görevdeyim,anket çalışmam var.adamın birine sordum.amca isminiz ne?
-TAVUT.ama yumuşak ''t'' lan yazıliy.
Bunu daha önce de sizlerle paylaşmıştım arkadaşlar ama çok komik olduğu için yazıyorum.
Olay trabzonun bir ilçesinde geçiyor.
Mahallenin gençleri sokakta top oynuyor. Ama nasıl bir maç gürültü patırtı. Yoldan gelinin geçenin ve civardaki evlerin her yerine top çarpıyor. Arada itiş kakış küfürleşmede cabası. Tam top oynanan sokakta evi olan oldukça yaşlı(83yaş) mehmet dede dayanamayıp fırlıyor dışarı. Ula uşaklar yapmayıon etmayın kafamız şişti diyor ama nafile. Mehmet dede de aksi bir adam aslında hanımı bu huyunu bildiği için oda dışarı fırlıyor. Mehmet dede iyice kızıyor ama uşaklarda huyunu bildiklerinden fazla ses etmiyorlar topa devam. Derken mehmet dede basıyor küfürü ula ben sizin ananı...... . İşte o zaman uşaklar biraz kızıyorlar. Mehmet dede ne ettin ayıp değilmi küfür etme. Ama dede durmuyor. Ayıp sizin ettiğinizidr. Ben sizin ananızı..... . Uşaklar bu sefer dedeye yükleniyorlar aralarında sinirlenip karşılık verenler de oluyor. Bu arada durumun ciddiyetini farkeden mehmet dedenin eşi araya giriyor. " Uşaklar niye kızaysınız. Ben biliyrum yapamay. Kız mayın yapamaaay."
HAYDE HAYDE.ISTANBULU BIRDAHA GETIR DIZE TRABZON.EZE EZE KUPA KARADENIZE TRABZON HAYDE HAYDE VUR HAYDE TRABZON
görevdeyim,anket çalışmam var.adamın birine sordum.amca isminiz ne?
-TAVUT.ama yumuşak ''t'' lan yazıliy.
T R A B Z O N S P O R
Efendim;
Burada anlatacağım hikaye, fıkra gibi bir hikaye değil. Ama yaşadığımız bu dünya üzerinde tesbit ettiğim çok ilginç hadiselerden biri. Trabzon'da şahid olduğum bu ilginç olaya ne daha önce rastladım, ne de daha sonra. Üstelik kimseden de duymadım. Yani tam bir dümur vaziyatları.
Trabzon'u bilenler bilir; meydanda bir çay bahçesi vardır. 1980 yılında,Trabzon'a yaptığımız seyahatte (kolonya hadisesi de bu seyahat esnasında gerçekleşmişti), hemen her gün o çay bahçesinde oturuyorduk. Çoğunluğu ayakkabı boyacısı olan, yaşları altı - on arası değişen çocuklar da parkta beni senelerce etkileyecek o meşhur eylemi gerçekleştiriyorlardı: Arı gezdirmek. Evet, yanlış okumadınız: Arı gezdirmek.
Bu işi için küçük bir ilaç kavanozu (genellikle Vicks kavanozu oluyordu) bulup, çiçeklere konan arıları dikkatlice bu kavanoza hapsediyorlar ve kapağı kapıyorlardı. Daha sonra yanlarında getirdikleri dikiş ipliğini bir ilmek yapıp, kavanozun ağzına doğru tutuyorlardı. İşin en dikkat gerektirici kısmı bu noktada başlıyordu. Kapağı hafifçe aralayıp, arının kavanozdan çıkmasına müsade edip, tam çıkacacağı anda, ilmeği sıkıp arıyı bacağından yakalıyorlardı. Böylece tasmayla köpek gezdirir gibi, dikiş ipliğiyle arı gezdiriyorlardı.
Bilmiyorum, meydandaki çay bahçesinde hala arı gezdiriliyor mudur? Ya da, en azından içinizde bu hadiseye benden başka şahid olan var mıdır?
Karadeniz... Gerçekten yaşayan bir efsane.
