Sayfa 3 Toplam 3 Sayfadan BirinciBirinci 1 2 3
Toplam 67 adet sonuctan sayfa basi 51 ile 67 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: "Siyah Çelenk Operasyonu"...!

  1. #51


    Selman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.02.2006
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    2,015

    Standart

    Dört bölüm mü kaldı şimdi?Hepsini beraber okursam daha iyi olacak.Ben heyecana gelemem.Bir süre daha başlığa uğramıyorum

  2. #52

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Aslında 4 bölüm kaldı ama nedense; "şahıs" olayı yazı ile değilde sözlü olarak anlatacağı için biraz zor olacak buraya geçirmek. Ses kaydetme cihazı ile kaydetmemeiz gerekecek galiba...

  3. #53

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Sınavlar sonunda bitti. "Hayat varmış"!!

    ...operasyona devam



    Bölüm 17

    Operasyondan Dört Gün Önce İstanbul

    Hava kararmaya başlamıştı,Üsteğmen Mustafa Sütlüce'ye doğru yol alırken son iki gündür yaşananları ve bu tempo içinde gözden kaçırdığı bir detay olup olmadığını düşünüyordu.
    Merter ile Cevizlibağ arasında sıkışan trafik Üsteğmenin akıl oyunlarını dağıtmaya yetmişti.Şimdi trafiğin zamanı mı diyerek iç çekti,yorgundu.Sonu gelmeyecekmiş gibi görünen dur kalklar araç içinde tek olanlar için daha bir çekilmez oluyordu.
    Hiç kimsen yok oğlum dedi kendi kendine, ne sıkışık trafikde sohbet edebileceğin,ne de sıkıldığın günlerde yanında olacak kimsen yok.

    Neyseki Cevizlibağ'dan sonra açılan trafik Üsteğmeni bu karamsar ruh halinden uzaklaştırmıştı.Yarım saat sonra elindeki adrese ulaştı.
    Şule'nin bilgisayarından çıkan adrese göre Fatih semtindeki dairenin sahibi burada oturuyor olmalıydı.Şimdi bu insanları tedirgin etmeden kiracıları hakkında bilgi edinmeliydi.

    Üsteğmen zili çaldı,kapıyı açan 55 yaşlarında oldukça kilolu,her mahallede bulunan meraklı teyzeleri andıran bir kadındı.
    - İyi akşamlar teyzeciğim,Beytullah Bey'le görüşmek için rahatsız ettim,kendisi evde mi acaba?
    - Evde,az bekle çağırayım.

    Yanıldığını düşündü Üsteğmen,meraklı birine benzemesine rağmen kim olduğumu sormaması garip.Az sonra üzerindeki pijamalardan evde dinlendiği anlaşılan Beytullah Erşan, dış kapıya açılan koridorun ucunda belirdi.
    - Buyrun beni sormuşsunuz ne vardı?
    - Beytullah Bey merhaba,müsaitseniz sizinle biraz konuşmak istiyorum
    - Sen kimsin kardeşim,hayırdır inşallah...
    - Ah özür dilerim,kendimi tanıtmadım.Ben Adnan Selçuk,emlakcıyım efendim.Sizinle bu Fatih semtindeki daireniz için görüşmek istiyorum.
    - Ne olmuş bizim dairemize?
    - Beytulah Bey bana 5 dakika ayırın lütfen, dairenizin olduğu arazi üzerinde bazı planlarımız var size bundan bahsetmek isterim.
    - Ee içeri buyur o zaman kapıda kalma.

    Salona geçip oturduklarında Üsteğmen Anadolu insanını kandırmanın ne kadar kolay olduğuna bir kez daha tanık oluyordu.
    - Beytullah Bey,böyle aniden ziyaret ettiğim için kusura bakmayın,daire sahipleri ile yüz yüze görüşmeyi tercih ediyorum.Efendim, biz Fatih'deki yeniden yapılanma projesi kapsamında eski evleri yıkıp yerine büyük ve lüks apartmanlar yapacağız.Tabi araziler bize ait olmadığı için tapu sahipleri ile görüşüyoruz,yaptığımız apartmanlardan tapu sahiplerine yeni daireler vereceğiz.Öğrendiğim kadarıyla sizin oradaki daireniz zaten boşmuş...
    - Yok yok, boş değil kirada benim evim.
    - Kirada mı, ama benim muhtarlıktan aldığım kayıtlara göre boş görünüyor eviniz.
    - Belki kiracı muhtarlığa kayıt yaptırmamıştır,o yüzden boş görünüyor olabilir mi?
    - Olabilir,ne zamandır kirada eviniz?
    - İki yıl oldu neredeyse
    - Hayret, bu kiracılara güven olmuyor.İki yıldır otur ama muhtarlığa ikametini verme olacak iş mi?
    - Valla ben de anlamadım ama bir ara hatırlatırım bunu.Zaten biraz garip adamdır benim kiracım,ama paralıdır geçen sene bir yıllık kirayı peşin ödedi.
    - İyi kiracı bulmuşsunuz Beytullah Bey, o kadar zengin adamın o semtde işi ne,şanslısınız vallahi.
    - Kiracımın paradan yana derdi yok,Laleli'de dükkanı var.Bende Laleli'de çalıştım yıllarca, bilirim az çok oranın esnafını,benim kiracı Emin Kasım sessiz adamdır.Aslında ben biliyorum benim evi niye tuttuğunu,anlarsın işte...

    Ev sahibinin yüzündeki muzip ifadeyi gören Üsteğmen,anlarım tabi dedi bıyık altından gülerek.Aradığı kişi hakkında yeterli bilgiyi almıştı.Daha detaylı bilgiyi askeri istihbaratın bilgisayarından öğrenebileceğini biliyordu nasılsa.Şimdi kaybolma zamanıydı.
    - Beytullah Bey,siz bu konuyu bir düşünün.Ben müsait bir zamanda gelir konunun detaylarını size aktarırım,eğer evet derseniz hiç para harcamadan çok lüks bir daire sahibi olacaksınız.
    - Düşünmeye gerek yok aslında beyim,teklifiniz çok mantıklı zaten bizim bina virane oldu.Ne zaman isterseniz gelin görüşelim,ben genelde evdeyim.

    Gayet memnun şekilde evden uğurlanan Mustafa Üsteğmen,cep telefonundan Zeki'yi aradı.Zeki,Şule'nin evinde işini bitirip karargaha dönmüştü bile.
    - Bana derhal Laleli'de esnaflık yapan Emin Kasım'a ait tüm bilgileri toparlamanı istiyorum Zeki.Kimdir nedir,ne yer ne içer her şeyi istiyorum.
    - Hemen komutanım, komutanım bir iz mi buldunuz?
    - Umalım öyle olsun Zeki,umalım öyle olsun...

