orhan pamuku bir keseye koymaya çalışıyorum "nobel ödülü"nü aldığını duyduğumdan beri... ve o keseyi az önce buldum...
orhan pamuk ne ise ahmet kaya da odur benim için...
fransanın da danimarkanın da avrupanında canı cehenneme...
biz bize yeteriz...
o "onları kaybederiz" diyenler kendi para musluklarının kesileceğinden korktukları için öyle diyorlar herhalde.
''Ben kulüp tutmam, çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde, otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık, nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim." Mustafa Kemal Atatürk (2 Aralık 1933)
feneri "ampül" aydınlatır ancak "güneş" kendiliğinden ışık verir !
orhan pamuku bir keseye koymaya çalışıyorum "nobel ödülü"nü aldığını duyduğumdan beri... ve o keseyi az önce buldum...
orhan pamuk ne ise ahmet kaya da odur benim için...
''Ben kulüp tutmam, çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde, otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık, nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim." Mustafa Kemal Atatürk (2 Aralık 1933)
feneri "ampül" aydınlatır ancak "güneş" kendiliğinden ışık verir !
Açıklamayı yapan genel sekreterin yüzü, mimikleri herşeyi anlatıyordu
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
'Canım, kabul etsek ne çıkar?'
Hiç kuşku yoktur ki, bazı iyi niyetli insanlar, "Bitsin artık soykırım lafı" demektedirler.
Nasıl bitecek?
Türkiye, Birinci Cihan Savaşı'nda Ermenilere soykırım yapıldığını kabul ederse bitecek.
Yine o iyi niyetlilerin, "Kabul edelim gitsin, ne çıkar?" dediklerini duyar gibiyiz.
Ne mi çıkar?
Önce soykırım bedeli olan tazminatı isterler.
Diyelim bunu da verdik, bitsin bu laf, diyoruz ya!
Verdik tazminatı, açtık sınırı, tarihe "Soykırım yaptıklarını kabul eden Türkler" olarak geçtik, yetecek mi?
***
Arkadan ne gelecek biliyor musunuz?
Toprak talebi...
Soykırımı kabul etmişsin, tazminatı vermişsin, şimdi de elimden aldığın toprakları ver bakalım.
Sen istediğin kadar "Oraları ne zaman Ermeni yurdu oldu ki?" diye çırpın, kim dinler?
***
Evet, bazı iyi niyetliler, lafın arkasını düşünmeden, "Bitsin bu soykırım lafı!" diyerek ortaya çıktıkları zaman bunları da düşünmelidirler.
***
Batılılar, Osmanlı devletinin, sınırları içinde yaşayan Ermenileri "tehcire tabi tutmasından" dolayı soykırım yapıldığını ileri sürer.
Peki, tehcir niçin yapılmıştır?
Tehcir zorla göç ettirmek demektir.
Peki, niçin yapılmıştır?
Çünkü Osmanlı ordusu, doğuda Ruslarla savaşırken, Ermeniler ayaklanmışlar, hatta Osmanlı ordusundaki askerlerin silahlarını alarak Rusların yanına geçmişlerdir.
Osmanlı devleti ve Türk halkı iki ateş arasında kalınca tehcire başvurmuş, Doğu Anadolu'daki Ermeniler güneye, Suriye'ye Lübnan'a gönderilmişlerdir.
Bütün Ermeniler mi tehcir edilmiştir?
Hayır, Katolik, Protestan olan ve sanatkârlar tehcir edilmemiştir, bunun da belgesi vardır.
***
Bu sorun nasıl çözülecektir, gerçek nasıl ortaya çıkarılacaktır?
Tarihçilerin yaptıkları araştırmalarla...
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu diyor ki:
"Araştırmalardan çıkacak sonuç Birinci Dünya Savaşı sırasında her iki toplumun savaş ortamı içinde birbirlerini katlettikleri, devlet tarafından planlanmış bir katliamın olmadığı, hukuki anlamda olayın soykırım olarak tanımlanamayacağı, dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi Osmanlı Devleti topraklarında da 1914-18 arasında, bütün katmanların trajik olaylar yaşadığı, dolayısıyla bütün dünya halklarının başına gelenlerin, Ermenilerin, Türk ve Müslümanların başına geldiği, her iki tarafın da, büyük kayıplar verdiği, bu kayıplardan üzüntü duymamanın mümkün olmadığı sonucu çıkacaktır." (x)
***
Halaçoğlu, Türk-Ermeni ilişkilerindeki tarihi gerçeği Howard M. Sachardin'in şu cümlesinde bulur:
"Bütün o savaş yıllarında, Ermenilerin bile Türkler kadar kanı akmamıştı." (xx)
Lakin, "En iyi Türk ölü Türktür!" diyenlere bu cümle ne ifade eder ki!
——
(x) Sürgünden Soykırıma, Babıâli Kültür Yayıncılığı.
(xx) The Emergence of the Middle East (Ortadoğu'nun Doğuşu).
---------------------------------------------------------------->Hasan PULUR.
Pamuk'un ABD'de vereceği ermeni soykırımı konferansı ertelendi
Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Orhan Pamuk'un, 16 Ekim Pazartesi günü Minnesota Üniversitesi'nde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bir konferans vereceği açıklandı. Daha sonra üniversitenin internet sitesinde bugün yapılan açıklamada Pamuk'un vereceği konferansın bu yılın sonunda belirsiz bir tarihe ertelendiği duyuruldu. Duyuruda ertelenme nedeni olarak ödülün anonsuyla birlikte ortaya çıkan tartışmalar gösterildi.
