Ersun Yanal'ın ilk geldiği dönemdi yanlış hatırlamıyorsam. Manisa'da kupa maçı oynadık ve 3-0 kaybettik. Kötü oynadık aslında ama benim aklımda hep tek farklı yenilmek vardı. Zira ikili değil, genel averaja bakılıyordu grupta ve sonunda averajla elendik.
Geçen sezon fenerle oynadığımız ikinci maç... Durum 2-0 ve bizim takım puan alamayacağına o kadar inanmış ki, ikinci yarıda rakibi zorlamıyor bile. Kabullenmiş. Oysa en az bir gol atmalıyız ki, ikili averajda denge olsun. Ama yok. Toplu bir akıl tutulması yaşıyoruz ve o tek gole sevinmeye hazırlanacak ben, TV başında deliriyorum.
Ve pek çok diğer örneklerin yanında CSKA maçı. Durum 1-0 ve aslında çok rahat puan çıkarabileceğimiz bir maç. Hatta yenilsek bile telafisi var. sakin kalmak şart. Ama biz aslında çok yeterli olmadığımız hücum bölgesinde çoğalma gayreti ile defansı meleklere emanet ediyoruz. Ve 3-0.
Puanların birbirine çok yakın gideceği görünen grupta ikili averaj avantajını ellerimizle CSKA'ya veriyoruz. Olacak iş değil.
İyi oynadık, kazanabilirdik (hele ilk golü biz atabilseydik), berabere kalabilirdik. Doğru; ama öyle bir kaybettik ki, ikili averajı da rakibimize hediye ettik.
Umarım yarışın sonunda sıralama ikili averaja kalmaz. Yoksa bunca iyi olduğumuz bir durumda dahi kendimizi sabote etmiş oluruz. Ve sırf bundan sebep ilk kez belki de Şenol Hocamı eleştiriyorum. O 1-0 bile çok işimizi görürdü.
Sağlık olsun...