    Aynı Saatlerde Beykoz - İstanbul

    Emin Kasım yıllar evvel yaptırdığı villasında ajandasına çizdiği kroki üzerinde çalışmaya devam ediyordu.İşi bitirdikten sonra kimseye görünmeden nasıl uzaklaşacağını en ince ayrıntısına kadar hesaplamalıydı.
    Sokaklar arasındaki mesafeyi,bu mesafeleri ne kadar zamanda kat edeceğini, trafik ışıklarını köşe başlarını,dar yada çıkmaz sokakları hafızasına işlemek için sürekli tekrar yapıyordu.
    Eskiden olsa Selimiye'de dolaşarak her yerini öğrenebilirdi.Ama şimdi neredeyse her iş yerinin önünde kaldırıma bakan güvenlik kameraları vardı,tabi emniyetin yerleştirdiği kameralarda cabası.O semtde ne kadar çok gezerse arkasında o kadar çok görüntü bırakırdı.
    Saatine baktı,uykusuz kalmamalıyım diye düşündü.Ajandasını kapatıp yatağına uzanırken üç gün sonra ülkede olacakları düşünmeye başladı,çok şey değişecek diye mırıldandı.Çok şey...

    Devam Edecek

  4. #54


    Selman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.02.2006
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    2,015

    Standart

    Eyvallah Eren.Bittiğinde altına "Bitti" diye not düşersen bizde okuruz

  5. #55

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Son 2 bölüm sen okumaya başla bence şimdiden

  6. #56


    Selman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.02.2006
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    2,015

    Standart

    Hani nerde?

  7. #57
    Reel0036 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2006
    Yaş
    47
    Mesajlar
    0

    Standart

    Bordomavi net'in saygıdeğer üyeleri,değerli yöneticiler.

    Siyah Çelenk Operasyonu,2005 yılının Aralık ayından itibaren kaleme aldığım ve internet de üyesi olduğum askeri forumlarda yayınladığım bir eserdir.

    Bu öykü,ilk olarak www.birliknet.com daha sonra da www.trmilitary.com ve son olarak şahsıma ait http://reelstrateji.blogcu.com/ adreslerinde tarafımdan yayınlanmıştır.Yayınlanmış her bölümün noter tarafından adıma onaylanmış orjinal hali elimdedir.
    Aynı zamanda şahsıma ait bu öykü farklı sitelerde farklı kişilerce, kaynak kişi ve link belirtilerek yayınlanmakta ve ben de bundan büyük mutluluk duymaktayım.

    Ancak;Bu forumda SWEETROSE isimli arkadaşımızın benim eserimi kaynak belirtmeden kendi adıyla yayınlamasını şiddetle kınıyor emeğe karşı yapılan bu saygısızlığı yine bu forumun değerli üyelerinin ve yöneticilerinin takdirine bırakıyorum.

    Alıntı sweetrose Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Aslında 4 bölüm kaldı ama nedense; "şahıs" olayı yazı ile değilde sözlü olarak anlatacağı için biraz zor olacak buraya geçirmek. Ses kaydetme cihazı ile kaydetmemeiz gerekecek galiba...


    SWEETROSE arkadaşımız bu tür mesajları ile öykünün yazarı,yani beni tanıdığı izlenimi uyandırmakta,bu eseri benim ağzımdan yazdığını ima etmektedir.
    Ben bu arkadaşı tanımadığımı ifade etmek istiyorum.Dolayısıyla benim öykümü ses cihazıyla kaydetmesi gibi bir olasılık asla söz konusu değildir.
    Öykünün kaç bölüm olacağı henüz netleşmediği gibi,4 bölüm sonra biteceği şeklinde yapılan iddianında bir aslı yoktur.

    SWEETROSE arkadaşımız öykümü yayınlarken en azından alıntı yaptığı kaynağın linkini yayınlama nezaketini gösterseydi inanın çok sevinir bu mesajı yazma gereği duymazdım.
    Ancak beni tanıyan ve bu forumu takip eden bazı dostlarım,konudan beni haberdar edince bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.

    Bordomavi net'in değerli üyeleri, kaleme aldığım bu öyküyü,askeri-siyasal konuları içerik kabul eden forumlarda yayınlarken amacım;Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli ve en gizli birliklerinden biri olan Özel Kuvvetler Komutanlığı hakkında bilgi vermek,bu komutanlıkda görev yapan kahraman Bordo Berelilerin hayatlarından kesitler sunmaktı.

    Bu öyküyü,forum çatısı altında SWEETROSE arkadaşımızın yaptığı gibi Özel Kuvvetler operasyonudur ya da gerçek olaylar anlatılıyor şeklinde yansıtmak herşeyden önce Askeri makamlarca suç kabul edilmektedir.
    Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın operasyonları Genelkurmay Başkanlığı tarafından halka duyurulmadığı sürece 3.şahıslar tarafından açıklanamaz.
    Özel Kuvvetler Komutanlığı (Bordo Bereliler) ileri teknoloji ürünü cihazlar ve silah sistemleri ile donatılmış üstün eğitim ve esnek bir komuta sistemine sahip çok maksatlı bir kuvvetdir.Herşeyden evvel bu komutanlığın tüm faliyetleri birinci dereceden gizlilik arz etmektedir.

    Bu vesile ile üyesi olduğum Bordomavi net'in tüm üyelerine ve değerli yöneticilerine saygılarımı sunar,çalışmalarınızda başarılar dilerim.

    Reel0036
    http://reelstrateji.blogcu.com/
    Konu Reel0036 tarafından (14.12.2006 Saat 18:31 ) değiştirilmiştir.

  8. #58
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Kaya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.1999
    Nereden
    İzmir
    Yaş
    41
    Mesajlar
    25,832

    Standart

    Burada bir yanlış anlama olacaktır. "Sweetrose" kullanıcı adlı arkadaşımız kendisine ait olmayan bir eseri sahipleneceğini düşünmüyorum...

    Kaldıki;

    Başlığın ilk mesajında şöyle bir açıklama getirmiş durumdadır...

    "16 Bölüm halinde yazılmış olan bu eseri değerli bir askeri şahsiyet gerçek olaylardan derleyerek yazmıştır. Beğeneceğinize emin olduğum bu eserin ilk bölümünü yayınlıyorum. Eser notere onaylatılıp şahsa ait olarak imzalanmıştır."

    Kısacası burada bir art niyetten çok, bir yanlış anlama söz konusu olabilir...

    Size ait olan bu yazı için öncelikle biz teşekkür ederiz.
    “Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
    Malik bin Dinar

  9. #59

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Alıntı Reel0036 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bordomavi net'in saygıdeğer üyeleri,değerli yöneticiler.