Ünlü yazar Orhan Pamuk'un Nobel Ödülü'nü kazanması dünya basınında da geniş yankı buldu.
WASHINGTON TIMES: NOBEL BİLE SİYASETTEN KAÇAMADI
Romancı Orhan Pamuk'un bu yılki Nobel edebiyat ödülüne layık görülmesi ABD basınında geniş yankı bulurken, aşırı sağ eğilimli Washington Times gazetesi, ''Nobel bile siyasetten kaçamadı'' yorumunu yaptı.
Gazetenin yorum-haberinde, ''Bu post modern Türk romancısı, geçen yıl büyük şöhret kazandı, ancak eserlerinden çok, ülkesinde Türklüğe hakaret suçundan yargılanmasından dolayı'' ifadesi kullanıldı.
Washington Times, Amerikalıların, bu yılki tıp, fizik, kimya ve ekonomi dallarında Nobel kazandığını, ancak edebiyat alanında ödülü kaçırdığına dikkati çekerken, gazeteye konuşan yayıncı Roger Kimball, İsveç Kraliyet Akademisi'nin edebiyat dalında Nobel ödülleri için ''Üçüncü Dünya ülkelerinden'' gelen yazarları tercih etmesinden şikayet etti.
Gazete, 54 yaşındaki Pamuk'un Nobel ödülünü kazanan en genç yazarlar arasında olduğunu kaydetti.
Los Angeles Times gazetesi ise Orhan Pamuk'un Nobel ödülü için seçilmesi konusunda, ''kısa süre önce cezaevine girme tehlikesi altındayken, o zengin bir melankoli içeren romanlarıyla şimdi bir Nobel sahibi'' ifadesini kullandı.
Gazete, ''Pamuk'un sanatı geniş övgü görüyor, ancak birçoklarına göre siyasi eylemciliği, İsveç Kraliyet Akademisi'nin kararının arkasında yatıyor'' yorumunu yaptı.
Los Angeles Times, Pamuk'a diğer Türk yazarlarından ve hükümetten kutlamaların yağdığını, milliyetçi çevrelerin ise tepki gösterdiğini yazdı.
RUSYA'YA GÖRE ÇELİŞKİ VAR
Rus Eko Moskova radyosu, Avrupa'da dün Fransa'nın 'Ermeni soykırımı'nı inkarı suç sayan yasayı kabulü ile İsveç'te Orhan Pamuk'a Nobel Edebiyat Ödülü verilmesinin birbiriyle çeliştiğini duyurdu. Eko Moskova'da bu sabah yayımlanan yorumda, Fransız Meclisi'nin dün kabul ettiği kararın düşünce özgürlüğüne karşı bir hareket olduğu belirtilerek, "öte yandan İsveç, Nobel Ödülü'nü Pamuk'a ülkenin çoğunluğundan farklı düşünceleri dile getirdiği için veriyor. Dolayısıyla bir yanda ifadeyi yasaklayan bir karar, diğer yandan düşünceyi ifadeye ödüllendirme" denildi.
Yorumda, "Orhan Pamuk, bir İsviçre gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 1 buçuk milyon Ermeni ve 30 bin Kürdün öldürüldüğünü ve bu düşüncesinden dolayı kimsenin kendisini sevmediğini söyledi. Dolayısıyla Orhan Pamuk, Ermeni soykırımını kabul ederek bu konu hakkında değişik düşünce sergiliyor. Bir Avrupa ülkesi, insanları farklı düşünceleri yüzünden hapis cezasıyla korkuturken, diğer bir Avrupa ülkesi farklı düşüncesini ifade eden birini Nobel Edebiyat ödülüyle onurlandırıyor" ifadesi kullanıldı.
KANADA BASININDA TÜRKİYE VARDI
Yazar Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü alması ve Fransa Meclisinin sözde Ermeni soykırımının kabul edilmemesini suç sayan yasa teklifini kabul etmesi, Kanada basınında da geniş yer buldu.
Kanada’da ulusal ve yerel bazda yayınlanan gazetelerin tamamında Associated Press’in haberi kullanılırken, Toronto Star Gazetesi, "muhalif Türk yazar Nobel kazandı" başlığını tercih etti. Haberde, Pamuk ile 2005 yılında yapılan ve hakkında dava açılmasına sebep olan röportajdan bölümlere yer verildi. National Post Gazetesi de "Türk Yazar Nobel Edebiyat Ödülü kazandı" başlığı ile aynı haberi kullandı.
Öte yandan, Fransa Meclisinde sözde Ermeni soykırımının kabul edilmemesini suç sayan teklifin kabul edilmesi de Kanada basınında yer aldı.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün, "Fransa bu ayıpla yaşayacak" sözlerine yer veren Toronto Star, Toronto Sun ve National Post Gazeteleri, "yasa Türkleri kızdırdı" değerlendirmesini yaptılar.
Kanada’nın ulusal ve yerel televizyon kanalları Global TV, CTV, CBS, City TV, CH TV de haber bültenlerinde Orhan Pamuk’un Nobel ödülü alması ve Fransa Meclisinin kararına yer verdiler.
Arkadaslar ben bunlara aynen sunu diyorum.
