Pireye kızıp yorganı yakmanın alemi yok. Ha Fenerbahçe, ha Galatasataray... Yoktur birbirlerinden farkı. Renkelerinde bile ortak
''sarı'' rengi var. Birisi şike yapmış, yakalanmış. Diğeri yapmış ama yakalanamamış. Çekirge misali sıçramış. Zamanın yasalarına göre suç değilmiş yapılanlar.
Haaa... Birde taraftarlarının ortak yönleri vardır, onuda söyleyeyim. Başarısız olduklarında hiçbiri takımını desteklemz görünürler. Azıcık kafaya oynadılar mı hepsi en fanatik taraftar olurlar. Bunun nedeni sadece ve sadece
''populizm''dir... Ne zaman ki; takımları kötüdür, bunların alayı ortalıklarda gözükmezler. Ama ne zaman ortada bir leş vardır, işte o zaman sırtlanlar gibi hepsi bu leşten emek vermeden pay alma derdine düşerler. Bunların enbüyük özelliği budur. Yirmibeş sene şampiyon olmayan bir takımın asla taraftarı olmazlar. Çünkü onlar hayata hep kazanmak için geldiklerine inanırlar. Bizim gibileri asla anlayamazlar.
Neyse konumuza dönecek olursak, ilk yarıdaki hakem faktörüde olsa, biz yakaladığımız fırsatları değerlendirmesini beceremedik. Beceremedik diyorum zira ilk yarıda farkın açılmasına hakemden daha çok oyuncularımız sebep oldular.
Özellikle kontra ataklarda takım olarak final paslarını veremememiz maçı kazanamamızın en büyük nedeni idi. Özellikle bir pozisyonda Burak'ın 50metre topla depar attıktan sonra takım arkadaşına topu vermek yerine sol ayağı ile saçma sapan bir vuruş yapmak istemesi, ayrıca başka bir kontra atakta sağ tarafta Colman ve Volkan ile 3-1 yakaladığımız bir pozisyonun gol olmaması Burak'ın yüzündendir. Neden? eğer bu 3-1'de topu Colmana verse gene gol olma şansı varken, uzak pozisyonda Volkan'ı görmesi akıl alacak gibi değildi.
Burak'a kızdığım kadar o pozisyonda Colman'a da kızdım. Zira top Burak'tayken, Burak'ın soluna çapraza koşu yapsa bu sefer rakip defans oyuncusu hepten dağılacaktı (pozisyon aşağıdaki gibi)
-------------Muslera----------
-------------Gs defans------------
-----Burak-----Colman-----Volkan---
Şu pozisyonda Colman Burak'ın soluna koşar gibi yapsaydı ya da Burak topu Colman'a verseydi. %100'lük bir gol şansımız olurdu. Bakın arkadaşlar, görüntüden de anlaşılacağa üzere, 3'e-1 gidiyoruz topta Burak'ta.. O topu en uzakta olan Volkan'a atınca gol atma şansımız azaldı. Zaten Volkan'da o kadar çok koşunca bacaklarda güç kalmayınca dengesiz ve cılız bir vuruş yaptı. Pas vermeyi düşünse belki gene bir şansımız olurdu ama olmadı.
Evet Burak gol attı ama ya atamadıkları ne olacak? Onları atsa zaten biz şimdi zirvedeydik. Zaten bana göre en büyük sıkıntımız bu değil mi? Takım oyunu oynayan bir takımda forveti 31 gol atarken ondan sonra gelen en golcü oyuncumuz kimdir? ve kaç gol atmıştır? Bu bir sıkıntı değilde nedir?
Acilen bu takımda Vittek gibi bir adama ihtiyacımız var. İlerde top tutamıyoruz. Burak'ın maalesef böyle bir özelliği yok. Ama Vittek ile Burak yanyana oynarsa, Burak'ın daha fazla gol atacağını iddia edebilirim.
Olcan sakatlıktan mıdır nedir? dün tam kendisini oyuna veremedi.Birabirlerde çok fazla göremedik, belliki sakat sakat oynuyor, fedakarlık yapıyor ama tam iyileşmediysen neden takıma yarım katkı yapmak adına oynuyorsun? Özellikle Tolga'nın degajında Semih'in ıskaladığı o pozisyonda keşke Burak değilde, Olcan olsaydı dedim. Zira hem sol tarafta hemde Burak'ın böyle bir şey yapacağını biliyordum.
Dün maçta gördük ki; Volkan'nın asli görevi, aldığı topları Burak'a vermekmiş. Anladık anlamasına da, yahu kardeşim kaleci ile karşı karşıyasın patlatsana artık, daha neden topu sıfıra indiriyorsun da, Burağı arıyorsun?
Birde penaltıdan önceki pozisyonda Serkan'ın taç atışına bakalım... Şenol hocanın gözü önünde takımın sağ beki, sağ açımız olan Volkan'a geriye doğru taç atışına seyirci kalmasına hasta oldum. Dünyanın neresinde görülmüş? sağ açığımız, sağ bekimizden daha geride kendi kalemize doğru topu ister, taç atışı ile oyuna başlar? buna hangi hoca izin verir?
Şenol hocamızı naçizane eleştirmek durumundayım. Bu tip yanlışları olduğu gibi oyunun sonlarına doğru oyuncu değişikliklerinde her seferinde geç kalması şimdiye kadar onlarca puana neden olmuştur. Anlaşılır gibi değil! Adamların artık kaybedecek bir şeyi kalmamış, maçın bitimine kalmış 10 dakika, Şenol hocam hala daha rakibin baskısını kırabilmek adına sahada hem defansa yardım edebilecek, hem topu rakip sahada olmasa bile ayağımızda tutabiliecek bir Halil'i oyuna almak için gol yememizi bekliyor.
Ne diyeyim? Hocalık böyle zamanlarda devreye girer.Gol yedikten sonra Halil'i oyuna almışsın ne işe yarar? O atmosferde Fatih Terim 3 oyuncu hakkını kullanırken, maçın sonucunu değiştirmek isterken, sen 0-1'e razı geldin. Koyamadın bir Henrıque'yi kontralara kalmkması için, korktun...