Hocam üniversitede beğendiğim tek şey manzara !
O da rüzgarlı bir günde-ki Çanakkalede 360 gün rüzgar var-okulumuzun 200 metre yanında ki şehir çöplüğünün yaydığı koku ile rezil oluyor !
(En önce, en azından manzaranın tadını çıkarmaya bak)
Şehir halkı öğrenciyi yolunacak tavuk olarak görüyor !
(Maalesef, küçük şehirlerde bu durum böyle. Hatta kasabalara açılan meslek yüksek okulları, o yöreyi ihya ettiğinden, sık sık MYO'lar da açılıyor.)
Öğrenci işleri işlerini yapmıyor !
(Bunda da haklısın. Ama bana Türkiye'de işini layıkıyla yapan bir devlet dairesi söyleyebilir misin? Yani bu sorun, devletten kaynaklanıyor, üniversiteden değil.)
Çalışanlar kendi sigara keyifleri için öğrencilerin işlerini sallamıyor !
(Yukarıdaki durum, aynen geçerli.)
Hocalar sırf öğrenci Çanakkalede kalsın,tutulsun diye bile okulu uzattırıyorlar !
(Ben buna hiç inanmıyorum. Çanakkale'de kalacak bir öğrencinin hocaya ne avantajı olabilir? Akrabası olan bakkal, kafeterya sahibi varsa tamam. Ama ben buna hiç ihtğimal vermiyorum.)
Burası çok ilginç(!) hocaya yalakalık yapan bir öğrenciye diğer iki üç ders,bir asistanmış gibi ders anlattırıyor !
(Çok çirkin bir davranış. Öğrenciler arasında şüphe uyandıracak şeylerden şiddetle kaçınmalı.)
Asistan demişken,aistanların %90 a yakını kendini ordinaryus zannedip,hocalarından aldıkları ukalalık ve ilk okul seviyesindeki değdirmeleri ile beraber,daha geçen sene yurtta oda arkadaşı onu görüp :
- Ayşe naber nasılsın canım ?
-Ay şu öğrencilerde bana ismimle hitap etmiyolar mı,nasıl sinir oluyorum...
diyebiliyorlar....
(Bu, inasonoğlunun tabiatında var olan bir şey. Sor bak, sizler için de lisedekiler, "Üniversiteye geçti, bir günde adam oldu" diyeceklerdir. Biraz sabır.)
Rektörümüzünde katıldığı son sınıf öğrencilerinin balosunda kafası güzel olan bir kızöğrenci :
-Ooooooooo Ramoooooo(Rektörümüzün adı Ramazan),Onbir ayın sultanı hoş geldin,gel atalım birer tek....
diyebilip,elini onun değimiyle ramonun omzuna dolayıp zorla oturtabiliyor.
(Çok yakışıksız bir olay. Alkolün etkisiyle olmuş.)
Uzun uzadıya ezberler ve sadece bilgi gerektiren,devam zorunluluğumun olduğu ve 4. hakedişim olan bir dersin hocasıyla diyaloğum:
Ders saati 13.45...
-Hocam,bize derste verdiğiniz slaytları(ders sadece slaytla işleniyor) bir cd ye çekip alabilirmiyim ?
-Alamazsın,dersine gel notunu al.
-Hocam zaten devam zorunluluğum var.Zaten gelicem,ayrıca bu sene bu dersi vermekte de kararlıym.Bi de dersi slayt gösterisi olarak işlediğimizden not almakta kimi zaman sorlanıyorum ve kaçırdığım yerler oluyor.
-Hayır dedim,konu kapanmıştır!Hızlı yazmayı öğren...
Buradaki zihniyeti bana anlatın hocam !
(Ben de genellikle notlarımı öğrenciye vermek istemem. Çünkü her sene ufak tefek değişikliklerle anlatırım. Bazı küçük ipuçlarını kasten vermem, sınavda sorarım. Notlarımı alan öğrenci, diğerlerinin bilmediği şeyi notlarımdan öğrenip, haksız kazanç sağlayabilir. Belki böyle bir sebeptendir.)
Sigara içen bir insanım,kantinde içmek yasak değildi,yasaklandı,koridorlarda içmekte yasak.Kantinde yasaklandıktan neden 1 ay sonra-ki mevsim kış,dışarda da bu rüzgarda içmen imkansız-sigarta odası açılıyorda,kantinde sigara yasaklandıktan 1 gün,evet bir gün sonra hocalar için yemin ediyorum 5 yıldızlı,LCD tv ler ile donatılmış bir oda hazırlanıyor ?
(Çünkü onlar hoca....
)
Bunlar ilk aklıma gelenler hocam,üzülerek uzattıkça uzatabilirm.
Offf hocam offff..........