"hayatlarinda hic bir sey edinemiyen mahlukatlar"
iki kurus icin anasini babasini sulalesini satan lar baska kelime soylenmez bunlara bunlar insan olamamislar mahlukat dan baska birseyde olamazlar.
dunya bir kac duzen ustune kurulmusdur ama hebsi ayni kapiya cikiyor oda sudur "zionistlerin duzeni"
komunisligide emperialismide ozentiyide zengin fukura ve buna benzer ser seyin duzenini kuranlar"zionistler"
kendi plan projelerini gerceklestirmek icin kendilerinden saymadiklari ve kendilerini allah huzunda secilmis insanlar sayan bu jahudiler her zaman insanlari ulkeleri bolmeye devam edeceklerdirler.
"BU SON LİMAN,BU SON GEMİ BAŞKA YOL YOK
ANLAYIN ARTIK ANLAYIN
TÜRKÜN TÜRK'TEN BAŞKA DOSTU YOK.."
bunu bizler anlaya kadar iş işten geçecek.
orhan pamuk nobel edebiyat ödülünü aldı.
bu mili takımın dünya şampiyonu olması,türk takımın şampiyonlar ligi şampiyonu olması gibi birşeydir.
voltaire der ki " fikirlerinize katılmayabilirim ama onları özgürce savunabilmeniz için canımı bile veririm "
Konu Turgut Altun tarafından (13.10.2006 Saat 18:50 ) değiştirilmiştir.
Elbette mümkün değil ama, herşey gönlünüzce olsun.
Voltaire olmalı
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
İnsan adı Elif olan bir yazardan Doğu Anadolu'da Ermenilerce katledilen Eliflerin,Zeyneplerin,Ayşelerin,Fatmaların romanını da okumak istiyor.
Adı Orhan olan yazardan Balkanlarda katledilen Orhanların,Memetlerin,Hüseyinlerin romanını okumak istiyor.
İnsan acı çekmişse ne olduğu kim olduğu önemli değil ama önce kendi acını dindirirsin sonra başkalarının derdine koşarsın.
Kimseyide suçlayamazsın dıştaki isim ne olursa olsun içteki öz önemli.
Bizim acılarımızın hiç önemi yok mu?5 milyon insanımız öldü,tarihin gördüğü en büyük acıları yaşadık.
Bir romancı veya edebiyatçı için bundan daha işlenebilir bir konu olamaz ki?
Nobel ödülü almış bir yazar bakalım bu konuya ilgi duyacak mı?
Hangisi daha olası acaba Ermenistan'da yaşayan bir yazarın Türklerin Ermenileri katlettiği bir masaldır diye konuşmasımı yoksa Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi yazarların Müslüman Türk'ün yaşadığı dramı roman yapması mı?
Amatör ruh,profosyonel düşünce
İnsanların yaşaması için gerekli olan üç şey;Hava,su,DEMOKRASİ
+ o yazarlardan Fransızların Rusların kışkırtması sonucu Ermeni isyanının başladığını, nasıl destek olduklarını, Ermeni çetelerin oradaki Türk halka nasıl zulüm ettiklerini, camilere insanları toplayıp nasıl ateşe verdiklerini, insanları nasıl kurşuna dizip tecavüz ettiklerini, yeni doğmuş bebeleri havalara atıp nasıl kılıçtan süngüden geçirdiklerini de anlatmalarını beklerim
Ama yürekleri yetmez bunları araştırıp yazmaya
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
www.kuvvaimilliye.net 'ten alıntıdır.
KERİNÇSİZ NOBEL'E DAVA AÇACAK
Önce Orhan Pamuk, sonra Elif Şafak"a açtığı davalarla gündeme gelen Kemal Kerinçsiz şimdi de Nobel Akademisi"ne dava açmaya hazırlanıyor.
Kerinçsiz, “Orhan Pamuk da, ödülü de bizim gözümüzde şaibeli” diyor.
Orhan Pamuk"un Nobel Edebiyat Ödülü almasına karşı dava açacağınız doğru mu? Böyle bir dava örneği var mı?
Evet. İsveç"te açacağız. İlk dava örneği olacak bu şekliyle.
İSVEÇ MEVZUATINI İNCELEYECEĞİZ
Davayı hangi gerekçeyle ve hangi mahkemede açmayı düşünüyorsunuz?
Bunun temal altyapısını henüz oluşturmadık. İsveç mevzuatı bu konuda çok önem taşıyor. Ödülün verildiği kurum İsveç Akademisi olduğu için mutlaka İsveç yasalarına göre açacağız. Muhtemelen sözkonusu akademik kurulun uyguladığı bir mevzuat var. O mevzuat, özel de olsa, geleneksel de olsa ödülün o mevzuat içerisinde objektif, genel ve eşitlik kurallarına uygun olarak verilmesi lazım. Tamamen bilimsel, akademik ve sanatsal değerlerin özümsenerek eserlerin tespit edilmesi lazım. Asla siyasallaşmaması ve siyasi kriterlerden uzak kalması lazım. Burada biz şu kanaatteyiz: Orhan Pamuk"a verilen ödül tamamen siyasallaştırılmıştır. Ermeni diasporasının gayretleriyle verilmiştir. Saat yarım sularında bir yandan Fransız Meclisi"nden çıkan karar hemen akabinde Orhan Pamuk"a aynı konuda, onun yapmış olduğu sözde Ermeni soykırım açıklamaları konusunda ödülün verilmiş olması aslında bu ödülün genellikle objektiflikten, bilimsellikten, edebilikten, sanatsal özelliklerin korunmasından çok daha uzak doğrudan doğruya belli bir çevrenin baskısıyla, himayesiyle verildiğinin göstergesidir.