Konu Cyzio tarafından (13.10.2006 Saat 23:24 ) değiştirilmiştir.
Ankara'da olduğum bir dönemde Bmn Ankara ekibi ile halısaha maçı organizasyonu gerçekleştirdik.Maçtan önce iddalaşmalar felan gırla gidiyor tabi.Bu arada ismi lazım değil bir arkadaş fotoğraf çekeceğini söyleyinve herkes şekil olmaya karizma olmaya başlıyor,vole vururken çekimler,uçan kafa resimleri, kol kola çekilen resimler dömi vole resimleri, en son maç bitimi toplu resim çekiliyoruz flaşlar ardı arkasına patlıyor,Aradan biraz zaman geçiyor ve ortamı kahkaya boğan bir ses çıkıyor'' arkadaşlar makineye film koymayı unutmuşum''
Emin seni seviyorum arkadaşım
Zaman çabuk geçse de bugünleri özlesek.
Ankara'da doğup büyümeme, 16 senedir de İstanbul'da oturmama rağmen hep çevremde Trabzon ve Trabzonspor'dan bahsettiğim için, beni yeni tanıyanlar, Trabzon'dan yeni taşınmışım zannederler.
Bana jest olsun diye buluşmalarımızda balık restaurantları seçilir. Oysa benim ciddi bir defom vardır: BALIK YEMEM! Vejeteryanlığın bir türü olduğunu söylüyor doktorlar. Zira babam "Trabzonlu olup da balık yemeyen adam olur mu?" diye doktorlara kadar götürmüştü küçükken
Hayatım boyunca yemedim balığı, bir de tavuğu.
Bu bilgiyi ilk öğrenenler hep sorar: "Yahu adam Trabzonlu olup da balık yemez mi?"
Ben de onlara hep derim ki:
- "Kardeşim 30 küsur yıldır balık yememiş, böyle hasta bir Trabzonluya bu soruyu sorduğunda, bu adam bir cevap geliştirememiş olur mu? Var cevabı elbette! Balık kutsal hayvandır. YENİLMEZ! Bak Hintlilere, kutsal hayvanları ineği yiyorlar mı?"
Genelde buna verilecek cevap olmaz, ama dinleyenler de tatmin olmaz, o ayrı
Trabzonsporlu olmak...
Zor ama güzel be kardeşim!
Lise yıllarında bir arkadaşın anlatıığı bir olay.Yanlış hatırlamıyorsam yer Vakfıkebir Kemaliye İlköğretim Okulu,iki tane kızımız başrolde.
Türkçe öğretmeni birleşik isimler konusunu işlerken öğrencilerden örnekler istemektedir.Sırayla ilk ismin gerçek anlamında ikincinin anlamını kaybettiği (veya tam tersi) ya da iki ismin de anlamını kaybettiği birleşik isimlere örnekler verilir sınıftan.[bkz. hanımeli vs]
Sıra iki ismin de gerçek anlamında kullanılmasından oluşan birleşik isimlere geldiğinde bu hanım kızlarımızdan biri atılır:
-Köpekpaluğu hoçam
+Nasıl yani,açıklar mısın?
-Hocam hem baluk gibi yüzeyi hem de köpek gibi kapayi
Bu sırada kızımızın sıra arkadaşı patlatır bombayı:
-Eee kapayi kapayi ama afkurmayi ki
Her daim TRABZONSPOR!Türkiye Kyoto'yu imzaladı"7"
başımdan geçen bi olayı sizle paylaşmak isterim
denizlide okuyoruz nadir olarak evde kendimize bi yemek ziyafeti çekiyoruz.
evde limon kalmamış bende limon almaya gittim. küçük bir markete daldım.
kasada bi amca oturuyor. dedim limon varmı??
kasada ki amcanın cevabıyla ilk dumuru yaşadım.
"limon yok fanta verelim"
ben dumur olmuş vaziyette hiç bişey diyemeden marketten çıktım 1 2 adım attım geriye bi baktım bide ne göreyim.
