Bülent Þirin Nickli Üyeden Alýntý
Laz müteahhit tiplemesi vardýr hani.. Boþ arsayý bulur, alabileceði en yüksek kat iznini alýr, üstüne mutlaka birkaç kaçak katý da çýkmayý ihmal etmeden, inþaatý bitirir, daireleri satar, parayý cebine koyar, yeni bir boþ arsa peþine düþer..
Her türlü estetikten yoksun, kötü, ruhsuz bir sürü bina.. Planlamasý olmayan çirkin þehirler.. Az geliþmiþ, üçüncü dünya ülkesi Türkiye!..
Neden kimse, bir eser, bir iz, bir damga býrakmak istemiyor? Neden, kendi imzasýný atacaðý bir bina yapmýyor? Nesiller boyu ayakta duracak ve herkesin birbirine büyük bir hayranlýkla göstereceði, “Bak bu binayý filanca kiþi yapmýþtý” dedirtecek bir eser inþasý o kadar mý zor? Hadi masraflý diyelim, ama ömrün boyunca bir tek kere bile düzgün bir iþ yapamayacak kadar az mý para kazanýyorsun be adam?!..
*
Haydi yönetici profili çizelim hep birlikte..
- Takým iki baþarýlý sonuç aldýðýnda gazetelerde piþkin piþkin sýrýtarak “Hedef þampiyonluk” demek,
- Yeni yapýlan transferlerin arkasýnda aðzýn en yaygýn haliyle durmak, ayný futbolcu sezon ortasýnda paralarý cebe indirdikten sonra kovulurken hiç ortalarda gözükmemek,
- Yöneticilik süresi boyunca altyapý binasýna hiç adým atmadýðý halde “Geleceðimiz bu çocuklardadýr” hamasi edebiyatýyla bizleri aptal yerine koyduðunu zannetmek,
- Entelektüel birikimi ve kültürel altyapýsý olduðu sonucunu çýkarabileceðimiz tek bir düzgün cümle kuramamak,
- Futbolun “F”sinden habersiz olduðu yetmiyormuþ gibi yönetim biliminin “A”sýndan da habersiz olduðunu icraatlarýyla göstermek,
- Her hakem hatasýnda “Bugüne kadar hakemler hakkýnda hiç konuþmadýk ama..” diye baþlayan ve genelde “Bir daha olursa tepkimiz çok sert olur” þeklinde biten saçma sapan demeçler verip bu haliyle “Aðýr abi” olduðunu zannetmek,
- Kaybedilen maçlardan sonra hep “Önümüzdeki maçlara bakacaðýz” özgün (!) cümlesini kullanmak,
- Yönetim içinde gizli kalmasý gereken bilgileri, gazetecilere þirin görünmek için “Aman benden duymuþ olmayasýn ha” diyerek sýzdýrmak,
- Taraftara þirin gözükmek için de, “Bu büyük taraftarý kimsenin üzmeye hakký yok” diye nutuk çekmek, ama gerçekten bilet parasýný verip sahaya giren ve tek derdi adam gibi maç izlemek olan hakiki taraftarýn hakkýný korumak yerine, kulüp üzerinden nemalanmaktan baþka hiçbir amacý olmayan sözde taraftar gruplarýna bedava bilet daðýtarak onlarý kendi safýna çekmeye çalýþmak,
- Kulübün kaynaklarýný kullanýrken, kendi parasýný kullanmada gösterdiði özen yükümlülüðünün binde birini bile göstermemek, daha da acýsý, buna gerek dahi duymamak,
- Takýmýn kendi sahasýnda oynadýðý karþýlaþmalarý bir þov haline getirmeyi hiç düþünmeden, geliþmiþ ülkelerde bu iþler nasýl organize ediliyor diye hiç kafa yormadan, daha fazla taraftarý sahamýza nasýl çekeriz, tribünde küfrü nasýl önleriz, insanlarýn eþleriyle birlikte maça gelmelerini nasýl saðlarýz, gerçek taraftarýn insan gibi maç seyretme hakkýný nasýl tesis ederiz gibi sorularý tamamen gündem dýþý tutarak yöneticilik süresini doldurmak,
- Yöneticisi olduðu takýmýn kendi özgün modelini yaratma zorunluluðu olduðu bilincine sahip olmamak, manifestosunu yazmasý gerektiðini bilmemek, bu þýkký okuduðunda “Manifesto da nedir ula?” diye yanýndaki arkadaþýna sormak,
- Hiç üzerine vazife olmadýðý halde, medyada en çok görüleceði alan bu olduðu için transfer iþine burnunu sokarak her defasýnda kulübü milyonlarca dolar zarar uðratmak, sonra da böyle bir þey hiç olmamýþ gibi davranabilecek karakter yapýsý geliþtirmeyi becerebilmek,
- Yöneticilik yaptýðýnýz kulübün gerçeklerinden o kadar habersiz olmak ki, olmasý halinde kulübün kapýsýndan bile içeri giremeyeceðini görmeden “Beþ maçý da kaybetsek kongre kararý almayacaðýz” diye demeç verebilmek,
- Vs. vs.vs….
*
Tanýdýk geldi mi?
*
Trabzonspor Kulübü iyi yönetilmiyor.. Bu kötü idare tarzý da ister istemez sahaya yansýyor ve takým da almasýný beklediðimiz güzel neticeleri alamýyor.. Alamadýðý gibi, alabilecek olmaktan da hayli uzak bir görüntü veriyor..
Bu zamanda, eksikliklerin, yanlýþlýklarýn söylenmesi, “Ben demiþtim kardeþim”in rahatlýðýna uzanýlývermesi iþin en kolayý.. Hatalardan ders çýkarýlmasý anlamýnda belki gerekeni de.. Ancak bunun yanýnda, çözüm yollarýnýn gösterilmesi ve kriz anlarýnda doðru kararlar alabilme kabiliyetinden yoksun olduklarýný gösteren bu arkadaþlarýn önlerine ýþýk tutulmasý da gerekiyor..