Menfaat ve hak kriteri ne olacak? Büyük Hukukçular Derneği adına mı davayı açacaksınız?
Evet.
Orhan Pamuk"un kitaplarını okudunuz mu?
Okudum, okudum.
Hangi kitaplarını okudunuz? Edebi olarak nasıl eleştirdiğinizi öğrenebilir miyiz?
Kar romanını okudum. Bir iki eserine de başladım ama emin olun 50-55 sayfadan sonra götüremedim. Zamanımın boşa harcandığı kanaatiyle uzak kaldım ama Kar romanını başından sonuna kadar okudum. Onu da edebi değeri son derece düşük, ikinci-üçüncü sınıf romancıların yazabileceği kitap olarak görüyorum.
BİZ DAVA AÇMASAYDIK DA PAMUK NOBEL"İ ALACAKTI
Nobel Ödülü"nün Orhan Pamuk"a verilmesini siyasi kriterlere bağlıyorsunuz. Peki Pamuk"un bu ödülü kazanmasında sizin de katkınızın olduğunu düşünüyor musunuz?
İşin bir gerçeği şu var: Eğer biz dava açmamış olsaydık dahi emin olunuz ki yine o sözlerden ötürü Orhan Pamuk"a yine ödül verilecekti, çünkü geçen sene Ekim ayında duruşmalar oluşmadan adaylar arasında Pamuk"un ismi geçiyordu. Güçlü adaylar arasında adı geçiyordu. Geçen sene bu ihtimal bir noktada önümüzdeki döneme aksetti. Bu duruşmaların oluşması aslında ödülün verilmesini pekiştirdi. Adeta Orhan Pamuk Ermeni diasporasının fikirlerinin militanvari savunucuları arasında yer aldı.
İsveç"e ne zaman gidiyorsunuz?
Yasal mevzuatı toplayacağız. İsveç"te açabileceğimiz davanın genel ilkelerini koyacağız. Nobel Ödülü"nü hangi mevzuata uygun olarak verildiğini tespit edeceğiz. Ondan sonra davayı açacağız. Emin olun ödülü şaibeli hale getireceğiz. Çünkü Orhan Pamuk da bizim gözümüzde şaibeli, ödül de şaibeli. Biz ödüle şu gözle bakıyoruz: Türk milletinin değerlerine hakaret etmenin bir bedeli ve diyeti var.
YAZARLAR "KİTABIMI GÖNDEREYİM DE MEŞHUR EDİN" DİYOR
Sizin Elif Şafak davasındaki tutumunuz da biliniyor. Yazarların korkulu rüyası haline geldiniz.
Korkulu rüyası değil. Bilakis... Arada bir köşe yazılarını okuyorum, “Kemal Bey kitaplarımı size göndereyim de sıkıntılı olan bölümlerini işaretleyim, ömrümüzün son dönemlerinde belki bize de bir Nobel Ödülü aldırmanın, meşhur etmenin yolunu açarsınız” gibilerden... Korkulu rüyadan ziyade bilakis teşvik gibi geliyor bana. Söylenen sözler maksatlı.
Ama sizde edebiyatçı değilsiniz hukukçusunuz ama kitapların edebi değeri üzerinde söz söylüyorsunuz.
Ben kişisel fikrimi söylüyorum. Bir romanı tahlil etme, değerlendirme hakkına sahip değil miyim?
Birçogunuza Av. Kemal KERİNÇSİZ'in açtıgı bu davalar sov amaçlı gelebilir ama ben kimsenin meydanı boş zannetmemesi adına çok daha fazla Kerinçsizlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, inşallah bu davasında amacına ulaşır.
yaa arkadaşlar daha önce hiç okumamıştım bu kadını yazdıklarını ama buldum gerçekten de inanılmaz ağır şeyler yazmış türklere bu kadın nasıl beraat etmiş yaaa işte yazdıkları..
Başbakan Elif Şafak ve Orhan Pamuk gibi Ülke namusu, Gelenek ve Tarihine küfreden yazarları İLK kutlayanlardan....
Ülkemizde tartışma gündemini meşgul etmeye devam eden,
Türklüğü alenen aşağılamaktan dolayı yargılanan ve beraat eden Elif Şafak gündemdeki yerini koruyor.
Peki, AB?nin, hükümetin, içimizdeki sözde aydınların ve yazarların ceza almaması için uğraş verdiği bu sözde yazar
"Baba ve Piç" adlı romanında neler söylemişti?
Romanı okuduğunuz zaman tepki göstermemek mümkün değil!
Okuyun da Elif Şafak?a kimlerin sahip çıktığını görün!
Türk milletine ve atalarına karşı küstahça sözler kullanan sözde yazarın kitabından iddianameye taşınan bölümlere bir bakın Alah
aşkına...
....... 63. sayfa:
"Bütün akrabalarını 1915?te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum. Köklerime ihanet etmeyi
öğrenip, soykırımı inkar etmek üzere yetiştirildim."
