Elif Şafak özgür çünkü AB'ye girmek istiyoruz. yoksa 301. maddenin saçma sapan yorumlanmaya müsait bir madde olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. nokta.
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
Elif Şafak özgür çünkü AB'ye girmek istiyoruz. yoksa 301. maddenin saçma sapan yorumlanmaya müsait bir madde olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. nokta.
Konu sheva tarafından (04.10.2006 Saat 13:45 ) değiştirilmiştir.
niye? göbeğimiz mi bir ?
MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
gümrük birliği anlaşması 1995'te imzalanmak zorundaydı zira Ankara anlaşmasıyla çizilen yol haritasına göre Türkiye'ye gerekli düzenlemeler yapılması için zaman tanınmıştı. ama Biz Türkler son dakika adamı olduğumuz için hiçbir düzenleme yapmayıp yapmayıp ondan sonra da küt diye bütün gümrük duvarlarımızı kaldırdık. hırsızın hiç mi suçu yok yani.
301. madde gayet güzel.türklüğe hakaret edilemez bu topraklarda.
Hayat bir gündür o da bugündür.
Hikaye...
Özal demedi mi kardeşim AB'ye giremesekte Gümrük Birliği'ne gireceğiz. Tansu'da çaktı imzayı.
Hangi zorunluluktan bahsediyorsunuz siz. Mustafa Kemal'i biraz okuyun. Neler yaptı neler etti. Nasıl bir bataktan çıkarttı.
Yol haritası dediğiniz şey Türkiye'nin sömürülme planıdır.
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
Arkadaşlar ben de herkes Türklüğe ana avrat sövsün demiyorum. ama bu madde kişisel yoruma ve kötüye kullanmaya çok müsait bir madde. az sağduyu yahu!
Kaya ya şimdi beni 4 kat çıkartıp Türk dış politikası kitabını aldırma. cilt 1 ab ile ilş. Ankara anlaşması! oku bir zahmet. 1995 yılında değil tansu çiller babam olsa gümrük birliğe girmek zorundaydık. ha evet bu özal'ın uluslararası kapitalizmle eklemlenme politikasına cuk oturmuş olabilir ama o ayrı bir keyfiyet.
bir de anlamadığım niye her konuda mustafa kemal'in yaptıklarına bakmak zorundayız! adamın atıcılık ve inkılapçılık diye 2 ilkesi var. yok herşeyin en iyisini ben biliyorum deseydi sizin ona yakıştırdığınız gibi statükoculuk olsun derdi ve de ben ne dediysem o kalacak. çivi çakılmayack benden başka derdi. her durumda Atatürk'ü öne atmak sizi haklı çıkarmıyor.
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
Derki Yazar
3 çeşit cehalet vardır
birincisi bilmez ama bilmediğini bilir bu cehaletin en hafifidir en zararsızıdır
ikinci bir cehalet vardır ki bilmez bilmediği gibi bilmediğinin de farkında değildr
bu cehaletin orta basamağıdır
üçüncüsü ise bilmez bilmediğini bilmez ama kendini biliyormuş zanneder bu da cehaletin 3. katıdır cehaletin en üst noktadısıdır
Sanırım Sizin Cahil olmaya Cahil yaftası takma çalışmanız 3.derecenizden geliyor
Ziyani yok
Okumadığımız bir Kitabı eleştrilmekle suçlanıyoruz hemde okuduğunu anlayamayan dostlarımızca
Zararı yok
Dostların Letafeti Kadar cehaletine de katlanıcaz
Heyhat
defaatle anlatmaktan ben biraz bezdim
Ama sizin için tekrar tekrar anlatıcaz mühim değil inşallah derecenizi 2.ye alırız hem biz rahat ederiz hem de siz
1) Kitapla içeriği ile alakalı bir yazı yazmadım
2) Kitabın Yayın heyeti ile alakalı bir yazı yazdım
3) Bu birlikteliğin entresanlığı ile ilgili Tespitleride Alt kısımlarında anlattım
Yazınızın ikinci kısımıyla ilgili bölümlere cevap verme gereği duymadım
Cünki;
5 cümleden 2 cümlesini anlarım onuda yanlış anlarımcıysınız şimdi oturup uzun uzun makale yazıp kendimi yazmaktan yorup sizide okumayıp anlamamaktan yormayayım istedim
alla alla Ankara anlaşmasının imzalanması ve bu imzayla 1995 yılında gümrük birliğine girilmesi taahhüdü verilmesini ben kendi kıçımdan nasıl yorumlayabilirim Kaya? tabiki bu bir bilgi gerektirir.
Beni Tanımadağın için zannediyorsun ki
Nihat hıyar Dedi ,
bizde
hadi tuzumuz alalım koşa koşa gidelim dedik.
Malisef düşündüğün gibi değil en azından benim olaylara bakış açım
Nihat Gencin tek katkısı bu konuda;
Uzaktan Takip etmekle yetindiğim bir konu da daha derin araştırma yapmamı sağladı bu işde olmaması gerekir diye bakılan bir tarafın niyetini biraz daha derinde kurcaladık hepsi bu kadarcık
ama anlıyorum senin bu olaya neden böyle baktığını
Neyse Tanışırız birgün Derdimizi yüz yüze daha rahat anlatırız
Belki sende anlarsın
Tamda tartışma uslubunuzu düzeltirseniz iyi olacak diye mesaj atacaktım. Arkadaşlar kendi aralarında halletmişler.
Tarih, belgeler, rakamlar üzerinden tartışılırsa daha mantıklı bir iş yapmış olacağız.
Trabzonspor √Hüseyin Avni Aker|Hayri Gür|Halit Ziya Kurbetçi|Şamil Ekinci|Dozer Cemil|Şenol Güneş|İki Renk ve Asalet √BordoMavi.Net √
Bizden bunu düzeltmemizi isteyen AB'nin köklü(!) üyelerinden Fransa ve İtalya'nin kanunlarında benzer hatta daha sert yasalar varken bizden 301. maddeyi değiştirmemizi istemeleri tamamen yeni bir bahane bulana kadar Türkiye'yi AB yolunda biraz da bu konu ile oyalamaktır..Başka hiçbirşey değil..
Siz değiştirin dediğimizde biz uygulamıyoruz diyen İtalya,uygulamadığımız halde bizde idam cezası var diye Abdullah Öcalan'ı iade etmemişti bize..
Nerde bizde dik bir duruş ve istikrarlı ve gurulu bir yol ve siyaset izleyebilecek politikacılar???
BordoMavi.Net Forum Kurallarına aykırı bir mesaj veya kullanıcı gördüğünüzde, Kullanıcı Panelinde bulunan sekmesine tıklayarak ilgili mesajı raporlamanızı sizlerden rica ederiz.
Türkiye 1963'te Ankara Anlaşması'nı imzalarken, 1970'te katma protokol'ü yaparken öngörülen hedef; "diğer üyeler statüsünde AB'ye girmekti" Ayrıca, o zamanki "(1963'teki) AET, bugün, bir ticari ve ekonomik ortaklık olmaktan çıkmış özellikle 1991 Maastricht Anlaşması'ndan sonra, hem siyasi; hem de ekonomik bir konfederasyon haline gelmişti. 1991'de Maastricht Anlaşması yapılınca AT üyeleri, yeni yapılanma doğrultusunda derhal ulusal parlamentolarına gitmişler ve yeniden karar çıkartmışlardır. Bunun siyasi anlamı şudur: AT, Avrupa Birliği olarak yeniden yapılanmaya gidiyordu, siyasi ve ekonomik birlik alanında yeni adımlar atılıyordu, biz yolumuza devam edeceksek, ulusal parlamentonun yeniden karar vermesi gerekirdi.
Türkiye ise, 1963'te yapılan ve hedefi tam üyelik olan bir çerçeve anlaşmaya dayanarak, 6 Mart 1995 belgesini imzalmış ve tam üye olmadığı bir birliğe bazı hükümranlık haklarını devretmiştir. Bir taraftan tam üye olmadığı için, AB'nin üst karar organlarında yer almıyor, öte yandan bu organların yönettiği ve yönlendirdiği mekanizmalara ve politikalara uyma yükümlülüğü altına giriyordu.
Diğer tarafatan 1970 Katma Protokolü'nde yer alan ve tam üyeliğe gidiş için geçiş dönemi taşıyan dönemde Avrupa Topluluğu, (4) esastan (3)'ünü ortadan kaldırmıştır. 1973-1995 döneminde;
- Malların serbest dolaşımı
- İşgücünün serbest dolaşımı
- Sermayenin serbest dolaşımı
- Mali yardım (özellikle 1981, 4.Mali Protokolü)
Topluluk tarafından yükümlülüklerini yerine getirilmesi gereken temel unsurlardı. Bunlardan sadece bir tanesi (sanayi mallarında gümrüksüz ithalat) yerine getiriliyor, diğerleri gerçekleştirilmiyordu. 6 Mart belgesi de aynı niteliklidir. Geçiş döneminde topluluğun yükümlülüklerini yerine getirmesi için, başta serbest işgücü dolaşımı olmak üzere diğer yükümlülüklerini de yerine getirmesi gerekirdi.
Dolayısıyla 6 Mart belgesi, ne 1963 anlaşmasının, ne de 1970 protokolünün öngördüğü ekonomik, sosyal ve siyasal unsurları içermektedir. Türkiye lehine olan bütün unsurlar ayıklanmış, tam üyelik ise tamamen gündemden çıkartılmıştı. O halde Türkiye neyi imzalamıştı? İşte bu sorunun karşılığının, açık ve net verilmesi gerekir: Türkiye kendisini tek yanlı olarak AB'ye bağımlı kılan bir anlaşmayı imzalamıştı. Türkiye'nin tam üyeliğinin sözü bile edilmemektedir. em
“Her kim kendini kıymetli bilirse, onun tevazudan nasibi yoktur.”
Malik bin Dinar
neyi tartışıyoruz anlamadım Kaya. katma protokolle Türkiye gümrük birliğie girmeyi taahhüd etmiştir dedim. ve evet bu süre boyunca gümrük birliğie katıldığında zarar görmemesi için bazı uygulamalar yapması gerekiyordu. yapmadı ve evet 95 te bence Batı'nın açık pazarı haline geldik ve evet ekonomik olarak çevre ülke olan bir ülkenin AB 'ye alınması için bir sebep kalmadı. hatta AB Türkiye'ye özgü yeni kararlar çıkardı mesela tarım politikası TR için işletilmeyecek vs vs. ama AB ayrı bir konu 301. maddenin değiştirilmesi ayrı bir konu. Ne Fransa ne İtalya ne de başka herhangi bir devlet istediği için değil. kendimiz için. ayrıca 82 anayasasının da değiştirilmesi gerek. ve yine birileri istediği için değil. öyle olması demokratik,laik,insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğunu idda ettiği için Türkiye. ha ama diyorsanız ki bu Batı'nın üst yapısıdır. ben Şarklıyım. demokrasi ya da insan hakları beni bağlamaz o sizin sorununuz - ki bugün Çin de dahil olmak üzere pek çok evlet bunu söylüyor- ne ala. o zaman BAtı'yla entegre olmaya çalışmaya bir son verirsiniz. ama bu başa dönecek olursak kendi vatandaşından korkan bir devleti haklı çıkarmazzzzz.
Konu sheva tarafından (04.10.2006 Saat 14:40 ) değiştirilmiştir.
Valla dostum hayli aydınlık bir yazı yazmışsın. Saygı tarafı müstesna, yazılarında önemli gördüğüm noktalara 2 söz etmek isterim
Birincisi, konu Elif Şafak'ın kitabı değil, bu tip insanların düşünce yapısı ve niyetleri
İkinci olarak vah vah diyorum. Unutma ki ülkeler çıkarları birleşmediği hiçbir yerde adım atmazlar
Diğer konu hakkında; sen Nazilerle 1915'i karıştırıyorsun. Padişah'ın emri dahilinde değerlendiriyorsun. Oysa ki Ermenilerin bu olaylardan kimleri suçlu tuttuğu çok açık
Kürtlere pozitif haklar verilsin de ne demek? Hepimiz vatandaşız, hepimiz eşit haklara sahibiz. Devlet hizmetinin standartlaştırılması dersen anlarım pozitif hak ne demek? Muğlak işlerden berrak sonuçlar doğmaz
Elif Şafak kim? Tanımadan hak nasıl verebiliyorsun? Kitabını okudun diye mi tanıdığını farzediyorsun? Benim bildiğim Amerika'dan ithal bir yazar. Daha ötesindekiler kimlerin ekmeğine yağ sürdüğü ile ilgilidir.
Bu arada veciz sözüne katıldığımı da belirtmek isterim. Olaylara bakmayın bence, olayların ilerisine, doğurduğu ve boşta bıraktığı sonuçlara bakın
Son olarak burda konumuzun Elif Şafak'ın "Baba ve Piç" adlı romanı olmadığını da tekrar belirtmek isterim. Bizim gelişmeleri tartışmamız değil Kaya dostumun dediği gibi, analiz etmemiz lazım
Türkiye'nin zencileri Trabzon'dan çıkar----------------------------------BUGÜN
Trabzonspor şükretmedikçe şampiyon olamaz---------------------------TRABZONSPOR
Tüketirsen azalır, üretirsen çoğalır--------------------------------------İÇİN
Arslanın sırtlanı çok olur-----------------------------------------------NE YAPTIN?
Türkiye?nin gündemine yeniden 301. madde oturtuldu. Peki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yer alan ve AB tarafından kaldırılması istenen 301. madde ne diyor:
"Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz."
301 Maddeden yargılanan insanların şu sözleri iyice okuyun:
"Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1 milyon Ermeni, Türkiye'de 30 bin Kürt öldürüldü. Türkiye'de kimse bunları söylemeye cesaret edimiyor."
(Orhan Pamuk?un Züricher Taggesanzeigfe gazetesine demeci.)
"Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur."
(Türkçe ve Ermenice yayımlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink?in, gazetesindeki yazısı)
"Ben diyorum ki, hayır kardeşim, her Türk asker doğmaz. Her Türk asker doğmak, askerlik yapmak, asker ölmek, askerde ölebilmek mecburiyetinde değildir. Nasıl her Türk nükleer fizikçi, baraj mühendisi, balet, narenciye üreticisi, son ütücü doğmuyorsa, doğmayacaksa, doğmaması tercih nedeniyse; her Türk asker de doğamaz, doğmayacaktır, doğmaması gerekir"
Perihan Mağden'in yazısı.
Dün beraat eden Elif Şafak da "Baba ve Piç" adlı romanının karakterlerinden birinin sözde "Ermeni soykırımı'na değiniyor.
Şimdi arkadaşlar bu insanlar beraat etti varın siz karar verin
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)