Teoman abide bi Metin Tekin görüyorum hayırlısı
Ama ben bunun ancak %50 sine katılabilirim
Anadolu kulüplerinde iyi performans sergilemiş ve gol kralı olmuş ya da krallığa oynamış forvetler neden Trabzonspor ve hatta daha geniş pencereden düşünürsek; Şampiyonluk yaşamış takımlarda başarılı olamazlar?
Örneğin, Ankaragücü'nde oynadığı futbolla parmak ısırtan Umut Bulut ve Augustine Ahinful, Kayserispor'da gol krallığı yaşayan Gökhan Ünal. Keza Karabükspor'da gol krallığı yaşamış Emmanuel Emenike ve yine Bursaspor'da gol krallığı tacını takan Sercan Yıldırım.
Listedeki isimlerin yanına benzer birçok örnek ekleyebiliriz. Ancak isimler değişse de sabit kalan tek bir şey var, o da; ''Gol Krallığı başarısının şampiyonluk yaşamış takımlara taşınamaması.''
Bu durum taraftarlar arasında; ''Büyük takım oyuncusu değil'' değerlendirmesiyle geçiştirilir. Oysa ki; takımların büyüklükleri, taraftarları ve tarihleriyle belirlenir. Yeşil çimler üzerinde takımın büyüğü küçüğü kalmaz. Her takım 11 kişi ile mücade eder. Ancak...
Ancak sahaya çıkarılan her ''11'' kişi, her takıma karşı aynı dizilimle oynamaz. ''Küçük takım'' şeklinde katagorize edilen takımlarla yapılan maçlara çıkarken puan ya da puanlar alma umuduyla her takım kendi diziliş ve taktiğiyle sahada yer alırken; ''Büyük Takım'' diye adlandırılan kulüpler karşısında bu 11 kişinin 10 tanesi savunmada görev yapar.
Hal böyle olunca da; Kayserispor'da oynadığı dönemlerde klasik dörtlü savunmaya karşı mücadele eden Gökhan Ünal, Trabzonspor'da oynarken; on kişilik bir savunmayla mücadeleye girişir. Ve başarılı olamaz. Bu Gökhan Ünal'ın yeteneksizliği değil; şartların değişkenliğidir.
Durumu böyle analiz edersek; hem futbolcuların analarının kulaklarını daha az çınlatmış oluruz hem de Anadolu kulübünde iyi performans gösteren bir oyuncuyu alırken, ''şartların değişkenliği'' halini de gözönüne alarak ''Transfer Kararı''mızı ona göre veririz.
Ha biz transfere karar verir miyiz? Ola ki veren biri okur, düşünür.
Teoman abide bi Metin Tekin görüyorum hayırlısı
Ama ben bunun ancak %50 sine katılabilirim
"...Gelen Karadeniz'den Dalga Dalga Fırtına..."
Konu uygun bölüme taşınmıştır.
"When you start supporting a football club, you don't support it because of the trophies, or a player, or history, you support it because you found yourself somewhere there; found a place where you belong.”
Hocam güzel noktaya parmak bastın. Emenike, Sercan, Augustine, günümizdede Aatıf , Funes Mori, Bakambu tarzı oyuncular kontra atak oyuncuları, benim fikrime göre. Bu yüzden kapalı savunmaya karşı çok etkisiz kalıyorlar. Arkaya atılan uzun toplarda iyi hızları ve vasat teknikleriyle çok gol atabilirken, büyük takımda oynarken anadolu takımları karşısında o boş alanı bulamıyorlar ve karşısında 2-3 stoper görünce elleri ayaklarına dolanıyor. Benim şahsi fikrim bu yönde en azından
Hocam güzel noktaya parmak bastın. Emenike, Sercan, Augustine, günümizdede Aatıf , Funes Mori, Bakambu tarzı oyuncular kontra atak oyuncuları, benim fikrime göre. Bu yüzden kapalı savunmaya karşı çok etkisiz kalıyorlar. Arkaya atılan uzun toplarda iyi hızları ve vasat teknikleriyle çok gol atabilirken, büyük takımda oynarken anadolu takımları karşısında o boş alanı bulamıyorlar ve karşısında 2-3 stoper görünce elleri ayaklarına dolanıyor. Benim şahsi fikrim bu yönde en azından
Anadolu kulüplerinin büyük takımlara karşı biraz daha defansif ve hatta kontraatak futbola dayalı oynadığı/oynamaya çalıştığı doğru olmakla birlikte "10 kişi defans yapılıyor" benzetmesi biraz abartılı olmuş. Örneğin bu sezon bize karşı kaç Anadolu takımı 10 kişi defans yaptı?
Eskiden canlı yayın topçusu değil denilirdi,tabi o zaman 4 takımın maçları canlı yayınlanırdı.
Artık böyle bir durum söz konusu değil ama aynı sonuca varıyor.
Başarılı olma baskısını kaldırıp kaldıramama ile ilgili bu durum....
Büyük takımda başarısızlık ciddi baskı oluştururken ,diğerlerinde o kadar rahatsızlık vermez......
Arafilboylu
Ve mikrofonlarımız Avni Aker'de...
Ters açıdan bakarsak Anadolu kulüplerinden başarılı defans oyuncusu almak daha mantıklı gözüküyor. Sonuçta daha çok hücum karsılıyorlar...
Yoksa 10 kişi defans yaptıkları için daha az mı yük binmektedir.
Bir de burdan değerlendirme rica etsem?
Yok, öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak;
Unutma aynı gökyüzü altında,bir direniştir yaşamak..
Nazım Hikmet
Forum Kurallarına aykırı gördüğünüz mesajları ve üyeleri kullanıcı panelinde bulunan http://forum.bordomavi.net/images/buttons/report.gif (ikaz tuşu) tıklayarak raporlamanızı rica ediyoruz..