65. sayfanın 4. paragrafı:
" "sen kalk gel Orta Asya?dan, dal dosdoğru Anadolu?nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler! Orada yerleşik olan milyonlarca
Ermeni'ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler! Mal mülklerinden oldular! " "
130. sayfanın 7. paragrafında:
"... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın? Eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil. Sıradan insanlar tarihi gerçekleri kabul
eder mi sence? Sizi KATLİAMDAN geçirip sürdüğümüz, sonra da bütün bunları inkar ettiğimiz için özür dileriz mi diyecekler
sanıyorsun? "
170. sayfanın 1.paragrafı:
"... Ayaş'ta sağ kalan olmamış. Çankırı'ya götürülenler de peyderpey öldürülmüşler. Sopalarla, balta saplarıyla dövülmüşler.?
171. sayfanın 6. paragrafı:
"...bazıları açlıktan ölmüş, bazıları da öldürülmüş."
172. sayfanın 3. ve 7. paragrafı:
"Türkler yapmış, dedi Armanuş, söylediklerinin ucunun nereye vardığına dikkat etmeden...."
"...Türklerdi 1915?te bunları Ermenilere yapanlar.?
185. sayfanın 10. ve 186. sayfanın 1. paragrafı:
"... 1909 Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden.. Bunlar sana bir şey hatırlattı mı? Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın
mı? Hiç..."
192. sayfanın 1.paragrafı:
".... toprağımızdan kovulduk, eşyalarımızdan olduk, hayvan muamelesi gördük, koyun gibi kesildik. Doğru düzgün haysiyetli bir ölüm
bile esirgendi bizden...?
238. sayfanın 3. paragrafı:
"...Erkek bırakmıyorlar ortada. Silah arama bahanesiyle Ermenilerin evlerine girip, sonra da yağmalıyorlar..." .......
Evet sevgili okurlarım, bu sözler fikir özgürlüğü olabilir mi?
Bu alçakça sözler ?Ne var yani?? denilerek geçiştirilmek istenebilir mi?
Bir Ermeniden çok, sözde Ermeni soykırımına böylesine destek veren bu yazarı savunanlar acaba hangi kimliği taşıyorlar?
Benim ülkemin insanları Fransa'da, İsviçre'de benim atalarımı savunurken "Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır" sözlerine yargı
yolu gösterilip tehdit edilirken,
benim ülkemde üstelik Türk kimliği taşıyan küstah bir sözde yazarın böylesine Türklüğü alenen aşağılaması,
soykırımcı göstermesine karşılık ülkemi yönetenler de dahil
medyanın büyük bir kesiminin fikir özgürlüğü altında bu küstah kadına sahip çıkmasını şiddetle kınıyorum.
Oldu olacak Elif Şafak'a bir de "Cibilliyetsiz nasıl olunur?" diye bir roman yazdırsınlar!
Bir düşünün, bu ülkenin başbakanına hakaret edenlere başbakan tarafından açılan davalarla tazminat cezaları verilirken,
bu ülkenin milletine, atalarına küstahça saldıran, aşağılayanlara yine onlar tarafından "AB kızmasın" diye fikir özgürlüğü adı
altında sahip çıkılmak istenmesi
bu milletin tarihine ihanet değil mi?
Beraat kararının ardından iki gün geçmeden o küstah kadının, bir İtalyan gazetesine demeç verip,
kendisine tepki gösteren Türk milletini küçük bir azınlık olarak gösterip,
"Küçük bir grubun linç kültürü" değerlendirmesi yaparken kitabını da "Ermenilerin acısını paylaştım" diye küstahça savunma
cesaretini kendinde bulması
devletimize meydan okumak değil mi?
bu ülkeyi yönetenler Elif Şafak'ın sözlerinden kitaptaki alçakça ifadelerinden rahatsız değiller,
Ayıptır beyler..
Günahtır, yazıktır.
Bu vatan, bu bayrak, bu millet için canlarını seve seve veren atalarımızın kemiklerini sızlatmaya kimin hakkı var?
Bakın, bugün kim Türk düşmanlığı yapıyorsa, kim Türk?e silah sıkıyorsa, kim Türkiye Cumhuriyetini içeriden parçalamak istiyorsa,
onların velinimeti hiç kuşkusuz Avrupa Birliği ve onun içimizdeki taşeronları oluyor.
Vatanseverlerin; bayrağını, milletini, askerini sevenlerin fikir özgürlüğü hakkı olmuyor da
vatansızların, ihanet odaklarının, ülkeyi parçalamak isteyen sözde yazar ve aydınların, bu millete, bu cumhuriyete,
bu ülkenin ordusuna küfür edenlerin fikir özgürlüğü hakkı oluyor.
Türkiye'yeye Elif Şafak'ı desteklemek adına gelip, mahkemesini izleyen, 301. maddeyi toptan kaldırın! diye talimat veren AB
Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Kretchmer?in
üstüne üstlük aynı anda Türk Silahlı Kuvvetlerimize ,Sivil otorite şart! diyerek küstahca saldırmasını bile içine sindiren ülke
benim ülkem olamaz!
Peki, Elif Şafak davasından rahatsız olanlar, o küstah kadını arayıp geçmiş olsun diyenler kimler?
Net bir şekilde ortaya koyalım, bugün Türk mileti AB'nin kriterleri adı altında linç edilmek isteniyor!
