Nükleer Enerji Tartismalariffice
ffice" />
Su ise Erol Manisali'nin kaleminden bakalim.
"Uygarlik insanin dogaya hükmetmesidir, bunun için de teknoloji kaçinilmaz olur, nükleer olsa bile"... Attila Ilhan bu görüsü savunur ve bu nedenle nükleer enerji santrallerinin gerekli olduguna inanir.
Ben de nükleer santrallerin gerekli olduguna inananlardan biriyim.
Benim gerekçelerim sunlar:
- Bati ülkeleri ve Dogunun teknolojik alanda gelisenleri son 50 yildir bunu kullaniyorlar. Bol ucuz enerji; enerji her sey, enerji ekonomik ve teknolojik gelismenin motoru, enerji uygarligin kalbi.
- Enerji yetersiz ise ne ekonomi, ne uygarlik; hiçbir sey gelisemez, her sey katanlikta kalir, ne bilgisayar, ne de kalorifer kullanabilirsiniz. Sanayinin dislileri dönmez, tramvaylar bile çalismaz.
- Batinin güçlüleri nükleer teknolojiyi ellerinde caydirici bir silah olarak kullaniyorlar, mazlumlari ezmek, piyasalari sonuna kadar açmak, onlari kendilerine baglik kilmakiçin.
- Türkiye samar oglani gibi itelenip kakalanmak istemiyorsa nükleer teknolojili (her alanda) gelismek, tesisler kurmak zorunda;
- hem gelismeler karsisinda basini dik tutmak için,
- hem de ufukta beliren büyük enerji açigini kapatmak için.
[/list]
Bati kendisi kurmus, sonra da bana, "Sen kurma, sen bu islere girisme" diyor. Bunu derken de, içeride, çok defa kendi yönlendirdigi sivil toplum örgütlerini kullaniyor.
Senin gelirin benim kadar düsük olsa, büyük enerji açigi ile karsilasacak olsan, bu alana girmez miydin? Zaten girmissin.
Bir-ikisi hariç, Bati ülkeleri enerji santrallerini gelistiriyor.
Attila Ilhan Cumhuriyet'te epey yazdi, birçoguna ters geldi. Çünkü onlar kafalarinda hesap-kitap yapmadan, sahibinin sesini oynuyorlardi.
Aman çevre sorunu deyip, kömürlü-petrollü santrallere farkinda olmadan arka çikiyorlardi, çeliskilerinin farkinda bile degillerdi.
Attila Ilhan savunuyordu, ben de bir-iki yazimda ve konferasnlarda destek vermistim.
Attila Ilhan'a ciddi raporlar ulastiriliyordu, hem de konuyu çok iyi bilen profesyoneller tarafindan. Bu bilimsel raporlari gözden geçirdigimizde ne kadar hakli oldugumuzu görüyorduk.
Ama gel de anlat; karsimizda cahilce kosullanmis, bir kismi dis çevrelerin güdümünde hareket eden sivil toplum örgütleri vardi.
Sadece, göz boyama niteliginde laf ebeligi yapiyorlardi, ayaklari tere basmiyordu.
Insan dogru bildigi seyi, dünyada tek basina kalsa savunmak zorundadir, aynen Galile'nin yaptigi gibi.
Attila Ilhan bunu cesaretle yapmistir, ari kovanina çomak sokmustur, fincanci katirlarini ürkütmüstür. Bugün bunlari konusuyoruz, ben de destek verdigim için mutluyum.
Insan bir tercih yapmak zorundadir: "Bunun dogruluguna inaniyorum, ama yalniz kalacagim. Yalniz kalmamak için yalan mi söylemem gerekiyor?" sorusuna evet dediginiz zaman, her sey biter, ortada hiçbir sey kalmaz; basta kendiniz olmak üzere...
Ve biz böyle düsündügümüz için de gerçekten mutluyduk, baskalari ne düsünürse düsünsün...
Iste yazi budur. Umarim tekrar düsünmenize yol açar bu yazi...