''10 kişi defans'' mentalitesi yalnızca şampiyonluk yaşamış kulüplere karşı uygulandığı için; ''daha fazla hücümla karşılaşıyorlar'' şeklinde bir değerlendirme yapmamız yerinde olmayabilir. Ancak şampiyonluk yaşamış takımlara karşı uyguladıkları toplu defans anlayışının onlarda bazı alışkanlıklar meydana çıkardığını gözlemleyebiliriz.
Toplu defans yaptıkları maçlarda, takımın tamamı savunma alanında yer aldığı için, kendi ceza sahalarına gelen toplara yaptıkları hamlelerdeki yegane amaç; ''kendi sahandan uzaklaştır'' olur. Ve bu ''topu uzaklaştırma'' hamlesi hiçbir hedef gözetmez. Çünkü takımın tamamı savunmada yer aldığı için; hücumda topla buluşturacakları bir takım arkadaşları yoktur. Bu da halk arasında; ''bam güm'' diye adlandırılan bir savunma şeklini ortaya çıkarır. Hal böyle olunca da amaçsızca uzaklaştırılan top yeniden rakibe geçer ve yeni bir atak başlar bu da yeni bir savunma gerektirir ve bu kısır döngü ''gol'' olana kadar devam eder.
Geçmiş sezonları zihnimizde canlandırırsak; özellikle Yılmaz Vural, Şenol Güneş, Ersun Yanal, Ziya Doğan gibi Teknik Direktör'lerin çalıştırdığı takımlar, maçlara çok hızlı başlar ve 2-0 öne geçerler. Sonrasında ''toplu defans'' içgüdüsüyle skoru korumaya çalışan bu hocalar ve fotbolcuları, ''bam güm''e başlarlar. En nihayetinde de defalarca tanık olduğumuz; 2-0'dan 2-3 , 2-4 gibi mağlubiyetleri yaşarlar. Çünkü hocalar da antrenörler de ''anadolu kulüplerinde yıldızlaşan'' isimlerdir. Bu yaklaşım onları anadolu klüplerindeyken hedeflerine ulaştırmıştır. Oysa ki bir detay atlanmaktadır. Anadolu klüplerindeki hedef ''ligde kalmak''tır. Ve 2-0 öne geçtiğiniz maçta toplu defans yaparak 2-2 ile bitmesini sağlamanız size ''1'' puan kazandırabilir ve bu sizi ligde tutabilir. Ama hedefi şampiyonluk olan bir kulüpteyseniz bu sizi şampiyonluktan eder.
İşte Mustafa Yumlu, Hüseyin Çimşir, Hasan Üçüncü gibi adamların Trabzonspor ve hatta Milli Takım gibi mevkilerde oynayabilmesinin altında yatan sebeplerden biri budur. Çünkü bu mevkilerde; ''Anadolu takımlarında yıldızlaşmış teknik direktörler'' çalışmaktadır. Ve işte bu yüzden 95 senesinde Fenerbahçe karşısındaki ''1-0''lık üstünlüğümüzü koruyamayıp şampiyonluktan ve canımızdan olmuşuzdur. İşte bu yüzden UEFA Kupası'nda deplasmanda yendiğimiz Atletic Bilbao'dan kendi evimizde üç tane yemişizdir.
Savunma, topu uzaklaştırmak değildir; topu ele geçirip, hücum başlatmaktır. Ancak ''bam güm'' metodu başarılılık sayılıp ödüllendirilince; bu futbolcularda bir içgüdü halini alır. En nihayetinde de, rakip hücum yapmıyorken bile, kendi sahasında topa sahip olan defans oyuncuları hiçbir zaman hücumu düşünmezler ve topu hemen ayağından çıkarmak için yan pas yaparlar. Oysa ki; yan pas futboldaki en büyük beceriksizliktir. Çünkü ''Pas'' kavramının amacı; topu takım arkadaşına atmak değil: rakibin arkasındaki takım arkadaşına atmaktır. Topu takım arkadaşına gönderirken, top ne kadar fazla rakibi geride bırakırsa, takımın rakip kaleye yaklaşırken o kadar fazla kişiyi ekarte etmiş demektir.
Yani, ''En güzel çalım, pas atmaktır.''
bu açıklama ile mmleketten topçu çıkmayacağı aşikar...
Yok, öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak;
Unutma aynı gökyüzü altında,bir direniştir yaşamak..
Nazım Hikmet
Forum Kurallarına aykırı gördüğünüz mesajları ve üyeleri kullanıcı panelinde bulunan http://forum.bordomavi.net/images/buttons/report.gif (ikaz tuşu) tıklayarak raporlamanızı rica ediyoruz..
Gökdeniz abi seni forumda görmek çok güzel düşüncelerini her zaman takdir etmişimdir foruma hoşgeldin abi.
not: abi yeni albüm kral olmuş kadıköyden oğuzhan stallkerı tanıyorum düet gelirmiabi
yazarın bahsettigi etkenler dogru olabilir ancak daha baska dogrularda var....
bu oyuncu yapısı ve klup,sehir gelenekleri gözonunde bulundurulmadan acıklanacak bir mevzu olmasa gerek....
ıslak imza....
walla bu konuyu bende sorucaktım
Anadolu takımın da 1 kuruşa oynıyan futbolcuya sen 1 lira verirsen o futbolcu kariyer değil para diyorsa başarılı olmaz tabiki. Türk ligindeki değerinden fazla para alıyor Almanya da bile bu kadar para kazanmıyor sıradan futbolcular
Yardimci Hoca dan asla Td olmaz. (Tecrübesini cök yasadik)
Asbaskan dan da Baskan olmaz ( onu da yasiyoruz)
Şu anda 2 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 2 misafir)