KARADENİZ MARKET
bir karadenizli olarak gözlerim yaşardı
ama gülmekten!!!!1
Muhabir : Hocam hiç bir şey yok içersin de !!! (Vuvuzela için)
Şenol GÜNEŞ : Olmaz mı... Bağımsızlık var, özgürlük var...Onun için çalıyorlar orada...
yok, yok anlatmasam çatlarım
birgün sevgili abimin ayakkabısının bağcığını bağlamasına şahit oldum sağ ayağını merdivene koymuş eğilmiş sol ayağındaki ayakkabıyı bağlıyor (abimde ne inciler varda arasıra forumu okuduğunu biliyorum , biraz tırsıyorum anlatmaya )
@şimal yıldızı
bende balık sevmiyorum ve maalesef hep aynı soruyla karşılaşıyorum ''Trabzon diyince gözleri parlayan sen nasıl balık sevmezsin '' cevapta hep aynı '' ya sevmiyorum değil canım isterse yiyorum '' sizin cevap da güzelmiş bundan sonra onu kullanayım.Tatmin olmazlar ama ne yapalım
Sene 1985. Arhavililer'in hakim olduğu büyük bir şirkette (İsim yazıp, reklam yapmayayım. Anlayan anlamıştır.) yaz stajımı gerçekleştiriyorum. İşyerimiz Maslak'ta. Cuma günleri sekiz-on kişi, işyerine ait minibüsle Kireçburnu'na gidip, cuma namazımızı kılıyoruz. Namazdan sonra, vakit olursa, camiye yakın bir çay bahçesinde birer çay içip, işimize geri dönüyoruz.
O seneler, henüz "Körfez Krizi" patlamadığından, Arap Dünyası'nda henüz para ganiydi. Yaşı bana yakın olanlar hatırlayacaktır, kendileri parayı nasıl harcayacaklarını bilemediklerinden, genellikle İstanbul'da en sevdikleri mekan olan Sarıyer - Emirgan arasındaki bütün sahil esnafı ve ahalisi sadece onlara çalışır ve ihya olurlardı. Bahsettiğim mahallelerde kiralık ev bulmak artık bayağı imkansız hale gelmişti. Çünkü ev sahipleri, evlerini, iki-üç aylarını İstanbul'da geçiren Araplar'a veriyorlar ve Türk ailelerden kazanacakları bir yıllık kiradan çok daha fazlasını kazanıyorlardı. Gerçi yaz sonunda evin içine ediliyordu ama "Gülü seven dikenine katlanıyordu", haliyle.
Cuma namazını kılmak üzere gittiğimiz Kireçburnu da, az evvel bahsettiğim Sarıyer - Emirgan hattı arasında kalıp, Araplar'ın yüksek oranda tercih ettiği mekanlardan biriydi. Haliyle cuma cemaatinin yarısını da Araplar oluşturuyordu.
Bilenleriniz vardır: Araplar camiye veya namaza bizler kadar saygılı değildir. Camide ayaklarını uzatırlar, namaz esnasında geğirirler, kaşınırlar.... Kireçburnu Camii'ndeki Araplar da bu tanıma uyuyorlardı.
Gene bir cuma namazını kılmış, minibüsle işyerine dönüyorduk ki; işyerimizde çalışan altmış yaşlarındaki Arhavili amca, Araplar'ın namaza karşı bu tutumlarına içerlemiş olarak, söylenip duruyordu:
-"Ha bunlar ne biçüm namaz kılayi... Sağa donerler, sola donerler, burunlarını kaşaylar, gobeklerınu kaşaylar. Halbuki oyle mu olacaksun? Dumduz duracahsun. Hiç bir şekilde kıpırdamaycahsun. Put gibi..... Tovbe Ya Rabbu... Ne biçum örnek vereyrum?"
Konu Cyzio tarafından (16.10.2006 Saat 23:17 ) değiştirilmiştir.
