Sezonda bir iki böyle maç oynarsınız: Kötü gününüzdesinizdir, üstelik deplasmanda... Enerjiniz düşüktür, kapasiteniz rakipten yüksektir. Takip edip iyi bir yerde öne geçersiniz ama olmadık şeylerle kaybedersiniz. Bost, kötü faul yüzdemiz, Lawal ve Marshall'ın hayalet günlerinde olması, Can'ın yaşadıkları... Birçok şey sayılabilir. Ama Erdoğan Ağabey'in değindiği nokta önemli. Müthiş şutlayan Hardy biraz tecrübeli olsaydı, maç sonunu olması gerektiği gibi oynasaydı farklı şeyler konuşur muyduk? Bence evet.
Efes maçı geldi aklıma. 27 saniye kala Efes pota altından topu oyuna sokarken faul yapıp yapmayacağını kenara soruyordu. Daha dün ondaki yükselişten bahsetmiştik ama istatistik kağıdına yansımayan böyle nice gedik var.
Sanırım Murat yazmıştı "100 sayı farkla yenilsek bu kadar üzülmezdim".
Açıkçası oyunu az çok bekliyordum, hatta İBB maçında bekliyordum. Orada toparladık. TED maçını seyretmediğim için bir şey diyemem. Ama iyi oldu. Çünkü bir yerde bitecekti bu seri. Açıkçası TED'e kaybetsek kötü olurdu, hem iç saha hem galibiyet sayısı açısından...
Ted maçından önce şöyle demiştim: "Bu hafta kazanırsak Uşak veya Banvit'ten birine kaybetmeye çok üzülmem." Sözümün arkasındayım. Sadece galibiyet serisine alıştığımız için beklentiler arttı ve onun sarsıcı etkisini yaşadık taraftar olarak. Yoksa bu Uşak takımı evinde Daçka, Banvit ve Fb'yi yendi.
Yaklaşık bir aylık Salı-cumartesi takvimi bitti. Bizler yorulduk, takımı da düşünmek lazım. Onlar da bir iki gün dinlenir herhalde. Kafa olarak da biraz ara vermek iyi gelir inşallah.
Banvit maçına taze halimizle çıkarız.
EK: Şu dakikada hiçbir önemi olmasa da, bu sezon ilk defa bir maçımızda hakem kararları lehimize/aleyhimize böylesine tartışıldı. Her iki tarafa da kötü düdükler çaldılar.