    Siyah Çelenk Operasyonu,2005 yılının Aralık ayından itibaren kaleme aldığım ve internetde üyesi olduğum askeri forumlarda yayınladığım bir eserdir.

    Bu öykü,ilk olarak www.birliknet.com daha sonra da www.trmilitary.com ve son olarak şahsıma ait http://reelstrateji.blogcu.com/ adreslerinde tarafımdan yayınlanmıştır.Yayınlanmış her bölümün noter tarafından adıma onaylanmış orjinal hali elimdedir.
    Aynı zamanda şahsıma ait bu öykü farklı sitelerde farklı kişilerce, kaynak kişi ve link belirtilerek yayınlanmakta ve ben de bundan büyük mutluluk duymaktayım.

    Ancak;Bu forumda SWEETROSE isimli arkadaşımızın benim eserimi kaynak belirtmeden kendi adıyla yayınlamasını şiddetle kınıyor emeğe karşı yapılan bu saygısızlığı yine bu forumun değerli üyelerinin ve yöneticilerinin takdirine bırakıyorum.



    SWEETROSE arkadaşımız bu tür mesajları ile öykünün yazarı,yani beni tanıdığı izlenimi uyandırmakta,bu eseri benim ağzımdan yazdığını ima etmektedir.
    Ben bu arkadaşı tanımadığımı ifade etmek istiyorum.Dolayısıyla benim öykümü ses cihazıyla kaydetmesi gibi bir olasılık asla söz konusu değildir.
    Öykünün kaç bölüm olacağı henüz netleşmediği gibi,4 bölüm sonra biteceği şeklinde yapılan iddianında bir aslı yoktur.

    SWEETROSE arkadaşımız öykümü yayınlarken en azından alıntı yaptığı kaynağın linkini yayınlama nezaketini gösterseydi inanın çok sevinir bu mesajı yazma gereği duymazdım.
    Ancak beni tanıyan ve bu forumu takip eden bazı dostlarım,konudan beni haberdar edince bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.

    Bordomavi net'in değerli üyeleri, kaleme aldığım bu öyküyü,askeri-siyasal konuları içerik kabul eden forumlarda yayınlarken amacım;Türk Silahlı Kuvvetlerinin en önemli ve en gizli birliklerinden biri olan Özel Kuvvetler Komutanlığı hakkında bilgi vermek,bu komutanlıkda görev yapan kahraman Bordo Berelilerin hayatlarından kesitler sunmaktı.

    Bu öyküyü,forum çatısı altında SWEETROSE arkadaşımızın yaptığı gibi Özel Kuvvetler operasyonudur ya da gerçek olaylar anlatılıyor şeklinde yansıtmak herşeyden önce Askeri makamlarca suç kabul edilmektedir.
    Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın operasyonları Genelkurmay Başkanlığı tarafından halka duyurulmadığı sürece 3.şahıslar tarafından açıklanamaz.
    Özel Kuvvetler Komutanlığı (Bordo Bereliler) ileri teknoloji ürünü cihazlar ve silah sistemleri ile donatılmış üstün eğitim ve esnek bir komuta sistemine sahip çok maksatlı bir kuvvetdir.Herşeyden evvel bu komutanlığın tüm faliyetleri birinci dereceden gizlilik arz etmektedir.

    Bu vesile ile üyesi olduğum Bordomavi net'in tüm üyelerine ve değerli yöneticilerine saygılarımı sunar,çalışmalarınızda başarılar dilerim.

    Reel0036
    http://reelstrateji.blogcu.com/
    Değerli kardeşim;

    Günler öncesinde yazılmaya başlanılan bu eserin size ait olduğu bilinen siteden malum ve bunun yayınlanması hakkında daha önce belirttiğim gibi, sizin notere onaylatıp, şahsınıza münhasır olduğunu dile getirmiştim. Kaynak belirtmeden yazılan bu yazının gerçek adresinide bana özelden mesaj atan şahıslara ilettim. Bunun dışında bu yazıyı bana iletip aktaran şahıs ise, kalan 4 bölümün yazılı ve sözlü olarak iki bölümde aktarılacağını yazı ile sunmuştur. Yazıların devamı niteliğindeki 4 bölüm ise; bilinen siteden ulaştığım bir şahsın özel mesajı bana aktarılmıştır. Bunun dışında art niyetin olmadığı malum.

    Olayların gerçekliği hakkında ise; onu bir kere daha düşünmekte yarar olacağını söylemem gerekiyor...

    SWEETROSE arkadaşımız bu tür mesajları ile öykünün yazarı,yani beni tanıdığı izlenimi uyandırmakta,bu eseri benim ağzımdan yazdığını ima etmektedir.
    Ben bu arkadaşı tanımadığımı ifade etmek istiyorum.Dolayısıyla benim öykümü ses cihazıyla kaydetmesi gibi bir olasılık asla söz konusu değildir.
    Öykünün kaç bölüm olacağı henüz netleşmediği gibi,4 bölüm sonra biteceği şeklinde yapılan iddianında bir aslı yoktur.

    Düşünmekte yarar var...
    Konu sweetrose tarafından (14.12.2006 Saat 13:59 ) değiştirilmiştir.

  10. #60
    Reel0036 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2006
    Yaş
    47
    Mesajlar
    0

    Standart

    Alıntı sweetrose Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Değerli kardeşim;

    Günler öncesinde yazılmaya başlanılan bu eserin size ait olduğu bilinen siteden malum ve bunun yayınlanması hakkında daha önce belirttiğim gibi, sizin notere onaylatıp, şahsınıza münhasır olduğunu dile getirmiştim. Kaynak belirtmeden yazılan bu yazının gerçek adresinide bana özelden mesaj atan şahıslara ilettim. Bunun dışında bu yazıyı bana iletip aktaran şahıs ise, kalan 4 bölümün yazılı ve sözlü olarak iki bölümde aktarılacağını yazı ile sunmuştur. Yazıların devamı niteliğindeki 4 bölüm ise; bilinen siteden ulaştığım bir şahsın özel mesajı bana aktarılmıştır. Bunun dışında art niyetin olmadığı malum.

    Olayların gerçekliği hakkında ise; onu bir kere daha düşünmekte yarar olacağını söylemem gerekiyor...
    Düşünmekte yarar var...
    Sn.Sweetrose,

    Siz de takdir edersinizki ne benim, ne de bu öyküyü takip eden okuyucuların kalan 4 bölümün yazılı ve sözlü aktarılacağı bilgisini bir başkasından aldığınızı anlamamız pek mümkün değil.
    Çünkü siz yazınızda " Aslında 4 bölüm kaldı ama nedense; şahıs olayı yazı ile değilde sözlü olarak anlatacağı için biraz zor olacak buraya geçirmek. Ses kaydetme cihazı ile kaydetmemiz gerekecek galiba" demişsiniz.
    Şimdi bu cümleleri okuyan herkes sanırım benim gibi düşünmüştür,yanılıyor muyum?