Yani ille bana da yazdıracaksınız geçen akşam kalabalık bir arkadaş ortamında boşalan çaylarımızı doldurmaya gelen arkadaş bardakları karıştırmasın diye bardağın dibini boşaltıp tepsiye koyduğumu.. Üstelik olay şöyle gelişti.. 5-6 bardak var tepsiye konulacak.. ben hemen dibini boşalttım peşimden Ereğli'li bir arkadaş da boşalttı ama ben kıl payı geçtim.. hehe dedim ben Karadeniz'in daha doğusundanım dolayısıyla ilk ben düşündüm bu uyanıklığı.. tam bu sırada orta Karadeniz'den Giresun'lu bir arkadaşın araya girmesiyle skandal patlak verdi: 'Ya diplerini boşalttınız da ne oldu sanki çaylar dolu gelmeyecek mi alla alla'
Haklıydı yahu
#7 King of Kings
Sevgili Muhalif Üstadım;
Hikayeniz çok güzel. İşin daha da güzel tarafı, sizin "Haklıydı yahu" lafınıza kadar, ben de olayda bir gariplik sezmedim. Artık "Kır atın ya huyundan, ya suyundan" deyeceğim de, sizn avatardaki şirinlerin içinde hangisi ben oluyorum; merak etmeye başladım .
valla yine süper bir konu yakalamışsınız sevgili Cyzio...
insan okurken bir yandan gülüyor, bir yandan da kendinden bir şeyler buluyor...
bu arada ben de "haklıydı yahu" ya kadar "eee, ne var bunda" diyordum...
"7 tepeli şehir... bekle... son tepene de dikeceğiz bayrağımızı..."
Ben sadece bmn de yaşadığım efsaneleri anlatsam yeter artar bile
Yine bir organizasyon yine Bmn Ankara Evet evet bildiniz Gerede kampından bahsedeceğim
Dünyanın en kapsamlı arama moturu olan Google'da soğan yazdığımızda BMN Gerede Organizasyonu çıktığını biliyormusnuz?
Evet evet inanamayacaksınız ama öyle idi.Ankara Bmn mangal yapacağı et yerine 10 kilo soğan ile Gerede'ye gelince Bmn de soğan üzerine 20 sayfa yazılar yazılmış ve googlede bile yer bulmuştu Aralarında kaçtanesi karadenizliydi bilemiyorum ama
Zaman çabuk geçse de bugünleri özlesek.
lisede coğrafya dersindeyiz.coğrafya hocamızda bize çöl oluşumlarını anlatıyor.sınıfa sordu.Türkiye'de çöl varmıdır varsa en büyüğü hangisidir.bir arkadaş hepimizi şaşırtan cevabı verdi.
-evet hocam vardur.
bizim hoca şaşırdı...oğlum ne çölü dedi.
-hocam Van ÇÖLÜ
Konu Mehdi tarafından (17.10.2006 Saat 09:36 ) değiştirilmiştir.
T R A B Z O N S P O R
ÖSS hazırlanıyorum dershanede Türkçe Dil Bilgisi dersindeyim. Genel olarak karatenizlilerin en çok zorlandığı ders
Türkçe hocamız Faruk dedi gelmek fiilini gereklilik kipinde çek..
Düşünüyorum düşünüyorum bir türlü aklıma gelmiyor...
En sonunda bombayı patlatıyorum "gelmesi lazım" hocam
Bütün sınıf yarılmıştı gülmekten, aklıma geldikçe hala gülerim...
Bazen Sevinç Bazen Keder, Trazonsporlu Olmak Yeter!
(Hepimiz TÜRKÜZ Ulan!)
Bunu daha öncede anlattım ama orjinal ve gerçektir.
bilirsiniz Karadeniz'de yaşlılar arabaların her zaman önüne binerler olmazsa olmaz, köy-ilçe ilçe-merkez düsturudur.
eee bu bölgede yaşamayan biri bunu ne bilsin. Uzun saçlı at kuyruklu delikanlı arkadaşın birisi minibusun ön koltuğuna yerleşir onun arkasına da bir yaşlı amca oturur ve olaylar gelişir.