Çünkü, meydan AB ve ABD'nin kontrolünde, Soros gibi vakıfların desteklediği işbirlikçi kurum ve kuruluşların elinde.
Soruyorum:
Şu AB sürecinde hakaret edilmedik milli ve manevi hangi kimliğimiz kaldı?
Peygamberimize dahi dil uzatan onlar. Atatürk'e hakaret eden yine onlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırıp Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt'ın önünü kesmeye çalışanlar da yine onlar...
Milliyetçi ve ulusalcıları vatan haini gibi göstermeye çalışan, Azınlık hakları adı altında Türk milletini parçalama uğraşı veren,
Ruhban Okulu'nun açılması için mücadele verende onlar..
Soruyorum bu vatanın sahibi kim?
Onlar mı yoksa Türk milleti mi?
Can Dündar: Aslında 301 ya da düşünce özgürlüğü diye tartıştığımız şeyin arkasında temelde ermeni meselesi var ve devlet henüz bunu etraflıca tartışmaya hazır değil. Dolayısıyla orada bir tahammül sorunu var. Temel sıkıntı buradan kaynaklanıyor diyor. Sizde roman temelde ermeni sorununu konu alıyor. Nasıl karşılıyorsunuz bu görüşü?
Elif Şafak: Şimdi tabi ermeni meselesinin tartışılması zor konulardan biri olduğu bir gerçek. Son yıllarda bu konuda önemli değişiklikler olduğu da bir gerçek ama ben 301 ile ilgili tartışmaları daha geniş bir düzlemde tartışmaktan yanayım açıkçası. Bence sormamız gereken şey; bizde ifade özgürlüğü var mı? Bu sadece 301 ile ilgili bir şey de değil. Bence onu çevreleyen zihniyet, onu çevreleyen siyasi kültürü de tartışmamız gerekiyor. Çünkü açıkçası şu noktada ben bir sıkıntı yaşıyorum. Mesela kendi davamda da bunu çok dile getirmeye çalıştım. Fazlasıyla şahsileştiriliyor kimi 301 davaları. Halen şu anda 301’den soruşturma geçiren veya yargılanan çok fazla sayıda insan var. Geçmişte de böyleydi. 301 orada olduğu ve bu şekilde yorumlandığı sürece daha da pek çok insan olacak. Bunların arasında editörler var, yayıncılar var, gazeteciler var, köşe yazarları var, hatta çevirmenler var kitapların çevirmenleri ve bu kitapları yazılara baktığımızda çok farklı konularda kitaplar yazılar bunlar. Onun için daha temelde bence tartışmamız gereken şey.
Can Dündar: İfade özgürlüğünü tartışmamız lazım.
Elif Şafak: İfade özgürlüğü. Biz buna inanıyoruz. İfade özgürlüğüne inanmaktan da ben çok basit bir soruyu insanın kendi kendisine sormasını anlıyorum. Benim gibi düşünmeyen bir insanın da kendisini ifade edebilme hakkına saygı duyuyor muyum? Bence bu kadar basit bir soru kendimize sormamız gereken.
Can Dündar: Zannediyroum Elif Şafak tartışma konusu burada sorsak Özcan bey’e ya da Vural bey’e ifade özgürlüğünü elbette varız diyeceklerdir ama hakaret burada tartıştığımız şey, aşağılama yasanın öngördüğü şeyler. Siz mahkemeye gitseydiniz bu suçlamalarla karşı karşıya gelecektiniz. Nasıl bir savunma yapacaktınız?
Elif Şafak: Tabi mahkemede ben iki temel üzerine oturtmayı arzu ediyordum kendi savunmamı. Birincisi, dediğim gibi bir ifade özgürlüğü boyutu. İkincisi de bence benim davamda daha belki ilginç olan ve ses getirmesinin belki bir sebebiyde buydu; roman yargılandı ve hatta roman karakterleri, romandaki kimi ermeni karakterlerin söylediği kimi sözler üzerinden benim Türklüğü aşağıladığım iddia edildi. Fakat kitabı okuyanlar bilirler, çok çeşitli Türk karakterler var orada ve ermeni karakterler var. Bu Türk karakterlerden bir kısmı da ermeniler aleyhine bir sürü şey söylüyor. Eğer sonuçta ben bir hikaye anlatıyorum. Bir roman böyle okunmaz, karakterleri cımbızlayarak, onların lafları üzerinden yazarı itham ederek okunmaz. Bir de böyle bir boyutu vardı benim davamın.
Can Dündar: Bir konuya açıklık getirmek için şunu sormak istiyorum; bir romanda bir karakter gerçekten çok ağır bir küfür olabilir bu ya da çok aşağılayıcı bir şey olabilir. Böyle bir hakkı var mıdır mesela? Yani bu mesela yargılanabilir mi sizce? Siz yani genelde roman asla yargılanamaz mı diyorsunuz? Yoksa benim romamında bir hakaret yoktu mu diyorsunuz?
Elif Şafak: Ben edebiyatı böyle yaklaşılmamasından yanayım bir kere herşeyden önce.
Can Dündar: Yani hiçbir yargılama konusu olamaz diyorsunuz edebiyat?