    Ayrıca yukarıdaki mesajımda belirttiğim gibi öykünün kaç bölüm sonra biteceği netlik kazanmış değildir.Aslında öyküyü taslak halinde yazıp bitirdim,yani final bölümünü bile yazdım ancak,henüz bölümlere ayırmadım ve açık kaynaklarda yayınlamadım.
    Öykü hakkında bilgi aldığınız kişi kimdir bilemiyorum fakat,öykünün devamı hakkında yani içeriği hakkında kimseye bilgi vermediğimi bilmenizi isterim.

    Bu vesile ile bir konuya daha değinmek de yarar görüyorum;Bu öykünün sizin adınızla yayınlanmasından hiç bir şekilde rahatsızlık duymuyorum.Aksine yazımın daha çok insan tarafından okunmasından mutluluk duymaktayım,ne var ki benim sitemim aslında kaynağını bildiğiniz bir yazının linkini vermemenizeydi.Sağlık olsun.

    Netice itibari ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özel bir birliğini anlatan bu yazıyı daha çok insanın okumasına vesile olduğunuz için size teşekkür etmek isterim.

    Olayların gerçekliği hakkında yaptığınız yoruma bir cevap yazmıyorum,bu tamamen sizin takdirinizdir.

    Not: Site yöneticisi Sn.Kaya arkadaşımızın izni ile bu forumda başka bir başlık altında, Özel Kuvvetler Komutanlığı hakkında bazı genel bilgiler vereceğim.Sormak istediğiniz bir soru olursa seve seve cevaplarım.

    Sevgi ve saygılarımla
    Reel0036
    Konu Reel0036 tarafından (14.12.2006 Saat 14:52 ) değiştirilmiştir.
    Asil Türk Milletinin Namus Ve Şerefini Korumak Ecdadımızdan Bize Kalan En Büyük Mirastır.
    http://reelstrateji.blogcu.com/

  11. #61

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Alıntı Reel0036 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Sn.Sweetrose,

    Siz de takdir edersinizki ne benim, ne de bu öyküyü takip eden okuyucuların kalan 4 bölümün yazılı ve sözlü aktarılacağı bilgisini bir başkasından aldığınızı anlamamız pek mümkün değil.
    Çünkü siz yazınızda " Aslında 4 bölüm kaldı ama nedense; şahıs olayı yazı ile değilde sözlü olarak anlatacağı için biraz zor olacak buraya geçirmek. Ses kaydetme cihazı ile kaydetmemiz gerekecek galiba" demişsiniz.
    Şimdi bu cümleleri okuyan herkes sanırım benim gibi düşünmüştür,yanılıyor muyum?

    Ayrıca yukarıdaki mesajımda belirttiğim gibi öykünün kaç bölüm sonra biteceği netlik kazanmış değildir.Aslında öyküyü taslak halinde yazıp bitirdim,yani final bölümünü bile yazdım ancak,henüz bölümlere ayırmadım ve açık kaynaklarda yayınlamadım.
    Öykü hakkında bilgi aldığınız kişi kimdir bilemiyorum fakat,öykünün devamı hakkında yani içeriği hakkında kimseye bilgi vermediğimi bilmenizi isterim.

    Bu vesile ile bir konuya daha değinmek de yarar görüyorum;Bu öykünün sizin adınızla yayınlanmasından hiç bir şekilde rahatsızlık duymuyorum.Aksine yazımın daha çok insan tarafından okunmasından mutluluk duymaktayım,ne var ki benim sitemim aslında kaynağını bildiğiniz bir yazının linkini vermemenizeydi.Sağlık olsun.

    Netice itibari ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özel bir birliğini anlatan bu yazıyı daha çok insanın okumasına vesile olduğunuz için size teşekkür etmek isterim.

    Olayların gerçekliği hakkında yaptığınız yoruma bir cevap yazmıyorum,bu tamamen sizin takdirinizdir.

    Not: Site yöneticisi Sn.Kaya arkadaşımızın izni ile bu forumda başka bir başlık altında, Özel Kuvvetler Komutanlığı hakkında bazı genel bilgiler vereceğim.Sormak istediğiniz bir soru olursa seve seve cevaplarım.

    Sevgi ve saygılarımla
    Reel0036

    Değerli Reel0036

    Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; yazı benim tarafımdan yazıldığına dair hiç ibare kullanmadım; aksine yazıyı kopyala-yapıştır değil; emeğinize saygısızlık olmaması için direkt olarak zaman ayırarak yazma gayreti içerisinde ve başka bir şahsa ait olduğunu belirterek yazdım. Eğer bundan müteessir olacaksanız; evet taktiksel hata fakat stratejik değil...

    Ayrıca tekrar pekiştirme zahmeti içine düştüğünüz benim ifadelerimde; bir art niyet olmadığını size söylemiştim ki; bununda değerli sitemizden değerli bir şahıs tarafından bana iletildiğini açıkca söylediğimi hatırlıyorum...

    TSK'nin ve dünyanın en seçkin birlikleri arasında( parakros yarışmasında görülmüştür ) yer alan Özel Kuvvet Komutanlığımızın bu gibi durumlarda şu günlerde hassas olduğunu biliyoruz; fakat şunu unutmamak gerekir ki; yazdığınız yazının büyük bir caydırıcılık etkisi vardır. Takdire şayandır.

    Eğer bu açıklamalarım, değerli düşüncelerinizi mantıki bir içtimaya sokamadığı takdirde; www.trmilitary.com adlı değerli sitemizden size özel mesaj ile konunun detaylı bir açıklamasını yapabilirim...

    Değerli zalim_nasah'ın ( her ne kadar bu konularda konuşmasada ) değerli katkıları gibi sizinde değerli katkılarınız olumlu ve takdirle karşılanmaktadır.


    Saygılarımla...

  12. #62

    Üyelik tarihi
    15.10.2004
    Nereden
    Hakkari
    Mesajlar
    2,146

    Standart

    Bölüm 18

    Operasyondan Üç Gün Önce Kara Kuvvetleri Karargahı Ankara

    Saat gece yarısını birkaç dakika geçmişti.Üç ay evvel yapılan atamalarla Kara Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Necip Karataş dirseklerini masaya dayamış, parmak uçlarını dudağının üstünde birleştirmiş düşünüyordu. Endişeliydi.
    Telefona uzandı, emir subayını içeri çağırdı.Ahizeyi elinden bıraktığı sırada kapı çalmıştı bile…
    - Emredin komutanım
    - Kırmızı listeye haber ver evladım, 3 saat sonra yuvada olmalarını istiyorum.