Sakallı kukudili emice - Kızım haurdan bi tane Rize..
Uzunsaçlı delikanlı hiç bozuntuya vermez alır parayı para üstünü geri verirken,
- Buyur bey amca paranın üstü. Yanlız ben " Kız" değilim.
Yaşlı emice de.
- Kusura bakma evladum ne bileyim habu geç yaşa dul kalduğuni...
Trabzonspor √Hüseyin Avni Aker|Hayri Gür|Halit Ziya Kurbetçi|Şamil Ekinci|Dozer Cemil|Şenol Güneş|İki Renk ve Asalet √BordoMavi.Net √
ya süper özellikle Mehdi harikasın ya...
Gülme krizindeyim...
Forever61 sağolasın..
Aklıma gelmiyor bi fıkrada benden çıkacak ama...
gezi maksadıyla şehir dışında gidiyoruz.tabi biz Trabzonlular 61 plakayı gördüğümüz yerde hemen gözlerimiz dolar.babam arabayı kullanıyor.bir kamyonun arkasına takıldık.tabiki 61 plaka.arkasında kocaman bir yazı
-ÜÇ KARDEŞLER...BİZİ KİMSE GEÇEMEZ
babamda 61 plakayı ancak 61 geçer mantığıyla ve birazda inattan kamyonu geçti.bende kamyoncunun surat ifadesini görmek için arkama baktım.kamyonun önünde kocaman bir yazı
-geçtinde ne oldu?
ve kamyoncunun pişkin sırıtması.
T R A B Z O N S P O R
bu sene başındaki maçların birinde amca darlanmış tabii..
- a. ko. uşaklari piz funduk tallarina asulalum siz kitin pankamatikten çekin paralari!!!! oynayin ulaaa, oynayin...
Geçen gün arkadaşım msn'de anlatıyordu. Aynen buraya alıyorum.
İstanbul'daydım yıllar önce. Kuzenin evindeydim, Çemberlitaş'ın orada. Tek başıma çıkıp dolanayım dedim, merak ediyorum tabi İstanbul nedir ne değildir.
Neyse ben yürümeye başladım, etrafa ilginç ilginç bakıyorum tabi. Sonra Sultanahmet'in oralara geldim. Baktım baya geniş bir alan. Parktan geçeyim dedim. Tam parka girecem, baktım kocaman bir tabela:
DİKKAT KAPAN VAR!
Ula sağıma soluma bakıyorum insanların hiç biri oradan gitmiyor içeride onca insan var hepsi oradan uzakta duruyor. La dedim boşver ben de girmeyeyim buradan, başıma bişe gelir falan, parkın arkasından dolandım. Sonra bi baktım ki arabalar gitmesin diye kapan diye bişe varmış, ne bilelim. Trabzonda öyle bişe görmemiştim.
Konu Gülşen tarafından (18.10.2006 Saat 00:41 ) değiştirilmiştir.
Sadece Trabzonspor!
yıllar öne msn bu kadar popüler olmadığı dönemlerde okuldan bir arkadaşımız geceleri samsunlu bir hatunlar yazışıyormuş gündüzleri bize bunu hava atarak anlatıordu, ama hemen hemen hergün bişeyler anlatıyordu;
-bigün geldi ve o anlatmadan biz sorduk ee akşam ne oldu varmı bişeyler falan,
-he var akşam baya bekledim yazmıyordu sonra sordum nerdesin ne yapıyorsun diye
- yoga yapıyorum dedi, bende
- ooo iyi iyi bi dabakda bana göndersene yazdım ondan sonra yazmamaya başladı. (sessizlik... ve biz gülmekten yerlerdeyiz artık)
- habu yoga nedir yemek gibi bişe değil mi? (bu dakikadan sonra tüm bölüm bizleri yerlerden sürüyerek kaldırdı herkesin midesinde o günden kalma kalıcı bir rahatsızlık var)
Konu KuĞu tarafından (18.10.2006 Saat 01:09 ) değiştirilmiştir.