Elif Şafak: Çünkü eğer böyle suç unsuru arayacaksak o kadar çok örnek sayabiliriz ki hiç basılmaması gereken o kadar çok kitap var ki Dostoyevski’den başlamak üzere Türkiye’de. Ben açıkçası şu yaklaşımı çok sakıncalı buluyorum; eğer sanata da, edebiyata da bu gözle bakacak olursak o zaman Türkiye’de bundan sonra roman yazılamaz, film çevrilemez. Yönetmenler yazarlar yarattıkları karakterleri sansürlemek durumunda kalırlar. Bu insanın hayal gücüne ket vurması demektir ve bunun vahim sonuçları olacağını düşünüyorum ama bunun da ötesinde yani belki kendi özelimde de şunu söylemek istiyorum açıkçası; ben bu romanda herhangi bir hakaret olduğunu düşünmediğim gibi tam tersi 8 Mart’ta çıktığından beri roman Türkiye’nin çok farklı kesimleriden o kadar olumlu tepkiler aldım ki. Yani sivil toplumdan çok farklı farklı ideolojik ve kültürel anlamda farklı geçmişlerden gelen insanlardan ve basından.
candundar.com
26.09.2006- NTV`de yayınlanan NEDEN
Konu Cabri61 tarafından (17.10.2006 Saat 19:15 ) değiştirilmiştir.
Türkiye'ye söven kendisini edebiyatçı sayıyor. Edebiyata saygısızlık, ifade özgürlüğü yok bilmemne.
Şimdi de yeni bir dal bulmuşlar. Ben demedim ki diyor romandaki karakter dedi...
Aynı "Uçurtmayı Vurmasınlar"daki çocuğun, yatağına işeyince annesine külodunun üstündeki Miki resmini gösterip "Ben işemedim ki Miki işedi" demesi gibi
Tabi burda Elif Şafak bir çocuk değil
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
Orhan Pamuk'a dosttan kazık
Ermeni soykırımını savunan Akçam, yeni kitabında Orhan Pamuk'un eski bir mektubuna yer verdi: Bu kitap organize yok edişin kusursuz bir muhasebesidir.
Türkiye'yi Ermeni soykırımıyla suçlayan kitapların yazarı Taner Akçam, daha önce yazdığı bir kitabı genişleterek "A Shameful Act" (Bir Utanç Eylemi) adıyla ABD'de piyasaya çıkarıyor. Akçam, kitabın arka kapağında Nobel'li Orhan Pamuk'un şu sözlerine yer verdi:
Eski mektuptan aldım
"Bu kitap, hayatını olayları tarihsel kayda geçirmeye adamış cesur bir Türk akademisyen tarafından yazılmış ve Osmanlı Ermenilerine yönelik organize yok edişin kusursuz bir muhasebesidir..." Akçam, bu ifadeleri Pamuk'un kendisine 1999'da yazdığı kitaptan sonra yolladığı mektuptan aldığını söyledi.
Pamuk'u zorda bırakacak
Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Orhan Pamuk Türkiye'de gördüğü tepkiler üzerine Ermeni olayları konusunda yumuşak bir tavır almaya çalışırken, Taner Akçam'ın kitabına koyduğu bu ifadeler kendisini yeniden zor duruma sokacak.
Katılmadığı konferansa akçam aracı olmuştu Orhan Pamuk, Nobel ödülünü alınca, Minnesota Üniversitesi'nde Ermeni vakfının da sponsor olduğu konferansa katılmaktan vazgeçmişti. Taner Akçam da aynı üniversitenin tarih bölümünde öğretim görevlisi.
Pamuk'a dost kazığı
Ermeni soykırımını savunan görüşleriyle tanınan Taner Akçam, Orhan Pamuk'un yıllar önce yazdığı bir mektuptaki sözlerini yeni kitabının arka kapağında kullandı.
Taner Akçam, ABD'de yayımlanacak, Ermeni meselesini anlattığı "A Shameful Act" (Bir Utanç Eylemi) adlı kitabına Orhan Pamuk'un "Bu kitap Osmanlı Ermenilerine karşı organize yokedişin kusursuz bir muhasebesidir" sözlerini kullandı. Akçam'ın bu kitabı 1999'da yayımlanan "İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu" isimli kitabının geliştirilmiş hali olarak kasımın ilk haftası ABD'de yeniden yayımlanacak. Kitabın ilk versiyonu yayınlandığında Orhan Pamuk yazara, kitabı öven bir mektup gönderdi. Akçam ise yıllar sonra yeni isimle yayımladığı kitabının arka kapağına mektupta yer alan "Bu kitap, hayatını olayları tarihsel kayda geçirmeye adamış cesur bir Türk akademisyen tarafından yazılmış ve Osmanlı Ermenilerine yönelik organize yok edişin kusursuz bir muhasebesidir" ifadesini koydu.
AKÇAM: SAKINCA GÖRMEDİM
Akçam'ın yıllar sonra ve üstelik Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra Pamuk'un bu sözlerini kitabında kullanması dikkat çekti. Hala Minnesota Üniversitesi Tarih Bölümü'nde öğretim görevlisi olan Akçam, SABAH'a yaptığı açıklamada Pamuk'un mektubunu doğruladı. Akçam, şöyle konuştu: "Orhan Pamuk kitabım için bir mektup gönderdi. Mektupta "Bu kitap Osmanlı Ermenilerine karşı organize yokedişin kusursuz bir muhasebesidir" sözleri de yer alıyordu. Türkçe adıyla "Bir Utanç Eylemi" isimli kitabım daha önce yayımlanan kitabın daha gelişmiş ve aktüel halidir. Arka kapağında Pamuk'un bu sözlerini kullanmakta bir sakınca görmedim. Ancak bu sözlerin Pamuk'un aleyhine kullanılmasını istemem." Kitabı neden farklı bir isim koyduğu konusunda ise Akçam, "Bir Utanç Eylemi" sözünü 24 Nisan 1920'de Atatürk'ün söylediğini belirterek, "Atatürk bunları meclisin kapalı oturumunda söylemiştir. Bir gerçeği dile getirmiştir. İsminin Atatürk'ün sözlerinin olmasını istedim" dedi.
Necla GÖRGEÇ - HABER MERKEZI / Sabah
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
Elif Şafak ödüllendiriliyor
İtalya'da süreli yayınların yayıncısı RCS grubu, uluslararası gazetecilik dalında Elif Şafak'a ödül veriyor.
19 Kasım 2001'de Afganistan'da yaşamını yitirmiş olan Corriere della Sera muhabiri Maria Grazia Cutuli'nin adına dağıtılmakta olan ödüllerin bu yılki sahiplerinden biri de Baba ve Piç romanıyla Türklüğe hakaret etmekten yargılanan Elif Şafak.Orhan Pamuk'un Nobel ödülünden sonra Türklüğe hakaret suçundan yargılanmış olan bir başka yazarın da ödüllendiriliyor olması dikkat çekici.
Milano'da bugün düzenlenen basın toplantısında, uluslararası gazetecilik dalında Elif Şafak ve RAİ3 Televizyonu muhabiri Giovanna Botteri'nin ödüllendirilmesinin uygun görüldüğü açıklandı. Ödüller, Cutuni'nin mezarının bulunduğu Sicilya adasındaki Catania'ya bağlı Santa Venerina beldesinde 18 kasımda düzenlenecek törenle sahiplerine verilecek.
Milano'da Corriere della Sera gazetesinin Montanelli Salonu'nda, gazetenin genel yayın yönetmeni Polo Mieli ve RCS Genel Müdürü Antonello Perriceno tarafından düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'de iki gazetede köşe yazarlığı yapan, Berliner Zeitung, Washington Post ve Wall Street Journal'de de makaleleri yayımlanan Elif Şafak'ın da ödüle layık görüldüğü duyuruldu. Basın toplantısında, Elif Şafak'ın Baba ve Piç romanı nedeniyle Türkiye'de 301. maddeden yargılananlar arasında yer aldığına da dikkat çekildi.
Yavaş yavaş yaptığı hakaretlerin meyvelerini toplamaya başladı.
Konu Mesut AKYILDIZ tarafından (30.10.2006 Saat 02:31 ) değiştirilmiştir.
Tebrik ederim...
Hem Orhan Pammuk'ku hem de Elif Şaffak'kı..
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
nasil dusman kesilmesinler, Tehlikenin farkinda olan herkes, papadan baslayin Orhan pamuga kadar herkes ama herkes, Islamin sancagini tasiyacak olan Türk milletine dusman kesilmesinde kalkip paralari har vurup harman savuran vurdumduymaz araplarimi dusman bellesin, gayet dogal bu gelismeler, bunu gunden gune ozellikle burda yasayarak daha iyi idrak ediyorum...
YÜZDE yüz bir pislik var ki kanında,
Soykırımı icadı yaptı sonunda.
Türkiye’nin şu en hassas anında,
Onu yalanlayan tarihe kızar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Nerden çıktı şimdi durup dururken?
Dört yandan ülkeyi düşman bürürken,
AB’ye gün be gün hesap verirken,
Hayâlî ölüye mezarlar kazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Kıvırmayı bırak, erkek ol erkek,
Bir buçuk milyonu saydın mı tek tek?
Üç kuruş paraya satılmış *****
Eline bir kemik geçince azar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Dönen dolapları ibretle seyret,
Ermeni bu kadar göstermez gayret.
Kraldan daha çok kralcı, hayret!
Kafayı ’soykırımı’ sözüyle bozar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Eğer bir soykırımı varsa ortada,
Türklere yapıldı Erzurum, Kars’ta.
Tarihi git öğren, birazcık sus da,
Doğu baştan sona hep toplu mezar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Azerbaycan’a git, gör soykırımı,
Yürekler acısı Türk’ün durumu.
Bir daha bilmeden yapma yorumu,
Azeri kanıyla doluyken Hazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Batı’nın gözünde arttı değerin,
Onlardan bir daha kaptın ’aferin’.
Küpe de taktı mı efendilerin?
Midesi dolunca dili hep uzar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Anan mı Ermeni, baban mı senin?
Ailenden var mı hiç katledilenin?
Seni bu ülkede ’aydın’ edenin...
Alçaklık yaptıkça bulursun pazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Ekmeğini yediğin bu Devlete,
Seni adam sayan yüce millete,
ihanet ederek düştün zillete!..
Aman ha dikkat et, değmesin nazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Bir adam olursa doğuştan yamuk;
Soyuna düşmandır, düşmana pamuk.
ERBABÎ, yakana yapışır CMUK,
Unutma, bu millet oyunu bozar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
OZAN ERBABÎ-KAYSERİ
orhan pamuk için yazılmış. paylaşayım dedim..
Hadi eyvallah..
Teşekkürler Egemen...
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
Egemen çok güzel dörtlükler...
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)