    Emir subayı Emredersiniz komutanım derken hissettiği endişeyi saklamaya çalıştı, kırmızı listenin ne anlama geldiğini biliyordu.
    Selam verip odadan çıktı, hızla kendi odasına yürüdü.Masasının yanındaki meşe kaplama dolabın kilidini açtı,Aselsan üretimi elektronik cihazın birkaç düğmesine peş peşe bastı,son düğmeye basmasının ardından cihaz sayısal içerikli şifrelenmiş kodları 12 üst düzey askeri yetkilinin sürekli yanlarında bulundurduğu çağrı cihazlarına ulaştırmıştı bile.

    Emir subayı yeniden kapıyı vurup komutanın odasına girdi…
    - Kırmızı listeye haber ulaştırıldı komutanım, aracınız hazır hemen çıkabiliriz.
    - Ankara dışında olan var mıydı.
    - Evet komutanım, Harun Albayım Kayseri’deydi ama yetişecek hava yoluyla intikal edecek yuvaya.
    - Tamam o halde sen aşağıda bekle bizde çıkacağız birazdan..
    - Emredersiniz komutanım.

    3 Saat Sonra Ankara Bilinmeyen Bir Yer

    Radyasyon,kimyasal ve biyolojik saldırılara dayanabilecek,özel filtreleme cihazları olan,aylarca yetecek erzağın depolandığı özel iletişim sistemleriyle donatılmış komuta kontrol merkezi yerin metrelerce altına inşa edilmişti.

    Orgeneral Necip Karataş, el işlemesiyle süslenmiş masanın etrafında toplanmış komutanları göz ucuyla süzdükten sonra söze başladı.
    - Sizleri bu saat de çağırdığım için üzgünüm, ne var ki konu acil.
    Uykusuz kaldığı çökmüş gözlerinden belli olan Tuğgeneral Cevat Akkaya koltuğunda hafifçe öne eğilerek sordu, konu nedir
    Necip Karataş sıkıntısını belli eder bir ifadeyle cevapladı
    - Beyler konu şu; Aldığımız istihbarata göre bir suikast tehlikesi söz konusu.
    Odadaki bir komutan hariç, herkes bir anda başını kaldırıp komutana baktı, Tuğgeneral komutanın sözüne devam etmesine fırsat tanımadan araya girdi
    - Kime karşı
    Komutan cevapladı
    - Bu konuda net bir bilgi yok,ama yapılan değerlendirme hedefin 1.Ordu Komutanı olabileceği şeklinde.Elbet de bu bir yanıltmaca da olabilir.
    Çağrı haberini alır almaz Kayseri’den apar topar yuvaya dönen Harun Albay söz istedi, komutan konuşmasına izin verdiği anlamında başını salladı.
    - Komutanım istihbaratın kaynağı nedir, bu bilgi dış kaynaklı mı, değerlendirme neye göre yapıldı.Bu saldırı sadece bir komutana değil,ülkeye yapılmış saldırı olacaktır savaş sebebidir, arkasında kimin olduğunu biliyor muyuz.

    Necip Karataş koltuğuna yaslandı birkaç saniye sessiz kaldı.
    - Elimizdeki bilgiler Mossad’ı işaret ediyor beyler.
    O odada biri hariç hiçbir komutan bu cevabı beklemiyordu, hepsi birkaç saniye için bunun nedenlerini düşündü, mantıklı gelmiyordu.
    Komutan söze devam etti
    - Şu an İstanbul’da istihbarat bu konuyu araştırıyor, bazı isimlere temas edildi bile, sorgu ve araştırmalar devam ediyor.Ne var ki, edinilen bilgilerin bizi bu suikast olayına ulaştıracağı konusunda henüz net bir bilgi edinemedik.Temas ettiğimiz insanlar Mossad’ın ülkeye soktuğu ve bu konuyla ilgisi olmayan casuslarda olabilir.Biz yinede bir sonuca ulaşmak için çalışıyoruz.
    Sizleri buraya çağırmamın nedeni böyle bir eylem gerçekleşirse ne şekilde karşılık vereceğimizi tartışmak.Hedef herkes olabilir şu an kişiler üzerine konuşmuyorum.

    O ana kadar konuşmaları sakin şekilde dinleyen Deniz Kuvvetleri Komutanı söze karıştı.
    - Demek kaderde üçüncü cihan harbine katılmak da varmış.

    Masanın sol ucunda oturan ve az evvel duydukları karşısında şaşırmayan tek kişi olan Tümgeneral Emrah Özocak söz istedi ve konuşmaya başladı
    -Komutanım özür dilerim ama sizi üçüncü cihan harbine katılma zevkinden mahrum bırakacağız .Emrimdeki tüm personel şu an bu konuyu araştırıyor.Sadece İstanbul’da değil, ülkenin her köşesinde daha evvel tespit edilen şüpheli kişiler takip altında.
    Aynı zamanda İstanbul’da devam eden ciddi bir çalışmamız var, bir sürek avı diyebiliriz.Size garanti ederim bu işin önüne geçeceğiz,en iyi eğitilmiş istihbaratçılarımız işin peşinde,o tetiği çekecek kişiyi bulacağız.

    Ya bulamazsak diyerek Tümgeneralin sözünü kesen yine Cevat Akkaya oldu ama Necip Paşa araya girdi.
    - Evet bizde bunu konuşmak için buradayız, bu gece buradan bir karar çıkaracağız, komutan ( Gen.Kur.Bşk.) bu sabah Özbekistan’dan dönecek kendisini derhal bilgilendirmemiz gerekiyor.

    Aynı Dakikalarda Fatih İstanbul

    Üsteğmen Mustafa, beraberinde tepeden tırnağa silahlı özel bir ekiple Emin Kasım’a ait olduğu belirlenen dairenin kapısında içeri girmek için son hazırlığı yapıyordu. Dışarıdan salon ışığının yandığını görmüşlerdi.
    Tamam işaretiyle birlikte dış kapı kırıldı, ekip bir anda eve daldı ve peş peşe Temiz sesleri duyuldu.
    Ev boştu.

    Devam Edecek

    Reel0036(alıntıdır).... şahsa münhasır yazıdır..!