Deðerlerini kaybeden, kendi kendini deðersizleþtirme yolunda büyük çaba harcayýp, bunu da büyük takým olmanýn olmazsa olmaz bir þartý gibi önümüze sunma iþtiyakýndaki bir nesle aþina olmadýðýmýz gibi, böylelerine derdimizi anlatma noktasýnda da çok hevesli deðiliz..Ancak mezkur olan Trabzonspor ise, böyle bir hakký kendimizde görmek gibi derin bir kibir çukuruna düþme tuzaðýna da gelmeyiz, hamdolsun!..
*
Özkan Sümer’le baþlayýp, Atay Aktuð’un birinci dönemiyle devam eden Trabzonspor’u kendi gerçeklerini görerek yönetme mantalitesi ikinci Aktuð dönemiyle “Hak ile yeksan” edilince, Albayrak ve ekibinin önleri açýlmýþ oldu.. Baþarýya aç, þampiyonluk gelsin de nereden gelirse gelsin zihniyetine gelmiþ/getirilmiþ taraftar topluluðunun desteði, þehir içindeki aklýselim sahibi olduðuna inanýlan insanlarýn bölünmeye mahal vererek kendilerini bitirmeleri (buna biz de dahiliz!), konjonktür ve daha önce defalarca yazýp çizdiðim onlarca sebep.. Sonuç : Albayrak Baþkan, Trabzon nereye!..
Her daim delikanlýlýðýndan dem vurarak böbürlenen Trabzon insaný, kendisine yapýlan haksýzlýklara karþý yürür ve “Haksýzlýk karþýsýnda susan dilsiz þeytandýr” Hadis – i þerifindeki manayý kavrayýp kusursuz biçimde yerine getirirken, bir de baktýk ki, haksýzlýðý yapan düþüncenin türevleri ile kolkola girmiþ seçim salonlarýnda boy gösteriyor.. Onunla da kalmýyor, kulübü teslim ediyor.. Ne için? Yeter ki baþarý gelsin!..Baþarýsýný, kiþiliðini kaybederek kazanmýþ bir tane kiþi ya da kurum örneði var mýdýr acaba dünyada?!.. Ya da bu hareketi de açýklayabilecek bir uydurma hadis mi bulmalý?!..
*
Yoo, hayýr Sofistler gibi yapmayacaðým.. Amacým varolan kurulu düzeni yýkýp, yerine gelecek olana da muhalefet etmek deðil elbette..
Ama býrakýn da;
- Fatih Akyel’i transfer etmek yetmiyormuþ gibi bir de bu takýmýn ikinci kaptaný yapan zihniyete,
- Gidiþini açýklayamayan bir adamý hangi kriterleri gözününde tutarak ikinci sefer getirdiklerini dahi bilemeyen bir anlayýþa,
- En bihaber kiþinin bile resmen Trabzonspor’a ihanet olarak deðerlendireceði Lazoroni transferinin ve gönderiliþinin aptallýðýna,
- Yaratýlan besleme taraftar gruplarýyla kendine destek bulma arayýþýnýn zavallýlýðýna,
- Dünya yýldýzý diye iki tane emekliyi bize kakalama sevdasýndaki menajerlerin oyununa gelmedeki iþbilmezliðe,
- Dört trilyon nakit para ile devredildiði söylenen bir kasanýn 22 trilyon borçlu hale getiriliþinin nasýl olabileceðinin mevcut yöneticilerce bile bilinememesindeki þaþkýnlýða, üstelik ortada hiçbir baþarý olmadan bütün bu harcamalarýn neye göre yapýldýðýnýn açýklanamamasýna,
- 8 ayda 3 hoca 20 de futbolcu transfer edip bunun Trabzonspor’a külfetinin en azýndan vicdanlarýnýzda bir azap bile yaratmadýðýnýn çok net bir þekilde gözlemlenmesine ve bunun gibi nicelerine býrakýn da diyecek iki kelamýmýz olsun!..
*
Peki ne olacak? Hiç merakta kalmayasýnýz Trabzonspor’a bir þey olmaz..Tökezler, sendeler, belki yere düþer.. Ama her defasýnda kalkmayý bildiði gibi bu defa da kalkar..Üzerindeki tozu, çamuru þöyle bir silkeler, gerekirse yýkanýr, yoluna daha temiz bir þekilde devam eder..
En kýsa zamanda mali genel kurul seçimli hale dönüþtürülür, þehrin ve yönetimin üzerindeki baský ortadan kaldýrýlýr, bu süreçte saha sonuçlarý baþarýlý giderse ve yönetim idari anlamda da baþarýlý olduðuna inanýrsa yeniden aday olur, devam eder.. Bu þekilde olmazsa birileri çýkar el atar, omuz verir, destek olur hasta yeniden saðlýðýna kavuþur.. Ne “Hayatta kalma” badireleri atlatmýþ Trabzonspor, bu fýrtýna ile “Ayakta kalma” sorunu yaþamaz.. Eninde sonunda dere yataðýný bulur..
*
Laz müteahhide ne mi oldu? Hiçbir kalýcý eser býrakmadan yoluna devam ediyor.. Bilmemkaç katlý binayý yap, daireleri sat, parayý cebine indir.. Kimse apartman görmeye gelmiyor ama, Sümela Manastýrý yüzyýllardýr orada duruyor.. Her yýl gelen onbinlerce ziyaretçisi de cabasý..
Neden acaba? Adamýmýz þimdi bunu düþünüyor..
Yusuf Reha Alp