aytex Nickli Üyeden Alıntı
Sevgili dostlar, değerli arkadaşlar, BMN forumunda acaba kim ne yazdı diye merak ettiğim birinci konu, "bu başlık..." Ancak ne hikmetse, bu tür konular ilgi çekemiyor,görüşler 3 sayfayıı geçemiyor. Bugün ayağımıza batan dikenlerin, dün ekildiğini, yarın ayağımıza batacak, içimizi acıtacak dikenlerin de bugünden ekiliyor olduğunu hatırlatayım. Ve bunun farkında olmadığımızı da...
Trabzonspor camiası geride kalan kayıp yıllarda bir nevi sivilleşememe sorunu yaşadı... Tüm herkes ve hepimiz her şeyi Trabzonspor'dan bekledik. Sportif başarı, -ki bu futbol takımının birincil görevi- kurumsal adımlar ve bu adımların ertesinde çağdaş dünya kulübü... Futbol kulüpleri zaman zaman ve hatta çoğu zaman bir yığın bürokrasi içine gömülür giderler... Bu kulüplerin çalışanları , vizyonlarıı ve imkanları ne kadar geniş olsa da, atalet anlayışı onları da sarar; bir şey yapamazlar...
Mesela, 2002 yılı ile 2005 yılı arasında profesyonel kadrolar 100 bin üye projesini başlattı. Bunun yanında kulübün lisansör ve sponsor sayısı artırıldı. Bunların yanında kulüp kendi ürününü kendi üretir hale geldi. Tüm bunları yapanlar, kulübün çalışan insanları... İki sene önce Trabzonsporlu ünlü bir reklamcı (aynı zamanda sanatçı) ağabeyimiz dedi ki, "Aytekin, kulübün dışında, kulüp için fikir üreten bir thing-thang oluşumu var mı? Gaziantepspor, beni arayıp akıl danışıyor. Neden bildiklerimi kendi takımım için kullanmayayım" diyordu...
Böyle insan sayısı fazla ama bu insanlar örgütlü bir şekilde bir araya gelemiyor. Galatasaray arama konferasları tertip ediyor, beyin fırtınaları düzenliyor; proje ekipleri kuruluyor. Oysa BMN'de binlerce fikir heba olup gidiyor. Sadece forumda yazılıp kalıyor. Dün ve evvelsi gün ne dendiğine bile bakılmıyor. Günlük bir gazeteki haberler gibi, o gün buradaki görüşler tükenip gidiyor; unutuluyor.
Biz de dergide başlık attık; halkın takımı halka açılıyor diye... Ancak, camiamız kendi taraftarına uzak, taraftar camiasına soğuk... Bakmayın, öldüresiye sevdiğimizi... Kulübümüz maalesef taraftarından bihaber... Kimine sorsan yedi milyon Trabzonsporlu var. Başka biri sekiz diyor. Doğrusunu kulüp bilir diye düşünüyorsunuz, behey, yanılıyorsunuz... Kulübün de haberi yok, sen de haklısın sen de haklıısn hali... Avrupa'nın ünlü kulüpleri, sadece taraftar sayısını bilmiyor, bir yıl içinde ne kadar forma satacağını bile hesap edebiliyor. Oysa, biz ha babam ha babam deyip forma üretiyoruz. Sonra elimizde kalıyor; depolara kapatıyoruz.
Taraftar-kurum ilişkilerini sorgularken, taraftarrına yabancılaşmış bir camiada yaşadığımız gerçeğinin altını çiziyorum. Yani, kulübü, takımı mahsenlere kapatıp, onu ulaşılmaz gösterip, dışarda bekleyen taraftara, "Haa, karışmayın, karıştırmayın, kutsalınız burada, birlik olun yeter" demek olmaz... Birlik-bütünlük denen o soyut kavramın daha da somutlaşabilmesi için kulübün gerçekten halka inmesini birinci şart olarak bir yerlere yazdıktan sonra bize düşen ne? Neden birlik olacağız? Kime karşı?
Çok uzattım farkındayım, bizim kıyıda(yani taraftar cenahında) birlik-bütünlük eşittir örgütlü olmaktır. Futbol bürokrasisine, futbolun imtiyazlı çocuklarına, bu imtiyazlı çocukları büyütenlere, elindeki imkanları spor ve futbol adına adil dağıtmayanlara... Ve, ve...
Kendi içimize bu birlik-bütünlük için söylenecek bir kaç madde de var elbette; belki yeni bir taraftar olma kültürü benimsemek gerekiyor. Katılan taraftar kültürü... Katılımcı taraftar... Sadece maça gitmeyen... Sadece forumlardan eleştiri göndermeyen, örgütlü bir çatı altında, kendi camiasının seslerini kurumsal bir yapıda veren ve ardından meramını tüm ülkeye anlatabilen. Biz söyüyoruz, biz dinliyoruz. Kapalı devre olmuyor, yetmiyor...
Şimdilik bu kadar...