  13. #63
    Reel0036 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2006
    Yaş
    47
    Mesajlar
    0

    Standart

    Bölüm 19


    Operasyondan İki Gün Önce İstanbul


    Akreple yelkovanın on ikinin üzerindeki kısa buluşması yeni günü müjdelerken Üsteğmen Mustafa’nın sıkıntısı had safhadaydı.Birkaç saat evvel Emin Kasım’a ait olduğunu tespit ettikleri eve baskın düzenlemişler ancak bir sonuç alamamışlardı.Uzman ekipler evi incelemiş hiçbir şey bulamamıştı…Ne bir parmak izi ne saç teli nede herhangi bir döküman yoktu, sadece yatak odası ile salon duvarı arasına özenle yapılan zula yerini bulabilmişlerdi ancak o bölmede boştu.
    Emin Kasım, halen Üsteğmen Mustafa’dan bir adım öndeydi…

    Cihan Astsubayın kullandığı araç Kemerburgaz yakınlarındaki Özel Kuvvetlere ait güvenli eve ulaştığında Üsteğmen Mustafa arka koltukta uyuyordu; motoru stop eden Cihan arkasına dönüp komutanına seslenecekti ki Mustafa gözlerini açıp yerinde doğruldu.
    - Uyuyorsunuz sanmıştım komutanım
    - Uyuyordum Cihan
    - Yorgun görünüyordunuz, uyanabilmenize şaşırdım komutanım
    - Bende yol boyunca asfalttaki bütün çukurlara düşmeyi nasıl başardığına şaşırdım Cihan

    Üsteğmen Mustafa araçtan inip güvenli eve girdi ve bir alt katta tutulan Şule’nin bulunduğu odaya yöneldi.Mustafa sorgu odasına girdiğinde Şule elleri arkadan kelepçelenmiş şekilde oturuyordu, yüzü solmuş gözleri çökmüştü…
    Şule, karşısında durup öylece bekleyen Mustafa’nın ne diyeceğini merak ediyordu, son sorgudan bu yana odaya hiç kimse gelmemişti.
    Tam neler oluyor diye soracaktı ki Üsteğmen Mustafa söze girdi;
    - Evin güzelmiş Şule
    - Ev işte
    - Bilgisayarından bazı kayıtlara ulaştık ancak yeterli değil, bana anlatmadığın ne var Şule
    - Siz zaten benim hakkımda her şeyi biliyorsunuz, ne olabilir size anlatmadığım
    - Bak kızım 2 gündür uyumuyorum, uykusuz olduğum zamanlar şiddete meyilli biri olduğum söylenir…Şimdi beni yormadan, sorularıma soruyla cevap vermeden uslu ulsu konuşalım.Unutma hayatın hala iki dudağımın arasında.
    - Sizinle işbirliği yapacağım biliyorsun.
    - Buna mecbursun
    - Şimdi ne yapmalıyım
    - Peki o halde baştan alalım Şule, silahları ve bilgileri nasıl temin ediyordun bir kez daha anlat
    - Söylediğim gibi silahlar özel kuryelerle paket içinde geliyordu.Bilgiler ise yine kurye veya e-mail yoluyla yada üyesi olduğum yerli ve yabancı forumlardan özel mesajla ulaşıyordu.
    - Kurye şirketlerini araştırıyoruz Şule, bu forumlardan sana özel mesajları kim gönderiyordu.
    - Genellikle mesajı atacak kişi foruma üye olup bana özel mesaj atıyor ve bir daha o ismi asla kullanmıyor.Ama benim üyeliğimi biliyor, sanırım onlara bu bilgiyi teşkilat veriyor.
    - Edindiğin bilgi notlarını ve silahları nasıl teslim ediyordun peki
    - Sana söyledim, gün içinde çalıştığım için genellikle akşam iş çıkışı belirtilen yere gidiyorum, teslim alacak kişide orada oluyor, paketi teslim edip dönüyorum ve bu sırada o kişiyle asla konuşmuyoruz.
    - Aynı kişiye paket teslim ettiğin oldu mu
    - Hayır olmadı, ama bir saniye evet oldu…Bir defa oldu
    - Peki ona ne verdin, silah mı bilgi mi
    - Ona hem bir paket, hem de bilgi notu verdim
    - O notta ne yazıyordu Şule
    - Bilmiyorum, bana gelen notlar kriptoludur.Şifreyi ancak teslim alan kişi çözebilir.
    - Her iki teslimatta da dikkatini çeken ortak bir nokta varmıydı
    - Aslında yoktu, yani bilgilerin bana ulaşma şeklinde hiçbir anormallik olmadı.Ama her iki buluşmada aynı yerde oldu.
    - Nerede
    - Beykoz tarafında
    - Beykoz’da nerede
    - Beykoz Koruluğunda, hani içinde belediyenin sosyal tesislerinin bulunduğu koruluk varya işte orada.
    - Tesislerde mi buluştunuz
    - Hayır, koruluğun aşağısındaki koşu parkurunun orada buluştuk, Pazar günüydü sabah erken saatlerde.
    - Buluşma nasıl oldu iyi düşün Şule, dikkatini çeken ne vardı.
    - Orada koruluğun içinde sabah sporu yapan insanlar vardı, yürüyen koşan insanlar.Ben oradaki banklardan birine oturdum ve bekledim, paketi teslim almaya gelen kişide spor yapmaya çıkmış insanlardan farklı değildi.Bir süredir orada koştuğu belliydi, terlemişti ve üzerinde eşofman vardı.
    - Yanına geldiğinde ne oldu
    - Hiçbir şey, banka doğru yaklaştı parolayı söyledi ve yanımda götürdüğüm sırt çantasını alıp yanımdan uzaklaştı, normal bir tempoda koşmaya devam etti.Ben paketi verdikten sonra oradan ayrıldım.
    - Hepsi bumu
    - Hepsi bu

    Üsteğmen Mustafa yaktığı sigarayı nefesleyip Şule’nin anlattıklarını düşünüyordu ki sorgu odasının kapısı açıldı ve Cihan Astsubay içeri girdi; Komutanım, Laleli’de ki araştırmamız sonuç verdi.Emin Kasım’ın kimlik bilgilerini ve işlettiği mağazayı bulduk, bu dosyada fotoğrafı da var.
    Dosyayı alan Mustafa ilk sayfadaki resmi alıp Şule’ye döndü.
    - Buluştuğun adam bumuydu
    - Evet buydu


    Birkaç Dakika Sonra Hasdal Kışlası - İstanbul

    Kendisine tahsis edilen odada koltuğa uzanıp nöbetinin bitmesini bekleyen Teğmen Ergin, çalan cep telefonuna cevap verdiği an ayağa dikilmişti; Arayan Üsteğmen Mustafa’ydı.
    - Emredin komutanım
    - Takımını toplayıp Beykoz’a gidiyorsun Ergin, birazdan sana detaylı bilgiler ulaşacak.Adamımız Emin Kasım.
    - Ne yapmamı istiyorsunuz komutanım
    - Beykoz civarında her yeri araştır, oradaki habercilerimize ulaş, uyuyanları uyandır.Bana bu adamı bul Ergin, bana bu adamı bul.
    - Emredersiniz komutanım.