0II0II0I I00I0I0I 0III00II0 00II0I0I II0I0II0
ya ben bunun aynısını sinekle yapıyordum küçükken, 6 7 yaşlarımdaydım sanırım köydeyken evin alt kısmında ahır olduğundan içeri baya sinek giriyordu ve cama yapışıp dışarı çıkmak için debelenip duruyorlardı,
bi ara çizgi filim izlemeye çalışıyordum dedemden gizli (dedem kızardı bırak şu hayalbazları izlemeye derdi hepmekanı cennet olsun) bu sineklerin camdaki çırpınışları dikkatimi dağıtıyordu, neyse çizgi filim bitti ya clementindi ya voltran hatırlamamıyorum
camda birini yakaladım.. baya kolay oldu öldürmeyi düşünürken neden böyle vahşice bişey yapıyorumki dedim tv nin yan tarafında o yaşlarda bana 200 kiloymuş gibi gelen sırf demir yığını bir dikiş makinası vardı, gözüm beyaz makra ipliğine ilişti ve beynimde şimşekler çaktı evet evet dedim köpeğim yok ama sineğim olabilir. ))
Sonra bu ipliği ayağına bağlamaya çalıştım uzun süre öyle zorlanıyordumki sinirden sineği öldürebilirdim ama bu amacıma ters düşen bir hareket olacaktı neyse odada gözümü şöyle bir gezdirdim ne kullanabilirim diye sonra kolanya şişesini gördüm, sineği kapağına atıp üstüne kolanya dökmeye başladım, biraz sersemlettikten sonra ayağına ipi bağlamayı başarmıştım ama sinek kolonyanın etkisiyle uçmuyordu, öylece ıslak ıslak yatıyordu
sonra onu güneşe çıkardım kurusun diye ve bir süre sonra kendine geldi evin içinde sinekle dolaşmaya başladım, bu arada ipin uzun olması ağırlığını arttırdığından uçmakta zorluk çektiğini farkettim ve ipi kısalttım, artık amacıma ulaşmıştım, daha sonra böyle pis birşey yaptığım için ayrıca hayvana eziyet ettiğim için annemden baya azar işitmiştim, annem sineği dışarı atmam için baya zorladı ve ben biraz üzgün görünerek sineği bıraktım. Ama içimden mutluydum çünkü camda daha çooook sinek vardı ))))
Konu KuĞu tarafından (18.10.2006 Saat 02:30 ) değiştirilmiştir.
0II0II0I I00I0I0I 0III00II0 00II0I0I II0I0II0
Atakan mümkünse daha görüşmeyelim
(bizde yapardık bunu)
2010 - 2011 Şampiyonu Trabzonspor'dur
Gerçek budur. ☆
eti puf yerdik sonra bilirsiniz bu işler için eti puf'un ambalajı şeffaf olduğundan dolayı idealdır. İplik bağlama ile başlayıp kızgın iğne ile devam eden şimdi burda yazamayacağım türlü türlü işkencelere tabi tutulurdu sinekler. Ufkumuz açılırdı, yoksa hitler'in kavgam kitabını okuyacak nesil nasıl yetişirdi ?
b.k sineklerine kimse itibar etmezdi. Gazu diye tabir eden büyük sineklere karşı amansız bir savaş mevzu bahisti. Onlardan bir tane öldürmek 10 karasineğe bedeldi. Piyasa da fazla bulunamayışlarının etkisi varmıydı bilmiyorum. Zavallı bir boy küçük karasinekler, ciddi bir soykırıma uğramışlardı hemida işkencelerle.
Şimdi bakıyorumda öyle sineklerde kalmadı. Evde uçsa "aaa baba böcek uçuyo" diyor şimdiki çocuklar. biz onların markalarını akrabalarını nerde ikamet ettiklerini bile bilirdik heyhaat.
Trabzonspor √Hüseyin Avni Aker|Hayri Gür|Halit Ziya Kurbetçi|Şamil Ekinci|Dozer Cemil|Şenol Güneş|İki Renk ve Asalet √BordoMavi.Net √
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)