiler. Bi cit dediler bi cel. Usak da ne yapacagini sasirdi.
- Ne dersun! Aha pak ne diy birisi; bu takim calismay kampta, anca yatayler diy. Dogru midur ha bu is?
- Kazaroni “calismaya kerek yok, maclarda güc kazaniruz” demis. Hacan nasil olazak bu is?
- Uyyy, tuzlayayim de kokmasun.
Tarih 6 Eylül 2006
Yer: Trabzon MAY Tesisleri
Trabzonspor lige baslar baslamaz tepe taklak olmus, oynadigi kötü futbol ve aldigi kötü sonuclarla tepki cekmeye baslamisti. Trabzonspor yönetim kurulu bu durum karsisinda hemen toplanir. Baskan Ruhi Akbayrak hisimla girdigi toplanti odasinda bagirir:
- Arkadaslar Kazaroni ile olmayacak.
- Cok fena Baskanim.
- Ne bu böyle? Millet anlayacak misyonumuzu. Bundan daha asikar olamazdi.
- Evet Baskanim. Kovalim ama tazminati cok.
- Arkadaslar bizim görevimiz belli, küresel bir davamiz var. Siz kalkmis tazminat diyorsunuz. N'olcak canim, veririz neyse parasi. Kasa Trabzonspor'un kasasi degil mi? Daha ne?
- Tamam Baskanim. Ama kimi getirecegiz?
Bu soru toplanti odasini büyük bir sessizlige büründürdü. Herkes kara kara düsünürken cesitli fikirler ortaya atiliyordu:
- Camiaya yakin olmali ki milllet ses cikarmasin...
- Cok basarili olmamali, basimiza dert acar...
- Karizmatik olmamali, öne cikmasin...
- Trabzonlu olmamali, damari tutar...
Sessizligi Akbayrak'in sesi bozar:
- Buldum.
Tarih: 8 Eylül 2006
Yer: Washington, Beyaz Saray
Corc Push günlük basin özetlerini okumaktadir. Dosyalari incelerken bir tanesinin üzerinde "cok gizli" ibaresini görür. Yardimcisinin odadan cikmasini bekledikten sonra bu dosyanin üzerindeki mühürü acarak kisa bir metinden olusan mektubu okur:
"Cok gizli. Okuduktan sonra imha ediniz.”
Push gözlerini sayfanin ortasindaki cümleye kaydirir.
“Trabzonspor'un yeni teknik direktörü Ziya Soğan."
Push’un suratinda saklayamadigi bir gülümseme yayilir. Mektubu kagit kesicisinden gecirerek imha ettikten sonra koltugunun arkasindan Beyaz Saray'in bahcesini gören pencereye yanasir. Iki elini cebine koyarak bahceyi izlemeye dalar. Isler tam istedigi gibi gitmektedir.
Tarih 23 Eylül 2006
Yer: Trabzon Avni Aker Stadyumu Toplanti Odasi
Saat 20:50
Trabzonspor on yildan sonra Galatasaray'i Trabzon'da ilk defa yener, bes milyon taraftar bogulur. Herkes “Sampiyon Trabzonspor”, “En taze Soğan, Ziya Soğan!” tezahüratlari atmaktadir.
Avni Aker Stadyumu toplanti odasinda ise baska bir durum söz konusudur. Ziya Soğan acele toplantiya cagrilmistir. Mahcup mahcup iceri giren Sogan masaya oturur. Cevresindeki yöneticilerin kizgin bakislari karsisinda basini eger.
Birden kapiyi tekmeleyerek iceriye Ruhi Akbayrak girer; Hoca'nin oturdugu masaya hiddetle yumrugunu vurup bagirir:
- N'apiyorsun lan sen! Deli misin be! Ne yeniyorsun ulan GS'yi?
- Valla Baskanim, ben de anlamadim nasil oldu...
- Hadi BJK'yi yendin, göz boyamak icin iyi oldu dedik. Ulan nedir bu is? Biz sana gel takimi ayaga kaldir diye mi bu kadar para veriyoruz Allah'in keli!
- Baskanim, defansta bi manyak var Stepanof, hayvan herif, o kadar ugrasiyorum, her defansif hatayi temizliyor. Bir de Kökteniz var, at gibi kosuyor, Mars'tan gelmis gibi oynuyor. "Oglum" diyorum, "git defansa yardimci ol" diyorum engellemek icin ama herifi durduramiyorum. Zaten Ersen denen adam geleni atiyor. Bunun burnunu falan kirdirsak iyi olur; kafa atamaz. Ama bakin Zirtkomyak'i kestim. Her maca Hasan the Third ve Ferhat Göcmüs'le cikiyorum. 7-0-3 oynatiyorum. Daha n'apayim...
- N'aparsan yap ulan! Biz elimizden gelenin daha fazlasini yapiyoruz. Sen de yap! Uluslararasi kriz cikaracaksin!
- Baskanim böyle yapmayin, korkuyorum.
- Kork ulan kork! Al sana yeni taktik: Kork! Anladin mi? Kork!
Ziya Sogan basini egmis beklerken, Akbayrak'in telefonu calar. Arayanin kim olduguna bakan Akbayrak hayiflanir:
- Al iste! Al basina belayi! Öhöm öhöm... Buyrun Sayin Basbakanim.
Isittigi kelimelerden suratini eksiten Akbayrak durumu toparlamaya calisir:
- Biliyorum Sayin Basbakan. Merak etmeyin, müdahale ediyorum. Ben de sayin Basbakan, ben de kafama edeyim, evet Basbakanim, tamam Basbakanim, hallediyorum. Evet efendim, parola 26 Kasim biliyorum, unutmadim. Saygilarimla.
Telefonu kaparan Akbayrak tekrar Sogan'in yanina gelir:
- Ziyaa, Ziyaaaaaaaa... Duydun mu? Parola 26 Kasim! Anlasildi mi?
Tarih 26 Kasim 2006
Yer: Basbakanlik Konutu
Saat 20:45
"Evet sayin seyirciler, mac bitti. Fenerbahce Trabzonspor'u 2-1 yendi. Alti mactir puan alamayan 40 yillik efsane Trabzonspor dibe vurdu, küme düsme potasina yerlesti. Halbu ki bir bucuk ay önce sampiyonluk tezahüratlari atiliyordu..."
Macin bitisiyle rahat bir nefes alan Basbakan Erdogmus görevini yapmanin verdigi huzurla Washington'u arar. Telefonu Corc Push acar:
- Seni dinliyorum Teyip.
- Sayin Baskan, bizim cocuklar isi bitirdi. Hatta söyle diyeyim; our boys have done it.
- Güzel, coooook güzeeeel...
Ayni saatlerde Vatikan
Papa Kartzinger söminesinin basinda koltugunda oturmaktadir. Iceriye giren Kardinal telefonu uzatir:
- Efendim, Washington.
Telefonu alan Papa yine dinginlikle sorar:
- Anlat bakalim Corc... Hmmm... Cok güzel... Artik rahatca Türkiye gezime cikabilirim. Tesekkür ederim Corc. Bay Erdogmus'a sahsi tesekkürlerimi kendim iletecegim.
Telefonu kapatan Papa ici gülen gözleriyle söminede yanan atese bakar. Sandalyesinde biraz sallandiktan sonra telefonu tekrar eline alip, tuslara basmaya baslar. Ahizeyi yavasca kulagina götürür; cok bekletmeden karsi taraf da telefonu acar. Papa söze kendi girer:
- Sayin Baskan, ricanizi yerine getirdim. Begendiniz mi?
Karsidaki karanlik ses cevap verir:
- Evet gövüyovum Sevgili Papa gövüyovum. Cok tesekküv edevim. Tüvkiye'ye geldiginizde ugvamadan ayvilmayin lütfen; bozuluvum...
- Pek tabi. Yalniz bu tip yollarla nereye kadar Baskan? Bu Trabzonspor bir gün özüne dönmeyi akil ederse, basarili olmalarina benim bile engel olamayacagimi sen de biliyorsun degil mi?
- Biliyovum sevgili Papa ama nevde onlavda öyle AKIL? Hahaha hahaha!
- Haha haha haha... Güldürme Baskan, altima iseyecegim, tutamiyorum zaten. Hahaha hahaha haha...
(Yazar Bazı Sebeplerden Daha sonra açıklanacaktır)