    Birkaç Dakika Sonra Ege Otel - Laleli – İstanbul

    Laleli’de ki üç yıldızlı Ege Oteli’nin müdürü Aziz, çalan cep telefonundaki numarayı görünce ayağa kalkıp odasının kapısını kapattı ve telefona cevap verdi;
    - Emredin komutanım
    - Merhaba Aziz, otel müdürlüğü nasıl gidiyor alışabildin mi
    - Alıştım sayılır komutanım, en azından taksi şoförlüğünden daha iyi
    - Senin adına sevindim Aziz, şimdi beni iyi dinle; yarım saat içinde eline ulaşacak dosyayı iyi incele.Emin Kasım adındaki Laleli esnafı hakkında detaylı bir çalışma istiyorum senden.O civarda samimi olduğu herkesi öğren, kimdir nedir, nerelere takılır, iş dışında kimlerle görüşür, nelerden hoşlanır, hangi gece kulübüne gider…O adam hakkında her şeyi istiyorum Aziz.
    - Emredersiniz komutanım.


    Devam Edecek
    Asil Türk Milletinin Namus Ve Şerefini Korumak Ecdadımızdan Bize Kalan En Büyük Mirastır.
    http://reelstrateji.blogcu.com/

  14. #64
    Reel0036 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2006
    Yaş
    47
    Mesajlar
    0

    Standart

    Bütün Hikayenin Başlangıcı

    Operasyondan 10 Gün Önce – Ankara

    Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde yüksek lisans yapan alan Özlem, bütün bir hafta üzerinde çalıştığı sunumu tamamlamış, hocasının kendisine teşekkür etmesinin ardından yerine geçmişti.
    Ankara'nın merkezindeki tarihi bir okuldan mezun olur olmaz, ilgi duyduğu, kendisini geliştireceğine inandığı alanda yüksek lisans yapmak için başvurmuş, ailesi ve çevresinin garipsemesine aldırmadan yapılan mülakatı geçerek akademiye girmeye hak kazanmıştı.

    Saat dokuzu gösterirken dersi bitmiş, eve gitmek için akademiden çıkıp Jandarma Kütüphanesi önünden Necatibey Caddesine doğru yürümeye başlamıştı. Saat çok geç olmamasına rağmen dışarıda atıştıran yağmur yüzünden caddedeki yaya trafiği diğer günlere nazaran daha az, arabalarının içinde rahatlıkla seyredenlerinse yayaları pek önemsemediği aşikardı.
    Sabah çıkarken annesinin sözünü dinleyip şemsiyesini yanına aldığı için yağmurdan korunuyordu ama yine de bir an evvel eve varabilmek için adımlarını hızlı atıyordu. Elinde tuttuğu şemsiye ve acele etmenin verdiği dalgınlıkla sendeleyerek üzerine gelen adamı fark edememişti bile.

    PTT bakanlıklar şubesi önünde bir anda karşısına çıkan adam, kıza çarpmış ve yere yığılmıştı. Özlem, hem korkmuş hem de yere düşüp ıslanan ders kitaplarından ötürü çok sinirlenmişti, kendisini toparlayıp ona çarpana bağırmaya başlayacaktı ki dizlerinin üzerinde doğrulmaya çalışan adamla göz göze geldi.
    Adam 40 yaşlarında, beyaz tenli ve oldukça zayıftı. Vücudu kontrol edemediği şekilde titriyordu, gözleri içeriye çökmüş, alnındaki çizgiler bıçak yarası gibi derinleşmişti.

    Gözlerini kıza dikip "kimsin" diye sorduktan sonra kızın cevap vermesini bile beklemeden titreyen elleriyle ceketinin iç cebinden bir cd çıkarıp bunu sakla, lütfen bunu sakla ve Özel Kuvvetler Komutanlığından Binbaşı Tuncay'a ulaştır dedi.
    Az evvel yaşadığı şaşkınlığı üstünden atan Özlem; adamın uzattığı cd yi alıp almamakta tereddüt ederken, siz kimsiniz, iyi misiniz, hemen bir ambulans çağıralım diyor göz ucuyla yardım edecek birilerini arıyordu.
    Artık dizlerinin üzerinde bile durmaya mecali kalmayan adam, yeniden yere yığılırken; kızım bu devlet sırrıdır, ne olursa olsun bu emaneti yerine ulaştır ve şimdi buradan uzaklaş, git hadi, lütfen git diye inledi.

    Özlem, nedenini bilmediği şekilde adamın sözünü dinledi ve cd yi alarak Necatibey Caddesinden Kızılay'a doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Her adımda arkasına dönüp bakmak istiyor ama buna cesaret edemiyordu. Az evvel geride bıraktığı adam gibi titrediğini fark ettiğinde durdu ve derin bir nefes aldı.
    Hayır, bunu yapamam.Mutlaka bir açıklaması olmalı, bunu yapamam diye mırıldandı.

    Olduğu yerde dönüp yerde yatan adamın yanına doğru adım atacaktı ki, postanenin köşesinden çıkan takım elbiseli iri kıyım adamı ve yolun kenarına hızla park eden Audi marka siyah arabayı fark etti.
    Takım elbiseli iri kıyım, seri hareketlerle yerdeki adamın üzerini aradıktan sonra eğilip kulağına bir şeyler söyledi ve belinden çıkardığı tabancasını ateşledi.
    Ateş ettikten sonra yeniden eğildi ve yerde gördüğü bir not kağıdını alıp cebine koyarak hiç zaman kaybetmeden Audi'nin açılan arka kapısından içeri atladı. Arabanın oradan uzaklaşması sadece birkaç saniyeyi almıştı.

    Özlem, olanı biteni izlemiş, olduğu yere çakılıp kalmıştı. Adamın silahını ateşlediğini görmüş fakat silah sesi duymamıştı, Polis Akademisinde yüksek lisans yapan, terörizm üzerine araştırmalarda bulunan genç kızın silaha susturucu takıldığını anlaması hiç zor olmadı.Profesyoneller diye mırıldanırken bir an için yerde yatan adamı kontrol edip yardım çağırması gerektiğini düşündü ama yapamadı.Şaşkınlık içerisinde olan biteni anlamaya çalışıyordu.
    Ankara'nın en iyi korunan bölgesinde alenen cinayet işlemeye cesaret edenlerin sıradan insanlar olamayacağını, öldürmek zorunda olanların bunu her yerde her şart altında yapabileceklerini biliyordu.

    Koşmaya başladı, korkuyordu ve oradan bir an önce uzaklaşması gerektiğini anlamıştı; adam bu cd yi canı pahasına koruduysa muhakkak önemli bir sır olmalıydı. Güven Parka kadar neredeyse hiç durmadan koştu, yağan yağmura rağmen günün her saatinde kalabalık olan kentin kalbine ulaştığında hıçkıra hıçkıra ağladığını fark etti.

