Sezonun en iyi futbolunu oynayarak baþladýðýmýz bir maçý sonucunun bu þekilde olmasýna gerçekten þaþýrdýðýmý ve üzüldüðümü söyleyebilirim.
Ýlk 15 dakika önde basan, pas yapan, rakibi çýkartmayan Trabzonspor kalesine gelen ilk topta golü yedi.
Ýlk golde oynamasýný istemediðim Zokora olsaydý o kadar raahat gelemezler, belki de o golü yemezdik.
1-0'ýn ardýndan tepki veremeden yenen 2. gol ve takýmýn girdiði ruh hali ile bu maç ancak doðru deðiþiklikler ile deðiþtirilebilridi, onu da yaklaþýk 2 yýldýr yaptýðýmýzý hatýrlamýyorum.
Her ne kadar Servet'in attýðý kariyer golünden sonra oluþan tepkilere hak veriyor olsam da, bu tepkilerin tescilli hýrsýz rakibimizi alkýþlamaya kadar gitmesine üzüldüm.
Benden çok rahmetli Mustafa Çelik abimiz kahrolmuþtur.
Uzun lafýn kýsasý böyle bir maðlubiyeti ilk defa almadýk son defa da almayacaðýz.
Her takým bu sezon içerisinde böyle bir hezimet yaþamýþ, sonra kendini toparlamýþtýr.
Þampiyon olduðumuz sezonki takým da ligin 5. haftasýnda Manisaspor'dan 3 tane yemiþ, sonrasýnda kendisini toparlayýp açýk farkla þampiyon olmuþtur.
Bu maçýn en çok sýnýfta kalaný Þenol Güneþ ile beraber hýrsýzý alkýþlayan taraftardýr.
Ayný stadda benim çocukluk yýllarýmda rakibin bacaklarýný titretir, rakip ortasahayý geçemezdi.
Stad ayný ama taraftar ruhunu kaybetmiþ.