    Yanaklarını ıslatan sadece yağmur damlaları değildi.

    Devam Edecek
    Asil Türk Milletinin Namus Ve Şerefini Korumak Ecdadımızdan Bize Kalan En Büyük Mirastır.
    http://reelstrateji.blogcu.com/

  15. #65
    Reel0036 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    13.12.2006
    Yaş
    47
    Mesajlar
    0

    Standart

    Bütün Hikayenin Başlangıcı

    Operasyondan 10 Gün Önce - Ankara


    Yanlış zamanda yanlış yerde olmak; Özlem’in içinde bulunduğu durumu özetleyen en güzel cümleydi.
    Birkaç dakika önce Ankara’nın göbeğinde işlenen bir cinayete tanıklık etmiş, bu da yetmezmiş gibi, öldürülen adamın seslendiği, temas ettiği son kişi olmuştu.

    Saklaması için eline tutuşturulan cd ye baktı, sonrada başını kaldırıp etrafına.
    Korkuyordu, her zaman yaptığının aksine eve otobüsle değil taksi ile gitmeye karar verdi.Güven Park’tan karşıya geçip Meşrutiyet Caddesine çıktı ve taksiye bindi.
    Taksi şoförü Yenimahalle’ye doğru yol alırken, arka koltukta oturan genç kız çantasından kalem çıkararak kendisine cd yi veren adamın söylediği ismi dizinin üstündeki ders kitabının ilk sayfasına not ediyordu; Özel Kuvvetler Komutanlığından Binbaşı Tuncay.

    On beş dakika sonra evdeydi, kendisini bekleyen annesine merhaba bile demeden banyoya girdi, yüzünü yıkadı, aynada kendisine bakıp derin derin nefes almaya başladı.Sakinleşmeye çalışıyordu ama olmuyordu, banyodan çıktığında “neyin var kızım iyi misin” diyen annesine iyiyim sadece biraz başım ağrıyor diyerek odasına geçti.
    Çantasından çıkardığı cd ye merakla bakıyordu, bir insanın öldürülmesini gerektirecek ne olabilir bunun içinde diye düşündü ve adamın söylediklerini hatırladı “kızım bu devlet sırrıdır”.

    Özlem, cahil bir kız değildi, araştırmaya öğrenmeye meraklıydı.Mezuniyetinin ardından Polis Akademisinde yüksek lisans yapmasının ve seçtiği alanın bir nedeni de bu meraktı. İlgi duyduğu konuları derinlemesine inceler, okuduğunu öğrendiğini asla unutmazdı.

    Özel Kuvvetler hakkında da pek çok şey duymuştu; ordunun en gözde birliği olduğunu, özel görevlerinin yanı sıra askeri istihbarat konularında da faaliyet gösterdiklerini biliyordu.
    Peki ama bu cd yi Binbaşı Tuncay’a nasıl ulaştıracaktı, daha da önemlisi içinde ne vardı.

    Merakını bastırmaya çalışsa da bunu yapamadı, cd nin içinde ne olduğunu görmek için bilgisayarının başına geçti.Madem içindekiler çok önemli, olurda cd ye bir zarar gelirse en azından ben ne olduğunu biliyor olacağım diyerek kendi mazeretini yarattı.
    Bilgisayarına cd yi yerleştirdi ve açılmasını bekledi, birkaç saniye sonra içini kemiren merakı bastıracağını düşünüyordu fakat olmadı, cd şifrelenmişti.

    Aynı Dakikalarda Sincan- Ankara

    Audi marka siyah renkli araçtan inen üç kişi, Sincan’ın sakin sokaklarından birindeki müstakil daireden içeri girdi.

    Daire oldukça geniş, Mossad’ın Ankara’da kullandığı sayısız evden sadece biriydi.Salondaki çalışma masasında oturup elemanlarının dönmesini bekleyen Mossad şefi, karşına geçen üç adama bakarak “Bu başarısızlığın bedelini çok ağır ödeyeceğiz” dedi.

    Şefin karşısında bekleyen adamlardan biri söz almak istermişcesine elini oynattı ve;

    - Efendim cd elimizde değil ancak o subayı yakalayıp vurduğum zaman, yerde subayın ceketinin hemen yanında bir not kağıdı buldum.
    - Bana not kağıdı değil, cd getirecektiniz.Yerde bulduğun not kağıdını ne yapayım.
    - Biliyorum efendim ama belki işimize yarar, subayın üzerinden cd çıkmadı, biz onu kovalarken bir an gözden kaybettik, belli ki o zaman zarfında cd yi bir başkasına verdi.
    - Peki bunun not kağıdı ile ne alakası var, ne yazıyor o kağıtta.
    - Efendim öğrenci notuna benziyor, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme, 9 Aralık 1999”.Ama arka yüzünde notu yazanın adı da var, ha birde üzeri çizilmiş kısaltma.
    - Kimmiş?
    - Özlem Karadeniz, efendim.
    - Kısaltma da ne yazıyor?
    - P.A.G.B.E.
    - Bu kadın kimmiş araştırın ve hemen o subayı vurduğun yeri gözleyen herhangi bir güvenlik kamerası var mı tespit edin.Eğer varsa görüntülerin bir kopyasını mutlaka ele geçirin.

    Ve tüm bu söylediklerimi hemen yapın.

    Aynı Dakikalarda Ptt Bakanlıklar Şubesi Önü – Ankara

    Milli İstihbaratta görevli Özer Eralp, cinayetin işlendiği yere ulaştığında polis de meraklı kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu.Kalabalığın arasından geçip cesedin başındaki görevli memura başbakanlık personeli kimliğini gösterdikten sonra diz çökerek yerde yatan arkadaşına baktı.

    “Demek buraya kadarmış koca kurt” diye mırıldandı ve doğrulup görevli memura tanık var mı diye sordu, hayır cevabını alınca da “olsa şaşardım” diyip okkalı bir küfür etti.


    Devam Edecek
    Asil Türk Milletinin Namus Ve Şerefini Korumak Ecdadımızdan Bize Kalan En Büyük Mirastır.
    http://reelstrateji.blogcu.com/

  16. #66
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    tigin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    31.05.2004
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    45
    Mesajlar
    3,913

    Standart

    Şimdiye kadar bu başlığı nasıl görmemişim, devamını merakla bekliyoruz.

    Bu arada olaylar çok yakınımızda cereyan ediyor Audi marka araçlara daha dikkatli bakacağım.

  17. #67

    Üyelik tarihi
    20.05.2009
    Mesajlar
    0

    Standart

    eee hani niye devamı yok

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •